IndigoPizzicato
Kayıtlı Kullanıcı
Yahu arkadaş, ne iş bu şimdi? Tam NFC'yle kimlik doğrulaması yapıyoruz, hani o bizim hayatımızı kolaylaştıracağı söylenen sistem var ya, tam o kritik an, kilitlenmişiz ekrana, telefon çalmaya başlıyor! Vallahi billahi insanı çileden çıkarır bu. O an var ya, sanki tüm evren sana komplo kurmuş gibi, o minicik radyo frekanslarının dans ettiği o hassas anı, o 13.56 megahertz'lik salınımın incecik ipliğini koparıyorlar bir anda... Ne oluyoruz abi?
Bakın şimdi, bu NFC denen meret öyle laf olsun diye çalışmıyor ki. O cihazın anteni var, bir de karşısında senin kartın, kimliğin ya da ne bileyim o an ne okutuyorsan, onun pasif anteni. Bunlar birbirine öyle bir yakınlaşıyor ki, aralarında bir elektromanyetik alan oluşuyor, hani o bildiğimiz indüktif eşleşme denilen... Birinden diğerine enerji aktarılıyor, ufak tefek veriler gidip geliyor, saniyeler içinde o şifreli, mühürlü bilgiyi alıp onaylayacaklar. Güvenli element içindeki o algoritma devreye girecek, anahtarlar kontrol edilecek, ama gel gör ki, o sırada cep telefonumuzun beynini bir anda çığlık atmaya başlayan bir sinyal...
Telefon çalınca ne oluyor sanıyorsunuz? O an cihazın modem bölümü, baz istasyonuyla iletişim kurmak için canla başla çalışmaya başlıyor. GSM olsun, 3G, 4G, 5G olsun, hepsi kendi frekans bantlarında cirit atıyor. Bu frekanslar, özellikle çağrı geldiğinde o kadar yüksek güçle aktive oluyor ki, NFC'nin o mütevazı, kısa mesafeli radyo dalgalarının esamesi okunmuyor. Hani o düşük güçlü, kısa menzilli elektromanyetik alan, birdenbire gelen o hücresel iletişimin kükreyen sinyalleri arasında adeta boğuluyor... Sinyal-gürültü oranı diye bir şey var, bizim masum NFC'mizin sinyali bir anda gürültüye dönüşüveriyor, ne yazık ki.
Şu anki işletim sistemleri, mobil uygulamalar, ne kadar çok katmanlı, ne kadar gelişmiş olursa olsun, acil bir telefon çağrısını her zaman önceliklendiriyor. Diyelim ki sen o an bir banka uygulaması üzerinden ödeme yapıyorsun, ya da bir e-devlet işlemi için kimliğini okutuyorsun, tık diye o işlem arka plana atılıyor. Hatta bazen tamamen kesiliyor. Hani NFC'nin o oturum yönetimi, o protokol yığınındaki o küçük, hassas veri paketleri, hepsi havada kalıyor. Uygulama bir anda "Hoppala! Başka bir uygulama donanımı kullanıyor" moduna giriyor, ya da daha fenası, sadece donuyor...
Vay anasını sayın seyirciler, tam kimliği okutacakken o titreyen, çınlayan telefon sesi yok mu, bütün havayı dağıtıyor. Sanki bir orkestra şefi en hassas notada tam yayları indirecekken, arkadan biri davul zurnayla giriyor konsere. Bizim de tam o anki odaklanmamız, beklentimiz, hepsi yerle bir oluyor. Bu teknoloji devleri, bu yazılımcılar, bu donanım mimarları, bu basit gibi görünen ama insan deneyimini mahveden detayı nasıl atlıyorlar anlamıyorum... Hadi canım, bu kadar da olmaz! Bir ayar koyamaz mısınız o telefonlara, "NFC aktifken gelen aramayı beklemeye al" diye? Ya da ne bileyim, sadece bir uyarı verip, çağrı bittikten sonra tekrar bağlansın o NFC oturumu? Bu mudur yani bizim bu kadar gelişmiş teknolojiden beklediğimiz, o kısacık anda bile bizi yarı yolda bırakması... Gerçekten pes.
Bakın şimdi, bu NFC denen meret öyle laf olsun diye çalışmıyor ki. O cihazın anteni var, bir de karşısında senin kartın, kimliğin ya da ne bileyim o an ne okutuyorsan, onun pasif anteni. Bunlar birbirine öyle bir yakınlaşıyor ki, aralarında bir elektromanyetik alan oluşuyor, hani o bildiğimiz indüktif eşleşme denilen... Birinden diğerine enerji aktarılıyor, ufak tefek veriler gidip geliyor, saniyeler içinde o şifreli, mühürlü bilgiyi alıp onaylayacaklar. Güvenli element içindeki o algoritma devreye girecek, anahtarlar kontrol edilecek, ama gel gör ki, o sırada cep telefonumuzun beynini bir anda çığlık atmaya başlayan bir sinyal...
Telefon çalınca ne oluyor sanıyorsunuz? O an cihazın modem bölümü, baz istasyonuyla iletişim kurmak için canla başla çalışmaya başlıyor. GSM olsun, 3G, 4G, 5G olsun, hepsi kendi frekans bantlarında cirit atıyor. Bu frekanslar, özellikle çağrı geldiğinde o kadar yüksek güçle aktive oluyor ki, NFC'nin o mütevazı, kısa mesafeli radyo dalgalarının esamesi okunmuyor. Hani o düşük güçlü, kısa menzilli elektromanyetik alan, birdenbire gelen o hücresel iletişimin kükreyen sinyalleri arasında adeta boğuluyor... Sinyal-gürültü oranı diye bir şey var, bizim masum NFC'mizin sinyali bir anda gürültüye dönüşüveriyor, ne yazık ki.
Şu anki işletim sistemleri, mobil uygulamalar, ne kadar çok katmanlı, ne kadar gelişmiş olursa olsun, acil bir telefon çağrısını her zaman önceliklendiriyor. Diyelim ki sen o an bir banka uygulaması üzerinden ödeme yapıyorsun, ya da bir e-devlet işlemi için kimliğini okutuyorsun, tık diye o işlem arka plana atılıyor. Hatta bazen tamamen kesiliyor. Hani NFC'nin o oturum yönetimi, o protokol yığınındaki o küçük, hassas veri paketleri, hepsi havada kalıyor. Uygulama bir anda "Hoppala! Başka bir uygulama donanımı kullanıyor" moduna giriyor, ya da daha fenası, sadece donuyor...
Vay anasını sayın seyirciler, tam kimliği okutacakken o titreyen, çınlayan telefon sesi yok mu, bütün havayı dağıtıyor. Sanki bir orkestra şefi en hassas notada tam yayları indirecekken, arkadan biri davul zurnayla giriyor konsere. Bizim de tam o anki odaklanmamız, beklentimiz, hepsi yerle bir oluyor. Bu teknoloji devleri, bu yazılımcılar, bu donanım mimarları, bu basit gibi görünen ama insan deneyimini mahveden detayı nasıl atlıyorlar anlamıyorum... Hadi canım, bu kadar da olmaz! Bir ayar koyamaz mısınız o telefonlara, "NFC aktifken gelen aramayı beklemeye al" diye? Ya da ne bileyim, sadece bir uyarı verip, çağrı bittikten sonra tekrar bağlansın o NFC oturumu? Bu mudur yani bizim bu kadar gelişmiş teknolojiden beklediğimiz, o kısacık anda bile bizi yarı yolda bırakması... Gerçekten pes.