IndigoDriftwood
Kayıtlı Kullanıcı
Yapılandırma meselesi, borçların üstüne gitmek değil, altından kalkmaya çalışmak gibi aslında. Hani o "Oh be, nefes aldım" dediğin an var ya, işte tam da o noktada kalmış anapara ne durumda, kimse pek sormaz. Herkes taksite bakar, ayda ne ödeyeceğine bakar da... Asıl dert o değil ki.
Bankanın ya da alacaklının sana sunduğu o yeni tabloya iyi bakmak lazım abi. Borcu yapılandırdık dediklerinde, yeni bir sayfa açtık sanırsın, değil mi? Ama o yeni sayfada, eski defterden taşınan anapara miktarı ne kadar, onu bir sorgula bakalım. Zira faizler, gecikme bedelleri falan filan derken, o asıl borcun kendisi nerede duruyor, genelde gözden kaçar.
Vallahi billahi, çoğu zaman görüyorum ben bunu. Adam sevinçle anlatıyor, "Yapılandırdık, düşürdüler taksitleri" diye... İyi de, düşen taksitlerle birlikte, borcun ömrü de uzadı mı, anapara üzerine eklenen yeni faiz ne oldu? Yani, o ilk borçlandığın para neydi, şimdi üstüne ne kadar eklendi ve bu yeni düzenlemede o asıl para ne kadar kaldı? Mühim olan o.
Şimdi şöyle düşün, bir borcun var, diyelim ki yüz bin lira anapara. Üzerine faizi, ıvır zıvırı geldi, oldu yüz elli bin. Sen bunu yapılandırdın, banka dedi ki "Tamam, yüz altmış bin yapalım ama ödeme planını uzatalım." Ee, senin anaparan otomatikman bir anda yüz altmış bin oldu, öyle mi? Yani, kâğıt üzerinde kalan anapara birden değişiverdi. Bu farkı görebilmek, anlamak çok kritik.
Çoğu insan, yapılandırma tekliflerini sadece aylık ödeme miktarına odaklanarak değerlendiriyor. Bu, kısa vadede elbette bir rahatlama sağlar. Ama uzun vadede cebinden çıkacak toplam parayı ve en önemlisi, o yapılandırılmış borcun gerçek anapara yükünü iyi hesaplamak lazım. Sanki borç sihirli değnekle azaldı sanıyoruz ya, o işler öyle değil.
Abi şunu unutma, finans kurumları hayır kurumu değil. Her zaman kendi lehlerine bir denge bulurlar. Yapılandırma da, seni sistemin içinde tutmak, ödeme gücünü koruyarak borcu tahsil etme yöntemlerinden biri. Bu süreçte senin asıl borcunun ne kadarının ödenmesi gereken gerçek anapara olduğunu, ne kadarının faiz yükü olduğunu iyi ayırman şart.
Bazen aynı fikri iki farklı şekilde söylemek gerekir ya, işte tam da öyle bir durum. Hani borcun bir görünen yüzü var bir de görünmeyen... Yapılandırmada o görünmeyen yüz, yani anapara yükünün nasıl evrildiği, ne kadar kaldığı, asıl orada yatıyor. Yoksa "Şu kadar taksit öderim" demek, sadece buzdağının görünen kısmı...
Aslında bu, bir nevi kendini kandırmaca. Yeni bir planla eski borcun üstünü kapatmak gibi... Oysa önemli olan, o eski borcun içindeki asıl paranın ne kadarının hala senden tahsil edilmeyi beklediği. O kalıntı anapara, senin gerçek finansal yükümlülüğün.
Şöyle bir sakinleş, elindeki hesaplamalara bir daha bak. Yapılandırma sonrası ödemelerden ne kadarının ana paraya, ne kadarının faize gittiğini gösteren o tablolara... Orada çıkan anapara miktarı, senin gerçekten ne kadar borcun kaldığını, ne zaman tamamen kurtulacağını gösterir. Geri kalanlar, o anaparanın sana maliyeti zaten.
Ve son olarak, yapılandırmada "kalan anapara" meselesi, senin o borçtan tamamen kurtulma yolculuğunun en belirleyici kilometre taşı. Ona odaklanmak, ödeme planına değil, gerçekten borcun kendisinden ne zaman arınacağına dair en net gösterge. Gözünü oradan ayırma.
Bankanın ya da alacaklının sana sunduğu o yeni tabloya iyi bakmak lazım abi. Borcu yapılandırdık dediklerinde, yeni bir sayfa açtık sanırsın, değil mi? Ama o yeni sayfada, eski defterden taşınan anapara miktarı ne kadar, onu bir sorgula bakalım. Zira faizler, gecikme bedelleri falan filan derken, o asıl borcun kendisi nerede duruyor, genelde gözden kaçar.
Vallahi billahi, çoğu zaman görüyorum ben bunu. Adam sevinçle anlatıyor, "Yapılandırdık, düşürdüler taksitleri" diye... İyi de, düşen taksitlerle birlikte, borcun ömrü de uzadı mı, anapara üzerine eklenen yeni faiz ne oldu? Yani, o ilk borçlandığın para neydi, şimdi üstüne ne kadar eklendi ve bu yeni düzenlemede o asıl para ne kadar kaldı? Mühim olan o.
Şimdi şöyle düşün, bir borcun var, diyelim ki yüz bin lira anapara. Üzerine faizi, ıvır zıvırı geldi, oldu yüz elli bin. Sen bunu yapılandırdın, banka dedi ki "Tamam, yüz altmış bin yapalım ama ödeme planını uzatalım." Ee, senin anaparan otomatikman bir anda yüz altmış bin oldu, öyle mi? Yani, kâğıt üzerinde kalan anapara birden değişiverdi. Bu farkı görebilmek, anlamak çok kritik.
Çoğu insan, yapılandırma tekliflerini sadece aylık ödeme miktarına odaklanarak değerlendiriyor. Bu, kısa vadede elbette bir rahatlama sağlar. Ama uzun vadede cebinden çıkacak toplam parayı ve en önemlisi, o yapılandırılmış borcun gerçek anapara yükünü iyi hesaplamak lazım. Sanki borç sihirli değnekle azaldı sanıyoruz ya, o işler öyle değil.
Abi şunu unutma, finans kurumları hayır kurumu değil. Her zaman kendi lehlerine bir denge bulurlar. Yapılandırma da, seni sistemin içinde tutmak, ödeme gücünü koruyarak borcu tahsil etme yöntemlerinden biri. Bu süreçte senin asıl borcunun ne kadarının ödenmesi gereken gerçek anapara olduğunu, ne kadarının faiz yükü olduğunu iyi ayırman şart.
Bazen aynı fikri iki farklı şekilde söylemek gerekir ya, işte tam da öyle bir durum. Hani borcun bir görünen yüzü var bir de görünmeyen... Yapılandırmada o görünmeyen yüz, yani anapara yükünün nasıl evrildiği, ne kadar kaldığı, asıl orada yatıyor. Yoksa "Şu kadar taksit öderim" demek, sadece buzdağının görünen kısmı...
Aslında bu, bir nevi kendini kandırmaca. Yeni bir planla eski borcun üstünü kapatmak gibi... Oysa önemli olan, o eski borcun içindeki asıl paranın ne kadarının hala senden tahsil edilmeyi beklediği. O kalıntı anapara, senin gerçek finansal yükümlülüğün.
Şöyle bir sakinleş, elindeki hesaplamalara bir daha bak. Yapılandırma sonrası ödemelerden ne kadarının ana paraya, ne kadarının faize gittiğini gösteren o tablolara... Orada çıkan anapara miktarı, senin gerçekten ne kadar borcun kaldığını, ne zaman tamamen kurtulacağını gösterir. Geri kalanlar, o anaparanın sana maliyeti zaten.
Ve son olarak, yapılandırmada "kalan anapara" meselesi, senin o borçtan tamamen kurtulma yolculuğunun en belirleyici kilometre taşı. Ona odaklanmak, ödeme planına değil, gerçekten borcun kendisinden ne zaman arınacağına dair en net gösterge. Gözünü oradan ayırma.