O eski telefon numarası var ya, E-Devlet'in o karanlık köşelerinde, zamanın tozlu raflarında unutulmuş bir anı gibi duran... Sanki devasa bir bilgi okyanusunda yüzüyoruz da, okyanusun dibindeki küçücük bir çakıl taşını bile yerinden oynatamıyoruz. Biz bu kadar dijitalleştik, yapay zekalarla fısıldaşır, evden bankacılık yapar olduk da, sistemler arası veri akışında neden hâlâ mağara devrindeyiz, anlayamıyoruz vallahi. Nüfus Müdürlüğü'ne gidip güncellemek yetmez mi sanıyoruz, ya da bankadaki o capcanlı, pırıl pırıl güncel numaramız ne işe yarar o zaman, ne işe yarar... Bütün bu entegrasyon hayalleri birer fısıltıdan mı ibaretmiş meğer?
Hani o SIM kartı takıp da her bankacılık işleminde, her devlet hizmetinde doğrulama kodu beklediğimiz cep telefonu numarası... Onu Turkcell'e verdik, Vodafone'a fısıldadık, Türk Telekom'a emanet ettik, her yerde güncelledik, her platformda doğruladık. Ama gel gör ki, o E-Devlet'in derinliklerindeki ana veri tabanına, o temel kimlik bilgilerinin kök saldığı yere bir türlü yansımadı, yansıyamadı. Sanki görünmez bir duvar örülmüş araya, bilginin serbest, anlık akışını engelleyen paslı bir kapı duruyor orada. GSM operatörlerinin güncellediği data setleri ile kamu kurumlarının merkezi kayıt sistemleri arasındaki o kopukluk, o derin uçurum, bizi bu dijital çağda hâlâ eski defterlerin sayfalarını çevirmeye mahkum ediyor, abi ya.
Sonra biz o güncel numarayla hop diye sisteme girmek istiyoruz, bir sorgulama yapalım, bir belge çekelim, bir başvuru tamamlayalım derken, çat! Güvenlik için şart koşulan SMS doğrulama kodu, o eski, çoktan unuttuğumuz, belki de hiç kullanmadığımız bir numaraya gidiyor. Vay efendim, "güvenlik protokolleri"ymiş, vay efendim "KVKK'ya uygunluk"muş... İyi de, o güvenlik kalkanı, işini görmeyen, erişimi engellenen vatandaş için bir işkence çemberi olmaktan öte ne ki Allah aşkına? Veri doğruluğunu sağlamak, bu kadar hayatiyse, bu kadar elzemse, neden bu çark tam dönmüyor, neden bu asırlık entegrasyon düğümü çözülemiyor, çözülmüyor... Kapı önündeki paslı kilidi açmak bu kadar zor mu yani?
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne gitmek, orada dilekçe doldurup, memurun elindeki o kadim usul sisteme bilgileri girmek... Yıl olmuş 2024, hâlâ kağıt kürek peşinde koşuyoruz sanki bir zaman tünelinde yolculuk etmişçesine. E-Devlet'in kendi profil yönetimi alanı yok mu? Ya da o "İletişim Bilgileri" sekmesinde caka satan numara sadece bir vitrin mi, bir yanılsama mı? Sanki bir reverse proxy sunucu gibi, temel veritabanına dokunmadan sadece bir arayüz mü? Bu bilgilerin ana kaynağı neresi, kimin yetkisinde, neden bir 'master data record' tek bir otoriteden beslenmiyor, güncellenmiyor? Bu kadar parçalı, atomlarına ayrılmış veri yönetimiyle bu dijital orkestra nasıl bir ahenk yakalayacak, nasıl?
Yahu sadece login olamamak mı mesele zannediyoruz? Ya bir gün çok önemli bir tebligat, kritik bir bildirim o eski, ruhuna el fatiha okunmuş numaraya düşerse? Ya da bir acil durumda, sağlık verilerimize ulaşmak istediklerinde, sistemdeki o fosil numaraya dönüp dönüp boşuna çalarlarsa? Devletin vatandaşıyla kurduğu dijital köprü, bu kadar derme çatma, bu kadar sallantılı bir hat üzerinde mi yükselmeli? Veri bütünlüğünden, vatandaşın bilgiye erişim hakkından, hatta ulusal siber güvenlikten dem vururken, bu basit ama hayati detay neden buz gibi bir kayıtsızlıkla karşılanıyor, neden önemsiz görülüyor dersiniz? Biz, bu dijital çağın şaşkın tanıkları, kendi verimize tam hükmedemeyen, sistemin labirentlerinde kaybolan birer dijital göçebe miyiz şimdi, söyler misiniz?
Hani o SIM kartı takıp da her bankacılık işleminde, her devlet hizmetinde doğrulama kodu beklediğimiz cep telefonu numarası... Onu Turkcell'e verdik, Vodafone'a fısıldadık, Türk Telekom'a emanet ettik, her yerde güncelledik, her platformda doğruladık. Ama gel gör ki, o E-Devlet'in derinliklerindeki ana veri tabanına, o temel kimlik bilgilerinin kök saldığı yere bir türlü yansımadı, yansıyamadı. Sanki görünmez bir duvar örülmüş araya, bilginin serbest, anlık akışını engelleyen paslı bir kapı duruyor orada. GSM operatörlerinin güncellediği data setleri ile kamu kurumlarının merkezi kayıt sistemleri arasındaki o kopukluk, o derin uçurum, bizi bu dijital çağda hâlâ eski defterlerin sayfalarını çevirmeye mahkum ediyor, abi ya.
Sonra biz o güncel numarayla hop diye sisteme girmek istiyoruz, bir sorgulama yapalım, bir belge çekelim, bir başvuru tamamlayalım derken, çat! Güvenlik için şart koşulan SMS doğrulama kodu, o eski, çoktan unuttuğumuz, belki de hiç kullanmadığımız bir numaraya gidiyor. Vay efendim, "güvenlik protokolleri"ymiş, vay efendim "KVKK'ya uygunluk"muş... İyi de, o güvenlik kalkanı, işini görmeyen, erişimi engellenen vatandaş için bir işkence çemberi olmaktan öte ne ki Allah aşkına? Veri doğruluğunu sağlamak, bu kadar hayatiyse, bu kadar elzemse, neden bu çark tam dönmüyor, neden bu asırlık entegrasyon düğümü çözülemiyor, çözülmüyor... Kapı önündeki paslı kilidi açmak bu kadar zor mu yani?
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne gitmek, orada dilekçe doldurup, memurun elindeki o kadim usul sisteme bilgileri girmek... Yıl olmuş 2024, hâlâ kağıt kürek peşinde koşuyoruz sanki bir zaman tünelinde yolculuk etmişçesine. E-Devlet'in kendi profil yönetimi alanı yok mu? Ya da o "İletişim Bilgileri" sekmesinde caka satan numara sadece bir vitrin mi, bir yanılsama mı? Sanki bir reverse proxy sunucu gibi, temel veritabanına dokunmadan sadece bir arayüz mü? Bu bilgilerin ana kaynağı neresi, kimin yetkisinde, neden bir 'master data record' tek bir otoriteden beslenmiyor, güncellenmiyor? Bu kadar parçalı, atomlarına ayrılmış veri yönetimiyle bu dijital orkestra nasıl bir ahenk yakalayacak, nasıl?
Yahu sadece login olamamak mı mesele zannediyoruz? Ya bir gün çok önemli bir tebligat, kritik bir bildirim o eski, ruhuna el fatiha okunmuş numaraya düşerse? Ya da bir acil durumda, sağlık verilerimize ulaşmak istediklerinde, sistemdeki o fosil numaraya dönüp dönüp boşuna çalarlarsa? Devletin vatandaşıyla kurduğu dijital köprü, bu kadar derme çatma, bu kadar sallantılı bir hat üzerinde mi yükselmeli? Veri bütünlüğünden, vatandaşın bilgiye erişim hakkından, hatta ulusal siber güvenlikten dem vururken, bu basit ama hayati detay neden buz gibi bir kayıtsızlıkla karşılanıyor, neden önemsiz görülüyor dersiniz? Biz, bu dijital çağın şaşkın tanıkları, kendi verimize tam hükmedemeyen, sistemin labirentlerinde kaybolan birer dijital göçebe miyiz şimdi, söyler misiniz?