IndigoMarigold
Kayıtlı Kullanıcı
Aniden ekranı saran o nahoş kırmızı şerit... Hesaplarına uygulanan icra blokesi ibaresiyle yüzleşen bir vatandaşın yüreğine inen ağırlık, tarif edilemez bir felaketin habercisi gibiydi. Birikimleri, belki de o anki en temel ihtiyaçlarını karşılayacak nakit akışı, adeta bir tünelin ucundaki ışık gibi söndürülmüştü. Telefon tuşlarına koşarcasına basıp bankasının çağrı merkezine ulaşma çabaları, otomatize sesin soğuk ve mesafeli tonuyla birleşince, çaresizlik hissi katmerleniyordu. Hani derler ya, "dünya başına yıkıldı..." işte tam da öyle.
Şimdi ne olacaktı? Hemen banka şubesine mi koşulacaktı, o bitmek bilmez kuyruklara mı girilecekti, saatlerce bekleyip, bir memurun insafına mı kalınacaktı? Zaten gün boyu devam eden koşuşturmanın arasına bir de bu bürokratik çile mi eklenecekti? Geleneksel yöntemler, mevcut durumun aciliyetini düşündükçe insana boğucu bir labirent hissi veriyordu. Oysa bilinenin aksine, bu devirde dijitalleşme denilen o sihirli anahtar, bu kilitli kapıyı aralayabilir miydi acaba, kim bilir...
İnternet dehlizlerinde, forum sayfalarında, hatta o çok bilindik sosyal medya gruplarında yapılan kısacık bir arama bile, ufukta beliren o küçük ışığı fark etmesini sağladı. "Banka şubesine gitmeden icra blokesi kaldırma" gibi cümleler, ilk anda kulağa imkansız, hatta fantastik gelse de, altında yatan teknik altyapı hiç de öyle değildi. e-Devlet kapısı üzerinden yapılan sorgulamalar, UYAP sistemindeki entegrasyonlar... Sanki tüm bu karmaşık mekanizma, nihayetinde vatandaşın lehine çalışmaya başlamıştı, abi ya.
Sürecin anahtarı, adeta bir şifre gibi, e-Devlet üzerinde yatan o erişilebilirlikteydi. Buradan açılan bir pencereyle doğrudan UYAP Vatandaş Portalına geçiş, adeta bir köprü görevi görüyordu. İcra dairesinden gelen tebligatın akıbeti, ödemenin yapıldığına dair makbuzlar, ya da alacaklı tarafın muvafakatnamesi... Tüm bu evrakların elektronik ortamda sorgulanabilmesi, hatta ve hatta bazı durumlarda bu portal üzerinden ilgili birimlere iletilebilmesi... Normalde günlerce sürecek o evrak takibi, dakikalar içine sıkıştırılmıştı. Vallahi billahi, inanılmaz bir kolaylık.
Peki ya banka tarafı? Fiziksel bir muhatap olmadan, bu blokenin banka sisteminden nasıl kaldırılacağı sorusu, haklı bir endişe kaynağıydı. İşte burada, bankaların kendi iç sistemlerindeki dijital entegrasyonlar devreye giriyordu. UYAP'tan gelen terkin taleplerinin bankaların merkez sistemlerine anlık düşmesi, ilgili hesap üzerindeki haciz kaydının otomatik olarak işlenmesi... Bazı durumlarda, mobil bankacılık uygulamaları üzerinden bile, 'haciz kaldırma' ya da 'bloke durumu sorgulama' gibi menülerde, durumun güncel halini görmek mümkün oluyordu. Gelenekselci zihinlerin asla kabullenemeyeceği bir hız, bir otomasyon...
Aslında meselenin özü, alacaklı tarafından borcun kapatıldığına dair o kesin bilginin, sistemlere doğru ve eksiksiz bir şekilde yansımasıydı. Bu, ya borcun banka aracılığıyla ödenip dekontunun sisteme yüklenmesiyle, ya da alacaklının bizzat icra dairesine gidip "bu borç ödenmiştir, haczin kaldırılmasını talep ediyorum" beyanında bulunmasıyla gerçekleşiyordu. Bu beyan, UYAP üzerinden anında ilgili birimlere düşüyor, ardından bankacılık entegrasyonları sayesinde bloke kalkış süreci tetikleniyordu. Bilgisayar ekranında görünen o 'blokeli' ibaresinin 'serbest'e dönüştüğünü görmek... O anki rahatlama...
Günler sürecek, belki de haftalar alacak bir sürecin, sadece birkaç saatlik dijital okuryazarlık ve doğru yönlendirme ile atlatılması... Bu, sadece bir icra blokesi kaldırma hikayesi değil, aynı zamanda değişen dünya düzeninde, devletin ve bankacılık sektörünün teknolojiye ayak uydurma çabasının da bir göstergesiydi. O vatandaş, belki de hayatının en stresli anlarından birini, hiç beklemediği bir konforla, evinden, belki de iş yerinden ayrılmadan, o koltuğundan bile kalkmadan çözüme kavuşturmuştu. Bu, vallahi başarıydı, billahi başarıydı.
Şimdi ne olacaktı? Hemen banka şubesine mi koşulacaktı, o bitmek bilmez kuyruklara mı girilecekti, saatlerce bekleyip, bir memurun insafına mı kalınacaktı? Zaten gün boyu devam eden koşuşturmanın arasına bir de bu bürokratik çile mi eklenecekti? Geleneksel yöntemler, mevcut durumun aciliyetini düşündükçe insana boğucu bir labirent hissi veriyordu. Oysa bilinenin aksine, bu devirde dijitalleşme denilen o sihirli anahtar, bu kilitli kapıyı aralayabilir miydi acaba, kim bilir...
İnternet dehlizlerinde, forum sayfalarında, hatta o çok bilindik sosyal medya gruplarında yapılan kısacık bir arama bile, ufukta beliren o küçük ışığı fark etmesini sağladı. "Banka şubesine gitmeden icra blokesi kaldırma" gibi cümleler, ilk anda kulağa imkansız, hatta fantastik gelse de, altında yatan teknik altyapı hiç de öyle değildi. e-Devlet kapısı üzerinden yapılan sorgulamalar, UYAP sistemindeki entegrasyonlar... Sanki tüm bu karmaşık mekanizma, nihayetinde vatandaşın lehine çalışmaya başlamıştı, abi ya.
Sürecin anahtarı, adeta bir şifre gibi, e-Devlet üzerinde yatan o erişilebilirlikteydi. Buradan açılan bir pencereyle doğrudan UYAP Vatandaş Portalına geçiş, adeta bir köprü görevi görüyordu. İcra dairesinden gelen tebligatın akıbeti, ödemenin yapıldığına dair makbuzlar, ya da alacaklı tarafın muvafakatnamesi... Tüm bu evrakların elektronik ortamda sorgulanabilmesi, hatta ve hatta bazı durumlarda bu portal üzerinden ilgili birimlere iletilebilmesi... Normalde günlerce sürecek o evrak takibi, dakikalar içine sıkıştırılmıştı. Vallahi billahi, inanılmaz bir kolaylık.
Peki ya banka tarafı? Fiziksel bir muhatap olmadan, bu blokenin banka sisteminden nasıl kaldırılacağı sorusu, haklı bir endişe kaynağıydı. İşte burada, bankaların kendi iç sistemlerindeki dijital entegrasyonlar devreye giriyordu. UYAP'tan gelen terkin taleplerinin bankaların merkez sistemlerine anlık düşmesi, ilgili hesap üzerindeki haciz kaydının otomatik olarak işlenmesi... Bazı durumlarda, mobil bankacılık uygulamaları üzerinden bile, 'haciz kaldırma' ya da 'bloke durumu sorgulama' gibi menülerde, durumun güncel halini görmek mümkün oluyordu. Gelenekselci zihinlerin asla kabullenemeyeceği bir hız, bir otomasyon...
Aslında meselenin özü, alacaklı tarafından borcun kapatıldığına dair o kesin bilginin, sistemlere doğru ve eksiksiz bir şekilde yansımasıydı. Bu, ya borcun banka aracılığıyla ödenip dekontunun sisteme yüklenmesiyle, ya da alacaklının bizzat icra dairesine gidip "bu borç ödenmiştir, haczin kaldırılmasını talep ediyorum" beyanında bulunmasıyla gerçekleşiyordu. Bu beyan, UYAP üzerinden anında ilgili birimlere düşüyor, ardından bankacılık entegrasyonları sayesinde bloke kalkış süreci tetikleniyordu. Bilgisayar ekranında görünen o 'blokeli' ibaresinin 'serbest'e dönüştüğünü görmek... O anki rahatlama...
Günler sürecek, belki de haftalar alacak bir sürecin, sadece birkaç saatlik dijital okuryazarlık ve doğru yönlendirme ile atlatılması... Bu, sadece bir icra blokesi kaldırma hikayesi değil, aynı zamanda değişen dünya düzeninde, devletin ve bankacılık sektörünün teknolojiye ayak uydurma çabasının da bir göstergesiydi. O vatandaş, belki de hayatının en stresli anlarından birini, hiç beklemediği bir konforla, evinden, belki de iş yerinden ayrılmadan, o koltuğundan bile kalkmadan çözüme kavuşturmuştu. Bu, vallahi başarıydı, billahi başarıydı.