DeryaSoul
Kayıtlı Kullanıcı
Hani o gün geldi ya, o lanet olası blokenin kalktığına dair o mesaj düştü ya cebine... İçinde bir ferahlama, sanki sırtından tonlarca yük kalkmış gibi, hafifledin mi? "Oh be!" dedin, "Nihayet bitti bu çile." O an hissettiğin rahatlama... paha biçilemez, vallahi billahi öyle. Ama dur bakalım, o rahatlama hissi ne kadar sürecek, asıl mesele o.
Ama işin aslı, o banka var ya, senin o "oh be!" dediğin an bile sana biraz farklı bakıyor. Geçmişi kolay unutmazlar abi, hele ki para konularında. Bloke kalktı demek, tamamen sütten çıkmış ak kaşık oldun demek değil, ne yazık ki. Onlar hâlâ o kara lekeyi görüyor, risk değerlendirmesi dediğin şey işte bu yüzden çok önemli bir detay... Senin sicilinde hâlâ o "duraksama" kaydı var.
Hesabına para girişi oldu, oh ne güzel, hemen arkadaşa borcunu yollayayım dedin. Bir baktın, EFT limiti günlük 500 lira... ya da havale yapamıyorsun bile. İşte o an yüzündeki gülümseme yavaşça solmaya başlıyor, değil mi? "Nasıl yani?" diye beyninde şimşekler çakıyor. Evet, bloke kalksa da, bankalar o eski dönemi hatırlayıp senin işlem limitlerini kısıtlayabiliyor. Güven meselesi işte...
Sadece EFT/havale mi zannettin? Kredi kartına bağlı bir durumun varsa, hatta banka kartında bile... Alışveriş yapmaya kalktın, bir baktın ki pos makinesi "red" verdi. Ya da online bir ödeme, pat! "İşlem limitleriniz yetersiz." Ama biliyorsun ki hesabında para var! İşte o anda telefonun başına geçip bankayı arama hissi... Tanıdık geldi mi?
Yeni bir kredi kartı başvurusuna ne dersin? Ya da belki ev alacaksın, ufak bir konut kredisi... Banka senin geçmişine şöyle bir göz atıyor, o bloke dönemini görüyor ve birden "riskli müşteri" etiketi yapıştırıyor sana. Vallahi öyle, billahi öyle. Yani o tek hesapla bitmiyor mesele, bankacılık ilişkilerinin tamamı etkilenebiliyor. Kredi notu, o meşhur findeks notu... Ah, keşke her şey bloke kalkınca sıfırlansa...
Peki ne yapmak lazım bu durumda? Sabır ve düzenli kullanım, en büyük ilacın. Küçük küçük işlemler yap, hesabın aktif kalsın. Maaşını oraya yatır, faturalarını otomatik ödeme talimatıyla buradan öde. Bankaya "Ben buradayım, güvenilir bir müşteriyim, o günler geride kaldı," mesajını vermen gerekiyor. Bu bir süreç... yavaş yavaş kendini affettirme süreci.
Hesap hareketlerini takip etmen şart. Her ay banka ekstrelerini şöyle bir gözden geçir, "Şu kısıtlama hâlâ duruyor mu?" diye kontrol et. Belki bir ay sonra bakmışsın, limitler biraz artmış. Ama bu kendiliğinden olacak bir şey değil çoğu zaman. Bazen sen gidip konuşman gerekir... yüz yüze, "Abi ne oldu, ne zaman düzelir bu iş?" diye sorman gerekir.
Bankanın müşteri hizmetleri mi, şube müdürü mü... fark etmez. Git, konuş. Durumunu anlat, neden olduğunu açıkla (eğer açıklanabilir bir nedeni varsa). Onların gözünde sadece bir dosya numarası değil, nefes alan bir insan olduğunu hissettir. Çünkü ne kadar çok iletişim kurarsan, o kadar hızlı çözüme ulaşabilirsin. Yoksa onlar kendi bildiklerini okumaya devam eder...
Yani anlayacağın, o ilk rahat nefesi aldın ya... Harika bir his. Ama o rahatlama, sadece başlangıç. Asıl mücadele, o blokenin kalktığı günden sonra başlıyor, bankanın sana yeniden güvenmesi için gereken o sabır ve çaba. Hayat işte, her şey anlık bitmiyor, öyle değil mi...?
Ama işin aslı, o banka var ya, senin o "oh be!" dediğin an bile sana biraz farklı bakıyor. Geçmişi kolay unutmazlar abi, hele ki para konularında. Bloke kalktı demek, tamamen sütten çıkmış ak kaşık oldun demek değil, ne yazık ki. Onlar hâlâ o kara lekeyi görüyor, risk değerlendirmesi dediğin şey işte bu yüzden çok önemli bir detay... Senin sicilinde hâlâ o "duraksama" kaydı var.
Hesabına para girişi oldu, oh ne güzel, hemen arkadaşa borcunu yollayayım dedin. Bir baktın, EFT limiti günlük 500 lira... ya da havale yapamıyorsun bile. İşte o an yüzündeki gülümseme yavaşça solmaya başlıyor, değil mi? "Nasıl yani?" diye beyninde şimşekler çakıyor. Evet, bloke kalksa da, bankalar o eski dönemi hatırlayıp senin işlem limitlerini kısıtlayabiliyor. Güven meselesi işte...
Sadece EFT/havale mi zannettin? Kredi kartına bağlı bir durumun varsa, hatta banka kartında bile... Alışveriş yapmaya kalktın, bir baktın ki pos makinesi "red" verdi. Ya da online bir ödeme, pat! "İşlem limitleriniz yetersiz." Ama biliyorsun ki hesabında para var! İşte o anda telefonun başına geçip bankayı arama hissi... Tanıdık geldi mi?
Yeni bir kredi kartı başvurusuna ne dersin? Ya da belki ev alacaksın, ufak bir konut kredisi... Banka senin geçmişine şöyle bir göz atıyor, o bloke dönemini görüyor ve birden "riskli müşteri" etiketi yapıştırıyor sana. Vallahi öyle, billahi öyle. Yani o tek hesapla bitmiyor mesele, bankacılık ilişkilerinin tamamı etkilenebiliyor. Kredi notu, o meşhur findeks notu... Ah, keşke her şey bloke kalkınca sıfırlansa...
Peki ne yapmak lazım bu durumda? Sabır ve düzenli kullanım, en büyük ilacın. Küçük küçük işlemler yap, hesabın aktif kalsın. Maaşını oraya yatır, faturalarını otomatik ödeme talimatıyla buradan öde. Bankaya "Ben buradayım, güvenilir bir müşteriyim, o günler geride kaldı," mesajını vermen gerekiyor. Bu bir süreç... yavaş yavaş kendini affettirme süreci.
Hesap hareketlerini takip etmen şart. Her ay banka ekstrelerini şöyle bir gözden geçir, "Şu kısıtlama hâlâ duruyor mu?" diye kontrol et. Belki bir ay sonra bakmışsın, limitler biraz artmış. Ama bu kendiliğinden olacak bir şey değil çoğu zaman. Bazen sen gidip konuşman gerekir... yüz yüze, "Abi ne oldu, ne zaman düzelir bu iş?" diye sorman gerekir.
Bankanın müşteri hizmetleri mi, şube müdürü mü... fark etmez. Git, konuş. Durumunu anlat, neden olduğunu açıkla (eğer açıklanabilir bir nedeni varsa). Onların gözünde sadece bir dosya numarası değil, nefes alan bir insan olduğunu hissettir. Çünkü ne kadar çok iletişim kurarsan, o kadar hızlı çözüme ulaşabilirsin. Yoksa onlar kendi bildiklerini okumaya devam eder...
Yani anlayacağın, o ilk rahat nefesi aldın ya... Harika bir his. Ama o rahatlama, sadece başlangıç. Asıl mücadele, o blokenin kalktığı günden sonra başlıyor, bankanın sana yeniden güvenmesi için gereken o sabır ve çaba. Hayat işte, her şey anlık bitmiyor, öyle değil mi...?