IndigoTelescope
Kayıtlı Kullanıcı
O Halkbank’taki e-haciz ödeme sonrası fek yazısı takibi meselesi var ya, vallahi billahi insanın sinir sistemini altüst etmeye yemin etmiş bir süreç. Paranızı ödediniz, borcunuz kapandı zannediyorsunuz, oh be rahatladım diyorsunuz, ama yok öyle hemen rahatlamak. İşin aslı yeni başlıyor abi...
Şimdi sen o parayı yatırdın ya, ister internetten ister şubeden, bankanın sisteminde düşüyor tabii. Ama o düşen şey sadece senin borcun. Bankanın o bilgiyi icra dairesine, ilgili kuruma göndermesi, onların da senin üzerindeki o blokeyi kaldırması... İşte asıl çile orada başlıyor, aradaki o görünmez duvarı aşmak mesele.
Kaç kere şahit oldum, kaç kere bizzat yaşadım, ödemeyi yaparsın, üstünden haftalar geçer, hatta aylar... Bir bakarsın hala banka hesapların kısıtlı, hala kredi kartın bloke, sanki hiç ödeme yapmamışsın gibi duruyor her şey. İnsanın delirip saçını başını yolası geliyor resmen. Neden, niye böyle oluyor?
Bankaya gidiyorsun, "Biz ödemeyi aldık, sistemden düşürdük," diyorlar. İcra dairesini arıyorsun, "Bankadan bize tebligat gelmedi," diyorlar. Ortada kalakalıyorsun, topu birbirlerine atıyorlar, sen de o topun ortasında ezilen gariban vatandaş oluyorsun. O fek yazısı, yani o borcun kapandığına dair resmi yazı, bir türlü yerine ulaşmıyor... Ya da ulaştırılmıyor, orası da ayrı bir muamma.
Bu işlerde her zaman proaktif olmak şart, başka yolu yok. Ödemeyi yapar yapmaz beklemeye geçmeyeceksin, bu ülkenin bürokrasisinde bekleme lüksün yok kardeşim. Hemen bankaya yapışacaksın, "Fek yazısını ne zaman göndereceksiniz? Takip numaram ne olacak?" diye soracaksın, hatta gerekirse yazılı talep edeceksin. Kendini garantiye almak zorundasın.
Hani derler ya "söz uçar yazı kalır" diye, işte bu tam da o durum. Banka çalışanına sözlü bir şey sormakla kalma, o an o sana "Merak etmeyin, biz hallederiz" dese de, sen yine de yazılı bir belge, bir e-posta onayı iste. Gönderimin yapıldığına dair bir kanıt. Çünkü işler yokuşa sürünce kimse hatırlamıyor o sözleri...
İcra dairesinden de teyit almak lazım, hele ki ödeme yapalı birkaç iş günü geçmişse. Bankadan gönderildiğini söyledikleri belge ulaştı mı gerçekten? Sistemden kaldırıldı mı haciz? Kontrol etmezsen, yarın öbür gün yeni bir hacizle karşılaşabilirsin aynı borçtan dolayı, çünkü eski olan düşmemiş görünüyor olabilir. Akıl kârı mı şimdi bu?
Bazen bir de üstüne "talep açmanız gerekiyor" falan filan diye başlarlar. Sanki sen o parayı borçluyken keyfine ödedin de, şimdi lütfetmişler de senin için bir talep mi oluşturacaklar. Yok öyle yağma. Bu onların görevi, senin borcun kapandıysa o fek yazısının takip edilip ilgili yerlere ulaştırılması bankanın da sorumluluğunda.
Sana düşen, süreci adeta bir dedektif gibi takip etmek. Bankayla icra dairesi arasında mekik dokumak, telefon başında beklemek, hatta gerekirse şubeye gidip müdürle konuşmak... Pes etmek yok. Yoksa o fek yazısı dediğin şey bir kağıt parçası değil, senin hayatının, senin finansal özgürlüğünün anahtarı.
Boşuna mı ödedik o parayı, boşuna mı uğraştık bunca zaman? Hayır, tabii ki hayır. O yüzden hakkını sonuna kadar ara, peşini bırakma. Kimse senin derdini senden iyi bilmez, kimse senin çıkarını senden iyi korumaz bu ülkede. Halkbank olsun, başka banka olsun fark etmez, süreç her yerde benzer çetrefilli olabilir. Gözünü dört açmak zorundasın.
Şimdi sen o parayı yatırdın ya, ister internetten ister şubeden, bankanın sisteminde düşüyor tabii. Ama o düşen şey sadece senin borcun. Bankanın o bilgiyi icra dairesine, ilgili kuruma göndermesi, onların da senin üzerindeki o blokeyi kaldırması... İşte asıl çile orada başlıyor, aradaki o görünmez duvarı aşmak mesele.
Kaç kere şahit oldum, kaç kere bizzat yaşadım, ödemeyi yaparsın, üstünden haftalar geçer, hatta aylar... Bir bakarsın hala banka hesapların kısıtlı, hala kredi kartın bloke, sanki hiç ödeme yapmamışsın gibi duruyor her şey. İnsanın delirip saçını başını yolası geliyor resmen. Neden, niye böyle oluyor?
Bankaya gidiyorsun, "Biz ödemeyi aldık, sistemden düşürdük," diyorlar. İcra dairesini arıyorsun, "Bankadan bize tebligat gelmedi," diyorlar. Ortada kalakalıyorsun, topu birbirlerine atıyorlar, sen de o topun ortasında ezilen gariban vatandaş oluyorsun. O fek yazısı, yani o borcun kapandığına dair resmi yazı, bir türlü yerine ulaşmıyor... Ya da ulaştırılmıyor, orası da ayrı bir muamma.
Bu işlerde her zaman proaktif olmak şart, başka yolu yok. Ödemeyi yapar yapmaz beklemeye geçmeyeceksin, bu ülkenin bürokrasisinde bekleme lüksün yok kardeşim. Hemen bankaya yapışacaksın, "Fek yazısını ne zaman göndereceksiniz? Takip numaram ne olacak?" diye soracaksın, hatta gerekirse yazılı talep edeceksin. Kendini garantiye almak zorundasın.
Hani derler ya "söz uçar yazı kalır" diye, işte bu tam da o durum. Banka çalışanına sözlü bir şey sormakla kalma, o an o sana "Merak etmeyin, biz hallederiz" dese de, sen yine de yazılı bir belge, bir e-posta onayı iste. Gönderimin yapıldığına dair bir kanıt. Çünkü işler yokuşa sürünce kimse hatırlamıyor o sözleri...
İcra dairesinden de teyit almak lazım, hele ki ödeme yapalı birkaç iş günü geçmişse. Bankadan gönderildiğini söyledikleri belge ulaştı mı gerçekten? Sistemden kaldırıldı mı haciz? Kontrol etmezsen, yarın öbür gün yeni bir hacizle karşılaşabilirsin aynı borçtan dolayı, çünkü eski olan düşmemiş görünüyor olabilir. Akıl kârı mı şimdi bu?
Bazen bir de üstüne "talep açmanız gerekiyor" falan filan diye başlarlar. Sanki sen o parayı borçluyken keyfine ödedin de, şimdi lütfetmişler de senin için bir talep mi oluşturacaklar. Yok öyle yağma. Bu onların görevi, senin borcun kapandıysa o fek yazısının takip edilip ilgili yerlere ulaştırılması bankanın da sorumluluğunda.
Sana düşen, süreci adeta bir dedektif gibi takip etmek. Bankayla icra dairesi arasında mekik dokumak, telefon başında beklemek, hatta gerekirse şubeye gidip müdürle konuşmak... Pes etmek yok. Yoksa o fek yazısı dediğin şey bir kağıt parçası değil, senin hayatının, senin finansal özgürlüğünün anahtarı.
Boşuna mı ödedik o parayı, boşuna mı uğraştık bunca zaman? Hayır, tabii ki hayır. O yüzden hakkını sonuna kadar ara, peşini bırakma. Kimse senin derdini senden iyi bilmez, kimse senin çıkarını senden iyi korumaz bu ülkede. Halkbank olsun, başka banka olsun fark etmez, süreç her yerde benzer çetrefilli olabilir. Gözünü dört açmak zorundasın.