JadeSpectrum
Kayıtlı Kullanıcı
O sabah gelen e-postayı gördüğümde, açıkçası ne yalan söyleyeyim, önce bir durdum. Bankadan gelmişti, öyle sıradan bir reklam falan da değil, direk konuya girmişlerdi: KYC bilgilerinizin güncellenmesi gerekiyor, aksi takdirde hesaplarınıza erişim kısıtlanacakmış. Vallahi billahi, bir an düşündüm, ben daha geçen sene güncellememiş miydim bunları ya… Sanki hayatımda başka işim gücüm yokmuş gibi şimdi bu da çıktı başıma.
Ne istediğini anlamak için attım hemen bir geri e-posta, hani şu "Bilgi için lütfen şu numarayı arayın" dedikleri yere değil de, direk o bankacılık şube müdürü dediğin adama ulaşırım sandım, ama nafile. Klasik otomasyon cevabı geldi, "sistemlerimizin güvenliği..." falan filan. Tamam da, benim bankacılıkla ilişkim en az yirmi yıldır aynı yolda ilerliyor, ne değişti şimdi birden, onu merak ediyorum asıl.
Telefonla aramaya karar verdim sonra, başka çare yoktu. Sesli yanıt sistemleri, tuşlamalar, bekletme müzikleri… Abi ya, insan gerçekten yoruluyor bu süreçte. Hani sanki bir suç işlemişsin de sorguya çekiliyor gibisin, halbuki sadece kendi paranı kullanmak istiyorsun, hepsi bu. Sanki beni bir anda kara listeye almışlar gibi hissediyorum bazen, tamamen sebepsiz yere hem de.
Yirmi dakika kadar bekledikten sonra nihayet birine ulaştım, vallahi sanki Everest'e tırmandım gibiydi o an. Anlattım durumu, işte KYC güncellemesiymiş, ne gerekiyorsa yapmaya hazırım, yeter ki söyleyin, ama neymiş o eksik bilgi, onu bir türlü söyleyen yok. Genç bir hanımefendi çıktı telefona, o da muhtemelen yeni başlamış, sesi titriyor. Zor bela, bin bir rica ile, anlattı ne istediklerini.
Daha doğrusu, hani o klasik ev adresi, telefon numarası, meslek falan değilmiş olay. Yok efendim, benim tam on iki yıl önce, üniversite mezuniyetimin hemen sonrasında aldığım, ama çok kısa bir süre kullanıp sonra kapattığım, hatta unuttuğum o kredi kartımın ilk başvuru formundaki ikamet adresimin güncel banka kayıtlarımdakiyle eşleşmiyormuş. İnanır mısın, tam bir saçmalıkla karşı karşıyaydım, ne diyeceğimi bilemedim o an.
On iki yıl öncesi, daha ben o zamanlar nerede yaşarım ne yaparım, hayattan ne beklerim onu bile yeni yeni oturtuyordum kafamda. Bir de utanmadan benden o adresi ispatlayacak bir belge istiyorlar, abi ne belgesi ya? O dönemde faturalar bile kağıt olarak gelir, saklamazsan uçar giderdi. Kaldı ki kim saklar ki on iki yıl önceki bir faturayı, hele de hiç kullanmadığı bir kartın başvuru formunda yazan eski bir adres için...
Saatlerimi harcadım yemin ederim, eski e-postaları, hatta sosyal medya hesaplarımdaki eski konum etiketlerini bile karıştırdım. Sonunda annemin eski kutularından birinde o döneme ait bir kira kontratı buldum, şans eseri diyelim. Taramak, göndermek, tekrar onay beklemek... Bu sürecin sonunda kendimi bir casus filminden fırlamış gibi hissettim, hani bir sırrı çözüyorsun ama kimseye bir faydası yok.
Neticede ne mi oldu? Onayladılar tabii, ama o arada benim iki gün boyunca bankacılık işlemlerim kısıtlı kaldı, havale yapamadım, ödeme alamadım. Sanki beni bir testten geçiriyorlar da, eğer geçemezsem bütün bankacılık hayatım bitecek gibi. Modern dünya dedikleri bu mu şimdi, insanların kişisel bilgilerinin peşine düşüp en ufak bir uyumsuzlukta hayatlarını felç etmek mi?
Şimdi düşünüyorum da, gerçekten neyin peşindeler, tam olarak neyi korumaya çalışıyorlar? Ya da daha doğrusu, kimden koruyorlar bizi? Kendi bilgimizi doğrulatmak için çekilen bu eziyet, açıkçası ne kadar gerekli ne kadar gereksiz, insan vallahi bazen anlam veremiyor. Ha, bankanın da kendine göre haklı sebepleri vardır illaki, ama bu kadar da yokuşa sürmek, değil mi... İnsanın sabrını zorluyor bu durumlar.
Ne istediğini anlamak için attım hemen bir geri e-posta, hani şu "Bilgi için lütfen şu numarayı arayın" dedikleri yere değil de, direk o bankacılık şube müdürü dediğin adama ulaşırım sandım, ama nafile. Klasik otomasyon cevabı geldi, "sistemlerimizin güvenliği..." falan filan. Tamam da, benim bankacılıkla ilişkim en az yirmi yıldır aynı yolda ilerliyor, ne değişti şimdi birden, onu merak ediyorum asıl.
Telefonla aramaya karar verdim sonra, başka çare yoktu. Sesli yanıt sistemleri, tuşlamalar, bekletme müzikleri… Abi ya, insan gerçekten yoruluyor bu süreçte. Hani sanki bir suç işlemişsin de sorguya çekiliyor gibisin, halbuki sadece kendi paranı kullanmak istiyorsun, hepsi bu. Sanki beni bir anda kara listeye almışlar gibi hissediyorum bazen, tamamen sebepsiz yere hem de.
Yirmi dakika kadar bekledikten sonra nihayet birine ulaştım, vallahi sanki Everest'e tırmandım gibiydi o an. Anlattım durumu, işte KYC güncellemesiymiş, ne gerekiyorsa yapmaya hazırım, yeter ki söyleyin, ama neymiş o eksik bilgi, onu bir türlü söyleyen yok. Genç bir hanımefendi çıktı telefona, o da muhtemelen yeni başlamış, sesi titriyor. Zor bela, bin bir rica ile, anlattı ne istediklerini.
Daha doğrusu, hani o klasik ev adresi, telefon numarası, meslek falan değilmiş olay. Yok efendim, benim tam on iki yıl önce, üniversite mezuniyetimin hemen sonrasında aldığım, ama çok kısa bir süre kullanıp sonra kapattığım, hatta unuttuğum o kredi kartımın ilk başvuru formundaki ikamet adresimin güncel banka kayıtlarımdakiyle eşleşmiyormuş. İnanır mısın, tam bir saçmalıkla karşı karşıyaydım, ne diyeceğimi bilemedim o an.
On iki yıl öncesi, daha ben o zamanlar nerede yaşarım ne yaparım, hayattan ne beklerim onu bile yeni yeni oturtuyordum kafamda. Bir de utanmadan benden o adresi ispatlayacak bir belge istiyorlar, abi ne belgesi ya? O dönemde faturalar bile kağıt olarak gelir, saklamazsan uçar giderdi. Kaldı ki kim saklar ki on iki yıl önceki bir faturayı, hele de hiç kullanmadığı bir kartın başvuru formunda yazan eski bir adres için...
Saatlerimi harcadım yemin ederim, eski e-postaları, hatta sosyal medya hesaplarımdaki eski konum etiketlerini bile karıştırdım. Sonunda annemin eski kutularından birinde o döneme ait bir kira kontratı buldum, şans eseri diyelim. Taramak, göndermek, tekrar onay beklemek... Bu sürecin sonunda kendimi bir casus filminden fırlamış gibi hissettim, hani bir sırrı çözüyorsun ama kimseye bir faydası yok.
Neticede ne mi oldu? Onayladılar tabii, ama o arada benim iki gün boyunca bankacılık işlemlerim kısıtlı kaldı, havale yapamadım, ödeme alamadım. Sanki beni bir testten geçiriyorlar da, eğer geçemezsem bütün bankacılık hayatım bitecek gibi. Modern dünya dedikleri bu mu şimdi, insanların kişisel bilgilerinin peşine düşüp en ufak bir uyumsuzlukta hayatlarını felç etmek mi?
Şimdi düşünüyorum da, gerçekten neyin peşindeler, tam olarak neyi korumaya çalışıyorlar? Ya da daha doğrusu, kimden koruyorlar bizi? Kendi bilgimizi doğrulatmak için çekilen bu eziyet, açıkçası ne kadar gerekli ne kadar gereksiz, insan vallahi bazen anlam veremiyor. Ha, bankanın da kendine göre haklı sebepleri vardır illaki, ama bu kadar da yokuşa sürmek, değil mi... İnsanın sabrını zorluyor bu durumlar.