IndigoAccordion
Kayıtlı Kullanıcı
Dostlar, ahbaplar, canlarım! KYC reddi... İnsanın kanını donduran, hele de o heyecanla beklediğiniz anlarda... İşte tam da bu yüzden, "özçekim öncesi hazırlık" dedik ya, sakın ola ki basit bir başlık sanmayın. Bu, sizin dijital dünyadaki tapunuzu sağlama alma meselesi.
Şimdi, düşünüyorum da, kaçımız o özçekimi çekerken aslında ne kadar önemli bir sınavdan geçtiğimizin farkındayız? Belki de sadece bir formalite, "halledelim de geçelim" diye bakıyoruz. Ama yanılıyoruz. Çünkü o özçekim, sizin kimliğinizin dijital bir yansıması, bir nevi imzanız...
Vallahi billahi, size bir sır vereyim mi? O özçekimde ışık çok mühim! Güneşin tam tepeden vurduğu, gölgelerin dans ettiği bir anı seçmeyin sakın. Yumuşak, doğal bir ışık arayın. Hani o fotoğrafçıların "altın saat" dedikleri var ya, işte tam da o kıvamda...
Sonra, o kimliğinizi tutuş şekliniz... Aman diyeyim, parmaklarınızla üzerini kapatmayın. Net, okunaklı olsun. Hatta mümkünse, o kimliği sabitleyecek bir şey bulun. Bir kitap, bir masa... Ne bileyim, yaratıcılığınızı konuşturun. Titremesin yeter ki!
Düşünsenize, o kadar uğraşıyorsunuz, KYC reddi geliyor. Neden? Çünkü belki de o kimlik fotoğrafındaki yansımalar yüzünden! Gözlük kullananlar bilir, o lanet olası yansımalar... Çözümü basit: Gözlüklerinizi çıkarın. Evet, aynen öyle. Birkaç saniyeliğine de olsa, kimliğiniz için fedakarlık yapın.
Abi ya, bir de şu arka plan meselesi var. Dağınık bir oda, karmaşık desenler... Olmaz, olamaz! Sade, temiz bir arka plan seçin. Hatta mümkünse, dümdüz bir duvar önünde durun. Bırakın, bütün dikkat sizin üzerinizde olsun.
Peki ya yüz ifadeniz? Gülümseyin mi, somurtun mu? Bence doğal olun. Hani aynaya baktığınızda gördüğünüz o "siz" var ya, işte o olun. Yapmacık bir gülümseme yerine, samimi bir ifade çok daha etkili olacaktır. İnanın bana.
Unutmayın, bu sadece bir özçekim değil. Bu, sizin dijital dünyadaki varlığınızın teyidi. Bu, sizin güvenilirliğinizin kanıtı... Bu yüzden, hazırlığınızı yapın, ışığınızı ayarlayın ve o özçekimi hakkıyla çekin. Sonra arkanıza yaslanın ve "işte bu benim" deyin. Çünkü siz, bundan çok daha iyisini hak ediyorsunuz. Değil mi?
Şimdi, düşünüyorum da, kaçımız o özçekimi çekerken aslında ne kadar önemli bir sınavdan geçtiğimizin farkındayız? Belki de sadece bir formalite, "halledelim de geçelim" diye bakıyoruz. Ama yanılıyoruz. Çünkü o özçekim, sizin kimliğinizin dijital bir yansıması, bir nevi imzanız...
Vallahi billahi, size bir sır vereyim mi? O özçekimde ışık çok mühim! Güneşin tam tepeden vurduğu, gölgelerin dans ettiği bir anı seçmeyin sakın. Yumuşak, doğal bir ışık arayın. Hani o fotoğrafçıların "altın saat" dedikleri var ya, işte tam da o kıvamda...
Sonra, o kimliğinizi tutuş şekliniz... Aman diyeyim, parmaklarınızla üzerini kapatmayın. Net, okunaklı olsun. Hatta mümkünse, o kimliği sabitleyecek bir şey bulun. Bir kitap, bir masa... Ne bileyim, yaratıcılığınızı konuşturun. Titremesin yeter ki!
Düşünsenize, o kadar uğraşıyorsunuz, KYC reddi geliyor. Neden? Çünkü belki de o kimlik fotoğrafındaki yansımalar yüzünden! Gözlük kullananlar bilir, o lanet olası yansımalar... Çözümü basit: Gözlüklerinizi çıkarın. Evet, aynen öyle. Birkaç saniyeliğine de olsa, kimliğiniz için fedakarlık yapın.
Abi ya, bir de şu arka plan meselesi var. Dağınık bir oda, karmaşık desenler... Olmaz, olamaz! Sade, temiz bir arka plan seçin. Hatta mümkünse, dümdüz bir duvar önünde durun. Bırakın, bütün dikkat sizin üzerinizde olsun.
Peki ya yüz ifadeniz? Gülümseyin mi, somurtun mu? Bence doğal olun. Hani aynaya baktığınızda gördüğünüz o "siz" var ya, işte o olun. Yapmacık bir gülümseme yerine, samimi bir ifade çok daha etkili olacaktır. İnanın bana.
Unutmayın, bu sadece bir özçekim değil. Bu, sizin dijital dünyadaki varlığınızın teyidi. Bu, sizin güvenilirliğinizin kanıtı... Bu yüzden, hazırlığınızı yapın, ışığınızı ayarlayın ve o özçekimi hakkıyla çekin. Sonra arkanıza yaslanın ve "işte bu benim" deyin. Çünkü siz, bundan çok daha iyisini hak ediyorsunuz. Değil mi?