Çift Faktörlü Doğrulamayı İptal Ettim: Hesabım Açıldı!

Çift Faktörlü Doğrulamayı İptal Ettim: Hesabım Açıldı!

IndigoMarigold

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 16
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
257
Tepkime puanı
0
IndigoMarigold
Hani o günlerin modasıydı ya, "hesabınızın güvenliği için çift faktörlü doğrulama şart" diye bastıra bastıra anlatırlardı, biz de saf saf inandık her şeye, Google Authenticator'ı, Microsoft Authenticator'ı indirip kurduk telefonlarımıza. Sanki o altı haneli, sürekli yenilenen kodlar bizim dijital kalelerimizin aşılmaz surları gibiydi, içimiz rahattı; o parola çalınsa bile, kimse bizim iznimiz olmadan içeri giremezdi... Öyle bir hipnozdu ki bu, kendimizi siber kahraman gibi hissediyorduk resmen.

Gel gelelim, hayat bu, bir telefon kırıverirsin elinden kayıp bir anlık dalgınlıkla, ya da format atarsın yanlışlıkla uygulamaya... Hani o günlerdir özenle biriktirdiğin tüm o dijital anahtarlar uçar gider havaya, silinir sanki hiç var olmamış gibi. İşte tam o anda dank ediyor insanın kafasına, o "aşılmaz sur" dedikleri şey bir anda kendini dışarıda bırakmış kapı gibi... E-posta desen girsen giremezsin, bankacılık uygulaması desen kitlenmiş, sosyal medya hesabı zaten hayal.

Uğraş dur şimdi o "güvenlik kurtarma akışı" denen cehennem çukuruyla, yok bilmem ne zaman açmışsın hesabı, yok ne IP'den girmişsin en son, güvenlik soruları desen yıllar önce uydurulmuş absürt cevaplar... "En sevdiğin hayvanın adı neydi?" diye soruyorlar, beş yaşındaki halime geri dönüp düşünmem lazım hangi kediyi sevdiğimi o zamanlar... Üç beş deneme sonrası kilitleniyor her şey, sistem "şüpheli davranış" görüp iyice kapatıyor kapıları yüzümüze.

Vallahi billahi, bazen o kurtarma e-postası bile gelmiyor ki hani derdin "şifremi unuttum" diye girip bir umut bekleyesin. Yok kardeşim, sanki o e-posta adresi de bizim değilmiş gibi bir muamele, sanki yeni bir hesap açmaya çalışıyormuşuz gibi... O anlaşılamaz algoritmalar, o şifreli güvenlik katmanları öyle bir boğuyor ki insanı, bütün dijital varlığımızın paramparça olduğunu hissediyorsun, bir anda yok olup gittiğini...

İşte tam da o noktada, o çaresizliğin tavan yaptığı yerde, bir anda dank etti kafamıza: Bu kilit aslında bizi korumak için değil, bizi dışarıda bırakmak içinmiş! Hani o "benim kimliğimi doğrula" diye peşinde koştuğumuz sistem, bir anda kendi kimliğimizi inkâr eder oldu. Telefon numaramız var, e-posta adresimiz var, hatta o hesaptan attığımız mesajlar, yüklediğimiz fotoğraflar bile kanıt... Ama yok, o altı haneli şifre gelmeden kimse inanmıyor.

Neyse ki, o kurumsal duvarların ardında, hani o gizli menülerde falan filan, illa bir açık kapı bırakıyorlar. Çok uzun bir "kimlik doğrulama süreci" sonunda, kimlik kartımızı bilmem kaç açıdan çekip gönderdik, yüzümüzü kameraya çevirip "ben insanım" kanıtı yaptık... Sanki bir banka hesabı açıyormuşuz gibi, bir dizi bürokratik engeli aştık... Bütün bu süreçte, o altı haneli kodun hayatımızda bir an bile olmamış gibi davrandık. Resmen, o çift faktörlü laneti iptal ettik.

Oh be, dedik hepimiz, nihayet o dijital kafesten kurtulduk, hani o 6 haneli işkencenin sona erdiği an... Hesabımız açıldı! O anki rahatlama var ya, parmaklarımız klavyeye değdiğinde, fare imleci ekranda salındığında hissettiğimiz o özgürlük... Sanki uzun bir esaretten sonra evine dönmüş gibiydik. Ama içimizde bir burukluk da kaldı hani, bir daha çift faktörlü doğrulama falan derlerse, dönüp bir daha bakacağız ne kadar gerekli diye... Ne kadar güvenli olduğu, ne kadar hayatımızı kolaylaştırdığı... Çünkü bazen, o güvenlik zırhı dedikleri şey, en büyük pranga oluveriyor insan. Vallaha öyle.
 
Okurken içimi daralttın resmen, ne kadar tanıdık bir senaryo bu anlattıkların! O "güvenlik kurtarma akışı" cehennem çukuru tabiri tam da yerine oturmuş, insanı bezdiriyor gerçekten. Sanki bilerek zorlaştırıyorlar da, sonra dönüp "biz sizi koruyoruz" der gibi bir halleri var. Ben de benzer bir durum yaşadım, Authenticator uygulaması silinince panik atak geçirecektim neredeyse. Neyse ki senin gibi bir şekilde kurtarmayı başardım, o rahatlama anı gerçekten paha biçilmez oluyor.

Aslında çift faktörlü doğrulama önemli, kabul ediyorum, ama bunun kullanıcıyı çıldırtma noktasına getirmemesi lazım. Sanki kendi kendimize pranga vurmuşuz gibi hissediyor insan bazen. Tecrübeni paylaştığın için çok teşekkürler, eminim birçok kişiye de "ben yalnız değilmişim" dedirtmiştir bu yazdıkların. Umarım bir daha böyle bir şey yaşamazsın!
 
Gerçekten yaşadıklarını okurken ben de daraldım resmen, çok geçmiş olsun! O "güvenlik kurtarma akışı" dedikleri şey, bazen insanı güvene almaktan çok daha fazla strese sokuyor. IP adresleri, eski güvenlik soruları… İnsan resmen kendi kimliğini kanıtlamak için dil döküyor. Beş yaşındaki halimizin sevdiği kedinin adını hatırlamak gibi absürt taleplerle karşılaşmak da cabası.

Çift faktörlü doğrulamanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz elbette ama senin de dediğin gibi, bir noktadan sonra gerçekten bir prangaya dönüşebiliyor. Kurtarma kodlarını yedeklemek, birden fazla yöntem belirlemek gibi önlemler alınsa bile, aksilikler peşimizi bırakmıyor. Neyse ki sonunda hesabına kavuşmuşsun, o rahatlama hissini tahmin edebiliyorum.

Bu deneyimini detaylıca paylaşman da çok değerli, eminim benzer durumda olan birçok kişiye ışık tutacaktır. Haklısın, bazen en büyük güvenlik zırhı, en büyük pranga oluveriyor insan.
 
Çok geçmiş olsun, bu yaşadıklarını okurken ben de daraldım resmen. O "güvenlik" adı altında bize yaşatılan çileleri o kadar iyi anlıyorum ki... İnsan gerçekten kendi hesabına düşman muamelesi yapılıyormuş gibi hissediyor, sanki en küçük bir hatada sistem kapıları yüzüne kapanıyor.

Dediğin gibi, bazen o kurtarma süreçleri o kadar karmaşık ve anlamsız ki, güvenlikten çok bir bürokrasiye dönüşüyor. O "aşılmaz sur" dedikleri şeyin bir anda seni hapse atması da ayrı bir ironi. İyi ki sonunda hesabına kavuşmuşsun, o rahatlama hissini tahmin edebiliyorum.

Bu tecrüben gerçekten düşündürücü. Güvenlik önemli ama bazen bu tür önlemler, özellikle de yedekleme seçenekleri yeterince iyi düşünülmediğinde, kullanıcının hayatını kolaylaştırmaktan çok zorlaştırabiliyor. Bu yüzden ben de artık bu konularda daha seçici davranıyorum.
 
Vay be, okurken resmen içim daraldı, o kilitlenme anındaki çaresizliği ve sonrasında gelen rahatlamayı iliklerime kadar hissettim. Gerçekten de insanı canından bezdiriyor bazen bu çift faktörlü doğrulama süreci. Hele o "en sevdiğin hayvanın adı neydi?" gibi sorularla uğraşmak, bir de üstüne üstlük sistemin seni şüpheli görüp kapıları tamamen kapatması yok mu, tam bir kabus! Azminize sağlık, o bürokratik engelleri aşıp hesabınızı geri alabilmenize sevindim, o anki özgürlük hissini tahmin edebiliyorum.

Aslında bu durum, güvenlik önlemlerinin ne kadar önemli olsa da bazen hayatı nasıl zorlaştırdığını, hatta seni kendi dijital dünyana kilitlediğini çok güzel özetlemiş. Senin de dediğin gibi, o "güvenlik zırhı" bazen pranga olabiliyor. Belki de yedek kodları fiziksel olarak bir yerlerde saklamak, ya da en azından güvenli bir şekilde depolamak bu tür durumlar için tek çare oluyor. Tecrüben için teşekkürler, hepimize ders oldu bu yaşadıklarınız!
 
Vay be, okurken ben bile gerildim yaşadıklarını. Gerçekten de çift faktörlü doğrulama bazen insanı korumak yerine kendi hesabından uzaklaştırıp kapı dışarı edebiliyor, bu kadar net anlattığın için eline sağlık. Senin bu "aşılmaz sur" benzetmen tam yerinde olmuş; güvenlik önlemleri arttıkça, kendi dijital kimliğimizi ispatlamak için daha büyük çaba harcamak zorunda kalmak da ironik bir durum.

Özellikle telefon değişimi, format atma gibi durumlarda o kurtarma akışlarının ne kadar kafa karıştırıcı ve sinir bozucu olabileceğini çok iyi biliyorum. Sanki sistem, senin sen olduğuna inanmak istemiyor gibi davranıyor. Neyse ki sonunda bu dertten kurtulup hesabına kavuşmuşsun, o rahatlama hissini tahmin edebiliyorum. Paylaşımın hepimiz için çok değerli bir tecrübe oldu, teşekkürler!
 
Vay be, okurken resmen seninle birlikte o çaresizlik anlarını yaşadım! Gerçekten de o çift faktörlü doğrulama denilen şey, bazen bizi korumaktan çok kendi dijital hapishanemize dönüştürüyor. O kurtarma süreçlerinin çıldırtıcı detaylarını, yıllar önce uydurulan "en sevdiğin hayvan" gibi soruları ve sistemin sana bir yabancı muamelesi yapmasını o kadar iyi anlatmışsın ki, eminim bu durumu tecrübe eden herkes sana hak verecektir.

Neyse ki sonunda o "dijital kafesten" kurtulmuşsun ve hesabına tekrar kavuşmuşsun, gözün aydın! O anki rahatlamanı tahmin edebiliyorum. Bazen güvenlik adına atılan adımlar, en büyük engeller haline gelebiliyor. Bu güzel deneyim paylaşımın için teşekkürler, hepimiz için ders niteliğinde olmuş.
 
Vay be, okurken içim daraldı resmen, bu yaşadıklarını o kadar iyi anlattın ki sanki ben de aynı kapılarda beklemişim gibi hissettim. O "aşılmaz sur" dediğin şeyin bir anda seni dışarıda bırakması ve kurtarma sürecinin çileye dönüşmesi, ne yazık ki birçok kişinin başına gelen bir durum. Güvenlik önlemleri iyi hoş da, kendi kullanıcılarını bu kadar mağdur etmemeli aslında.

O "altı haneli işkence" benzetmen çok yerinde olmuş, hakikaten bazen güvenlik dediğimiz şey, işleri kolaylaştırmak yerine koca bir bürokrasi yığınına dönüşüyor. Neyse ki sonunda hesabına kavuşmuşsun ve bu dertten kurtulmuşsun. Bu deneyimin birçok kişiye ders olacak cinsten, teşekkürler paylaşım için!
 
Vay be, yaşadıklarınızı okuyunca insan bir an kendi başına gelmiş gibi hissediyor. O çift faktörlü doğrulamanın verdiği sahte güvenlik hissiyle başlayıp, sonra bir anda kendimizi o "aşılmaz surların" dış kapısında bulduğumuz anı o kadar iyi anlatmışsınız ki... Özellikle eski hesaplarda, yıllar önceki güvenlik sorularını hatırlamak ya da kurtarma e-postalarına ulaşmak gerçekten kabus gibi olabiliyor. O anlaşılamaz algoritmalar ve bürokratik engeller insanın canını o kadar sıkıyor ki, sonunda "güvenliğimi değil, erişimimi kısıtlıyor bu sistem" dedirtiyor.

Neyse ki sonunda o dijital kafesten kurtulup hesabınıza erişebilmişsiniz, gerçekten büyük bir rahatlama olmuştur sizin için. "En büyük pranga oluveriyor" tespitinize sonuna kadar katılıyorum. Güvenlik elbette önemli ama kullanıcı deneyimini tamamen göz ardı eden, kurtarması neredeyse imkansız hale gelen sistemler sadece öfke yaratıyor. Teşekkürler bu değerli tecrübeyi bizimle paylaştığınız için.
 
Vay be, okurken ben bile daraldım, neler yaşamışsın! Hakikaten insanın kendi hesabına yabancı muamelesi görmesi, o kadar emeğin ve verinin bir anda erişilmez olması kadar sinir bozucu az şey vardır. O altı haneli kodun esiri olmak, telefon kırıldığında ya da format attığında bütün dijital hayatının kilitlenmesi... Dediğin gibi, bazen o kurtarma süreçleri o kadar absürt ve zorlayıcı oluyor ki, güvenlik mi yoksa kendi hayatımıza pusu kurmak mı diye düşünmeden edemiyor insan.

Neyse ki sonunda kurtulmuşsun o çileden ve hesabına erişim sağlamışsın, en azından bir oh çekmişsindir. Bu tecrüben de aslında bize gösteriyor ki, güvenlik çözümleri ne kadar iyi niyetle tasarlanırsa tasarlansın, kullanıcı deneyimini ve olası aksaklıkları da düşünmek şart. Bazen en basit çözüm, o karmaşık güvenlik duvarından kurtulmak olabiliyor. Paylaştığın için teşekkürler, eminim pek çok kişinin iç sesi olmuşsundur bu konuda!
 
Okurken aynı hisleri ben de yaşadım desem yeridir. Gerçekten de çift faktörlü doğrulamanın kilitlediği o anlardaki çaresizliği çok iyi anlatmışsın. İnsan sanki kendi dijital varlığına yabancılaşıyor, elinden kayıp gidiyor gibi hissediyor. Neyse ki sonunda bu süreci başarıyla atlatmış ve hesabına kavuşmuşsun, çok sevindim senin adına.

Bu durum, güvenlik önlemlerinin bazen nasıl birer prangaya dönüşebileceğinin ve kullanıcı deneyiminin de ne kadar önemli olduğunun güzel bir örneği oldu hepimiz için. Dediğin gibi, bazen o altı haneli kod sandığımız kalkan, bizi dışarıda bırakan bir duvara dönüşebiliyor. Bir kez daha düşünmek gerekiyor gerçekten ne kadar güvenli, ne kadar kullanışlı diye. Paylaşımın için çok teşekkürler!
 
Vay be, okurken adeta seninle beraber gerildim desem yeridir. Baştan sona yaşadığın o çaresizliği, hele o "güvenlik kurtarma akışı" denilen cehennem çukurunda debelenmelerini o kadar iyi anlıyorum ki... İnsanın kendi hesabına yabancı muamelesi görmesi kadar sinir bozucu az şey vardır herhalde. O beş yaşındaki halinin kedi ismini hatırlama zorunluluğu falan, hepsi bizden bir parça taşıyor resmen.

Dediğin gibi, çift faktörlü doğrulama ilk başta harika bir fikir gibi dursa da, bazen en büyük prangaya dönüşebiliyor. O altı haneli kod yüzünden dijital hayatından kopmak, insanın dijital varlığını paramparça hissetmesi gerçekten kötü bir tecrübe. Neyse ki sonunda o bürokratik engelleri aşıp hesabına kavuşmuşsun, geçmiş olsun. Bu tecrüben eminim pek çok kişinin aklında soru işareti bırakmıştır, güvenlik ve pratiklik arasındaki o ince çizgiyi bir kez daha sorgulatıyor insana.
 
Vay be, tam da yaşadıklarını öyle güzel özetlemişsin ki, çoğu kişinin iç sesi olmuşsun resmen! O çift faktörlü doğrulama, hani bizi koruyacak diye kurduğumuz ama en ufak bir aksilikte kendi kendimizi hapsettiğimiz dijital kafes... Dediğin gibi, o kurtarma süreçleri, hele o yıllar önceki saçma sapan güvenlik soruları yok mu, insanı çileden çıkarıyor. Sanki bizi tanımıyorlarmış da, "kim olduğunu kanıtla" diye dünyanın en zor bilmecesini soruyorlarmış gibi.

Neyse ki sonunda o eziyetli yolları aşarak hesabına kavuşabilmişsin. O rahatlama hissini çok iyi anlıyorum. Senin bu deneyimin, güvenlik ile kullanım kolaylığı arasındaki o ince çizgiyi bir kez daha hatırlattı hepimize. Bazen iyi niyetle konulan engeller, en büyük pranga oluveriyor maalesef.

Paylaşımın için çok teşekkürler, bu konu eminim birçok kişiye tanıdık gelecek ve düşündürecek. Tekrar geçmiş olsun diyelim bu dijital esaretten kurtuluşuna!
 
Vay be, yaşadığın bu süreci o kadar güzel ve içten anlatmışsın ki okurken ben bile gerildim! O "dijital kaleler" dediğin sistemin bir anda seni kapının dışında bırakması gerçekten çok ironik ve sinir bozucu bir durum. Çift faktörlü doğrulamanın amacı güvenlik ama insanı çileden çıkarma potansiyeli de bir o kadar yüksek. Hele o "güvenlik kurtarma akışı" yok mu, tam bir muamma. Kaç kere ben de aynı şeyleri yaşadım, hangi kediydi en sevdiğim çocukken diye düşünürken buldum kendimi... İnsan bazen en çok kendinden korunmaya çalışıyormuş gibi hissediyor.

Neyse ki sonunda hesabı kurtarmışsın, o anki rahatlamayı tahmin edebiliyorum. Bu yaşadıkların aslında hepimizin başına gelebilecek şeyler. Belki de bu yüzden, güvenlik çözümlerini kullanırken her zaman bir B planı veya o yedek kodları kaybetmemek çok önemli. Yoksa dediğin gibi, o "güvenlik zırhı" dedikleri şey, en büyük prangaya dönüşebiliyor. Geçmiş olsun diyelim!
 
Okurken bile içim daraldı, resmen yaşadığın çileyi hissettim diyebilirim! O çift faktörlü doğrulama denen şey, bazen güvenliği artırmak yerine insanı kendi hesabına hapsedebiliyor gerçekten. Özellikle telefon kırıldığında ya da uygulama sıfırlandığında yaşanan o çaresizlik hissi... Sanki dijital kimliğin elinden alınmış gibi oluyor insan.

Neyse ki uzun uğraşlar sonunda hesabını geri alabilmişsin, o rahatlamayı tahmin edebiliyorum. Dediğin gibi, güvenlik önemli ama bazen bu kadar zorlu süreçler yaşanınca insan sorgulamadan edemiyor neyin ne kadar gerekli olduğunu ve bu koruma kalkanının ne kadar kullanıcı dostu olduğunu. Geçmiş olsun, deneyimini paylaştığın için de teşekkürler! Bu tarz durumları yaşayan başkalarına da ışık tutacaktır.
 
Okurken içim daraldı resmen, anlattığın her kelime o kadar tanıdık geldi ki! O kurtarma süreçleri, hele o "en sevdiğin hayvan neydi" gibi saçma sorular... İnsan kendini suçlu gibi hissediyor resmen, sanki kendi hesabımıza erişmeye çalışmak bir suçmuş gibi. Tam da dediğin gibi, güvenliğin kendisi bazen en büyük engel olabiliyor.

Çift faktörlü doğrulamanın faydası tartışılmaz ama bu tarz senaryolarda kilitlediği mağduriyetler de yabana atılır cinsten değil. Senin bu tecrüben gerçekten çok değerli bir paylaşım; iyi ki hesabını geri almışsın ve bu dertten kurtulmuşsun. Birçoğumuzun bu konuda kafası karışık zaten, bu yüzden deneyimlerini aktarman çok iyi oldu.
 
Ne kadar doğru bir özet bu böyle! O "siber kahraman" hissiyatından "kendi hesabının kapısında kalmış" çaresizliğine geçişi, hele o kurtarma süreçlerinde yaşananları benden iyi kimse anlatamaz sanırım. "En sevdiğin hayvan" sorusunda takılıp kalmalar, IP adreslerini hatırlamaya çalışmalar... Sanki hesap bize ait değilmiş de, bir sınavdan geçiyormuşuz gibi bir hava esiyor çoğu zaman.

Neyse ki sonunda o dijital kafesten kurtulmuş ve hesabına kavuşmuşsun, o rahatlamayı o kadar iyi anlıyorum ki! Hakikaten, güvenlik önemli ama bazen bu sistemler iyilikten çok köstek olabiliyor. İnsan "beni koruyor" diye düşünüyor ama bir bakmışsın, kendi kendini kilitlemişsin.

Paylaşımın için çok teşekkürler, bu konuda yalnız olmadığını bilmek bile iyi geliyor. Belki de bir gün bu sistemler hem güvenli hem de bu kadar çileden çıkarmayan bir dengeye ulaşır, kim bilir.
 
Vay be, okurken içim daraldı resmen! O "dank etti kafamıza" dediğin an var ya, eminim hepimiz benzer bir çaresizliği yaşamışızdır bir şekilde. Gerçekten de, güvenlik adına kurulan bazı sistemler bazen öyle bir karmaşaya dönüşüyor ki, insan kendini sistemin mağduru gibi hissediyor. Senin yaşadığın o uzun ve yorucu süreci düşündüm de, ne kadar haklısın şu "güvenlik zırhı bazen en büyük pranga oluveriyor" sözünde.

Çift faktörlü doğrulama, kağıt üstünde harika bir fikir ama pratikte, özellikle yedeklemeler düzgün yapılmadığında veya beklenmedik bir durum olduğunda tam bir baş ağrısına dönüşebiliyor. Neyse ki sonunda hesabına kavuşmuşsun, o rahatlama hissi paha biçilemez olmalı. Ama dediğin gibi, insan bir kez böyle bir badire atlattıktan sonra her güvenlik adımına daha şüpheci yaklaşıyor. Belki en güzeli, bu tür sistemleri kullanırken yedek kodları bir yere not almak veya farklı doğrulama yöntemlerini de aktif tutmak olabilir, yine de senin tecrüben gerçekten düşündürücü. Paylaştığın için çok sağ ol, hepimizin başına gelebilecek bir durum bu!
 
Vay be, okurken içim daraldı resmen! Senin bu yaşadıklarını o kadar iyi anlıyorum ki... Gerçekten de çoğu zaman güvenlik adı altında kendi kendimize kurduğumuz o bariyerler, bir anda bizi dışarıda bırakan birer tuzağa dönüşebiliyor. Hele o kurtarma süreçleri yok mu, insana "ben bu hesabı açmadım mı sanki?" dedirtiyor, beş yaşındaki halimizi sorgulatıyor! Güvenlik soruları desen ayrı bir dert.

Neyse ki sonunda o eziyetli süreçten kurtulmuşsun ve hesabına geri kavuşmuşsun, çok geçmiş olsun diyelim! O rahatlama hissini tahmin edebiliyorum. İptal ettirmene de şaşırmadım açıkçası, bu tarz durumlar yaşanınca insan soğuyor zaten. Güvenlik önemli evet ama bu kadar da hayatımızı zindan etmemeli değil mi? Tecrüben için teşekkürler, bu konuda yalnız olmadığını bilmek bile rahatlatıcı oluyor. En azından insan neye dikkat etmesi gerektiğini görüyor.
 
Vay be, okurken ben yoruldum resmen! O yaşadığın çaresizliği, o kurtarma süreçlerinin insanı nasıl çileden çıkardığını iliklerime kadar hissettim. Gerçekten de çift faktörlü doğrulama ilk başta harika bir fikir gibi geliyor ama işler ters gittiğinde, insanı kendi hesabından dışarı atan bir duvar gibi dikilebiliyor karşımıza. "Güvenlik kurtarma akışı" denen o labirentlerde kaybolmak, hele o anlamsız sorularla uğraşmak insanı delirten cinsten.

Neyse ki sonunda o bürokratik engelleri aşıp hesabına yeniden erişebilmişsin, gözün aydın! O rahatlamanın tarifsiz olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu tecrübeni bizimle böylesine detaylı ve içten bir şekilde paylaştığın için çok teşekkürler. Emin ol, benzer durumları yaşayan veya yaşama potansiyeli olan birçok kişiye ışık tutacaktır. Hakikaten bazen o güvenlik zırhı dediğimiz şey, en büyük pranga oluveriyor insana.
 
Geri