CoralBrocade
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi düşünsene bir, sabah kalktın ya da bir işini halletmek için telefonunu eline aldın, takır takır çalışması gerekirken bir baktın SIM kartın bloke olmuş, arama yapamıyorsun, mesaj gönderemiyorsun... Vallahi billahi insanın eli ayağına dolanır, hele de acil bir işin varsa. İlk refleksin ne olur, biliyorum, hemen aramak istersin operatörünü. Ama işte o "arama" kısmı burada biraz sekteye uğruyor, değil mi? Çünkü SIM kartın bloke. İşte tam da bu noktada, o eski usul ama bir o kadar da etkili yöntemlerden biri olan e-posta iletişimi devreye giriyor abi, hani bazen küçümsediğimiz, 'kim okuyacak ki şimdi bunu' dediğimiz ama aslında kurtarıcımız olan o dijital mektup...
Telefonun çalışmıyor, arayamazsın ki müşteri hizmetlerini, değil mi? Hadi başka bir telefondan aradın diyelim, o bekleme süresi, tuşlamalar, bir derdini anlatana kadar canın çıkar... E-posta ise sana bir nefes alma alanı sunuyor, hem de derdini tasını, olan biteni, adım adım, sindire sindire yazma imkanı veriyor. Böylece hem sen ne istediğini daha net ifade ediyorsun hem de karşı tarafın seni daha iyi anlamasını sağlıyorsun. Üstelik bu yazışmaların bir kaydı da oluyor, ileride bir sorun yaşarsan elinde kanıtın da bulunuyor, hani öyle havada kalmıyor hiçbir şey... Bu da insanın içini rahatlatan önemli bir detay aslında, kabul etmelisin.
Peki, bu e-postayı yazarken nelere dikkat edeceğiz? Şunu bir kere aklına yaz: Kimlik bilgilerin olmazsa olmaz. Yani operatör senin kim olduğunu, hangi numaranın bloke olduğunu anlamazsa ne yapsın? TC kimlik numaran, bloke olan telefon numaran, hatta varsa abone numaran... Bunları eksiksiz ve doğru bir şekilde yazmalısın. Sonra sorunu çok net bir dille ifade etmen gerekiyor. "SIM kartım bloke oldu, açılmıyor" demek yetmez. Ne zaman bloke oldu? Herhangi bir uyarı aldın mı? Telefonunu kaybettin de ondan mı bloke ettirdin, yoksa durup dururken mi oldu? Bu detaylar karşı tarafın durumu anlaması ve sana doğru çözümü sunması için hayati önem taşıyor, ya bu işler böyle yürür işte...
E-postanın dili çok önemli biliyor musun? Ne çok resmi olup sıkıcı kaçacaksın ne de çok lakayıt... Profesyonel ama samimi bir dil yakalamaya çalış. "Merhaba, sayın ilgili" diye başlayabilirsin, ya da "Konu: SIM Kart Bloke Kaldırma Talebi" gibi net bir başlık atabilirsin. Sonra sorununu anlattıktan sonra, nazikçe ama kararlılıkla ne beklediğini belirtmelisin: "SIM kartımın en kısa sürede aktif hale getirilmesini rica ediyorum." gibi. Unutma, karşında bir insan var, empati kurması için ona da biraz alan tanı, ama aynı zamanda senin de hakkını sonuna kadar aradığını hissettirmen gerekir, o dengeyi tutturmak lazım. Yoksa "bana ne, açın hemen" dersen olmuyor, olmaz ki...
E-postayı gönderdin, şimdi ne bekliyorsun? Hemen pat diye açacaklar mı sandın SIM kartını? O işler öyle pat diye olmuyor genelde. Önce bir "talebiniz alınmıştır" minvalinde bir otomatik yanıt alırsın muhtemelen, içinde bir takip numarası, bir referans kodu olur. İşte o numarayı sakla, o senin biletin. Sonraki yazışmalarda hep o referans numarasını kullanarak durumu takip etmelisin. Eğer belirli bir süre içinde (genelde 24-48 saat derler ama bazen uzar bu süre) yanıt gelmezse, kibarca durumu tekrar sormaktan çekinme. "Şu referans numaralı talebimle ilgili son durum nedir acaba?" diye bir e-posta daha gönderebilirsin. Israrcı ol ama kesinlikle kaba olma, unutma, sabır bu süreçte altın değerindedir.
Bazen olayın ciddiyetini artırman gerekebilir, elinde delil varsa, mesela bir SMS ekran görüntüsü, bir uyarı mesajı ya da kimlik belgenin fotokopisi gibi... Güvenli bir şekilde e-postana ekleyebilirsin. Ancak kişisel verilerini gönderirken her zaman dikkatli ol, gereksiz belge gönderme. Sadece sorunun çözümü için gerçekten gerekli olanları paylaş. Ne bileyim, bir faturanı falan isteyebilirler, o zaman onu da ekleyebilirsin. Amaç ne biliyor musun? Onların işini kolaylaştırmak, sana hızlı bir çözüm sunmalarına yardımcı olmak. Sen ne kadar net ve eksiksiz olursan, onlar da o kadar çabuk aksiyon alırlar. Bu işler karşılıklı, abi ya, karşılıklı bir çaba gerektirir...
Telefonun çalışmıyor, arayamazsın ki müşteri hizmetlerini, değil mi? Hadi başka bir telefondan aradın diyelim, o bekleme süresi, tuşlamalar, bir derdini anlatana kadar canın çıkar... E-posta ise sana bir nefes alma alanı sunuyor, hem de derdini tasını, olan biteni, adım adım, sindire sindire yazma imkanı veriyor. Böylece hem sen ne istediğini daha net ifade ediyorsun hem de karşı tarafın seni daha iyi anlamasını sağlıyorsun. Üstelik bu yazışmaların bir kaydı da oluyor, ileride bir sorun yaşarsan elinde kanıtın da bulunuyor, hani öyle havada kalmıyor hiçbir şey... Bu da insanın içini rahatlatan önemli bir detay aslında, kabul etmelisin.
Peki, bu e-postayı yazarken nelere dikkat edeceğiz? Şunu bir kere aklına yaz: Kimlik bilgilerin olmazsa olmaz. Yani operatör senin kim olduğunu, hangi numaranın bloke olduğunu anlamazsa ne yapsın? TC kimlik numaran, bloke olan telefon numaran, hatta varsa abone numaran... Bunları eksiksiz ve doğru bir şekilde yazmalısın. Sonra sorunu çok net bir dille ifade etmen gerekiyor. "SIM kartım bloke oldu, açılmıyor" demek yetmez. Ne zaman bloke oldu? Herhangi bir uyarı aldın mı? Telefonunu kaybettin de ondan mı bloke ettirdin, yoksa durup dururken mi oldu? Bu detaylar karşı tarafın durumu anlaması ve sana doğru çözümü sunması için hayati önem taşıyor, ya bu işler böyle yürür işte...
E-postanın dili çok önemli biliyor musun? Ne çok resmi olup sıkıcı kaçacaksın ne de çok lakayıt... Profesyonel ama samimi bir dil yakalamaya çalış. "Merhaba, sayın ilgili" diye başlayabilirsin, ya da "Konu: SIM Kart Bloke Kaldırma Talebi" gibi net bir başlık atabilirsin. Sonra sorununu anlattıktan sonra, nazikçe ama kararlılıkla ne beklediğini belirtmelisin: "SIM kartımın en kısa sürede aktif hale getirilmesini rica ediyorum." gibi. Unutma, karşında bir insan var, empati kurması için ona da biraz alan tanı, ama aynı zamanda senin de hakkını sonuna kadar aradığını hissettirmen gerekir, o dengeyi tutturmak lazım. Yoksa "bana ne, açın hemen" dersen olmuyor, olmaz ki...
E-postayı gönderdin, şimdi ne bekliyorsun? Hemen pat diye açacaklar mı sandın SIM kartını? O işler öyle pat diye olmuyor genelde. Önce bir "talebiniz alınmıştır" minvalinde bir otomatik yanıt alırsın muhtemelen, içinde bir takip numarası, bir referans kodu olur. İşte o numarayı sakla, o senin biletin. Sonraki yazışmalarda hep o referans numarasını kullanarak durumu takip etmelisin. Eğer belirli bir süre içinde (genelde 24-48 saat derler ama bazen uzar bu süre) yanıt gelmezse, kibarca durumu tekrar sormaktan çekinme. "Şu referans numaralı talebimle ilgili son durum nedir acaba?" diye bir e-posta daha gönderebilirsin. Israrcı ol ama kesinlikle kaba olma, unutma, sabır bu süreçte altın değerindedir.
Bazen olayın ciddiyetini artırman gerekebilir, elinde delil varsa, mesela bir SMS ekran görüntüsü, bir uyarı mesajı ya da kimlik belgenin fotokopisi gibi... Güvenli bir şekilde e-postana ekleyebilirsin. Ancak kişisel verilerini gönderirken her zaman dikkatli ol, gereksiz belge gönderme. Sadece sorunun çözümü için gerçekten gerekli olanları paylaş. Ne bileyim, bir faturanı falan isteyebilirler, o zaman onu da ekleyebilirsin. Amaç ne biliyor musun? Onların işini kolaylaştırmak, sana hızlı bir çözüm sunmalarına yardımcı olmak. Sen ne kadar net ve eksiksiz olursan, onlar da o kadar çabuk aksiyon alırlar. Bu işler karşılıklı, abi ya, karşılıklı bir çaba gerektirir...
