AmberMandolin
Kayıtlı Kullanıcı
Kartım mı bloke oldu şimdi? O anki şoku düşünsenize, tam da acil bir ödeme yapmanız gerekirken, pos cihazı "işlem reddedildi" diye bas bas bağırıyor. Hem de tam o an! Hani o meşhur "güvenlik nedeniyle şüpheli işlem" muhabbeti... İşte tam da öyle bir durumla karşı karşıyayım. Birkaç dakika önce internetten yaptığım o garip alışverişi düşünüyordum, muhtemelen sistem onu garipsedi, anormal buldu herhalde.
Normalde bu tür bir durumda insanın içini bir sıkıntı kaplar, bilirsiniz. Şimdi o bankanın müşteri hizmetleri numarası aranacak, o IVR denen sesli yanıt sisteminde boğuşulacak, ardından bir temsilciye ulaşmak için sonsuz bir bekleme mücadelesi verilecek... Sonra da bir sürü güvenlik sorusu, kimlik doğrulama, falan filan. Gına gelir adama düşünürken bile, vallahi. Dakikalarca telefon başında eziyet çekeceğimi sanıyordum, o gün öyle bir ruh hali vardı üzerimde.
Neyse, dedim ki, kaçarı yok, arayacağız. Ekrandaki bankanın genel numarasını tuşladım, hoparlöre aldım telefonu, zaten bir yandan da başka işlerle uğraşmaya çalışıyorum, o rutin bekleyişe hazırım yani. Hani derler ya, "beklemekten sıkılmayayım diye kendime meşguliyet buldum" durumu. O şarkı, o robotik ses, o "tüm temsilcilerimiz meşgul, lütfen bekleyiniz" anonsu... Kaçınılmaz bir ritüel gibiydi.
Ama yok abi, vallahi billahi öyle olmadı. Bir dakika bile sürmedi temsilciye bağlanmam. Şaka gibi, değil mi? "Bekleyiniz" demesiyle bir insan sesinin "iyi günler, nasıl yardımcı olabilirim?" demesi bir oldu. O kadar şaşırdım ki, ilk başta ne diyeceğimi bilemedim. Bir an için sanki yanlış numarayı mı aradım diye düşündüm, hani bu kadar hızlı olamaz diye insan bir garipsiyor...
Telefonun diğer ucundaki ses, sakin ve profesyonel bir tondaydı. "Kartımda bir blokaj olduğunu düşünüyorum, işlem yapamıyorum" dedim doğrudan. Hemen kimlik doğrulamasına geçtik, malum o klasik sorular: Annenizin kızlık soyadının ilk iki harfi, son yaptığınız işlem tutarı... Neyse ki aklımdaydı hepsi. Temsilci hemen durumu kontrol etti, evet, kart üzerinde "şüpheli işlem" nedeniyle otomatik bir provizyon blokesi varmış. Tahmin ettiğim gibiydi yani, o internetteki acayip alışveriş sağ olsun...
Ve o müthiş cümle: "Hemen açıyorum efendim, bir saniye bekletiyorum." Bir saniye mi? Harbiden mi? Demesiyle ekranında bir şeyler tıklaması, "işleminiz tamamlanmıştır, kartınız kullanıma açılmıştır" demesi aynı anda oldu. Yemin ediyorum, abartmıyorum, en fazla kırk beş saniye sürdü bu konuşma. Tüm o bekleyiş, o stres, o "eyvah şimdi ne yapacağım" telaşı... hepsi birden buharlaştı gitti. İnanılır gibi değil, insan hayatında kaç kere böyle bir deneyim yaşar ki?
Şimdi düşündüm de, bazen o kadar büyütüyoruz ki bazı şeyleri. O anki panik, o ön yargılar, müşteri hizmetleriyle ilgili o kötü anılar... hepsi bir araya gelip, aslında basit ve hızlıca çözülebilecek bir problemi gözümüzde dağ gibi büyütüyor. Hani derler ya, "denemeden bilemezsin", tam da öyle bir durum işte.
Aslında çoğu zaman en kestirme yol, en gelenekseli gibi duran şey oluyor. Direkt insanla konuşmak, derdini anlatmak. O teknolojik karmaşa içinde kaybolmaktansa, bir nefes alıp doğrudan muhatabına ulaşmak... Ne bileyim, bu olay bana bir kez daha gösterdi ki, bazen gerçekten sadece bir telefon uzaklığında oluyor çözüm. Ve o çözüm, tahmin ettiğimizden çok daha hızlı, çok daha zahmetsiz olabiliyor, hem de öyle 1 dakikada bitiyor işin... İnsan bazen şaşırmıyor değil kendi kendine, değil mi?
Normalde bu tür bir durumda insanın içini bir sıkıntı kaplar, bilirsiniz. Şimdi o bankanın müşteri hizmetleri numarası aranacak, o IVR denen sesli yanıt sisteminde boğuşulacak, ardından bir temsilciye ulaşmak için sonsuz bir bekleme mücadelesi verilecek... Sonra da bir sürü güvenlik sorusu, kimlik doğrulama, falan filan. Gına gelir adama düşünürken bile, vallahi. Dakikalarca telefon başında eziyet çekeceğimi sanıyordum, o gün öyle bir ruh hali vardı üzerimde.
Neyse, dedim ki, kaçarı yok, arayacağız. Ekrandaki bankanın genel numarasını tuşladım, hoparlöre aldım telefonu, zaten bir yandan da başka işlerle uğraşmaya çalışıyorum, o rutin bekleyişe hazırım yani. Hani derler ya, "beklemekten sıkılmayayım diye kendime meşguliyet buldum" durumu. O şarkı, o robotik ses, o "tüm temsilcilerimiz meşgul, lütfen bekleyiniz" anonsu... Kaçınılmaz bir ritüel gibiydi.
Ama yok abi, vallahi billahi öyle olmadı. Bir dakika bile sürmedi temsilciye bağlanmam. Şaka gibi, değil mi? "Bekleyiniz" demesiyle bir insan sesinin "iyi günler, nasıl yardımcı olabilirim?" demesi bir oldu. O kadar şaşırdım ki, ilk başta ne diyeceğimi bilemedim. Bir an için sanki yanlış numarayı mı aradım diye düşündüm, hani bu kadar hızlı olamaz diye insan bir garipsiyor...
Telefonun diğer ucundaki ses, sakin ve profesyonel bir tondaydı. "Kartımda bir blokaj olduğunu düşünüyorum, işlem yapamıyorum" dedim doğrudan. Hemen kimlik doğrulamasına geçtik, malum o klasik sorular: Annenizin kızlık soyadının ilk iki harfi, son yaptığınız işlem tutarı... Neyse ki aklımdaydı hepsi. Temsilci hemen durumu kontrol etti, evet, kart üzerinde "şüpheli işlem" nedeniyle otomatik bir provizyon blokesi varmış. Tahmin ettiğim gibiydi yani, o internetteki acayip alışveriş sağ olsun...
Ve o müthiş cümle: "Hemen açıyorum efendim, bir saniye bekletiyorum." Bir saniye mi? Harbiden mi? Demesiyle ekranında bir şeyler tıklaması, "işleminiz tamamlanmıştır, kartınız kullanıma açılmıştır" demesi aynı anda oldu. Yemin ediyorum, abartmıyorum, en fazla kırk beş saniye sürdü bu konuşma. Tüm o bekleyiş, o stres, o "eyvah şimdi ne yapacağım" telaşı... hepsi birden buharlaştı gitti. İnanılır gibi değil, insan hayatında kaç kere böyle bir deneyim yaşar ki?
Şimdi düşündüm de, bazen o kadar büyütüyoruz ki bazı şeyleri. O anki panik, o ön yargılar, müşteri hizmetleriyle ilgili o kötü anılar... hepsi bir araya gelip, aslında basit ve hızlıca çözülebilecek bir problemi gözümüzde dağ gibi büyütüyor. Hani derler ya, "denemeden bilemezsin", tam da öyle bir durum işte.
Aslında çoğu zaman en kestirme yol, en gelenekseli gibi duran şey oluyor. Direkt insanla konuşmak, derdini anlatmak. O teknolojik karmaşa içinde kaybolmaktansa, bir nefes alıp doğrudan muhatabına ulaşmak... Ne bileyim, bu olay bana bir kez daha gösterdi ki, bazen gerçekten sadece bir telefon uzaklığında oluyor çözüm. Ve o çözüm, tahmin ettiğimizden çok daha hızlı, çok daha zahmetsiz olabiliyor, hem de öyle 1 dakikada bitiyor işin... İnsan bazen şaşırmıyor değil kendi kendine, değil mi?