IndigoPizzicato
Kayıtlı Kullanıcı
Oh be, nihayet kalktı o lanet olası blokaj. Sanki üzerimden tonlarca yük kalktı, bir derin nefes aldım vallahi. O anki rahatlama paha biçilmezdi.
Hemen, evet, anında yeni bir şifre oluşturdum. Hiç vakit kaybetmeden, bilgisayarın başına geçtim ve olabilecek en karmaşık, en akılda kalıcı ama asla başkası tarafından tahmin edilemeyecek bir kombinasyon bulmaya çalıştım. Öyle alelade bir şey değildi bu, abi ya.
Güvenlik zaafiyeti diye bir gerçek var sonuçta, insan düşünmeden edemiyor. Neden oldu, nasıl oldu... Bazen sebepler çok basit gibi durur, bazen de ardında kocaman bir soru işareti belirir. Her ne olursa olsun, ilk iş o kapıyı daha sıkı kapatmak.
Yeni şifre belirleme süreci de kendi içinde bir ritüel gibiydi sanki. Bir büyük harf, bir küçük harf, rakamlar, özel karakterler... Hani o klavyedeki en karmaşık dans... İşte o, bilerek seçtim. Kimsenin aklına gelmeyecek, ama benim için bir hikayesi olan.
Bu durum aslında bize dijital dünyanın kırılganlığını da bir kez daha hatırlatıyor, değil mi? Hesaplarımızın, bilgilerimizin ne kadar da ince bir ipin ucunda durduğunu... Bir anlık dikkatsizlik, ya da tamamen dışarıdan gelen bir müdahale...
Eskiden gazeteci olarak bu tür haberleri yazarken dışarıdan bir gözle bakardım hep. Şimdi kendi başıma gelince anladım o duyguyu. Gerçekten de insan bir nevi savunmasız hissediyor kendini. O blokaj süreci, resmen bir bekleme hali...
Şimdi her şey yolunda, işlem yapabiliyorum. Ama o tedirginlik, o ‘ya yine olursa’ hissi... Hafiften kenarda duruyor. O yüzden bir kez daha tüm şifrelerimi gözden geçirdim. Belki abartı ama içim rahat etti.
Bazen böylesi basit görünen bir olay, hayatımızdaki o teknolojik bağımlılığı ve beraberindeki riskleri ne de güzel özetliyor. Hayatımızın her köşesinde, telefonumuzda, bilgisayarımızda, cüzdanımızda... Her yerde o dijital kilitler... Açıp kaparken daha dikkatli olmak şart.
Hemen, evet, anında yeni bir şifre oluşturdum. Hiç vakit kaybetmeden, bilgisayarın başına geçtim ve olabilecek en karmaşık, en akılda kalıcı ama asla başkası tarafından tahmin edilemeyecek bir kombinasyon bulmaya çalıştım. Öyle alelade bir şey değildi bu, abi ya.
Güvenlik zaafiyeti diye bir gerçek var sonuçta, insan düşünmeden edemiyor. Neden oldu, nasıl oldu... Bazen sebepler çok basit gibi durur, bazen de ardında kocaman bir soru işareti belirir. Her ne olursa olsun, ilk iş o kapıyı daha sıkı kapatmak.
Yeni şifre belirleme süreci de kendi içinde bir ritüel gibiydi sanki. Bir büyük harf, bir küçük harf, rakamlar, özel karakterler... Hani o klavyedeki en karmaşık dans... İşte o, bilerek seçtim. Kimsenin aklına gelmeyecek, ama benim için bir hikayesi olan.
Bu durum aslında bize dijital dünyanın kırılganlığını da bir kez daha hatırlatıyor, değil mi? Hesaplarımızın, bilgilerimizin ne kadar da ince bir ipin ucunda durduğunu... Bir anlık dikkatsizlik, ya da tamamen dışarıdan gelen bir müdahale...
Eskiden gazeteci olarak bu tür haberleri yazarken dışarıdan bir gözle bakardım hep. Şimdi kendi başıma gelince anladım o duyguyu. Gerçekten de insan bir nevi savunmasız hissediyor kendini. O blokaj süreci, resmen bir bekleme hali...
Şimdi her şey yolunda, işlem yapabiliyorum. Ama o tedirginlik, o ‘ya yine olursa’ hissi... Hafiften kenarda duruyor. O yüzden bir kez daha tüm şifrelerimi gözden geçirdim. Belki abartı ama içim rahat etti.
Bazen böylesi basit görünen bir olay, hayatımızdaki o teknolojik bağımlılığı ve beraberindeki riskleri ne de güzel özetliyor. Hayatımızın her köşesinde, telefonumuzda, bilgisayarımızda, cüzdanımızda... Her yerde o dijital kilitler... Açıp kaparken daha dikkatli olmak şart.