O an var ya, o telefonun cebimde olmadığını anladığım ilk saniye... Yemin ederim dünyam başıma yıkıldı. Sanki bir parçam eksilmiş gibi, koca bir boşluk sardı içimi. Ama durdum, kendime geldim ve anında dedim ki: "Pes etmek yok, bu işi çözeceğim, hem de en kısa sürede." İşte o iddiayı ortaya koydum ve inanın bana, o IMEI blokesini bir günde kaldırdım, evet aynen öyle...
Hani derler ya "zaman kaybetme" diye, işte ben o lafın hakkını verdim abi, sonuna kadar! Telefonun çalındığını anladığım an, ilk işim hattımı kapattırmak ve ardından karakola gidip durumu bildirmek oldu. Bu adımlar hayati önem taşıyor, çünkü olay yeri tespit tutanağı olmadan sonraki hiçbir işlemi başlatamıyorsunuz, işin özeti bu. Hemen yola çıktım, o anki telaşımı anlatamam.
"IMEI bloke oldu mu, geçmiş olsun" diyenlere inat, ben o kara listenin ne menem bir şey olduğunu iyi bilirim. Telefonunuz çalındığında veya kaybolduğunda, sizin bildiriminize istinaden BTK tarafından cihazın IMEI numarası "kara liste" denen o malum listeye alınıyor. Bu da demek oluyor ki, o telefon hangi SIM kartla kullanılırsa kullanılsın, şebeke hizmeti alamıyor, tamamen işlevsiz hale geliyor. İşte tam da bu yüzden, o listeye giren telefonun tekrar hayata dönmesi ciddi bir iş.
Ama esas macera, o telefonu geri aldıktan sonra başlıyor biliyor musun? Çünkü blokeyi kaldırmak, bambaşka bir mevzu, adeta ayrı bir süreç. Telefonu bulan kişi olmak da önemli burada, ya da en azından bulan kişinin sizden habersiz bir yere götürmemiş olması... Benim durumumda şans eseri telefonum bulundu ve işte o zaman asıl koşuşturma başladı. Çalıntı bildirimini yapan sensen, geri aldığında da blokeyi kaldıran sen olmalısın.
Şimdi gelelim işin en can alıcı noktasına: Elinde neyin olması gerekiyor? Bu liste çok kritik, vallahi billahi! Öncelikle, telefonun faturası, yani size ait olduğunu kanıtlayan belge. İkincisi, emniyet birimlerinden aldığınız o olay yeri tespit tutanağı veya kayıp/çalıntı bildirim tutanağı. Ve son olarak, telefonunuzun size iade edildiğine dair resmi belge. Bunlar olmadan BTK'ya başvurmanızın anlamı yok, yola bile çıkmayın derim.
İşte o anda, o evraklar, o imzalar, o bitmek bilmeyen bekleme süreleri... İnsan sabrının sınırlarını zorluyor gerçekten, abi ya! Elindeki tüm belgelerle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) ilgili birimlerine başvurmanız gerekiyor. Kimileri e-devlet üzerinden halletmeye çalışır, ama böylesi durumlarda birebir başvurunun veya en azından teyitli bir yazışmanın önemini kimse inkar edemez. Her adımı titizlikle takip etmek, her detayı öğrenmek şart.
Ve sonra o an! O bir günlük çabanın, o bitmek bilmeyen telefon trafiğinin sonunda gelen zafer anı... Paha biçilmezdi. Blokenin kaldırıldığına dair teyit mesajı geldiğinde hissettiğim rahatlama bambaşkaydı. Unutmayın, önemli olan hızlı ve doğru adımlar atmak, gerekli tüm evrakları eksiksiz temin etmek ve süreci sonuna kadar takip etmek. Sakın "uğraşamam" demeyin, çünkü bu sizin hakkınız, vallahi de billahi de... İşte o zaman, çalınan telefonunuzu yeniden cebinizde hissetmenin keyfini yaşarsınız, hem de 1 günde...
Hani derler ya "zaman kaybetme" diye, işte ben o lafın hakkını verdim abi, sonuna kadar! Telefonun çalındığını anladığım an, ilk işim hattımı kapattırmak ve ardından karakola gidip durumu bildirmek oldu. Bu adımlar hayati önem taşıyor, çünkü olay yeri tespit tutanağı olmadan sonraki hiçbir işlemi başlatamıyorsunuz, işin özeti bu. Hemen yola çıktım, o anki telaşımı anlatamam.
"IMEI bloke oldu mu, geçmiş olsun" diyenlere inat, ben o kara listenin ne menem bir şey olduğunu iyi bilirim. Telefonunuz çalındığında veya kaybolduğunda, sizin bildiriminize istinaden BTK tarafından cihazın IMEI numarası "kara liste" denen o malum listeye alınıyor. Bu da demek oluyor ki, o telefon hangi SIM kartla kullanılırsa kullanılsın, şebeke hizmeti alamıyor, tamamen işlevsiz hale geliyor. İşte tam da bu yüzden, o listeye giren telefonun tekrar hayata dönmesi ciddi bir iş.
Ama esas macera, o telefonu geri aldıktan sonra başlıyor biliyor musun? Çünkü blokeyi kaldırmak, bambaşka bir mevzu, adeta ayrı bir süreç. Telefonu bulan kişi olmak da önemli burada, ya da en azından bulan kişinin sizden habersiz bir yere götürmemiş olması... Benim durumumda şans eseri telefonum bulundu ve işte o zaman asıl koşuşturma başladı. Çalıntı bildirimini yapan sensen, geri aldığında da blokeyi kaldıran sen olmalısın.
Şimdi gelelim işin en can alıcı noktasına: Elinde neyin olması gerekiyor? Bu liste çok kritik, vallahi billahi! Öncelikle, telefonun faturası, yani size ait olduğunu kanıtlayan belge. İkincisi, emniyet birimlerinden aldığınız o olay yeri tespit tutanağı veya kayıp/çalıntı bildirim tutanağı. Ve son olarak, telefonunuzun size iade edildiğine dair resmi belge. Bunlar olmadan BTK'ya başvurmanızın anlamı yok, yola bile çıkmayın derim.
İşte o anda, o evraklar, o imzalar, o bitmek bilmeyen bekleme süreleri... İnsan sabrının sınırlarını zorluyor gerçekten, abi ya! Elindeki tüm belgelerle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) ilgili birimlerine başvurmanız gerekiyor. Kimileri e-devlet üzerinden halletmeye çalışır, ama böylesi durumlarda birebir başvurunun veya en azından teyitli bir yazışmanın önemini kimse inkar edemez. Her adımı titizlikle takip etmek, her detayı öğrenmek şart.
Ve sonra o an! O bir günlük çabanın, o bitmek bilmeyen telefon trafiğinin sonunda gelen zafer anı... Paha biçilmezdi. Blokenin kaldırıldığına dair teyit mesajı geldiğinde hissettiğim rahatlama bambaşkaydı. Unutmayın, önemli olan hızlı ve doğru adımlar atmak, gerekli tüm evrakları eksiksiz temin etmek ve süreci sonuna kadar takip etmek. Sakın "uğraşamam" demeyin, çünkü bu sizin hakkınız, vallahi de billahi de... İşte o zaman, çalınan telefonunuzu yeniden cebinizde hissetmenin keyfini yaşarsınız, hem de 1 günde...