TurquoiseLagoon
Kayıtlı Kullanıcı
Abi, şu Apple Kimliği güvenlik kilidi mevzusu yok mu... Vallahi bazen insanın elini kolunu bağlıyor, çıldırtıyor resmen! Hani dersin ya, "ben ne yaşadım şimdi bu kilit yüzünden?" İşte öyle bir şey. Bir anda tak, kilitleniyor hesap, ortada kalıyorsun. Ne iCloud'a gir, ne App Store'dan bir şey indir, ne mesajlarını gör... Sanki teknolojiyle arana görünmez bir duvar örüyorlar, sen de o duvarın karşısında çaresiz kalıyorsun, yemin ediyorum.
İşin kötüsü, genelde senin "güvenlik" adına yaptığın bir hareket sonucu oluyor bu. Üç beş kere şifreyi yanlış girersin, ya da yeni bir cihazdan girersin, hooop! Sistem hemen "bir saniye, bu sen misin?" diye zıvanadan çıkıyor. Bazen de hiç alakan olmayan bir yerden, sanki biri senin hesabına girmeye çalışmış gibi bir uyarı alırsın, bu da direkt kitler seni. Tamam, güvenlik önemli de, bu kadar panik atak geçirmeye ne gerek var be kardeşim... İnsan bir an düşünüyor, ne yaptım ben şimdi, kim çaldı hesabımı diye içinden çıkılmaz bir stres yumağına dönüşüyor her şey.
Sonra başlıyorsun o meşakkatli sürece... Kimlik doğrulamasıymış, güvenilen telefon numarasınaymış, bir ton doğrulama adımı... Eğer o güvenilen numarayı kaybetmişsen ya da erişimin yoksa, işte orada yandı gülüm keten helva. Bazen saatler, bazen günler sürüyor bu hesabı geri alma süreci, düşünsene! Bilgisayarı açıyorsun, telefon açıyorsun, tarayıcıdan deniyorsun, yok olmuyor... Böyle bir teknolojik Kafkaesk durumu yaşatıyorlar sana, kendini boşlukta bir nokta gibi hissediyorsun resmen.
Aslında işin sırrı ne biliyor musun? Baştan sağlam tedbir almak. O güvenilen telefon numaralarını hep güncel tutacaksın, birden fazla numara ekleyeceksin. Mümkünse aileden birinin numarasını falan da ekle ki, Allah korusun bir şey olursa yedek bir çıkış kapın olsun. İki faktörlü kimlik doğrulaması zaten şart da, o kurtarma anahtarını bir yere yazıp güvenli bir yerde saklamak... Ha, "kim uğraşacak şimdi onunla" dersin, ama kilitlendiğin zaman o kağıt parçası sana ilaç gibi gelecek, inan bana... Sonra "iyi ki yapmışım" diyeceksin, garanti veriyorum.
En sinir bozucu anlardan biri de, o bekleme süresi var ya... "Hesabınız şu kadar saat sonra kurtarılacaktır" mesajı. Ulan bekle Allah bekle, sanki randevu almışım doktordan. O süre zarfında yapman gereken bir işin varsa, al sana bir de onun stresi. Mailine giremeyeceksin, banka uygulamanı açamayacaksın, işin gücün aksayacak. İşte o zaman insan Apple'a karşı, bu kadar katı güvenlik politikalarına karşı içeriden bir isyan duygusu taşıyor... Hani "yapın güvenliği de, bizi de düşünün be kardeşim" diyesi geliyor.
Ha, bir de bu olayı hiç yaşamamış arkadaşlar var çevremde. Onlar da "ne büyütüyorsun canım, şifreni düzgün girseydin" diye akıl veriyorlar ya... İşte o an ağzına kürekle vurmak istiyorsun! Bilmiyorlar ki bazen şifren doğru olsa bile, sistemin "şüpheli hareket" algısı yüzünden kilitlenebiliyorsun. Bu sadece şifre hatası değil ki, bu bir algoritmanın senin dijital hayatına koyduğu bir blokaj. Yani deneyimlemeden anlaşılmıyor, yaşamak lazım bu çaresizliği, o teknolojinin sana sırtını dönmesini... Sonra açıldığında da bir oh çekiyorsun, sanki büyük bir savaşı kazanmış gibi. Ama işte, insanı bu kadar yormamaları lazım sanki... Ne dersin?
İşin kötüsü, genelde senin "güvenlik" adına yaptığın bir hareket sonucu oluyor bu. Üç beş kere şifreyi yanlış girersin, ya da yeni bir cihazdan girersin, hooop! Sistem hemen "bir saniye, bu sen misin?" diye zıvanadan çıkıyor. Bazen de hiç alakan olmayan bir yerden, sanki biri senin hesabına girmeye çalışmış gibi bir uyarı alırsın, bu da direkt kitler seni. Tamam, güvenlik önemli de, bu kadar panik atak geçirmeye ne gerek var be kardeşim... İnsan bir an düşünüyor, ne yaptım ben şimdi, kim çaldı hesabımı diye içinden çıkılmaz bir stres yumağına dönüşüyor her şey.
Sonra başlıyorsun o meşakkatli sürece... Kimlik doğrulamasıymış, güvenilen telefon numarasınaymış, bir ton doğrulama adımı... Eğer o güvenilen numarayı kaybetmişsen ya da erişimin yoksa, işte orada yandı gülüm keten helva. Bazen saatler, bazen günler sürüyor bu hesabı geri alma süreci, düşünsene! Bilgisayarı açıyorsun, telefon açıyorsun, tarayıcıdan deniyorsun, yok olmuyor... Böyle bir teknolojik Kafkaesk durumu yaşatıyorlar sana, kendini boşlukta bir nokta gibi hissediyorsun resmen.
Aslında işin sırrı ne biliyor musun? Baştan sağlam tedbir almak. O güvenilen telefon numaralarını hep güncel tutacaksın, birden fazla numara ekleyeceksin. Mümkünse aileden birinin numarasını falan da ekle ki, Allah korusun bir şey olursa yedek bir çıkış kapın olsun. İki faktörlü kimlik doğrulaması zaten şart da, o kurtarma anahtarını bir yere yazıp güvenli bir yerde saklamak... Ha, "kim uğraşacak şimdi onunla" dersin, ama kilitlendiğin zaman o kağıt parçası sana ilaç gibi gelecek, inan bana... Sonra "iyi ki yapmışım" diyeceksin, garanti veriyorum.
En sinir bozucu anlardan biri de, o bekleme süresi var ya... "Hesabınız şu kadar saat sonra kurtarılacaktır" mesajı. Ulan bekle Allah bekle, sanki randevu almışım doktordan. O süre zarfında yapman gereken bir işin varsa, al sana bir de onun stresi. Mailine giremeyeceksin, banka uygulamanı açamayacaksın, işin gücün aksayacak. İşte o zaman insan Apple'a karşı, bu kadar katı güvenlik politikalarına karşı içeriden bir isyan duygusu taşıyor... Hani "yapın güvenliği de, bizi de düşünün be kardeşim" diyesi geliyor.
Ha, bir de bu olayı hiç yaşamamış arkadaşlar var çevremde. Onlar da "ne büyütüyorsun canım, şifreni düzgün girseydin" diye akıl veriyorlar ya... İşte o an ağzına kürekle vurmak istiyorsun! Bilmiyorlar ki bazen şifren doğru olsa bile, sistemin "şüpheli hareket" algısı yüzünden kilitlenebiliyorsun. Bu sadece şifre hatası değil ki, bu bir algoritmanın senin dijital hayatına koyduğu bir blokaj. Yani deneyimlemeden anlaşılmıyor, yaşamak lazım bu çaresizliği, o teknolojinin sana sırtını dönmesini... Sonra açıldığında da bir oh çekiyorsun, sanki büyük bir savaşı kazanmış gibi. Ama işte, insanı bu kadar yormamaları lazım sanki... Ne dersin?