CoralMandolin
Kayıtlı Kullanıcı
O kimlik dediğimiz şeyin düz durması var ya, hani şu selfie doğrulama meselesinde, aslında orada kocaman bir güvenlik katmanı gizli biliyor musunuz? Yani sadece "çekip yollayalım bitsin" gibi duruyor ama arkasında bambaşka bir dünya var, vallahi öyle. Düşünsene, o küçücük kağıt parçasının ya da kartın, kameranın karşısında dümdüz durması neden bu kadar kritik...
Şimdi, bu yapay zeka sistemleri falan var ya, hani sizin kimliğinizi okuyup doğru mu değil mi diye karar veren... Onlar öyle bizim gibi "göz kararı" bakmıyor. Onlar için her pikselin bir anlamı var, her açının, her gölgenin... Eğer kimlik hafif yamuk durursa, kenarları kalkık olursa, yüzeyi bombeli olursa, o sistem "hımm, burada bir tuhaflık var" diye düşünüyor hemen.
Gölge oyunları da cabası. Hani ışık bazen öyle bir düşer ki, kimliğin köşesi hafifçe bükülmüş gibi görünür... İşte o an, sistem alarm verir. Çünkü sahteciler ne yapıyor? Kimliklerin fotokopilerini, ekran görüntülerini kullanmaya çalışıyorlar. Onlar da genellikle kağıt gibi tam düz durmuyor ya da ekranda yansımalar oluyor... Farklı bir derinlik hissi vermiyor işte o sahte olanlar.
Yani aslında bu "düz yüzeyde olması" dediğimiz kural, bir nevi sahtecilikle mücadelede bizim görünmez kalkanımız gibi. Düşünsenize, birisi kimliğini bükmüş, kırıştırmış ya da bir ekran görüntüsünü göstermiş... Sistem o zaman otomatik olarak "Bu gerçek değil, ya da en azından şüpheli" deyip reddediyor başvuruyu. Kimliğin hologramı, o parlaklığı, bütün o detaylar sadece düzgün bir yüzeyde kendini tam olarak gösterir, yoksa o sihir bozulur gider...
Kimliğin üzerindeki yazıları, fotoğrafları doğru dürüst okuyabilmesi için de şart bu düzgünlük. Eğik büğür duran bir şeyden net veri almak, abi ya, ne kadar zor olur tahmin edersiniz. Sanki gözünüz hafif kaymış da okumaya çalışıyorsunuz gibi... Sistem de aynen öyle düşünüyor işte. Veri çıkarımını etkiliyor, doğruluğunu şüpheli hale getiriyor...
Bazen "ya ne fark eder ki hafif eğik dursa" diye düşünüyoruz değil mi? Ama işte o "hafif eğik" dediğimiz şey, sistem için devasa bir fark yaratabiliyor. Gerçek kimliğin üç boyutlu yapısı, o dokusu, yansımaları... Bunların hepsi düz bir yüzeyde en doğal haliyle ortaya çıkar. Sahte olanlar ise o derinliği, o doğal dokuyu asla veremez, taklit edemezler. İşte o zaman fark ediyor sistem, vallahi billahi fark ediyor...
Hem biraz da bize düşen bir görev bu aslında, işimizi kolaylaştırmak... Yani ne kadar düzgün, ne kadar okunaklı tutarsak kimliğimizi kameranın önünde, o kadar hızlı ve sorunsuz geçer o doğrulama süreci. Hem kendi işimizi kolaylaştırıyoruz, hem de sistemin daha güvenilir çalışmasına yardımcı oluyoruz... Küçük bir detay gibi durur ama etkisi kocaman oluyor, inanılmaz.
Şimdi, bu yapay zeka sistemleri falan var ya, hani sizin kimliğinizi okuyup doğru mu değil mi diye karar veren... Onlar öyle bizim gibi "göz kararı" bakmıyor. Onlar için her pikselin bir anlamı var, her açının, her gölgenin... Eğer kimlik hafif yamuk durursa, kenarları kalkık olursa, yüzeyi bombeli olursa, o sistem "hımm, burada bir tuhaflık var" diye düşünüyor hemen.
Gölge oyunları da cabası. Hani ışık bazen öyle bir düşer ki, kimliğin köşesi hafifçe bükülmüş gibi görünür... İşte o an, sistem alarm verir. Çünkü sahteciler ne yapıyor? Kimliklerin fotokopilerini, ekran görüntülerini kullanmaya çalışıyorlar. Onlar da genellikle kağıt gibi tam düz durmuyor ya da ekranda yansımalar oluyor... Farklı bir derinlik hissi vermiyor işte o sahte olanlar.
Yani aslında bu "düz yüzeyde olması" dediğimiz kural, bir nevi sahtecilikle mücadelede bizim görünmez kalkanımız gibi. Düşünsenize, birisi kimliğini bükmüş, kırıştırmış ya da bir ekran görüntüsünü göstermiş... Sistem o zaman otomatik olarak "Bu gerçek değil, ya da en azından şüpheli" deyip reddediyor başvuruyu. Kimliğin hologramı, o parlaklığı, bütün o detaylar sadece düzgün bir yüzeyde kendini tam olarak gösterir, yoksa o sihir bozulur gider...
Kimliğin üzerindeki yazıları, fotoğrafları doğru dürüst okuyabilmesi için de şart bu düzgünlük. Eğik büğür duran bir şeyden net veri almak, abi ya, ne kadar zor olur tahmin edersiniz. Sanki gözünüz hafif kaymış da okumaya çalışıyorsunuz gibi... Sistem de aynen öyle düşünüyor işte. Veri çıkarımını etkiliyor, doğruluğunu şüpheli hale getiriyor...
Bazen "ya ne fark eder ki hafif eğik dursa" diye düşünüyoruz değil mi? Ama işte o "hafif eğik" dediğimiz şey, sistem için devasa bir fark yaratabiliyor. Gerçek kimliğin üç boyutlu yapısı, o dokusu, yansımaları... Bunların hepsi düz bir yüzeyde en doğal haliyle ortaya çıkar. Sahte olanlar ise o derinliği, o doğal dokuyu asla veremez, taklit edemezler. İşte o zaman fark ediyor sistem, vallahi billahi fark ediyor...
Hem biraz da bize düşen bir görev bu aslında, işimizi kolaylaştırmak... Yani ne kadar düzgün, ne kadar okunaklı tutarsak kimliğimizi kameranın önünde, o kadar hızlı ve sorunsuz geçer o doğrulama süreci. Hem kendi işimizi kolaylaştırıyoruz, hem de sistemin daha güvenilir çalışmasına yardımcı oluyoruz... Küçük bir detay gibi durur ama etkisi kocaman oluyor, inanılmaz.
