TunaByte
Kayıtlı Kullanıcı
Vergi dairesinden bloke geldi mi? Aman Allahım! Telefon çalar, bankadan mesaj gelir, "Hesabınız bloke edilmiştir." Hadi geçmiş olsun! Dünya başınıza yıkılır sanki, değil mi? O an gözünde dağ gibi büyür her şey.
Peki şimdi ne olacak? Koşa koşa avukata mı gitmek lazım, yoksa işi kendi başımıza çözebilir miyiz? İşte bu, o meşhur milyon dolarlık soru...
Şimdi dürüst olalım, vergi dairesi dediğin yer bir vatandaş olarak bizim için hep biraz korkutucu olmuştur. Devasa binalar, karmaşık formlar, anlaşılmaz jargon... İçinden çıkılmaz bir labirent gibi.
Bazen olay o kadar basittir ki... Bir yanlış beyan, bir unutulan makbuz. Gidersin dilekçeni verirsin, hop çözülür. Tek başına halledilir. Gerçekten de bir avukata gerek kalmaz.
Ama her zaman öyle değil işte, değil mi? İşler sarpa sarar, içinden çıkılmaz bir hal alır... Borç miktarı büyüktür, itiraz edilecek bir durum vardır, mevzuatlar birbirine girmiştir. İşte o zaman ne yapacaksın?
İtiraf edeyim, ben bile bazen o bürokratik dilde yazılan yazıları okurken beynimin yandığını hissederim. "Şu maddeye istinaden", "fıkrasınca", "bent hükmü gereğince"... Yahu kim anlayacak bunu abi?
İşte bu noktada avukatın değeri ortaya çıkıyor. O adamlar, o kadınlar yıllarını bu dili öğrenmekle, bu mevzuatın inceliklerini çözmekle geçirmişler. Senin bir haftanı alacak şeyi, belki bir günde hallederler.
Zamanını ve enerjini düşün. Vergi dairesi koridorlarında boşa harcayacağın saatler... Telefon trafiği, evrak peşinde koşuşturma. Stres apayrı bir konu zaten. Uykuların kaçar, iştahın kesilir, vallahi billahi...
Bir avukat, senin yerine konuşur, senin yerine yazışmaları yapar, senin bilmediğin o "ince" noktaları bilir. Belki de borcunu yapılandırmanın en iyi yolunu, itiraz etme hakkının olup olmadığını... O bilir.
Şimdi bazıları diyecek ki, "ne gerek var canım, altı üstü bir vergi borcu..." Ya arkadaş, altı üstü dediğin şey senin hayatını felç edebilir, bankadan para çekemezsin, ticari hayatın durur... Küçük bir şey mi bu?
Avukata ödeyeceğin para, bazen senin kaybedeceğin zamandan, harcayacağın sinirden ve hatta ödeyeceğin gereksiz cezalardan çok daha az olabilir. Bu bir yatırım aslında, düşününce.
Özetle, basit bir evrak eksiği ya da küçük, basit bir borçsa belki gerekmez. Ama mevzu karmaşıksa, borç büyükse, hakkına hukukuna itiraz ediyorsan... O zaman bir bilene danışmak, hatta işi ona emanet etmek en doğrusu.
Kafan rahat olsun istiyorsan, uykuların kaçmasın, bankadan gelen o mesajları titreyerek açmak istemiyorsan... En azından bir ön görüşme yap, bir avukatla konuş. Dinle bakalım ne diyecekler. Pişman olmazsın, eminim.
Peki şimdi ne olacak? Koşa koşa avukata mı gitmek lazım, yoksa işi kendi başımıza çözebilir miyiz? İşte bu, o meşhur milyon dolarlık soru...
Şimdi dürüst olalım, vergi dairesi dediğin yer bir vatandaş olarak bizim için hep biraz korkutucu olmuştur. Devasa binalar, karmaşık formlar, anlaşılmaz jargon... İçinden çıkılmaz bir labirent gibi.
Bazen olay o kadar basittir ki... Bir yanlış beyan, bir unutulan makbuz. Gidersin dilekçeni verirsin, hop çözülür. Tek başına halledilir. Gerçekten de bir avukata gerek kalmaz.
Ama her zaman öyle değil işte, değil mi? İşler sarpa sarar, içinden çıkılmaz bir hal alır... Borç miktarı büyüktür, itiraz edilecek bir durum vardır, mevzuatlar birbirine girmiştir. İşte o zaman ne yapacaksın?
İtiraf edeyim, ben bile bazen o bürokratik dilde yazılan yazıları okurken beynimin yandığını hissederim. "Şu maddeye istinaden", "fıkrasınca", "bent hükmü gereğince"... Yahu kim anlayacak bunu abi?
İşte bu noktada avukatın değeri ortaya çıkıyor. O adamlar, o kadınlar yıllarını bu dili öğrenmekle, bu mevzuatın inceliklerini çözmekle geçirmişler. Senin bir haftanı alacak şeyi, belki bir günde hallederler.
Zamanını ve enerjini düşün. Vergi dairesi koridorlarında boşa harcayacağın saatler... Telefon trafiği, evrak peşinde koşuşturma. Stres apayrı bir konu zaten. Uykuların kaçar, iştahın kesilir, vallahi billahi...
Bir avukat, senin yerine konuşur, senin yerine yazışmaları yapar, senin bilmediğin o "ince" noktaları bilir. Belki de borcunu yapılandırmanın en iyi yolunu, itiraz etme hakkının olup olmadığını... O bilir.
Şimdi bazıları diyecek ki, "ne gerek var canım, altı üstü bir vergi borcu..." Ya arkadaş, altı üstü dediğin şey senin hayatını felç edebilir, bankadan para çekemezsin, ticari hayatın durur... Küçük bir şey mi bu?
Avukata ödeyeceğin para, bazen senin kaybedeceğin zamandan, harcayacağın sinirden ve hatta ödeyeceğin gereksiz cezalardan çok daha az olabilir. Bu bir yatırım aslında, düşününce.
Özetle, basit bir evrak eksiği ya da küçük, basit bir borçsa belki gerekmez. Ama mevzu karmaşıksa, borç büyükse, hakkına hukukuna itiraz ediyorsan... O zaman bir bilene danışmak, hatta işi ona emanet etmek en doğrusu.
Kafan rahat olsun istiyorsan, uykuların kaçmasın, bankadan gelen o mesajları titreyerek açmak istemiyorsan... En azından bir ön görüşme yap, bir avukatla konuş. Dinle bakalım ne diyecekler. Pişman olmazsın, eminim.