OrchidSpectrum
Kayıtlı Kullanıcı
O hafta neydi öyle, bir pazar sabahıydı galiba, çayı demlemişim, ekranda o lanet bildirim... Hesapta bloke! Aman Allah’ım, bir anda bütün planlar, o hafta yapılacak ödemeler, hatta o anki kahvaltı bile boğazımda düğümlendi. Sanki bütün dünya üstüme yıkılmıştı. O anki çaresizlik hissini kim bilir kaç kez yaşadınız değil mi? İşte o an, o ilk şok anında ne yapmanız gerektiğini bilmek, inanın bana, altın değerinde.
Bir dostum vardı, yıllar önce, böyle bir bloke yüzünden acil bir ameliyatı neredeyse erteleyecekti. Parası hesapta duruyor ama dokunamıyor, çıldıracak gibiydi. Bankayla, avukatıyla koşuşturmaktan nefesi kesildi. O günden sonra, böyle durumlarda atılacak ilk adımın aslında paniklemek değil, nefes almak ve doğru adımları atmak olduğunu anladım. Hani derler ya, "ilk 24 saat", banka blokesinde bu süre, bazen tüm sürecin kaderini belirler.
Bir keresinde, bankadaki bir tanıdığım anlatmıştı; adamın borcu yok, haciz kararı yok, ama hesap kitlenmiş. Meğer e-devletten bir uyarı gelmiş, o da görmemiş. Ne bileyim, belki spam klasörüne düşmüş, belki bildirim sesi kapalıymış... Yani demem o ki, bu tür durumlar çoğu zaman sizin hatanızdan ya da büyük bir borcunuzdan kaynaklanmıyor, bazen sadece minik bir gözden kaçırma, bir tebligat eksikliği yüzünden yaşanıyor. E-devlet bildirimlerini, hele ki tebligat kutusunu, düzenli kontrol etmek, hele bu devirde... Ne diyeyim, zorunluluk, hayat memat meselesi olmuş sanki.
Hani derler ya, "ateş düştüğü yeri yakar." Sen hesabında o parayı görüyorsun ama bir türlü erişemiyorsun. Bazen bir kuruşluk bir cezadan, bazen de "şu borcunuzu ödemediniz" diye gelen bir yazıdan kaynaklanıyor bu durumlar. İşte tam da bu yüzden, bankadan bir bloke bildirimi aldığınızda, ilk işiniz "kimden geldi bu, hangi kuruma ait?" diye sorgulamak olmalı. GİB mi, SGK mı, icra dairesi mi? Belki de alakasız, çok eski bir durumun küçücük bir kalıntısı...
Bir banka müdürü arkadaşım, "Müşteriler arıyor, 'hesabıma neden el konuldu?' diye bağırıyorlar. Biz de bilmiyoruz ki ilk anda," demişti. İşte bu yüzden, o ilk şoku atlattıktan sonra, bankanın müşteri hizmetleriyle sakin ve net bir şekilde iletişime geçmek lazım. "Hesabımdaki bloke neden kaynaklanıyor? Hangi kurumdan geldi bu emir?" Bu soruları sormak, size yol haritası çizdirir. Boşuna sağa sola koşuşturmayın, doğru kapıya gitmek için önce kapının kime ait olduğunu öğrenin abi.
Ne kadar da garip değil mi? Bir sabah uyanıyorsunuz, normal rutinleriniz var, ödemeleriniz var, her şey yolunda. Sonra bir bakıyorsunuz, sistem sizi dışarı atmış. İşte bu anlarda o "panik yapma" hissiyle mücadele etmek gerçekten zor. Ama emin olun, soğukkanlılık, bu sürecin en kritik anahtarı. Hızlıca kimden geldiğini öğrenip o kurumla iletişime geçmek, bazen sadece bir telefonla, bir iki belge göndermeyle çözülebilecek basit bir durumu, günlerce süren bir çileye dönüştürmekten kurtarır sizi, vallahi.
Mesela bazı durumlarda, o blokenin nedeni gerçekten çok basit bir vergi borcu olabiliyor. Belki trafik cezası, belki küçük bir harç. Ama siz panikle bankayı, avukatı ararken, o borç durmaya devam ediyor. Hatta bazen, o borcu hemen ödemeniz, blokenin anında kalkmasını sağlayabilir. Ama bunu bilmeden, sadece "bloke var" diyerek ortalığı ayağa kaldırırsanız... boşuna vakit kaybedersiniz, boşuna stres yaşarsınız. Doğru bilgiye ulaşmak, her şeyin başında geliyor, her zaman.
Yılların verdiği tecrübeyle söyleyebilirim ki, bu tür durumların çoğu zaman küçük bir ihmalden ya da bilgi eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz. Banka size 'biz bu emri uyguladık' der, haklıdır da. Önemli olan o emrin kaynağını öğrenmek, o kaynağa ulaşmak ve varsa o küçük borcu kapatmak. Bazen o kadar basit oluyor ki, inanamazsınız... Bir bakmışsınız, "çözüldü" diyorlar, bir oh çekiyorsunuz derin bir nefesle... Sanki üzerinizden tonlarca yük kalkmış gibi. İşte bu hafifliği hissetmek için, o ilk andaki doğru adımlar şart.
Sonuçta kimsenin zamanı da, sinirleri de çöp değil. Banka blokesi gibi durumlar zaten yeterince gerginlik yaratıyor. Üstüne bir de ne yapacağını bilememenin getirdiği o çaresizlik... Benim size tavsiyem; sakin kalın, durumu netleştirin, doğru adrese gidin. Unutmayın, bu tür durumlar kimsenin başına gelmesin istersiniz ama geldiğinde de hazırlıklı olmak, süreci en az hasarla atlatmanın tek yolu.
Bir dostum vardı, yıllar önce, böyle bir bloke yüzünden acil bir ameliyatı neredeyse erteleyecekti. Parası hesapta duruyor ama dokunamıyor, çıldıracak gibiydi. Bankayla, avukatıyla koşuşturmaktan nefesi kesildi. O günden sonra, böyle durumlarda atılacak ilk adımın aslında paniklemek değil, nefes almak ve doğru adımları atmak olduğunu anladım. Hani derler ya, "ilk 24 saat", banka blokesinde bu süre, bazen tüm sürecin kaderini belirler.
Bir keresinde, bankadaki bir tanıdığım anlatmıştı; adamın borcu yok, haciz kararı yok, ama hesap kitlenmiş. Meğer e-devletten bir uyarı gelmiş, o da görmemiş. Ne bileyim, belki spam klasörüne düşmüş, belki bildirim sesi kapalıymış... Yani demem o ki, bu tür durumlar çoğu zaman sizin hatanızdan ya da büyük bir borcunuzdan kaynaklanmıyor, bazen sadece minik bir gözden kaçırma, bir tebligat eksikliği yüzünden yaşanıyor. E-devlet bildirimlerini, hele ki tebligat kutusunu, düzenli kontrol etmek, hele bu devirde... Ne diyeyim, zorunluluk, hayat memat meselesi olmuş sanki.
Hani derler ya, "ateş düştüğü yeri yakar." Sen hesabında o parayı görüyorsun ama bir türlü erişemiyorsun. Bazen bir kuruşluk bir cezadan, bazen de "şu borcunuzu ödemediniz" diye gelen bir yazıdan kaynaklanıyor bu durumlar. İşte tam da bu yüzden, bankadan bir bloke bildirimi aldığınızda, ilk işiniz "kimden geldi bu, hangi kuruma ait?" diye sorgulamak olmalı. GİB mi, SGK mı, icra dairesi mi? Belki de alakasız, çok eski bir durumun küçücük bir kalıntısı...
Bir banka müdürü arkadaşım, "Müşteriler arıyor, 'hesabıma neden el konuldu?' diye bağırıyorlar. Biz de bilmiyoruz ki ilk anda," demişti. İşte bu yüzden, o ilk şoku atlattıktan sonra, bankanın müşteri hizmetleriyle sakin ve net bir şekilde iletişime geçmek lazım. "Hesabımdaki bloke neden kaynaklanıyor? Hangi kurumdan geldi bu emir?" Bu soruları sormak, size yol haritası çizdirir. Boşuna sağa sola koşuşturmayın, doğru kapıya gitmek için önce kapının kime ait olduğunu öğrenin abi.
Ne kadar da garip değil mi? Bir sabah uyanıyorsunuz, normal rutinleriniz var, ödemeleriniz var, her şey yolunda. Sonra bir bakıyorsunuz, sistem sizi dışarı atmış. İşte bu anlarda o "panik yapma" hissiyle mücadele etmek gerçekten zor. Ama emin olun, soğukkanlılık, bu sürecin en kritik anahtarı. Hızlıca kimden geldiğini öğrenip o kurumla iletişime geçmek, bazen sadece bir telefonla, bir iki belge göndermeyle çözülebilecek basit bir durumu, günlerce süren bir çileye dönüştürmekten kurtarır sizi, vallahi.
Mesela bazı durumlarda, o blokenin nedeni gerçekten çok basit bir vergi borcu olabiliyor. Belki trafik cezası, belki küçük bir harç. Ama siz panikle bankayı, avukatı ararken, o borç durmaya devam ediyor. Hatta bazen, o borcu hemen ödemeniz, blokenin anında kalkmasını sağlayabilir. Ama bunu bilmeden, sadece "bloke var" diyerek ortalığı ayağa kaldırırsanız... boşuna vakit kaybedersiniz, boşuna stres yaşarsınız. Doğru bilgiye ulaşmak, her şeyin başında geliyor, her zaman.
Yılların verdiği tecrübeyle söyleyebilirim ki, bu tür durumların çoğu zaman küçük bir ihmalden ya da bilgi eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz. Banka size 'biz bu emri uyguladık' der, haklıdır da. Önemli olan o emrin kaynağını öğrenmek, o kaynağa ulaşmak ve varsa o küçük borcu kapatmak. Bazen o kadar basit oluyor ki, inanamazsınız... Bir bakmışsınız, "çözüldü" diyorlar, bir oh çekiyorsunuz derin bir nefesle... Sanki üzerinizden tonlarca yük kalkmış gibi. İşte bu hafifliği hissetmek için, o ilk andaki doğru adımlar şart.
Sonuçta kimsenin zamanı da, sinirleri de çöp değil. Banka blokesi gibi durumlar zaten yeterince gerginlik yaratıyor. Üstüne bir de ne yapacağını bilememenin getirdiği o çaresizlik... Benim size tavsiyem; sakin kalın, durumu netleştirin, doğru adrese gidin. Unutmayın, bu tür durumlar kimsenin başına gelmesin istersiniz ama geldiğinde de hazırlıklı olmak, süreci en az hasarla atlatmanın tek yolu.