MiraBlue
Kayıtlı Kullanıcı
İnsan o anı bir düşünmeli... Telefon çalıyor, bankadan aradıklarını söylüyorlar, başta her şey normalmiş gibi geliyor ama birden o ciddi ses tonuyla "Hesabınızda şüpheli bir işlem tespit ettik, onayınız dışında bir harcama olabilir..." dedikleri an varya, işte o anda insanın adeta beyninden vurulmuşa dönüyor, vallahi billahi kalbi yerinden fırlayacak gibi oluyor. İşte o "şüpheli işlem" ibaresi, aslında bankanın senin paranı, senin alın terini, birikimlerini korumak için attığı belki de en hayati adımlardan biri oluyor çoğu zaman. Aslında onlar seni potansiyel bir dolandırıcılık tuzağından çekip çıkarmaya, seni olası bir maddi zarardan kurtarmaya çalışıyorlar, bunu hep akılda tutmak lazım.
Sonra da başlıyorlar o ek güvenlik sorularını birer birer sıralamaya... "Son yaptığınız işlem neydi?", "Şu tarihte, şu meblağda bir harcamanız olmuş muydu?", "Annenizin kızlık soyadının ikinci harfi neydi, ya da ilk banka kartınızı hangi şubeden almıştınız?" gibi... Bazen gerçekten insanın aklını karıştıracak, "Şimdi ben bunları nasıl hatırlayacağım?" diye kendi kendine söylenmesine yol açacak sorular olabiliyor bunlar. Ama işin aslına bakarsan, o an "gereksiz" veya "önemsiz" gibi görünen bu detaylar, senin kimliğini kesin olarak doğrulamak, o telefonun ya da işlemin gerçekten sana ait olduğunu kanıtlamak için adeta altın değerinde birer anahtar. Sırf sana ulaşmaya çalışan kötü niyetli biri, senin yerine geçip de hesaplarını boşaltamasın, birikimlerini çalamasın diye her şeyi deniyorlar, anlasana...
Ya, şöyle bir empati yapıp bankanın bakış açısından düşünsene, koca bir bankanın milyonlarca müşterisi var. Bu kadar büyük bir veri akışının içinde, senin o anki işleminde veya hesabında en ufak bir anormallik, bir sapma sezildiyse, bu gerçekten üzerinde durulması gereken çok ciddi bir işaret demektir. Sanki sana "Dur bakalım, bu gerçekten sen misin, yoksa bizim gözümüzden kaçan bir tehlike mi var?" diye bir nevi göz kulak oluyorlar. Kimimiz bu soruları bir anlık bir "mahremiyet ihlali" gibi görüp, "Sana ne benim annemin kızlık soyadından?" diyerek sinirlenebiliriz, hatta bazen bu durum epey can sıkıcı olabilir... Ama olayın özüne indiğinde, banka senin en kişisel ve özel bilgilerin üzerinden kötü niyetli insanlara karşı aşılmaz bir duvar örmeye çalışıyor. Yani, her şey senin iyiliğin için, kendi güvenliğin için bir kalkan oluşturma çabası.
Peki, ya o güvenlik sorularına yanlış cevap verirsen? İşte orada işler gerçekten biraz daha karmaşık bir hal alabiliyor. Banka seni tanıyamayınca, doğal olarak şüpheleri daha da artıyor. "Acaba doğru kişi mi bizimle iletişime geçmeye çalışıyor, yoksa hesabı ele geçirmeye çalışan bir dolandırıcı mı var karşımızda?" diye düşünmeye başlıyorlar ister istemez. Sonuç ne mi oluyor? Hesabın blokede kalıyor, bazen seni fiziksel olarak en yakın şubeye davet ediyorlar, bazen daha detaylı ve uzun süreli bir teyit süreci başlatıyorlar... Bu da senin için demek oluyor ki, o an acil bir ödeme yapman gerekiyorsa veya para transferi yapman gerekiyorsa, yandın. O yüzden o anki telaşı bir kenara bırakıp, gerçekten ne sorduklarını anlamaya çalışmak, sorulara dürüst, doğru ve net cevaplar vermek, inan ki çok ama çok önemli.
İnsan bir anda kendini sorgulanıyormuş gibi hissediyor, sanki bir suçlu muamelesi görüyormuş gibi geliyor içinden... "Ben ne yaptım ki şimdi, niye başıma bunlar geliyor?" diye düşünmeden edemiyor. Ama aslında banka sana güveniyor, sadece o güveni sağlamlaştırmak, pekiştirmek için ekstra bir adım atıyor. Tıpkı çok yakın bir dostunun seni tam olarak tanımak için geçmişinden, belki çocukluğunuzdan bir detayı hatırlayıp hatırlamadığını sorması gibi bir şey bu aslında. O anda o samimi rehberlik hissiyatını yakalamaya çalışman lazım. Unutma, bankacılık sistemi dediğin şey, milyonlarca verinin durmaksızın aktığı devasa, karmaşık bir nehir gibi; o nehirde ufak bir çalkantı, küçücük bir dalgalanma bile anında alarm zillerini çaldırabiliyor.
Bu tür bir durumla karşılaştığında, ilk yapman gereken şey paniğe kapılmak yerine, derin bir nefes alıp sakinleşmek. Sakin ol abi, sakin ol. Sonra da o bankacı arkadaşın sana sorduğu her bir soruya dikkat kesil, tüm detayları iyi dinle. Gerekirse soruyu tam anlamadığını, tekrar etmesini isteyebilirsin, veya "Acaba şunu mu demek istediniz?" gibi sorularla sen de aktif bir şekilde katılım sağlayabilirsin. Çünkü bu bir sorgulama değil, karşılıklı bir güvenlik görüşmesi, bir nevi ortaklaşa bir dedektiflik faaliyeti. Senin hafızanla bankanın gelişmiş güvenlik sisteminin birlikte, uyumlu bir şekilde çalışması gerekiyor o an, aksi takdirde işler gerçekten sarpa sarabilir.
Gelecekte belki bu tür güvenlik soruları çok daha sofistike hale gelir, belki de yapay zeka senin alışkanlıklarını, harcama paternlerini o kadar iyi tanır ki, bu tür 'insan' sorularına hiç ihtiyaç bile kalmaz... Kim bilir? Ama şimdilik, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insan faktörü hala çok ama çok kritik bir rol oynuyor. Çünkü dolandırıcılar da boş durmuyor, onlar da sürekli yeni yöntemler, yeni tuzaklar geliştiriyorlar. Banka da bu yüzden seninle birebir iletişime geçip, o eski usul ama kanıtlanmış etkili yöntemleri, yani "sen misin değil misin" teyidini kullanmak zorunda kalıyor. Bazen eski usuller en güvenilir yöntemdir, vallahi öyle.
Dolandırıcılık blokesi dediğin şey, aslında bankanın sana koşulsuz şartsız sunduğu bir kalkan, bir koruyucu duvar. O kalkanın sağlam ve işlevsel durması, senin de o anki duruma doğru ve bilinçli bir tepki vermenle doğrudan ilişkili. Sakın unutma, banka o ek güvenlik sorularını sana karşı değil, seni potansiyel tehlikelerden korumak için soruyor. Sen de bu tür bir duruma hazırlıklı olursan, hem kendi vaktini ve sinirlerini kurtarırsın hem de bankanın senin için kurmaya çalıştığı o güvenlik ağını daha da güçlendirmiş olursun. Kendine iyi bak, paran da sana emanet... Hepimiz için bu böyle, abi.
Sonra da başlıyorlar o ek güvenlik sorularını birer birer sıralamaya... "Son yaptığınız işlem neydi?", "Şu tarihte, şu meblağda bir harcamanız olmuş muydu?", "Annenizin kızlık soyadının ikinci harfi neydi, ya da ilk banka kartınızı hangi şubeden almıştınız?" gibi... Bazen gerçekten insanın aklını karıştıracak, "Şimdi ben bunları nasıl hatırlayacağım?" diye kendi kendine söylenmesine yol açacak sorular olabiliyor bunlar. Ama işin aslına bakarsan, o an "gereksiz" veya "önemsiz" gibi görünen bu detaylar, senin kimliğini kesin olarak doğrulamak, o telefonun ya da işlemin gerçekten sana ait olduğunu kanıtlamak için adeta altın değerinde birer anahtar. Sırf sana ulaşmaya çalışan kötü niyetli biri, senin yerine geçip de hesaplarını boşaltamasın, birikimlerini çalamasın diye her şeyi deniyorlar, anlasana...
Ya, şöyle bir empati yapıp bankanın bakış açısından düşünsene, koca bir bankanın milyonlarca müşterisi var. Bu kadar büyük bir veri akışının içinde, senin o anki işleminde veya hesabında en ufak bir anormallik, bir sapma sezildiyse, bu gerçekten üzerinde durulması gereken çok ciddi bir işaret demektir. Sanki sana "Dur bakalım, bu gerçekten sen misin, yoksa bizim gözümüzden kaçan bir tehlike mi var?" diye bir nevi göz kulak oluyorlar. Kimimiz bu soruları bir anlık bir "mahremiyet ihlali" gibi görüp, "Sana ne benim annemin kızlık soyadından?" diyerek sinirlenebiliriz, hatta bazen bu durum epey can sıkıcı olabilir... Ama olayın özüne indiğinde, banka senin en kişisel ve özel bilgilerin üzerinden kötü niyetli insanlara karşı aşılmaz bir duvar örmeye çalışıyor. Yani, her şey senin iyiliğin için, kendi güvenliğin için bir kalkan oluşturma çabası.
Peki, ya o güvenlik sorularına yanlış cevap verirsen? İşte orada işler gerçekten biraz daha karmaşık bir hal alabiliyor. Banka seni tanıyamayınca, doğal olarak şüpheleri daha da artıyor. "Acaba doğru kişi mi bizimle iletişime geçmeye çalışıyor, yoksa hesabı ele geçirmeye çalışan bir dolandırıcı mı var karşımızda?" diye düşünmeye başlıyorlar ister istemez. Sonuç ne mi oluyor? Hesabın blokede kalıyor, bazen seni fiziksel olarak en yakın şubeye davet ediyorlar, bazen daha detaylı ve uzun süreli bir teyit süreci başlatıyorlar... Bu da senin için demek oluyor ki, o an acil bir ödeme yapman gerekiyorsa veya para transferi yapman gerekiyorsa, yandın. O yüzden o anki telaşı bir kenara bırakıp, gerçekten ne sorduklarını anlamaya çalışmak, sorulara dürüst, doğru ve net cevaplar vermek, inan ki çok ama çok önemli.
İnsan bir anda kendini sorgulanıyormuş gibi hissediyor, sanki bir suçlu muamelesi görüyormuş gibi geliyor içinden... "Ben ne yaptım ki şimdi, niye başıma bunlar geliyor?" diye düşünmeden edemiyor. Ama aslında banka sana güveniyor, sadece o güveni sağlamlaştırmak, pekiştirmek için ekstra bir adım atıyor. Tıpkı çok yakın bir dostunun seni tam olarak tanımak için geçmişinden, belki çocukluğunuzdan bir detayı hatırlayıp hatırlamadığını sorması gibi bir şey bu aslında. O anda o samimi rehberlik hissiyatını yakalamaya çalışman lazım. Unutma, bankacılık sistemi dediğin şey, milyonlarca verinin durmaksızın aktığı devasa, karmaşık bir nehir gibi; o nehirde ufak bir çalkantı, küçücük bir dalgalanma bile anında alarm zillerini çaldırabiliyor.
Bu tür bir durumla karşılaştığında, ilk yapman gereken şey paniğe kapılmak yerine, derin bir nefes alıp sakinleşmek. Sakin ol abi, sakin ol. Sonra da o bankacı arkadaşın sana sorduğu her bir soruya dikkat kesil, tüm detayları iyi dinle. Gerekirse soruyu tam anlamadığını, tekrar etmesini isteyebilirsin, veya "Acaba şunu mu demek istediniz?" gibi sorularla sen de aktif bir şekilde katılım sağlayabilirsin. Çünkü bu bir sorgulama değil, karşılıklı bir güvenlik görüşmesi, bir nevi ortaklaşa bir dedektiflik faaliyeti. Senin hafızanla bankanın gelişmiş güvenlik sisteminin birlikte, uyumlu bir şekilde çalışması gerekiyor o an, aksi takdirde işler gerçekten sarpa sarabilir.
Gelecekte belki bu tür güvenlik soruları çok daha sofistike hale gelir, belki de yapay zeka senin alışkanlıklarını, harcama paternlerini o kadar iyi tanır ki, bu tür 'insan' sorularına hiç ihtiyaç bile kalmaz... Kim bilir? Ama şimdilik, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insan faktörü hala çok ama çok kritik bir rol oynuyor. Çünkü dolandırıcılar da boş durmuyor, onlar da sürekli yeni yöntemler, yeni tuzaklar geliştiriyorlar. Banka da bu yüzden seninle birebir iletişime geçip, o eski usul ama kanıtlanmış etkili yöntemleri, yani "sen misin değil misin" teyidini kullanmak zorunda kalıyor. Bazen eski usuller en güvenilir yöntemdir, vallahi öyle.
Dolandırıcılık blokesi dediğin şey, aslında bankanın sana koşulsuz şartsız sunduğu bir kalkan, bir koruyucu duvar. O kalkanın sağlam ve işlevsel durması, senin de o anki duruma doğru ve bilinçli bir tepki vermenle doğrudan ilişkili. Sakın unutma, banka o ek güvenlik sorularını sana karşı değil, seni potansiyel tehlikelerden korumak için soruyor. Sen de bu tür bir duruma hazırlıklı olursan, hem kendi vaktini ve sinirlerini kurtarırsın hem de bankanın senin için kurmaya çalıştığı o güvenlik ağını daha da güçlendirmiş olursun. Kendine iyi bak, paran da sana emanet... Hepimiz için bu böyle, abi.