IndigoQuartz
Kayıtlı Kullanıcı
Abi bak, şimdi o SIM blokesi meselesi var ya, tam bir baş ağrısı. Böyle bir anda telefonun çöp olur, arama yapamazsın, internet gitmiş... N'oldu şimdi buna dersin, hayda! Eskiden olsa "telefon bozuldu herhalde" derdik, şimdi biliyoruz ki devlet eli değmiş bir şeyler var işin içinde. İşte tam da o noktada, yani senin telefonun çalınmış veya yurt dışından gelmiş, bir şekilde IMEI kaydı düşmüş filan... Orada devreye o meşhur belge giriyor, operatörden alman gereken, hani şu dertleri bitiren kağıt parçası.
Vallahi billahi, insan bir an afallıyor, "Bu ne şimdi ya?" diye. Hani her şey tıkırında gidiyor sanırsın, bir bakmışsın arama yapamıyorsun. Böyle bir anda dünya başına yıkılır gibi olur, iletişim koptu mu hepten yalnız hissedersin kendini. Hele ki işin gücün telefondaysa, geçmiş olsun. İşte o panik anında, o çaresizlik içinde... Bilirsin, "Ne yapacağım ben şimdi?" sorusu döner durur kafanda.
İşte tam da o anlarda, birileri sana "Git operatörden belge alacaksın" der. Ama ne belgesi? Ne için? Nasıl bir şey? Kim verecek bunu? Kafanda bin bir soru belirir. Sanki altın yumurtlayan tavuktan bahsediyorlarmış gibi garip bir hava eser. O belge var ya, o senin telefonunun aslında senin olduğunu, hattın da senin adında kayıtlı olduğunu, bir nevi devletin "tamamdır, bu adamın bu telefonu ve hattı meşrudur" demesi için gerekli olan şey. Yani kimlik belgesi gibi bir şey, ama telefonun için...
Operatöre gittiğinde, orada da bir dünya insan, bir dünya prosedür... "Benim hattım bloke oldu, IMEI sıkıntısı var, belge lazım" dediğinde, bazıları çat diye anlar, bazıları mal mal bakar yüzüne. Sanki uzaydan gelmiş bir şeyden bahsediyorsun. İşte orada dik duracaksın, ne istediğini net anlatacaksın. Sakın ha, "galiba telefonum bozuk" falan deme, direkt konuya gir: "IMEI blokesi için operatörden belge istiyorum." Sert ve direkt olacaksın abi, çünkü onlar da yorgun, onlar da bin tane dertli insanla uğraşıyorlar gün boyu.
O belgenin üzerinde ne mi yazacak? Senin abonen olduğun, işte o SIM kartının sana ait olduğu, hattın açık olduğu... En önemlisi de, o telefonun IMEI numarasını net bir şekilde belirtecekler. Bir de imzalı, kaşeli olacak tabii. Öyle el yazısıyla karalanmış bir kağıt parçası değil yani. Resmi bir evrak, mahalle bakkalından fiş alır gibi değil. Detaylarına dikkat et, çünkü o kağıt senin kurtarıcın. Yanlış yazılan bir numara, eksik bir bilgi... Hoş geldin başa sarma maratonuna.
Ne bileyim, bu süreç insana hayat dersi veriyor bazen. Ulan bu kadar basit bir şey nasıl bu kadar karmaşık olabilir diye. Sanki bilerek zorlaştırılmış gibi gelir insana. Hani "Sen kimsin de telefonunu özgürce kullanırsın?" der gibi. Ama yok öyle yağma, hakkın neyse onu alacaksın. O belgeyi alacaksın, gideceksin BTK'ya ya da E-Devlet üzerinden işlemini yapacaksın... Ve bekleme süreci başlayacak. O bekleyiş var ya, o da ayrı bir hikaye. Her geçen gün "acaba oldu mu?" diye telefona bakmak...
Ve sonra o an gelir, hani telefonun birden canlanır ya, şebeke gelir, arama yapabilirsin... İşte o belge o kadar kıymetli bir şey o an. Sana özgürlüğünü geri veren bir kağıt parçası. Öyle basit bir şey değil yani, yaşadıklarını düşününce... O yüzden, aman diyeyim, o belgeyi alırken sonuna kadar takip et işini. Yarım yamalak iş yapmasınlar, çünkü döner dolaşır yine senin karşına çıkar bu sorun, yine sen uğraşırsın. Unutma, azıcık teferruat sandığın şey, bazen en büyük sorunların çözümü oluyor...
Vallahi billahi, insan bir an afallıyor, "Bu ne şimdi ya?" diye. Hani her şey tıkırında gidiyor sanırsın, bir bakmışsın arama yapamıyorsun. Böyle bir anda dünya başına yıkılır gibi olur, iletişim koptu mu hepten yalnız hissedersin kendini. Hele ki işin gücün telefondaysa, geçmiş olsun. İşte o panik anında, o çaresizlik içinde... Bilirsin, "Ne yapacağım ben şimdi?" sorusu döner durur kafanda.
İşte tam da o anlarda, birileri sana "Git operatörden belge alacaksın" der. Ama ne belgesi? Ne için? Nasıl bir şey? Kim verecek bunu? Kafanda bin bir soru belirir. Sanki altın yumurtlayan tavuktan bahsediyorlarmış gibi garip bir hava eser. O belge var ya, o senin telefonunun aslında senin olduğunu, hattın da senin adında kayıtlı olduğunu, bir nevi devletin "tamamdır, bu adamın bu telefonu ve hattı meşrudur" demesi için gerekli olan şey. Yani kimlik belgesi gibi bir şey, ama telefonun için...
Operatöre gittiğinde, orada da bir dünya insan, bir dünya prosedür... "Benim hattım bloke oldu, IMEI sıkıntısı var, belge lazım" dediğinde, bazıları çat diye anlar, bazıları mal mal bakar yüzüne. Sanki uzaydan gelmiş bir şeyden bahsediyorsun. İşte orada dik duracaksın, ne istediğini net anlatacaksın. Sakın ha, "galiba telefonum bozuk" falan deme, direkt konuya gir: "IMEI blokesi için operatörden belge istiyorum." Sert ve direkt olacaksın abi, çünkü onlar da yorgun, onlar da bin tane dertli insanla uğraşıyorlar gün boyu.
O belgenin üzerinde ne mi yazacak? Senin abonen olduğun, işte o SIM kartının sana ait olduğu, hattın açık olduğu... En önemlisi de, o telefonun IMEI numarasını net bir şekilde belirtecekler. Bir de imzalı, kaşeli olacak tabii. Öyle el yazısıyla karalanmış bir kağıt parçası değil yani. Resmi bir evrak, mahalle bakkalından fiş alır gibi değil. Detaylarına dikkat et, çünkü o kağıt senin kurtarıcın. Yanlış yazılan bir numara, eksik bir bilgi... Hoş geldin başa sarma maratonuna.
Ne bileyim, bu süreç insana hayat dersi veriyor bazen. Ulan bu kadar basit bir şey nasıl bu kadar karmaşık olabilir diye. Sanki bilerek zorlaştırılmış gibi gelir insana. Hani "Sen kimsin de telefonunu özgürce kullanırsın?" der gibi. Ama yok öyle yağma, hakkın neyse onu alacaksın. O belgeyi alacaksın, gideceksin BTK'ya ya da E-Devlet üzerinden işlemini yapacaksın... Ve bekleme süreci başlayacak. O bekleyiş var ya, o da ayrı bir hikaye. Her geçen gün "acaba oldu mu?" diye telefona bakmak...
Ve sonra o an gelir, hani telefonun birden canlanır ya, şebeke gelir, arama yapabilirsin... İşte o belge o kadar kıymetli bir şey o an. Sana özgürlüğünü geri veren bir kağıt parçası. Öyle basit bir şey değil yani, yaşadıklarını düşününce... O yüzden, aman diyeyim, o belgeyi alırken sonuna kadar takip et işini. Yarım yamalak iş yapmasınlar, çünkü döner dolaşır yine senin karşına çıkar bu sorun, yine sen uğraşırsın. Unutma, azıcık teferruat sandığın şey, bazen en büyük sorunların çözümü oluyor...