Borç tecil etmek... Ah, o süreç! Sanki bir labirente girmek gibi. Yıllar önce bir tanıdığımın başına gelmişti, o zamanlar gençtik tabii, pek anlamazdık bu işlerden. Ama şimdi düşünüyorum da, ne kadar stresli bir durumdur. Devlet kapısına gidiyorsun, borcunu ötelemek istiyorsun, haklısın da belki, işler yolunda gitmiyor, ama karşına bir sürü engel çıkıyor.
En büyük engellerden biri de ne biliyor musun? Ek teminat istemeleri. Yani zaten borcun var, onu ödeyemiyorsun diye tecil istiyorsun, bir de üzerine ek teminat... Vallahi insanı çileden çıkarır. Ne istiyorlar mesela? İpotek mi, kefil mi? Yoksa daha neler neler...
Bir keresinde, bir arkadaşımın babası, küçük bir esnaftı, borcunu tecil ettirmek istedi. Adamcağızın zaten evi barkı ipotekliydi, bankalara bir sürü borcu vardı. Bir de devlet, ek teminat istedi. Adam ne yapsın? Gidecek bir kapısı bile kalmamıştı. Sonra ne oldu dersin? Mecburen borcunu yapılandırdı, daha da batağa saplandı. Yani, demem o ki, bu teminat işi, çok can yakıyor.
Şimdi diyeceksin ki, "E abi, devlet de kendini sağlama almak zorunda değil mi?" Haklısın, bir yandan da devleti anlamak lazım. Ama yani, biraz da insaflı olmak gerekmez mi? Zaten zor durumda olan insanlara, bir de bu kadar yüklenmek doğru mu? Bilmiyorum, kafamda deli sorular...
Peki, ne yapılabilir bu durumda? Bence, öncelikle borcunu tecil ettirmeden önce, tüm seçenekleri değerlendirmek lazım. Belki bir bankayla anlaşmak, belki bir tanıdıktan borç almak... Yani, tecil seçeneği en son çare olmalı. Bir de, tecil edeceksen, ek teminat istemeyecek bir yol bulmaya çalış. Araştır, soruştur, belki bir açık kapı bulursun.
Unutma, her şeyin bir çözümü vardır. Belki biraz zaman alır, belki biraz uğraştırır, ama sonunda bir yolunu bulursun. Yeter ki, umudunu kaybetme. Abi ya, hayat bu işte, inişli çıkışlı. Bazen dibe vurursun, bazen de zirveye çıkarsın. Ama önemli olan, her zaman ayağa kalkmayı bilmek.
Tecil işi de böyle işte. Belki seni biraz yorar, biraz üzer, ama sonunda bir nefes almanı sağlar. Ama dikkat et, tecil ettirdiğin borcu da unutma. Yani, o borcu da bir an önce ödemeye çalış. Yoksa, sonra daha büyük sorunlarla karşılaşırsın, demedi deme. Aman ha!
En büyük engellerden biri de ne biliyor musun? Ek teminat istemeleri. Yani zaten borcun var, onu ödeyemiyorsun diye tecil istiyorsun, bir de üzerine ek teminat... Vallahi insanı çileden çıkarır. Ne istiyorlar mesela? İpotek mi, kefil mi? Yoksa daha neler neler...
Bir keresinde, bir arkadaşımın babası, küçük bir esnaftı, borcunu tecil ettirmek istedi. Adamcağızın zaten evi barkı ipotekliydi, bankalara bir sürü borcu vardı. Bir de devlet, ek teminat istedi. Adam ne yapsın? Gidecek bir kapısı bile kalmamıştı. Sonra ne oldu dersin? Mecburen borcunu yapılandırdı, daha da batağa saplandı. Yani, demem o ki, bu teminat işi, çok can yakıyor.
Şimdi diyeceksin ki, "E abi, devlet de kendini sağlama almak zorunda değil mi?" Haklısın, bir yandan da devleti anlamak lazım. Ama yani, biraz da insaflı olmak gerekmez mi? Zaten zor durumda olan insanlara, bir de bu kadar yüklenmek doğru mu? Bilmiyorum, kafamda deli sorular...
Peki, ne yapılabilir bu durumda? Bence, öncelikle borcunu tecil ettirmeden önce, tüm seçenekleri değerlendirmek lazım. Belki bir bankayla anlaşmak, belki bir tanıdıktan borç almak... Yani, tecil seçeneği en son çare olmalı. Bir de, tecil edeceksen, ek teminat istemeyecek bir yol bulmaya çalış. Araştır, soruştur, belki bir açık kapı bulursun.
Unutma, her şeyin bir çözümü vardır. Belki biraz zaman alır, belki biraz uğraştırır, ama sonunda bir yolunu bulursun. Yeter ki, umudunu kaybetme. Abi ya, hayat bu işte, inişli çıkışlı. Bazen dibe vurursun, bazen de zirveye çıkarsın. Ama önemli olan, her zaman ayağa kalkmayı bilmek.
Tecil işi de böyle işte. Belki seni biraz yorar, biraz üzer, ama sonunda bir nefes almanı sağlar. Ama dikkat et, tecil ettirdiğin borcu da unutma. Yani, o borcu da bir an önce ödemeye çalış. Yoksa, sonra daha büyük sorunlarla karşılaşırsın, demedi deme. Aman ha!