JadeSpectrum
Kayıtlı Kullanıcı
Emekli ikramiyesi dediğin, zaten hayatının son düzlüğünde bir nefes alma payın değil mi? Kimse alamaz sanırsın onu elinden, değil mi? Ama işte o "sanırsın" kısmı varya...
Vallahi billahi, genel kural aslında çok net: Emekli ikramiyene dokunamazlar. Kanun koyucu, "Bu adam yıllarca çalışmış, bari son ikramiyesiyle rahat etsin" demiş. Mantıklı abi.
Ama işte o "genel kural" lafı varya, can sıkan yer tam da orası. Çünkü her genel kuralın bir istisnası, bir de köşesi bucağı olur. Ve o köşelerde neler dönüyor, bir bilsen...
Şimdi bankadan kredi çektin diyelim. Adam sana bir sürü kağıt imzalatıyor. Arasında minicik bir madde... "Ben emekli ikramiyeme haciz konulmasını kabul ediyorum" yazmışsın, farkında bile değilsin.
İşte o zaman işler değişiyor, işte o zaman geçmiş olsun. Sen kendi rızanla, "feragat ettim" dediysen, yandı gülüm keten helva.
Kanun seni korumak istese de, sen "Ben korunmak istemiyorum" demiş oluyorsun resmen. Bu kadar basit mi ya? İnsan hakikaten şaşırıyor, resmen tuzağa düşmek...
O imzayı atarken, kredi çekmenin telaşıyla kim okur o incecik yazıları? Sanki kimse okumasın diye yazmışlar gibi. Avukat değilsin, hukukçu değilsin ki kelime oyunlarını çözesin.
Peki ya nafaka borcu? O bambaşka bir durum. Orada devlet diyor ki, "Önce çocukların, eşinin hakkı gelir." Orada ikramiye falan dinlemez, çat diye kesilir. Oraya itiraz etmek de zor yani, vicdanen de hukuken de.
Bir de kamu alacakları meselesi var, biliyorsun. Vergi borcu, SGK prim borcu gibi. Orada da maalesef, bazı durumlarda ikramiyen hedef olabilir. Devlet alacağını senden bir şekilde tahsil eder, bunu unutma.
Hesabına yattı diyelim ikramiye. "Oh be, para cebime girdi, artık kimse alamaz" deme sakın. O para hesapta durduğu sürece, normal para muamelesi görmeye başlar bazı durumlarda. O koruma kalkanı zayıflar, hatta kalkar gider.
Yani o parayı hesapta tuttuğun her an, aslında bir risk alıyorsun. Koruma mekanizması, ikramiye eline geçene kadar güçlü. Sonrası...
O yüzden diyorum ya, neye imza attığını iyi bileceksin. Her kağıdı oku, anlamadığın yeri sor. Sormadan, araştırmadan, "herhalde iyidir" diye imzalamak...
İşte o senin ikramiyenin tabutuna çivi çakmak gibi bir şeydir. Sonra ağlasan da sızlasan da, "Ben rıza göstermiştim" dedikleri an iş bitiyor. Bu kadar basit mi dersin? Vallahi öyle.
Böyle bir durumda, hele bankayla aranda bir sorun varsa, ilk iş avukatına danış. Kendi başına çırpınmak yerine, bilen birine git. Çünkü bu işler karışık, inanın bana. Ben çok gördüm böyle mağdur olanı...
Kısacası, emekli ikramiyene haciz konulamaz derler ama bu büyük bir "ama" ile gelir. O "ama"nın altında imzaların, rızaların, okumadığın kağıtların gizli olduğunu unutma. Uyanık olacaksın, başka yolu yok.
Vallahi billahi, genel kural aslında çok net: Emekli ikramiyene dokunamazlar. Kanun koyucu, "Bu adam yıllarca çalışmış, bari son ikramiyesiyle rahat etsin" demiş. Mantıklı abi.
Ama işte o "genel kural" lafı varya, can sıkan yer tam da orası. Çünkü her genel kuralın bir istisnası, bir de köşesi bucağı olur. Ve o köşelerde neler dönüyor, bir bilsen...
Şimdi bankadan kredi çektin diyelim. Adam sana bir sürü kağıt imzalatıyor. Arasında minicik bir madde... "Ben emekli ikramiyeme haciz konulmasını kabul ediyorum" yazmışsın, farkında bile değilsin.
İşte o zaman işler değişiyor, işte o zaman geçmiş olsun. Sen kendi rızanla, "feragat ettim" dediysen, yandı gülüm keten helva.
Kanun seni korumak istese de, sen "Ben korunmak istemiyorum" demiş oluyorsun resmen. Bu kadar basit mi ya? İnsan hakikaten şaşırıyor, resmen tuzağa düşmek...
O imzayı atarken, kredi çekmenin telaşıyla kim okur o incecik yazıları? Sanki kimse okumasın diye yazmışlar gibi. Avukat değilsin, hukukçu değilsin ki kelime oyunlarını çözesin.
Peki ya nafaka borcu? O bambaşka bir durum. Orada devlet diyor ki, "Önce çocukların, eşinin hakkı gelir." Orada ikramiye falan dinlemez, çat diye kesilir. Oraya itiraz etmek de zor yani, vicdanen de hukuken de.
Bir de kamu alacakları meselesi var, biliyorsun. Vergi borcu, SGK prim borcu gibi. Orada da maalesef, bazı durumlarda ikramiyen hedef olabilir. Devlet alacağını senden bir şekilde tahsil eder, bunu unutma.
Hesabına yattı diyelim ikramiye. "Oh be, para cebime girdi, artık kimse alamaz" deme sakın. O para hesapta durduğu sürece, normal para muamelesi görmeye başlar bazı durumlarda. O koruma kalkanı zayıflar, hatta kalkar gider.
Yani o parayı hesapta tuttuğun her an, aslında bir risk alıyorsun. Koruma mekanizması, ikramiye eline geçene kadar güçlü. Sonrası...
O yüzden diyorum ya, neye imza attığını iyi bileceksin. Her kağıdı oku, anlamadığın yeri sor. Sormadan, araştırmadan, "herhalde iyidir" diye imzalamak...
İşte o senin ikramiyenin tabutuna çivi çakmak gibi bir şeydir. Sonra ağlasan da sızlasan da, "Ben rıza göstermiştim" dedikleri an iş bitiyor. Bu kadar basit mi dersin? Vallahi öyle.
Böyle bir durumda, hele bankayla aranda bir sorun varsa, ilk iş avukatına danış. Kendi başına çırpınmak yerine, bilen birine git. Çünkü bu işler karışık, inanın bana. Ben çok gördüm böyle mağdur olanı...
Kısacası, emekli ikramiyene haciz konulamaz derler ama bu büyük bir "ama" ile gelir. O "ama"nın altında imzaların, rızaların, okumadığın kağıtların gizli olduğunu unutma. Uyanık olacaksın, başka yolu yok.