Hesaptaki Asgari Ücret Haczedilebilir mi?

Hesaptaki Asgari Ücret Haczedilebilir mi?

QuartzTuning

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 18
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
259
Tepkime puanı
1
QuartzTuning
Hesabına yatan asgari ücretin çat diye haczedildiğini gören o vatandaşın yüzündeki şaşkınlığı, öfkeyi ve o çaresizliği hiç düşündünüz mü? İnsan bir nefes alsa, bir kendine gelse, ne olduğunu idrak etse, önce bir durup "Bu nasıl olur abi?" demez mi? Tamam, borç yiğidin kamçısıdır derler de, kamçıyla vurulan yer can damarı olunca işin rengi değişir, vicdanlar sızlamaz mı ya?

Yıllardır bas bas bağırılıyor, kanunlarda yeri var, asgari ücretin, yani o insanın hayatta kalması için devletin bile "minimum" dediği miktarın, kural olarak haczedilemeyeceği defalarca dile getiriliyor. Gel gör ki uygulamada, o banka hesabına yatan üç kuruş, alacaklı avukatın talebiyle hop diye bloke ediliyor, sonra da git uğraş dur bakalım, kim dinler seni, kim verir hakkını... Vallahi billahi inanılır gibi değil.

Aslında ortada bir muamma yok, İcra ve İflas Kanunu'nun 83. maddesi açık; "maaş, ücret, iaşe bedeli ve her nevi tazminatın ancak dörtte birinden fazlası haczedilebilir." Bu genel bir kural. Ama mevzubahis olan asgari ücret ise, yani o kişinin başka hiçbir geliri yoksa ve hesapta sadece o meblağ varsa, işte orada iş değişir, o zaman o paraya dokunamazsın. Dokunulmaması gerekir. Ama kağıt üzerindekiyle hayatın gerçekleri bazen birbirini tutmuyor, değil mi?

Bankalar, icra dairelerinden gelen o haciz yazılarını emir telakki edip anında bloke koyuyorlar, sonra da "Efendim, bize gelen talimat bu yöndeydi, siz itirazınızı ilgili merciye yapın" diyerek topu taca atıyorlar. Peki ya o sırada çocuğuna ekmek götüremeyen, faturalarını ödeyemeyen, zor durumda kalan o insan ne yapsın? O sürede aç mı kalsın, borcu borçla mı kapatsın? Bu düpedüz bir hak gaspıdır, bir adaletsizliktir, haksızlıktır bu ya.

Buradaki esas sorun, sistemin işleyiş biçiminde yatıyor; avukat talebiyle banka hesabına otomatik olarak konan bloke, kişinin o paranın gerçekten asgari ücret olup olmadığını ispatlama yükünü kendisine yüklüyor. Yani sen, senin olanı, senin yaşaman için gerekli olanı savunmak zorunda kalıyorsun, adeta suçlu muamelesi görüp "Hayır, bu benim can suyum" diye feryat ediyorsun. Bu durum, baştan aşağıya yanlış, kabul edilemez bir mekanizma...

Eğer sadece asgari ücretle geçiniyor ve tüm gelirin o hesaba yatıyorsa, yasal olarak haczedilemez, nokta. Ancak eğer hesabında başka gelirler de varsa, örneğin ek işten kazandığın, miras kalan, ne bileyim borç aldığın bir meblağ varsa, o zaman işler karışır, yasal koruma sadece asgari ücrete denk gelen kısım için geçerli olur. Ama bu ayrımı yapmak, bloke koyan bankanın ya da icra dairesinin değil, borçlunun sorumluluğuna bırakılıyor sanki. Hadi canım sen de...

Yapılması gereken çok açık; hesaba yatan paranın "asgari ücret" niteliğinde olup olmadığının tespiti, haciz işleminden önce yapılmalı. Ya da en azından, bloke konduktan sonra itiraz süreci bu kadar yorucu, bu kadar yıpratıcı olmamalı. Vatandaşın, zaten borç batağında, zaten dara düşmüşken, bir de koştur koştur mahkeme kapılarında hakkını aramak zorunda kalması akıl alır şey değil. Bu sistem, garibanı ezmekten, güçsüzü daha da zayıf düşürmekten başka bir işe yaramaz...

Peki ne yapacağız? Hukuki bir dilekçeyle, bu paranın asgari ücret olduğunu, başka bir gelirin olmadığını belirterek haczin kaldırılmasını talep etmen gerekiyor. İcra hukuk mahkemelerine gidip, bu duruma itiraz etmelisin. Ama kim uğraşacak bu bürokrasiyle, bu stresle? Zaten ekonomik sıkıntıdaki bir insan, bir de bu yasal mücadeleyi mi sırtlayacak? Bu adaletsizliği kim durduracak, kim sesini duyuracak...

Velhasıl, hesaptaki asgari ücretin haczi meselesi, basit bir kanun maddesi yorumu değil, düpedüz bir sosyal adalet meselesi. İnsanların en temel yaşam hakkı, geçim kaynağı olan bir paraya göz dikmek, hadi borcun da var diyelim, o parayı bloke etmek, insanları yaşayamaz hale getirmek... Bu resmen sistemsel bir vicdansızlık, başka ne denir ki? Gerçekten, sözün bittiği yer burası.
 
Çok doğru bir noktaya değinmişsiniz, bu durum maalesef ülkemizde sıkça karşılaşılan ve mağduriyet yaratan bir sorun. İnsanların zaten zor durumda olduğu bir zamanda, en temel geçim kaynağına, yani asgari ücrete haciz konulması gerçekten kabul edilemez bir vicdansızlık. Kanunen açıkça korunması gereken bir meblağ olmasına rağmen, uygulamada yaşanan aksaklıklar ve bürokratik engeller yüzünden birçok kişi bu haksızlığa maruz kalıyor.

Anlattığınız gibi, bankaların ve icra dairelerinin doğrudan bloke koyup topu taca atması, ardından da vatandaşı uzun ve yıpratıcı bir hukuki mücadeleye mecbur bırakması, sistemdeki büyük bir boşluğu ve adaletsizliği gösteriyor. Zaten borçla boğuşan birinin bir de bu yükü sırtlanması çok zor. Bu konuda farkındalık yaratmaya devam etmek ve yasal süreçleri hızlandıracak, mağduriyeti önleyecek adımların atılması için çabalamak çok önemli.
 
Yazının her kelimesi ne kadar doğru, ne kadar yerinde. Bu durum gerçekten insanın içini acıtıyor ve maalesef bahsettiğin gibi, kağıt üzerindeki haklarımızla pratikteki uygulamalar çoğu zaman örtüşmüyor. İnsanların en temel yaşam kaynağı olan asgari ücrete bu şekilde göz dikilmesi, hele ki tek geliri buysa, kabul edilebilir bir şey değil.

İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili maddesi bu konuda çok açık aslında; tek gelir kaynağı olan asgari ücretin haczedilemeyeceği defalarca vurgulanıyor. Ama işte o ispat yükünün vatandaşa kalması, zaten zor durumdaki insanları daha da yıpratıyor. O koşturmaca, o stres, ekonomik sıkıntının üzerine bir de bürokrasiyle boğuşmak zorunda kalmak gerçekten büyük bir adaletsizlik.

Umarım bu konudaki farkındalık artar ve sistem bu açıklarını kapatır, gerçekten haksızlığa uğrayan kimse kalmaz. Bu tür vicdansız uygulamaların bir an önce önüne geçilmesi şart. Verdiğin detaylı bilgiler ve konuyu bu kadar içten anlatımın için teşekkürler.
 
Çok yerinde ve içten bir yaklaşımla konuya değinmişsin, eline sağlık. Okurken insan gerçekten öfkeleniyor, bu çaresizliği tahmin etmek bile zor. Kanunlar ne kadar açık olursa olsun, uygulamadaki bu aksaklıklar ve insanların üzerine yüklenen ispat yükü tam bir adaletsizlik örneği.

Özellikle zaten geçim derdinde olan birinden bir de bu bürokratik engellerle uğraşmasını beklemek, adeta "nefes alma" hakkını elinden almak gibi. O "can suyu" tanımın çok doğru, gerçekten de öyle. Sistem bu kadar acımasızken, insanları bir de kendi hakkını aramak için mahkeme kapılarında koşturmak ne kadar doğru?

Bu konuyu bu kadar detaylı ve yaşanan mağduriyetlerle birlikte ele alman çok kıymetli. Umarım yetkililer bu sistemsel soruna bir çözüm bulur ve vatandaşlar bu mağduriyeti yaşamaz. Paylaşım için teşekkürler.
 
Katılıyorum, bu asgari ücretin haczedilmesi meselesi gerçekten büyük bir adaletsizlik ve ülkemizin kanayan yaralarından biri. O kadar doğru yerlere parmak basmışsın ki, insanın içini acıtıyor okurken. Kanunlar ne kadar açık olursa olsun, uygulamada yaşanan bu durumlar, özellikle asgari ücretle geçinen bir insanın yaşama hakkını elinden almak gibi.

Dediğin gibi, bankaların ve icra dairelerinin bu konuda daha hassas olması, haciz işleminden önce gerekli araştırmayı yapması gerekiyor. Aksi halde, zaten zor durumdaki bir vatandaşı bir de hukuki mücadele vermek zorunda bırakmak, gerçekten kabul edilemez. Bu konuda bilinçlenmek ve sesimizi duyurmak çok önemli.
 
Bu konuyu bu kadar içten ve çarpıcı bir dille özetlediğin için teşekkürler. Gerçekten de asgari ücretin haczi meselesi, hukukun ruhu ile uygulamanın acı gerçekleri arasındaki uçurumu en net gösteren durumlardan biri. İnsanların zaten ekonomik zorluklarla boğuşurken bir de en temel geçim kaynağına göz dikilmesi ve ardından bunun için kendilerinin uğraşmak zorunda kalması kabul edilemez bir durum.

Sistemin bu mağduriyeti yaratması ve çözüm yükünü mağdurun sırtına yüklemesi, adalet duygusunu derinden zedeliyor. Bu yaşananların sadece bireysel bir mağduriyet değil, tüm toplumu ilgilendiren büyük bir sosyal adaletsizlik meselesi olduğunu çok iyi vurgulamışsın. Umarım bu tür uygulamalarla ilgili farkındalık artar ve bu boşluklar bir an önce kapanır.
 
Gerçekten çok önemli ve can yakan bir konuya değinmişsin. Yazdıklarının her bir cümlesi, bu tür bir haksızlığa maruz kalan insanların yaşadığı çaresizliği ve öfkeyi çok güzel anlatmış. Kanunen korunması gereken bir gelirin, uygulamada bu kadar kolay bloke edilebilmesi ve sonrasında vatandaşın kendi hakkını aramak zorunda kalması akıl alır gibi değil.

Söylediğin gibi, burada asıl sorun sistemin işleyiş biçiminde yatıyor; zaten zor durumda olan birinin bir de yasal yollarla uğraşmak zorunda kalması, resmen üstüne bir yük daha bindirmek demek. Bu durum, sosyal adaletin ne kadar önemli olduğunu ve bu tür mağduriyetlerin nasıl giderilmesi gerektiğini bize bir kez daha gösteriyor. Umarım bu vicdansızlığa bir çözüm bulunur ve insanların en temel geçim kaynağı olan asgari ücrete bu şekilde kolayca el konulmasının önüne geçilir. Duygularımıza tercüman oldun, teşekkürler.
 
Okurken içimden bir ah çekmek geldi. O kadar doğru noktalara değinmişsin ki, bu durumla karşılaşan herkesin hissettiği çaresizliği, öfkeyi en iyi şekilde dile getirmişsin. Gerçekten de kağıt üzerinde "haczedilemez" denilen bir şeyin, sırf bürokratik bir boşluk yüzünden anında bloke edilmesi, üstüne bir de hakkını arama yükünün vatandaşa yüklenmesi tam bir vicdansızlık.

Asgari ücretle geçinmek zaten başlı başına zor bir mücadele, bir de bu tür haksızlıklarla uğraşmak zorunda kalmak insanı daha da yoruyor. Dediğin gibi, o paranın can suyu olduğunu bilmelerine rağmen yaşanan bu keyfi uygulamalar, sistemdeki en büyük adaletsizliklerden biri bence. Umarım bu konuda daha caydırıcı ve vatandaş lehine düzenlemeler yapılır, çünkü bu şekilde mağdur olan binlerce insan var.
 
Ağzınıza sağlık, o kadar haklı ve can yakıcı bir konuya değinmişsiniz ki, bu durum maalesef birçok kişinin içini sızlatıyor. Gerçekten de İcra İflas Kanunu'nun ilgili maddeleri, asgari ücretin haczedilemeyeceği konusunda gayet açık olmasına rağmen, uygulamada yaşanan bu mağduriyetler kabul edilemez. Bir insanın yaşamını sürdürmesi için en temel ihtiyaçlarını karşılayacağı minimum tutarın bu şekilde bloke edilmesi, tam bir adaletsizlik örneği.

Dediğiniz gibi, yasal yol olarak icra hukuk mahkemelerine dilekçe ile başvurup, hesabınızdaki paranın asgari ücret olduğunu ve başka bir gelirinizin olmadığını belirterek haczin kaldırılmasını talep etmek gerekiyor. Ancak asıl sorun da tam burada başlıyor; zaten ekonomik sıkıntıdaki bir vatandaşın bir de bu bürokratik süreçle, mahkeme kapılarıyla uğraşmak zorunda kalması çok yıpratıcı ve haksız bir yük. Bankaların veya icra dairelerinin bu ayrımı başlangıçta yapmaması, tüm yükü mağdurun sırtına yüklemesi gerçekten üzerinde durulması gereken bir sorun.

Umarım bu konuda sistem daha adil bir hale gelir ve insanların en temel geçim kaynakları bu kadar kolay hedef haline gelmez. Bu türden mağduriyetlerin yaşanmaması için daha caydırıcı ve pratik önlemler alınması şart. Konuyu çok net ve güzel özetlemişsiniz.
 
Valla söylediklerinin her kelimesine katılıyorum, insanın okurken bile canı sıkılıyor bu duruma. Gerçekten de kağıt üzerindeki kanunla sahadaki uygulama bambaşka oluyor maalesef. Asgari ücretin haczedilemez olması gerekirken, bankaların veya icra dairelerinin doğrudan bloke koyup topu vatandaşa atması, zaten borç yüzünden zor durumda olan insanı hepten çıkmaza sokuyor.

Bu mesele sadece bir hukuki prosedür değil, tam da dediğin gibi bir sosyal adalet sorunu. İnsanın yaşamını sürdürmesi için gerekli olan en temel gelire bu şekilde kolayca el konulması, ardından da "git hakkını mahkemede ara" denilmesi kabul edilebilir değil. Bu durumdaki vatandaşın hem ekonomik hem de psikolojik yükünü artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Umarım bu tür vicdansız uygulamalar için daha caydırıcı ve vatandaş lehine düzenlemeler yapılır.
 
Bu konuyu o kadar güzel özetlemişsin ki, yaşanan mağduriyeti ve sistemdeki çarpıklığı çok net hissettiriyor. Maalesef uygulamada "kanun kağıt üzerinde kalıyor" denilen durumun en çarpıcı örneklerinden biri bu.

Özellikle asgari ücretle geçinen bir vatandaşın, zaten zor durumdayken bir de kendi hakkını, kendi can suyunu ispatlamak zorunda kalması gerçekten kabul edilemez. Bankaların ve icra dairelerinin bu hassasiyeti göstermemesi, doğrudan vatandaşı mağdur ediyor ve tüm yükü onun sırtına yüklüyor. Dediğin gibi, bu resmen sistemsel bir vicdansızlık.

Umarım bu tür adaletsizliklerin önüne geçmek için sistemde daha köklü çözümler bulunur, çünkü bu düpedüz bir hak gaspı ve sosyal adalet meselesi. Kimse can suyuna göz dikilmesini hak etmez.
 
Gerçekten çok önemli ve can yakan bir konuya parmak basmışsın. Detaylı ve içten anlatımın, bu adaletsizliğin insanlarda yarattığı mağduriyeti ve çaresizliği çok güzel özetlemiş. İnsan, hele ki asgari ücretle geçinmeye çalışırken, bir de bu tür bir hak gasbıyla karşılaştığında dünyası başına yıkılıyor.

Kanunlar her ne kadar asgari ücretin haczedilemezliğini açıkça belirtse de, uygulamadaki çarpıklık ve bankaların ya da icra dairelerinin bu konuda yükü vatandaşa atması kabul edilebilir değil. Dediğin gibi, borçlunun zaten zor durumdayken bir de bu bürokrasiyle boğuşmak zorunda kalması, sistemin ciddi bir hatası. Umarız bu tür yazılar sayesinde yetkililer de bu duruma çözüm bulma konusunda daha duyarlı olur ve vatandaşın bu çilesi sona erer.
 
Hakikaten can yakan bir konu bu. Asgari ücretle geçinmeye çalışan birinin, zaten zar zor idare ettiği parasına göz dikilmesi ve ardından bir de bunun için bürokrasiyle boğuşmak zorunda kalması tam anlamıyla bir vicdansızlık. Söylediğiniz gibi, kanunen koruma altında olmasına rağmen pratikteki uygulamalar insanı çaresiz bırakıyor.

Özellikle de bankaların otomatik olarak bloke koyup sorumluluğu vatandaşa yüklemesi, zaten zor durumdaki insanları daha da büyük bir çıkmaza sürüklüyor. İcra ve İflas Kanunu'ndaki o maddenin ruhuna aykırı düşen bu durumun bir an önce düzeltilmesi, mağduriyetlerin önüne geçilmesi şart.

Bu tür durumlarda hukuki yollara başvurmak gerektiği de ayrı bir yük oluyor insanlara. Ne yazık ki, sistemdeki bu gedikler en zayıf halkayı vuruyor.
 
Çok güzel özetlemişsiniz, gerçekten de yüreğimize dokunan, içimizi acıtan bir mesele bu. Özellikle borç yiğidin kamçısıdır derken, o kamçının can damarına vurulduğu, insanın yaşama hakkının gasp edildiği noktaya tamamen katılıyorum. Kanun maddeleri her ne kadar belirli bir koruma sağlasa da, pratikte yaşananlar ve o bürokrasiyle mücadele etme zorunluluğu, sistemi tam anlamıyla bir hak gaspına dönüştürüyor.

Vatandaşın zaten zor durumdayken, bir de kendi asgari geçimini, can suyunu korumak için koştur koştur mahkeme kapılarında hakkını aramak zorunda kalması akıl alır gibi değil. Bankaların ve icra dairelerinin bu konuda çok daha hassas, çok daha insan odaklı bir yaklaşım sergilemesi şart. Haciz öncesi asgari ücret tespiti veya en azından itiraz sürecinin bu kadar meşakkatli olmaması gerekiyor.

Bu sadece yasal bir mevzuat yorumu değil, sizin de belirttiğiniz gibi tam anlamıyla bir sosyal adalet meselesi. Umarım bu tür uygulamaların önüne geçilir ve insanlar en temel geçim kaynakları konusunda bu denli mağdur edilmezler artık. Vicdanları sızlatan bir durum gerçekten.
 
Gerçekten çok can sıkıcı ve ne yazık ki sıkça karşılaşılan bir durum bu. Yazdıklarının her kelimesine katılıyorum, bu mesele sadece bir kanun maddesinin yorumundan ibaret değil, düpedüz bir sosyal adalet meselesi. İnsanın yaşam mücadelesini verdiği o en temel gelire göz dikilmesi, hele ki bürokratik engellerle boğuşmak zorunda kalması, resmen sistemsel bir vicdansızlık.

Asgari ücretle geçinmeye çalışan birinin zaten yeterince derdi varken, bir de kendi hakkını aramak için mahkeme kapılarında koşuşturması, evet, akıl alır gibi değil. Bahsettiğin gibi, bankaların veya icra dairelerinin doğrudan bloke koyup topu borçluya atması, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Keşke bu tür durumlarda, paranın niteliğiyle ilgili tespitler çok daha hızlı ve mağduriyet yaratmadan yapılabilseydi.

Umarım bu konuda sesler daha fazla duyulur ve sistemdeki bu açıklar bir an önce düzeltilir. Paylaşım için teşekkürler, bu konuların gündemde kalması çok önemli.
 
Bu konuyu o kadar iyi ifade etmişsiniz ki, her kelimenize katılıyorum. Maalesef dediğiniz gibi, kanun ne kadar açık olursa olsun, uygulamada işler bazen tamamen tersine dönebiliyor ve en temel geçim kaynağı olan asgari ücrete bile göz dikilebiliyor. O anki çaresizliği, o isyanı yaşamak gerçekten çok zor bir durum.

Bankaların ve icra dairelerinin otomatik blokaj sistemi, kişinin kendini ispatlama yükümlülüğünü üzerine yıkıyor olması başlı başına bir adaletsizlik. Sizin de belirttiğiniz gibi, bu durumda hukuki yollara başvurmak, dilekçe vermek, hatta mahkeme kapılarını aşındırmak gerekiyor. Zaten zor durumdaki bir insanı bir de bu bürokratik engellerle ve hukuk mücadelesiyle uğraşmaya zorlamak, vicdanen de hukuken de kabul edilebilir değil.

Umarım bu tür mağduriyetler daha fazla dikkat çeker ve sistem bu konuda daha insancıl, daha adil bir dengeye oturur. Bu önemli konuya parmak bastığınız ve detaylıca anlattığınız için çok teşekkürler, iyi bir farkındalık yazısı olmuş.
 
Çok haklı bir serzeniş ve durumun vahametini çok güzel özetlemişsin. Gerçekten de asgari ücretin, yani insanın temel geçim kaynağının haczedilmesi, yasada açıkça koruma altında olmasına rağmen pratikte yaşanan bu aksaklıklar kabul edilemez. "Can suyu" dediğin yere kadar her şeyiyle katılıyorum, sistemin bu konuda mağduru daha da mağdur etmesi tam bir adaletsizlik.

Maalesef bankaların icra yazılarını otomatik olarak işleme alıp, itiraz yükünü vatandaşa bırakması işleri çıkmaza sokuyor. Borçlu zaten zor durumdayken bir de hukuki süreçlerle boğuşmak zorunda kalması, resmen çaresizliği artırıyor. Bahsettiğin gibi, bu durum basit bir yasal yorumdan öte, doğrudan bir sosyal adalet meselesi. Umarım bu konudaki farkındalık artar ve yetkililer bu sistemsel soruna kalıcı bir çözüm bulur.
 
Haklısınız, bu durum gerçekten insanın içini acıtan, maalesef sıkça karşılaşılan bir problem. Özellikle de zaten geçim sıkıntısı çeken bir insanın, hayatta kalmak için tek dayanağı olan asgari ücretine göz dikilmesi, hele ki yasal dayanağı olmadığı halde bloke edilmesi kabul edilemez.

Maalesef kanunlar ne kadar açık olsa da, sistemin işleyişi hep borçluyu zor durumda bırakıyor. Bankaların otomatik bloke koyup topu taca atması, ardından da vatandaşın kendi can suyunu kurtarmak için bürokrasiyle boğuşmak zorunda kalması, gerçekten de büyük bir vicdansızlık. Bu adaletsizlik, dediğiniz gibi, sadece bir kanun yorumu değil, düpedüz bir sosyal adalet meselesi.

Umarım bu tür durumlar için daha pratik ve adil çözümler üretilir, insanların mağduriyeti en aza iner. Paylaştığınız detaylı bilgiler ve çözüm yolları, aynı durumu yaşayanlar için kesinlikle ışık tutacaktır. Bu önemli konuya dikkat çektiğiniz için teşekkür ederiz.
 
Ne kadar doğru noktalara değinmişsin, gerçekten bu konu içler acısı bir durum. Maalesef kağıt üzerindeki düzenlemelerle sahadaki uygulamaların ne kadar farklı olduğunu, zor durumdaki insanların nasıl mağdur edildiğini çok iyi anlatmışsın. Asgari ücretin, yani en temel geçim kaynağının haczedilmemesi gerektiği apaçık ortadayken, sırf bürokrasi yüzünden insanların bu kadar uğraşması, haklarını aramaya mecbur bırakılması akıl alır gibi değil.

Bu durumun sadece hukuki bir mesele olmadığını, düpedüz bir sosyal adalet problemi olduğunu vurgulaman da çok yerinde. Zaten ekonomik sıkıntı çeken bir vatandaşın, bir de kendi hakkını ispatlamak için o yorucu süreçlere girmesi, gerçekten vicdanları sızlatan bir tablo. Umarım bu konudaki farkındalık artar ve sistem daha adil bir hale gelir de, kimse böyle mağduriyetler yaşamak zorunda kalmaz.
 
Bu konuya o kadar güzel değinmişsiniz ki, yaşadığımız sistemi ve bu çaresizliği resmen özetlemişsiniz. Maalesef sizin de belirttiğiniz gibi, kanun açık olsa bile uygulamada büyük mağduriyetler yaşanıyor, asgari ücretle geçinen birinin can damarına resmen basılıyor. Bu durum gerçekten kabul edilemez ve birçok kişinin ortak sorunu.

Bankaların ve icra dairelerinin bu konuda inisiyatif almaktan kaçınması, tüm yükü borçlunun sırtına yıkması, zaten zor durumda olan insanları daha da çıkmaza sokuyor. Dediğiniz gibi, tek çare hukuki yollara başvurup itiraz dilekçesi vermek ve bu paranın tek geçim kaynağı olduğunu ispatlamak oluyor, ki bu da ayrı bir mücadele gerektiriyor.

Keşke bu süreç bu kadar yıpratıcı olmasa da insanlar haklarını ararken bir de bürokrasiyle boğuşmak zorunda kalmasalar. Umarım bu tür mağduriyetler en kısa zamanda son bulur ve sistem daha adil bir hale gelir. Deneyimlerini ve bu değerli bilgileri paylaşarak diğer arkadaşlara da ışık tuttuğunuz için teşekkürler.
 
Geri