IndigoAccordion
Kayıtlı Kullanıcı
Telefonunuzu elinize aldınız, bir arama yapmaya çalıştınız ve o malum mesaj… "Şebeke yok" ya da daha da kötüsü, "SIM kartınız bloke olmuştur." İşte o an, sanki dünya başınıza yıkılmış gibi, küçük bir panik dalgası kaplar insanı, değil mi? Hemen o an, "Hallederim ben bunu," dersiniz, ararsınız müşteri hizmetlerini… Ama o ilk arama çoğu zaman pek de beklediğiniz gibi gitmez, sanki bir duvara konuşuyormuş gibi hissedersiniz, o sesi duymak bile bir dert, vallahi billahi.
Hani o meşhur "önce kendinize sorun" anları vardır ya, işte tam da öyle. Müşteri temsilcisini aramadan önce, kafanızdaki bulutları biraz dağıtıp, durumu netleştirmelisiniz. SIM kartınız neden bloke oldu? Kayıp/çalıntı mı bildirildi, yoksa PIN kodunu mu yanlış girdiniz üst üste? Belki de faturayla ilgili bir sorun var, kim bilir… Bu temel soruların cevabını cebinize koyduğunuzda, karşınızdakiyle konuşmaya başladığınızda, inanın bana, o ilk saniyelerdeki şaşkınlığı çok daha kolay atlatırsınız. Abi, hazırlıklı olmak her zaman bir adım önde başlatır insanı.
Sonra o an gelir, ararsınız. Uzun bekleme süreleri, robot sesler… Nihayet bir insan sesi duyarsınız ama bazen de sanki karşılıklı iki farklı dilde konuşuyor gibi olursunuz. İşte tam burada devreye giriyor o "insanvari ama resmi" ton. Ses tonunuz sakin, anlaşılır olsun; telaşınızı yansıtmayın. Sorunu tüm detaylarıyla, ama uzatmadan, tane tane anlatın. "SIM kartım bloke oldu, nedenini bilmiyorum ama son üç gündür arama yapamıyorum," gibi basit, net bir başlangıç, temsilcinin doğru yere odaklanmasını sağlar. Karşınızdaki de bir insan sonuçta, o da gün içinde yüzlerce çağrıya bakıyor, bazen o da yoruluyor, unutmayın bunu…
Bazen de işler yolunda gitmez, değil mi? Anlattınız, temsilci dinledi ama çözüme ulaşamıyorsunuz. "Efendim, işlem yapamıyorum," dedi diyelim… Pes etmek yok! Nazikçe, "Peki, bu durumda başka nasıl bir yol izleyebilirim, yetkili birine aktarabilir misiniz ya da bir üst birime durumu iletebilir misiniz?" diye sormaktan çekinmeyin. Unutmayın, sizin hakkınız bu. Israrcı olun ama asla kaba olmayın. Sakin ve kendinden emin duruşunuz, karşıdaki kişiyi de daha çok dinlemeye iter, vallahi öyle.
Peki ya işlem tamamlandı, SIM kartınız açıldı ama yine de içinizde bir kuşku var? Ya tekrar bloke olursa, ya aynı sorun bir daha yaşanırsa? İşte bu yüzden, konuşmanın sonunda mutlaka bir referans numarası isteyin. "Bu görüşmemizin bir referans numarası var mı, herhangi bir sorun durumunda tekrar başvurabilmem için?" diye sorun. Bu numara, olası bir tekrar sorununda sizin en büyük yardımcınız olur, abartmıyorum. Hem sizin için bir güvence, hem de karşınızdaki temsilcinin yaptığı işin belgesi...
SIM blokesi gibi durumlar, modern hayatın kaçınılmaz küçük aksaklıklarından biri aslında. Önemli olan, bu aksaklık karşısında nasıl bir duruş sergilediğiniz ve sorunu çözmek için ne kadar stratejik davrandığınız. Bir telefon görüşmesi gibi görünen bu süreç, aslında sizin iletişim becerilerinizi, sabrınızı ve haklarınızı bilmenizi test eden bir mini sınav gibi. Ve inanın, bu sınavdan her zaman başarıyla çıkabilirsiniz, yeter ki doğru tuşlara basmayı, doğru kelimeleri kullanmayı bilin… İşte bütün mesele bu aslında.
Hani o meşhur "önce kendinize sorun" anları vardır ya, işte tam da öyle. Müşteri temsilcisini aramadan önce, kafanızdaki bulutları biraz dağıtıp, durumu netleştirmelisiniz. SIM kartınız neden bloke oldu? Kayıp/çalıntı mı bildirildi, yoksa PIN kodunu mu yanlış girdiniz üst üste? Belki de faturayla ilgili bir sorun var, kim bilir… Bu temel soruların cevabını cebinize koyduğunuzda, karşınızdakiyle konuşmaya başladığınızda, inanın bana, o ilk saniyelerdeki şaşkınlığı çok daha kolay atlatırsınız. Abi, hazırlıklı olmak her zaman bir adım önde başlatır insanı.
Sonra o an gelir, ararsınız. Uzun bekleme süreleri, robot sesler… Nihayet bir insan sesi duyarsınız ama bazen de sanki karşılıklı iki farklı dilde konuşuyor gibi olursunuz. İşte tam burada devreye giriyor o "insanvari ama resmi" ton. Ses tonunuz sakin, anlaşılır olsun; telaşınızı yansıtmayın. Sorunu tüm detaylarıyla, ama uzatmadan, tane tane anlatın. "SIM kartım bloke oldu, nedenini bilmiyorum ama son üç gündür arama yapamıyorum," gibi basit, net bir başlangıç, temsilcinin doğru yere odaklanmasını sağlar. Karşınızdaki de bir insan sonuçta, o da gün içinde yüzlerce çağrıya bakıyor, bazen o da yoruluyor, unutmayın bunu…
Bazen de işler yolunda gitmez, değil mi? Anlattınız, temsilci dinledi ama çözüme ulaşamıyorsunuz. "Efendim, işlem yapamıyorum," dedi diyelim… Pes etmek yok! Nazikçe, "Peki, bu durumda başka nasıl bir yol izleyebilirim, yetkili birine aktarabilir misiniz ya da bir üst birime durumu iletebilir misiniz?" diye sormaktan çekinmeyin. Unutmayın, sizin hakkınız bu. Israrcı olun ama asla kaba olmayın. Sakin ve kendinden emin duruşunuz, karşıdaki kişiyi de daha çok dinlemeye iter, vallahi öyle.
Peki ya işlem tamamlandı, SIM kartınız açıldı ama yine de içinizde bir kuşku var? Ya tekrar bloke olursa, ya aynı sorun bir daha yaşanırsa? İşte bu yüzden, konuşmanın sonunda mutlaka bir referans numarası isteyin. "Bu görüşmemizin bir referans numarası var mı, herhangi bir sorun durumunda tekrar başvurabilmem için?" diye sorun. Bu numara, olası bir tekrar sorununda sizin en büyük yardımcınız olur, abartmıyorum. Hem sizin için bir güvence, hem de karşınızdaki temsilcinin yaptığı işin belgesi...
SIM blokesi gibi durumlar, modern hayatın kaçınılmaz küçük aksaklıklarından biri aslında. Önemli olan, bu aksaklık karşısında nasıl bir duruş sergilediğiniz ve sorunu çözmek için ne kadar stratejik davrandığınız. Bir telefon görüşmesi gibi görünen bu süreç, aslında sizin iletişim becerilerinizi, sabrınızı ve haklarınızı bilmenizi test eden bir mini sınav gibi. Ve inanın, bu sınavdan her zaman başarıyla çıkabilirsiniz, yeter ki doğru tuşlara basmayı, doğru kelimeleri kullanmayı bilin… İşte bütün mesele bu aslında.