IndigoTambourine
Kayıtlı Kullanıcı
Mobil cihazına düşmeyen o kritik SMS OTP yüzünden dijital bankacılık kanallarına erişemeyen bir kullanıcı düşünün. İşlem kilitlendi, ekran dondu, sistem "Lütfen onay kodunu giriniz" diye diretmekte. Müşteri hizmetleri hattı, otomatik yanıt mekanizması, bir ton bekleme süreci... Sonunda bir insan sesi, yorgun ve ezberden farksız bir tınıyla "SIM kartınızı kontrol ettiniz mi, başka bir cihazda denediniz mi?" diye soruyor. Klasik senaryo, abi.
Vallahi billahi, saatler sonra, durum tespiti bir adım öteye geçince "Kayıtlı şubenizle bir görüşseniz daha sağlıklı olur, belki şubenizi değiştirmek gerekebilir" gibi bir öneri geliyor kulağa. İnanılır gibi değil. Hani SMS gönderim protokolü, telekomünikasyon altyapısı, sistem entegrasyonu derken, tüm bu karmaşık dijital zincirde halka kopunca çözümün coğrafi bir birim olan şube değişikliği olması... Bu, teknik bir soruna idari bir cevap mı oluyor şimdi? Ya da, ne bileyim...
Kısa mesaj servislerinin (SMS) çalışma prensibi aslında gayet açık. Banka sisteminden çıkan bir API çağrısı, servis sağlayıcı gateway'ine ulaşır, oradan mobil şebeke operatörünün santrallerine, sonra da nihai kullanıcı SIM kartına. Bu sürecin herhangi bir noktasındaki aksaklık, "SMS teslim edilemedi" hatası döndürür. Şubenin bu veri akışındaki rolü nedir ki? Eski gazeteci gözümle düşünüyorum; fiziki adresle dijital iletim arasındaki bağlantıyı zorlamak, bayağı enteresan bir korelasyon.
Şimdi burada bir "müşteri deneyimi" falan da kalmıyor ki. Adam zaten internet şubesinden havale yapmaya çalışıyor, kredi kartı borcunu ödeyecek, acil bir EFT gönderecek... Karşısına çıkan bu saçma sapan öneriyle, bir de kalkıp şubeye mi gidecek? Dijitalleşme çabaları, kurumsal iletişim stratejileri, hepsi bir çırpıda boşa gidiyor sanki. Mobil bankacılığın temel vaadi neydi? Zaman ve mekandan bağımsız işlem yeteneği.
Sanki birisi "Biz teknik tarafta sorunu çözemiyoruz ya da çözmeye niyetimiz yok, en iyisi topu müşteriye atıp ona bir görev verelim" der gibi. Hani bir bankanın IT departmanı, bu tarz bir kesintide log kayıtlarını kontrol etmez mi? Mobil şebeke operatörüyle anlık entegrasyon durumunu sorgulamaz mı? Ya da ilgili protokollerde bir anormallik var mı diye bakmaz mı? Bunları yapmayıp, "Şube değiştir" demek, bu olsa olsa bir nevi...
Bankacılık mevzuatı desen, iki faktörlü kimlik doğrulama zorunluluğu getiriyor. SMS OTP de bunun en yaygın yöntemi. Peki, bu mekanizma tıkandığında, bankanın sunduğu çözümün bir " workaround " bile olmaktan uzak, adeta bir kaçış yolu olması nasıl açıklanır? Sistem altyapısının bu denli kırılgan olması, üstelik çözümü birincil değil, ikincil hatta üçüncü bir alana yönlendirmesi...
Her şube, aslında bankanın ortak veri tabanına bağlı değil midir? Müşteri bilgileri, iletişim detayları, bunlar merkezi bir sistemde tutulmaz mı? Şube değişikliği ile bu merkezi sistemdeki "SMS gönderme kabiliyetinin" bir anda düzelivereceğine inanmak, teknik açıdan tamamen temelsiz. Bu, altyapısal bir arızayı, sadece fiziki bir adres değişikliğiyle gidermeye çalışmak gibi. Vallahi mantık süzgecinden geçmiyor bu argüman.
Bu durum, dijital kanallardaki iş sürekliliği ve müşteri güveni açısından ciddi sorgulamalara yol açıyor. Bir bankanın böylesine temel bir teknik aksaklığa bu kadar yüzeysel bir "çözüm" önermesi, sistemlerinin gerçek kapasitesi hakkında ne gibi sinyaller veriyor ki... Müşterinin zamanını ve sabrını test etmekten öteye gidemeyen bu yaklaşım, ya teknik yetersizlikten ya da gerçekten bir çözüm bulma arayışının eksikliğinden kaynaklanıyor gibi. Hani, başka ne denir ki buna...
Vallahi billahi, saatler sonra, durum tespiti bir adım öteye geçince "Kayıtlı şubenizle bir görüşseniz daha sağlıklı olur, belki şubenizi değiştirmek gerekebilir" gibi bir öneri geliyor kulağa. İnanılır gibi değil. Hani SMS gönderim protokolü, telekomünikasyon altyapısı, sistem entegrasyonu derken, tüm bu karmaşık dijital zincirde halka kopunca çözümün coğrafi bir birim olan şube değişikliği olması... Bu, teknik bir soruna idari bir cevap mı oluyor şimdi? Ya da, ne bileyim...
Kısa mesaj servislerinin (SMS) çalışma prensibi aslında gayet açık. Banka sisteminden çıkan bir API çağrısı, servis sağlayıcı gateway'ine ulaşır, oradan mobil şebeke operatörünün santrallerine, sonra da nihai kullanıcı SIM kartına. Bu sürecin herhangi bir noktasındaki aksaklık, "SMS teslim edilemedi" hatası döndürür. Şubenin bu veri akışındaki rolü nedir ki? Eski gazeteci gözümle düşünüyorum; fiziki adresle dijital iletim arasındaki bağlantıyı zorlamak, bayağı enteresan bir korelasyon.
Şimdi burada bir "müşteri deneyimi" falan da kalmıyor ki. Adam zaten internet şubesinden havale yapmaya çalışıyor, kredi kartı borcunu ödeyecek, acil bir EFT gönderecek... Karşısına çıkan bu saçma sapan öneriyle, bir de kalkıp şubeye mi gidecek? Dijitalleşme çabaları, kurumsal iletişim stratejileri, hepsi bir çırpıda boşa gidiyor sanki. Mobil bankacılığın temel vaadi neydi? Zaman ve mekandan bağımsız işlem yeteneği.
Sanki birisi "Biz teknik tarafta sorunu çözemiyoruz ya da çözmeye niyetimiz yok, en iyisi topu müşteriye atıp ona bir görev verelim" der gibi. Hani bir bankanın IT departmanı, bu tarz bir kesintide log kayıtlarını kontrol etmez mi? Mobil şebeke operatörüyle anlık entegrasyon durumunu sorgulamaz mı? Ya da ilgili protokollerde bir anormallik var mı diye bakmaz mı? Bunları yapmayıp, "Şube değiştir" demek, bu olsa olsa bir nevi...
Bankacılık mevzuatı desen, iki faktörlü kimlik doğrulama zorunluluğu getiriyor. SMS OTP de bunun en yaygın yöntemi. Peki, bu mekanizma tıkandığında, bankanın sunduğu çözümün bir " workaround " bile olmaktan uzak, adeta bir kaçış yolu olması nasıl açıklanır? Sistem altyapısının bu denli kırılgan olması, üstelik çözümü birincil değil, ikincil hatta üçüncü bir alana yönlendirmesi...
Her şube, aslında bankanın ortak veri tabanına bağlı değil midir? Müşteri bilgileri, iletişim detayları, bunlar merkezi bir sistemde tutulmaz mı? Şube değişikliği ile bu merkezi sistemdeki "SMS gönderme kabiliyetinin" bir anda düzelivereceğine inanmak, teknik açıdan tamamen temelsiz. Bu, altyapısal bir arızayı, sadece fiziki bir adres değişikliğiyle gidermeye çalışmak gibi. Vallahi mantık süzgecinden geçmiyor bu argüman.
Bu durum, dijital kanallardaki iş sürekliliği ve müşteri güveni açısından ciddi sorgulamalara yol açıyor. Bir bankanın böylesine temel bir teknik aksaklığa bu kadar yüzeysel bir "çözüm" önermesi, sistemlerinin gerçek kapasitesi hakkında ne gibi sinyaller veriyor ki... Müşterinin zamanını ve sabrını test etmekten öteye gidemeyen bu yaklaşım, ya teknik yetersizlikten ya da gerçekten bir çözüm bulma arayışının eksikliğinden kaynaklanıyor gibi. Hani, başka ne denir ki buna...