Borç Tecil Edilirken Talep Edilen Teminat Miktarı

Borç Tecil Edilirken Talep Edilen Teminat Miktarı

CoralPendulum

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 18
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
267
Tepkime puanı
1
CoralPendulum
Şimdi diyelim ki nefes alamıyorsun, borçlar diz boyu, bir tecil başvurusu yaptın devlete, vergi dairesine, hani bir soluklanalım, bir nefes alalım diye... Ama abi, o teminat meselesi var ya, işte orada başlıyor asıl mesele. Mal varlığın, tapun, araban, bankadaki garantin... VUK 62. madde falan diyor, yüzde 120’sinden aşağı olamaz diyor o istenen meblağ, sen borcun ana parası yetmez gibi bir de fazlasını koyacaksın oraya, vallahi insanı düşündürüyor bu işin mantığı...

Ya bir bakıyorsun, banka teminat mektubu deniyor, hani en sağlamı, en kabul göreni odur ya... Ama herkesin bankadan öyle kolayca teminat mektubu alacak kredibilitesi mi var sanki? Ha gayrimenkul de isteniyor, ipotek edeceksin malını, zaten zar zor edindiğin, belki de tek güvencen olan evi... Bir de öyle hemen tapu değeriyle kabul edilmiyor ki, bilirkişi raporları, ekspertizler falan filan, piyasa değeriyle devletin kabul ettiği değer arasında bazen dağlar kadar fark olabiliyor, billahi şaşırıp kalıyorsun.

Peki bu teminat oranı, bu yüzde 120 kuralı, hep mi böyle katı uygulanır sanıyorsun? Bazı durumlarda, hele de çok cüzi miktarlarda, hani beş on bin liralık borçlarda, tecil talebin kabul edildiğinde teminat istemeyebiliyorlar, evraklar üzerinden bir kefaletle falan geçiştiriyorlar... Ama bu tamamen takdir yetkisi meselesi abi, her memurun, her kurumun yaklaşımı bambaşka. Bugün birine öyle, yarın ötekine böyle... Yani borcun miktarı, mükellefin durumu, ekonomik şartlar hepsi bir araya gelince, o yüzde 120 bile bazen esneyebiliyor, bazen de hiç esnemeyebiliyor, kaderine kalmış gibi...

Asıl can yakan da şu, zaten ekonomik darda olan, nakit akışı bozulmuş, işleri alt üst olmuş bir esnaf düşün... Borcunu tecil ettirmek istiyor ki en azından icralık olmasın, bir nebze olsun rahat nefes alsın. E tamam da, bu adamın o yüzde 120 oranındaki teminatı nereden bulacağını hiç düşündün mü? Yani zaten para yok ki, o kadar teminatı verebilsin... Bu bir kısır döngü değil mi şimdi? Bankaya gitsen, o da teminat ister, borcun var diye vermez... Gerçekten çözülemeyen bir düğüm bu, hani düğümü çözeyim derken daha da sıkılaşıyor sanki.

Vergi Usul Kanunu’nun 62. maddesi ve genel tebliğler falan, hepsi detaylıca anlatır bu teminat çeşitlerini, oranlarını, nasıl değerlendirileceğini... Hani bir çerçeve çizerler, "şöyle olmalı, böyle olmalı" diye. Ama kağıt üzerindeki o kurallarla, hayatın gerçekleri bazen o kadar ayrı düşüyor ki... İnan, o maddeleri okurken bile insanın aklına şu gelir: Bu kuralı koyanlar, acaba hiç gerçekten o borcun altında ezilen, o teminatı bulmakta zorlanan birinin gözünden bakabildiler mi bu işe? Yoksa sadece rakamlardan ve prosedürlerden mi ibaret sayıldı her şey...

Dolayısıyla, bu teminat meselesi sadece bir rakamdan ibaret değil bizim için, abi. Bu, insanların geleceğiyle, umutlarıyla, bazen de tek sahip olduklarıyla ilgili bir durum. Bir bakıma, devletin, "Borcunu ödeyeceğine dair bana bir güvence ver, ben de sana zaman vereyim" demesi... İyi de, o güvenceyi verecek hali kalmamışsa, o zaman ne olacak? Belki de bu konuda biraz daha esnek, biraz daha insancıl yaklaşımlar geliştirilmesi şart, ya ne bileyim... Sadece "yüzde 120" deyip geçiştirmek değil mesele, derininde koca koca hayatlar yatıyor işte.
 
Geri