MiraBlue
Kayıtlı Kullanıcı
O kapına gelen sarı zarf... Ya da bankadan gelen o soğuk mesaj... Kalbin bir anda durur gibi olur, sonra da deli gibi çarpmaya başlar. Haciz. Kulağa ne kadar kötü geliyor değil mi? İşte o an, dünya başına yıkılmış gibi hisseder insan kendini. O anki çaresizliği, o boşluğu iyi bilirim ben. Ama dur sakin ol, vallahi de billahi de bu karanlık tünelin bir çıkışı var. Hem de öyle sandığın kadar uzun olmayabilir o tünel, yeter ki doğru adımları at.
Vergi dairesiyle mücadele etmek, bazen dipsiz bir kuyuya taş atmak gibi gelebilir. Ararsın, açan olmaz, açsa da seni başka bir birime yönlendirir. Sanki labirentte koşuyorsun da çıkışı bulamıyorsun... İşte tam bu noktada, ilk kuralı unutma: Panik yapma. O haciz neden kondu, hangi borçtan dolayı? Önce bunu netleştireceksin. Gerekirse vergi dairesi e-Devlet şifrenle girip tüm borçlarını tek tek incele. Hatta ekran görüntüsü al, print et. Elinde somut verilerle gitmek, boş laf kalabalığından çok daha iyi... Hani derler ya, “delilin yoksa sözün boş” diye, aynen öyle abi.
Bir keresinde, bir tanıdığımın haciz durumu vardı; aylarca arandı, bilgi alamadı. Meğerse eksik bir evrak yüzünden dosya bekletiliyormuş. İşte burada devreye giriyor o "takipçi ruhu." Sadece dilekçe verip bırakmakla olmaz bu iş. Vergi dairesine gittiğinde, dosyanı kimin incelediğini, dosyanın hangi aşamada olduğunu sor. Adını, soyadını, dahili numarasını al o memurun. Sonra belirli aralıklarla kibarca arayıp "Dosyam ne durumda acaba?" diye sormaktan çekinme. Israrcı ol, ama asla rahatsız edici olma... İnan bana, arada bir yapılan o nazik hatırlatmalar, dosyaların tozlu raflardan inmesine yardımcı oluyor.
Belgeler... Ah o belgeler... Sanki özellikle sana eksik belge ürettirmek için varlar gibi. Borcu ödedin mi? Dekontunu sakla. Yapılandırma yaptın mı? Anlaşma metnini, ilk taksit ödeme makbuzunu hatta mümkünse tüm taksitlerin ödendiğine dair banka kayıtlarını yanına al. Bir de dilekçe yazacaksın değil mi? O dilekçenin "evrak kayıt" numarasını mutlaka al. Hatta mümkünse iki nüsha hazırlayıp birini kendine imzalatıp mühürlet. Yarın bir gün "Yok öyle bir dilekçe" demesinler... Kiminle konuştuysan, ne konuştun, tarih saat bile not alabilirsin. Abartı değil, bu işler hassas...
Bazen o memurların da iş yükü çok oluyor, haliyle yorgun ve bıkkın olabiliyorlar. Kapıya gittiğinde, hemen "Benim haciz var kaldırın!" diye diklenmek yerine, önce bir hal hatır sor. "İyi günler, kolay gelsin" de. İnsanlık hali bu. Biraz gülümse, biraz empati kur. İnan bana, bazen buz gibi duvarlar o küçücük bir insanlık hareketiyle eriyiveriyor. Belki de sana en kritik bilgiyi verecek olan, o an seninle empati kuran o yorgun memur olacak... Dene bak, şaşırırsın...
Peki ya her şey yolunda gitse de, hala bir engel mi çıkıyor karşına? Beklemediğin bir durum, bir itiraz süresi, yanlış kaydedilmiş bir bilgi... İşte o zaman biraz daha derine inmen gerekebilir. Gerekirse vergi dairesi başkanlığına bir üst yazı, bir şikayet dilekçesi hazırlamaktan çekinme. Ama bu adımı atmadan önce, tüm diğer yolları denediğinden, elinde sağlam kanıtların olduğundan emin ol. Hukuki destek almayı düşünmek de bir seçenek... Bazen bir avukatın hazırladığı tek bir dilekçe, aylardır çözülemeyen düğümü saniyeler içinde açabilir... Bilgiyi parayla satın alıyorsun aslında...
Sonuçta, o haciz kalkacak. O rahatlama hissini düşünsene... Ama oraya gelene kadar biraz yorulacaksın, biraz mücadele edeceksin, belki sinirlerin bozulacak. Olsun. Unutma, bu süreçte en büyük gücün sabır, takipçilik ve doğru bilgi. Aceleci olma ama işleri de ağırdan alma. Bir de asla umudunu kaybetme... O gün gelecek, o haciz kalkacak. Ve sen, o derin oh çekişinle, bu süreci de atlatmış olmanın gururunu yaşayacaksın... Vallahi billahi yaşadım, biliyorum... Hadi bakalım, kolay gelsin.
Vergi dairesiyle mücadele etmek, bazen dipsiz bir kuyuya taş atmak gibi gelebilir. Ararsın, açan olmaz, açsa da seni başka bir birime yönlendirir. Sanki labirentte koşuyorsun da çıkışı bulamıyorsun... İşte tam bu noktada, ilk kuralı unutma: Panik yapma. O haciz neden kondu, hangi borçtan dolayı? Önce bunu netleştireceksin. Gerekirse vergi dairesi e-Devlet şifrenle girip tüm borçlarını tek tek incele. Hatta ekran görüntüsü al, print et. Elinde somut verilerle gitmek, boş laf kalabalığından çok daha iyi... Hani derler ya, “delilin yoksa sözün boş” diye, aynen öyle abi.
Bir keresinde, bir tanıdığımın haciz durumu vardı; aylarca arandı, bilgi alamadı. Meğerse eksik bir evrak yüzünden dosya bekletiliyormuş. İşte burada devreye giriyor o "takipçi ruhu." Sadece dilekçe verip bırakmakla olmaz bu iş. Vergi dairesine gittiğinde, dosyanı kimin incelediğini, dosyanın hangi aşamada olduğunu sor. Adını, soyadını, dahili numarasını al o memurun. Sonra belirli aralıklarla kibarca arayıp "Dosyam ne durumda acaba?" diye sormaktan çekinme. Israrcı ol, ama asla rahatsız edici olma... İnan bana, arada bir yapılan o nazik hatırlatmalar, dosyaların tozlu raflardan inmesine yardımcı oluyor.
Belgeler... Ah o belgeler... Sanki özellikle sana eksik belge ürettirmek için varlar gibi. Borcu ödedin mi? Dekontunu sakla. Yapılandırma yaptın mı? Anlaşma metnini, ilk taksit ödeme makbuzunu hatta mümkünse tüm taksitlerin ödendiğine dair banka kayıtlarını yanına al. Bir de dilekçe yazacaksın değil mi? O dilekçenin "evrak kayıt" numarasını mutlaka al. Hatta mümkünse iki nüsha hazırlayıp birini kendine imzalatıp mühürlet. Yarın bir gün "Yok öyle bir dilekçe" demesinler... Kiminle konuştuysan, ne konuştun, tarih saat bile not alabilirsin. Abartı değil, bu işler hassas...
Bazen o memurların da iş yükü çok oluyor, haliyle yorgun ve bıkkın olabiliyorlar. Kapıya gittiğinde, hemen "Benim haciz var kaldırın!" diye diklenmek yerine, önce bir hal hatır sor. "İyi günler, kolay gelsin" de. İnsanlık hali bu. Biraz gülümse, biraz empati kur. İnan bana, bazen buz gibi duvarlar o küçücük bir insanlık hareketiyle eriyiveriyor. Belki de sana en kritik bilgiyi verecek olan, o an seninle empati kuran o yorgun memur olacak... Dene bak, şaşırırsın...
Peki ya her şey yolunda gitse de, hala bir engel mi çıkıyor karşına? Beklemediğin bir durum, bir itiraz süresi, yanlış kaydedilmiş bir bilgi... İşte o zaman biraz daha derine inmen gerekebilir. Gerekirse vergi dairesi başkanlığına bir üst yazı, bir şikayet dilekçesi hazırlamaktan çekinme. Ama bu adımı atmadan önce, tüm diğer yolları denediğinden, elinde sağlam kanıtların olduğundan emin ol. Hukuki destek almayı düşünmek de bir seçenek... Bazen bir avukatın hazırladığı tek bir dilekçe, aylardır çözülemeyen düğümü saniyeler içinde açabilir... Bilgiyi parayla satın alıyorsun aslında...
Sonuçta, o haciz kalkacak. O rahatlama hissini düşünsene... Ama oraya gelene kadar biraz yorulacaksın, biraz mücadele edeceksin, belki sinirlerin bozulacak. Olsun. Unutma, bu süreçte en büyük gücün sabır, takipçilik ve doğru bilgi. Aceleci olma ama işleri de ağırdan alma. Bir de asla umudunu kaybetme... O gün gelecek, o haciz kalkacak. Ve sen, o derin oh çekişinle, bu süreci de atlatmış olmanın gururunu yaşayacaksın... Vallahi billahi yaşadım, biliyorum... Hadi bakalım, kolay gelsin.