IndigoPizzicato
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi bir düşün abi, elinde telefon, SIM kartın takılı ama o da ne, sinyal yok. Bir bakıyorsun ekranda "SIM bloke oldu" yazısı... Ee, ne yapacaksın? İlk aklına gelen, operatörünü aramak, değil mi? Arıyorsun. O anda başlıyor işte o meşhur çile. Vallahi billahi, insanı bezdiriyorlar bazen.
Bir numarayı tuşluyorsun, önce bir sesli yanıt sistemi karşılıyor seni. "Güvenliğiniz için..." diye başlayan o uzun tiratlar, bir sürü menü seçeneği... Sanki bir sınavdasın, doğru şıkkı bulmaya çalışıyorsun. Bir tuşla beş dakikalık, yedi tuşla on beş dakikalık yolculuklara çıkıyorsun, nereye varacağın da belli değil. İnsan bir süre sonra pes etme noktasına geliyor.
Ha bu arada, senin derdin bambaşka, bir blokenin kalkması lazım. Acil bir işin var, birine ulaşman gerekiyor belki, ama o sesi duymak için sanki bir maraton koşman lazım. "Müşteri temsilcisine bağlanmak için lütfen..." der demez bir umut beliriyor içimde, sonra o bekletme müziği başlıyor. Bazen öyle garip melodiler çalıyorlar ki, insan çileden çıkacak gibi oluyor, ya da uyuyası geliyor bilmiyorum...
Bu esnada başka şeyler düşünüyorsun tabi. Benim derdim basit, niye bu kadar karmaşık bir şey haline geliyor? Sanki kasıtlı bir durum var gibi. Sanki kimse kolayca ulaşmasın da, kendi kendine çözmeye çalışsın, vazgeçsin istiyorlar. Hadi bir de işin yoksa, internetten "SIM blokesi nasıl kaldırılır" diye araştır dur... Sanki internetle çözülebilecek bir şey olsa neden arayayım ki?
Neyse, diyelim ki beşinci, altıncı denemeden sonra nihayet bir ses duyuyorsun. "Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?" O anki rahatlama hissiyatı var ya... Sanki Everest'e tırmanmışsın da zirveye ulaşmışsın gibi bir an. Ama daha iş bitmedi, değil mi? Sorunun anlatıyorsun, o da sana bir şeyler soruyor, bazen aynı şeyleri tekrar ettiriyorlar. İnsan "yok artık" diyor kendi kendine.
Bazen de tam bağlanacakken hat düşüyor, ya da bir robot ses "tüm temsilcilerimiz meşgul, daha sonra tekrar deneyiniz" diyor. İşte o an tansiyonum bir yükseliyor, bir düşüyor... Sinirler altüst oluyor. Ne yapacaksın? Tekrar baştan. Yeni bir deneme, yeni bir umutsuzluk girdabı. Boşa giden dakikalar, boşa giden enerji... Bu kadar zor olmamalıydı.
Ya yani, insan şunu düşünüyor; bu kadar teknoloji var elimizde, neden basit bir sorunu çözmek için bu kadar çaba sarf etmek zorunda kalıyoruz? Bir blokenin kalkması için saatlerce uğraşmak, sürekli bir tuşlama telaşı... Sanki dev bir labirentin içine atılmışsın da çıkış yolunu arıyorsun. İnanılır gibi değil.
Müşteri memnuniyeti falan diyorlar, hani nerede bu memnuniyet? Benim gibi bir sürü insan aynı çileyi çekiyordur. Eminim. Ne bileyim, bir gün, bu işler daha kolay hale gelir mi? Yoksa hep böyle mi devam edecek? İnsanın gerçekten dayanma gücünü sınayan bir durum bu. Sanki bilerek yapıyorlar gibi... Başka ne düşünebilirsin ki?
Bir numarayı tuşluyorsun, önce bir sesli yanıt sistemi karşılıyor seni. "Güvenliğiniz için..." diye başlayan o uzun tiratlar, bir sürü menü seçeneği... Sanki bir sınavdasın, doğru şıkkı bulmaya çalışıyorsun. Bir tuşla beş dakikalık, yedi tuşla on beş dakikalık yolculuklara çıkıyorsun, nereye varacağın da belli değil. İnsan bir süre sonra pes etme noktasına geliyor.
Ha bu arada, senin derdin bambaşka, bir blokenin kalkması lazım. Acil bir işin var, birine ulaşman gerekiyor belki, ama o sesi duymak için sanki bir maraton koşman lazım. "Müşteri temsilcisine bağlanmak için lütfen..." der demez bir umut beliriyor içimde, sonra o bekletme müziği başlıyor. Bazen öyle garip melodiler çalıyorlar ki, insan çileden çıkacak gibi oluyor, ya da uyuyası geliyor bilmiyorum...
Bu esnada başka şeyler düşünüyorsun tabi. Benim derdim basit, niye bu kadar karmaşık bir şey haline geliyor? Sanki kasıtlı bir durum var gibi. Sanki kimse kolayca ulaşmasın da, kendi kendine çözmeye çalışsın, vazgeçsin istiyorlar. Hadi bir de işin yoksa, internetten "SIM blokesi nasıl kaldırılır" diye araştır dur... Sanki internetle çözülebilecek bir şey olsa neden arayayım ki?
Neyse, diyelim ki beşinci, altıncı denemeden sonra nihayet bir ses duyuyorsun. "Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?" O anki rahatlama hissiyatı var ya... Sanki Everest'e tırmanmışsın da zirveye ulaşmışsın gibi bir an. Ama daha iş bitmedi, değil mi? Sorunun anlatıyorsun, o da sana bir şeyler soruyor, bazen aynı şeyleri tekrar ettiriyorlar. İnsan "yok artık" diyor kendi kendine.
Bazen de tam bağlanacakken hat düşüyor, ya da bir robot ses "tüm temsilcilerimiz meşgul, daha sonra tekrar deneyiniz" diyor. İşte o an tansiyonum bir yükseliyor, bir düşüyor... Sinirler altüst oluyor. Ne yapacaksın? Tekrar baştan. Yeni bir deneme, yeni bir umutsuzluk girdabı. Boşa giden dakikalar, boşa giden enerji... Bu kadar zor olmamalıydı.
Ya yani, insan şunu düşünüyor; bu kadar teknoloji var elimizde, neden basit bir sorunu çözmek için bu kadar çaba sarf etmek zorunda kalıyoruz? Bir blokenin kalkması için saatlerce uğraşmak, sürekli bir tuşlama telaşı... Sanki dev bir labirentin içine atılmışsın da çıkış yolunu arıyorsun. İnanılır gibi değil.
Müşteri memnuniyeti falan diyorlar, hani nerede bu memnuniyet? Benim gibi bir sürü insan aynı çileyi çekiyordur. Eminim. Ne bileyim, bir gün, bu işler daha kolay hale gelir mi? Yoksa hep böyle mi devam edecek? İnsanın gerçekten dayanma gücünü sınayan bir durum bu. Sanki bilerek yapıyorlar gibi... Başka ne düşünebilirsin ki?