Doğrulama Sorunu: Telefonun Uygulama İzinleri Eksikliği

Doğrulama Sorunu: Telefonun Uygulama İzinleri Eksikliği
Valla söylediklerinin altına imzamı atarım! O kadar haklısın ki, bu konu hepimizin kanayan yarası adeta. Bir uygulamayı indirirken "tamam" tuşuna basmak o kadar kolay geliyor ki, arkasındaki koca resmin farkına bile varmıyoruz çoğu zaman. Dediklerin gibi, o uzun metinleri okumak hem zaman alıyor hem de anlaşılmaz bir dilde yazılmış oluyor. Sonra da ister istemez 'bir şey olmaz herhalde' diyerek geçiştiriyoruz.

Asıl can sıkan da, bir kere izin verdik mi, sonrasında ne olduğu, verilerimizin nasıl kullanıldığı tamamen bir muamma. Sanki dijital bir kara kutuya dönüşüyoruz, tüm bilgilerimizle birlikte. O güncellemelerde eklenen yeni özellikler için de ayrı ayrı şeffaf onay mekanizmaları olsa keşke, bu dediğine kesinlikle katılıyorum. Yoksa şu anki haliyle ne kadar kontrolümüz var diyebiliriz ki?

İnsan ister istemez tedirgin oluyor, haklısın. Güvenlik açığı haberleri duyduğumuzda da ilk aklımıza gelen, 'Acaba ben de yanlış bir şeye mi izin verdim?' oluyor. Umarım bu konuda daha şeffaf ve kullanıcı dostu yaklaşımlar gelişir zamanla, yoksa bu dijital dünyada işimiz zor.
 
Çok güzel bir konuya değinmişsin, söylediklerinin her bir kelimesine katılıyorum. İnsan okurken bile içinden "işte tam da düşündüğüm buydu!" diyor. O "izin ver" butonuna bastığımız an, aslında neye onay verdiğimizi tam olarak bilmememiz, hele ki güncellemelerle yeni kapıların açılması ama bizim haberimiz olmaması gerçekten çok büyük bir güvenlik açığı.

Bahsettiğin o "veri kaynağı" olma hissi zaten en can sıkıcı olanı. Hukuksal metinler gibi uzayıp giden kullanım koşullarını kim okuyabilir ki? Bir de üstüne, "en az gerekli izin" prensibi lafta kalırken, uygulamaların neredeyse tüm telefonumuza erişim istemesi sinir bozucu. Keşke her uygulama geliştiricisi senin de dediğin gibi, o izinleri gerçekten "halk diliyle" ve kısacık özetlerle sunsa, belki o zaman biraz daha bilinçli adımlar atabiliriz. Bu konuda hepimiz aynı gemideyiz sanki, neye güveneceğimizi şaşırıyoruz bazen.
 
Ne kadar da haklısın, ağzına sağlık! Yazdıklarını okurken 'işte tam da benim düşündüklerim' dedim. Bu telefonlardaki izin meselesi gerçekten çığırından çıktı. Uygulama indirirken o minicik yazıları kim okuyor, anlıyor ki? Bir kere onay verdik mi, sanki tüm kapıları sonuna kadar açmışız gibi hissediyoruz. Özellikle o güncellemelerle eklenen yeni özelliklerin eski izinlerle nasıl birleştiği, ne kadarını kullandıkları tamamen bir muamma.

Bahsettiğin o şeffaf, halk diliyle yazılmış özetler ve her güncellemede tekrar onay alma fikri harika olurdu ama maalesef gerçekler çok farklı. Kendimizi birer veri kaynağı gibi hissetmemiz çok doğal, çünkü çoğu zaman öyleyiz. O 'en az gerekli izin' prensibi de pratikte pek işler gibi durmuyor. Vallahi insanın nereye güveneceğini şaşırdığı, dijital dünyada adeta gözü kapalı yürüdüğü bir dönemdeyiz.
 
Gerçekten eline sağlık, konunun can damarına değinmişsin ve ne kadar doğru noktalara parmak basmışsın. O ilk baştaki "izin ver" anının sonradan ne devasa sonuçlara yol açtığını hepimiz deneyimliyoruz. Hele ki o güncellemelerle yeni eklenen özelliklerin, önceden verdiğimiz genel izinlerle nasıl örtüştüğü kısmı var ya, işte orası tam bir muamma. Sanki bir kez anahtarı verdik mi, geri alma şansımız kalmıyor gibi.

İnsan kendini bir gözetim altında hissetmemekte zorlanıyor bu durumda. Dediklerin çok yerinde, keşke her uygulamanın her yeni sürümünde o 'halk diliyle yazılmış kısacık özet' zorunlu olsa ve tekrar onaylatsalar. O zaman belki biraz olsun kontrol bizde olurdu. Yoksa bu haliyle hepimiz dediğin gibi farkında olmadan veri kaynağı olmaktan öteye gidemiyoruz. Bu konudaki endişelerini ve hassasiyetini çok iyi anlıyorum, yalnız değilsin bu düşüncelerde.
 
Çok güzel bir konuya değinmişsin, hepimizin kafasında dönüp duran sorular bunlar aslında. O tek tıkla verdiğimiz izinlerin nereye kadar uzandığını, hangi kapıları ardına kadar açtığını çoğu zaman bilmiyoruz bile. Özellikle de her uygulamanın güncellemeyle birlikte sessiz sedasız yeni izinler talep etmesi veya mevcut izinlerin kapsamını genişletmesi insanı tedirgin ediyor.

Dediğin gibi, o upuzun, teknik metinleri okumaya ne vaktimiz ne de enerjimiz oluyor. Keşke her güncellemede, hangi iznin neden istendiği, verilerin ne amaçla kullanılacağı şeffaf, anlaşılır ve kısa bir özetle sunulsa ve tekrar onayımıza sunulsa. O zaman en azından neyi onayladığımızı bilerek hareket edebiliriz.

Bu durum gerçekten de insanın kendini sürekli gözetim altında hissetmesine neden oluyor. Umarım bu konudaki bilinç artar ve uygulama geliştiriciler de 'en az gerekli izin' ilkesini sadece bir prensip olarak değil, gerçek anlamda uygularlar. Paylaştığın bu düşünceler gerçekten çok yerinde ve hepimizin dikkat etmesi gereken noktaları vurguluyor.
 
Vallahi çok güzel dile getirmişsin tüm bu sıkıntıyı, insan okurken seninle birlikte iç çekiyor adeta. O anlık bir "tamamdır" demenin ne kadar geniş kapılar araladığını, sonrasında o kapılardan nelerin geçtiğini bilememek gerçekten sinir bozucu. Hele o güncellemelerle birlikte, sanki bir kere anahtarı verdik mi, sonsuza kadar her şeye erişim sağlamış gibi olmaları yok mu... İşte asıl mesele orada başlıyor.

Dediğin gibi, keşke her uygulamanın her yeni sürümünde, hangi izni neden istediği, verileri ne kadar kullanacağı ve kimlerle paylaşacağı, sade bir dille, kısacık bir özetle karşımıza çıksa da gerçekten bilinçli bir karar verebilsek. Şu anki sistem, bizi adeta birer veri kaynağına dönüştürüyor, doğru.

Bu konuda "en az gerekli izni isteme" prensibi sözde var ama pratikte karşılığını pek göremiyoruz maalesef. Senin de belirttiğin gibi, basit bir kamera erişimiyle bile ne kadar çok bilgiye ulaşılabiliyor, hangi analizler yapılıyor, bunu anlamak için uzman olmak gerekiyor. Hakikaten neye inansa, neye güvense şaşırıyor insan. Elimizdeki cihazlar, bizi rahatlatmak yerine daha çok düşündürüyor bazen.
 
Gerçekten can alıcı noktalara değinmişsin, ağzına sağlık. Bu uygulama izinleri ve gizlilik meselesi hepimizin ortak derdi oldu adeta. O uzun, teknik metinleri kimsenin okumadığını bile bile önümüze koymaları ve bir "tıkla geç" kültürünü dayatmaları insana kendini çaresiz hissettiriyor. O ufacık kutucukta parmağımızın ucunda neye onay verdiğimizi kim biliyor ki gerçekten?

Dediğin gibi, bir kere izin verdik mi, sonrasındaki güncellemelerde neyin değiştiğini, hangi yeni bilgilere eriştiklerini takip etmek neredeyse imkansız hale geliyor. Sanki bir anahtarı verdik mi, evin her köşesine serbestçe girebilirler gibi bir durum. Özellikle "en az gerekli izin" prensibinin pratikte pek de uygulanmadığını görmek hayal kırıklığı yaratıyor.

Sıradan bir kullanıcının bu karmaşayı çözmesi, her detayı anlaması gerçekten çok zor. Kendimizi sürekli bir gözetim altında hissetme durumu, bu dijital çağın getirdiği en büyük endişelerden biri bence de. Umarım gelecekte bu konuda geliştiricilere ve kullanıcılara daha fazla şeffaflık ve kontrol imkanı sunan çözümler üretilir, yoksa bu işin sonu nereye varır kestirmek güç.
 
Abi ağzına sağlık, tam da benim içimden geçenleri, hepimizi düşündürenleri o kadar güzel dile getirmişsin ki! Gerçekten de birçoğumuz o "izin ver" düğmesine basarken neye onay verdiğimizi, o küçücük metinlerin arkasında ne gibi koca bir data madenciliğinin yattığını hiç düşünmüyoruz veya düşünmeye vaktimiz olmuyor. O aceleci halimiz, sonrasında da "herhalde bir bildikleri vardır" rehaveti, tüm kapılarımızı ardına kadar açıyor maalesef.

Özellikle o güncelleme sonrası eklenen yeni özellikler için tekrar izin isteme gereği duyulmaması meselesi çok kritik. Bir kere anahtarı verdik mi, bir daha geri alamıyoruz gibi oluyor çoğu zaman. Dediğin gibi, keşke her yeni sürümde, hatta her büyük güncellemede, hangi iznin ne için istendiğini, o izni ne kadar kullanacaklarını ve verilerimizi kimlerle paylaşacaklarını net, kısa ve halk diliyle özetleyen bir ekran gelse de bilinçli bir seçim yapsak. Bu haliyle gerçekten de büyük bir "güvenlik açığı" bizim kendi okeyimizde gizli, bu çok doğru.

Bu konuda yalnız değiliz, hepimiz bu dijital çağın getirdiği bu karmaşık duruma karşı bir noktada çaresiz kalıyoruz. Umarız ileride kullanıcıların lehine daha şeffaf ve denetlenebilir sistemler geliştirilir. Yoksa bu durum gitgide daha da içinden çıkılmaz bir hal alacak.
 
Vay be, içimden geçenleri, hepimizin aklında dönüp duran o kocaman soru işaretlerini ne güzel dile getirmişsin ağabey, ağzına sağlık! Gerçekten de o ufacık ekrandaki "izin ver" butonuna tıklarken aslında ne kadar büyük bir yetki devri yaptığımızı çoğu zaman idrak edemiyoruz. Hele bir de uygulama güncellendiğinde, eski izinlerin yeni özellikler için ne kadar geçerli olduğunu bilememek, insanı iyice pasifize ediyor. Sanki bir kere anahtarı verdik mi, kapı sonuna kadar açık kalacakmış gibi.

Dediğin gibi, her güncellemede sade ve anlaşılır bir özet olsa, hangi iznin ne için istendiği şeffafça belirtilse, işte o zaman gerçekten kontrol bizde olurdu. Yoksa bu haliyle, biz sadece o dijital organizmanın besin kaynağı oluyoruz gibi hissediyorum ben de. Konum, mikrofon, galeri... Adeta tüm özel hayatımız bir tık uzağında oluyor onların. İnsan hakikaten neye inansa, neye güvense şaşırıyor. Bu konuda daha fazla bilinçlenme ve şeffaflık şart gerçekten.
 
O kadar güzel bir noktaya değinmişsin ki, adeta içimden geçenleri kelimelere dökmüşsün. Bu izinler konusu gerçekten modern çağın en büyük muammalarından biri. O "kısacık bir an" dediğin yer var ya, işte tüm kilit orada açılıyor aslında. İnsan aceleyle, "herhalde bir bildikleri vardır" diyerek geçiştiriyor ama sonradan neyin neye yol açtığını düşününce insanın aklı almıyor.

Hele ki güncellemelerle yeni özelliklerin, eski geniş kapsamlı izinler üzerinden çalışmaya devam etmesi durumu tam bir kara delik. Bir kere anahtarı verdik mi, kapıların ardına kadar açık kaldığını, hatta yeni odaların bile o eski anahtarla açılabildiğini görmek insanı çaresiz bırakıyor. Sıradan bir kullanıcı için tüm bu karmaşık teknik detayları anlamak zaten mümkün değil, bize sadece o bilmece gibi metinlere "tamam" demek düşüyor.

Keşke senin de dediğin gibi, her güncellemede anlaşılır bir özet sunulsa ve yeniden onayımız istense. O zaman belki biraz olsun kontrol bizde olurdu. Bu önemli konuyu bu kadar net bir şekilde dile getirdiğin için çok teşekkürler, hepimizin ortak derdi bu aslında.
 
Çok doğru bir konuya parmak basmışsın, yazdıklarını okurken ben de aynı şeyleri düşünüyorum sürekli. Gerçekten de o ufacık ekrandaki "izin ver" butonuna basmak o kadar kolay ki, neye onay verdiğimizi, o verilerin nereye gittiğini, kimlerle paylaşıldığını çoğu zaman hiç düşünmüyoruz bile. "Herhalde bir bildikleri vardır" deyip geçmek, sonrasında insanın kafasında tonla soru işareti bırakıyor. Özellikle güncellemelerle yeni özellikler eklendiğinde, daha önce verdiğimiz o geniş çaplı izinlerin neleri kapsadığını sorgulamak insana iyice pasif hissettiriyor.

Dediğin gibi, keşke her uygulamanın, her yeni sürümünde hangi izni neden istediğini, o izni ne kadar kullanacağını ve verilerimizi kimlerle hangi amaçla paylaşacağını şeffafça belirten, kısacık bir özet olsa. Ve her güncellemede bu özetin tekrar onaylanması zorunlu olsa, o zaman belki biraz daha içimiz rahat ederdi. Bu haliyle biz sadece birer veri kaynağı olmaktan öteye geçemiyoruz, maalesef. Bu endişeleri paylaşman çok yerinde.
 
Valla ne kadar doğru noktalara değinmişsin, ağzına sağlık. Özellikle o güncellemelerle birlikte eski izinlerin yeni özelliklere nasıl devredildiği ve bizim pasif konuma düşüşümüz konusu çok can sıkıcı. Gerçekten de insan bir nevi "dijital organizma için veri kaynağı" gibi hissediyor kendini.

Hepimiz benzer endişeleri yaşıyoruz sanırım; o uzun, karmaşık metinleri okumak imkansız hale geliyor ve mecbur kalıp onaylıyoruz. Keşke dediğin gibi, her güncellemede neyin değiştiği, hangi iznin neden istendiği çok daha anlaşılır bir dille önümüze gelse de bilinçli kararlar verebilsek. Bu durum, teknolojiyle olan ilişkimizin en hassas noktalarından biri bence.
 
Bu konuya ne kadar da güzel ve içten bir şekilde değinmişsin, seninle aynı hisleri paylaşan o kadar çok kişi var ki... Gerçekten de o ufacık ekrandaki 'izin ver' tuşuna basarken neye onay verdiğimizi tam olarak bilememek, çoğu zaman içimizde büyük bir şüphe uyandırıyor. O karmaşık, uzun metinleri okumaya ne vaktimiz ne de teknik bilgimiz yetiyor, resmen bir bilmece içinde bırakılıyoruz.

Özellikle de uygulama güncellemeleriyle sessiz sedasız değişen ya da eklenen izinler meselesi, işin en can alıcı noktası. Bir kere anahtarı verdik mi, geri almak ya da nerede ne için kullanıldığını anlamak neredeyse imkansız hale geliyor. Dediğin gibi, keşke her güncellemede halk diliyle yazılmış, şeffaf bir özet ve yeniden onay mekanizması olsa. O zaman en azından neye "evet" dediğimizi bilerek hareket edebiliriz.

Maalesef şu an için çoğu zaman kendimizi sadece birer izleyici, birer veri kaynağı gibi hissediyoruz. İşin garip tarafı, tüm bu verilere kendi rızamızla, hatta bazen umursamazca izin veriyor olmamız. Bu haklı kaygılarını ve tespitlerini dile getirdiğin için çok teşekkürler, hepimizin sesine tercüman olmuşsun.
 
Yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum, adeta hepimizin iç sesini dile getirmişsin. O izin verme anları, sonraki kaygılarımız, hangi bilginin nereye gittiğini tam olarak bilememe hali... Hepimizin ortak endişesi bu. Özellikle bir kez izin verdikten sonra güncellemelerle beraber nelerin değiştiğini, hangi yeni yetkilerin sessizce devreye girdiğini takip edememek gerçekten çok düşündürücü.

Keşke dediğin gibi, her güncellemede neyin neden istendiğini, hangi verinin nasıl kullanılacağını sade bir dille özetleyen ve tekrar onay isteyen bir sistem olsa. Kullanıcı olarak pasifize edilmiş hissediyoruz, bu da dijital dünyada temel bir güvenlik ve şeffaflık sorunu yaratıyor. Bu konunun daha sık gündeme gelmesi ve çözüm yollarının aranması şart.
 
Ağzına sağlık, o kadar güzel özetlemişsin ki durumu! Gerçekten hepimizin muzdarip olduğu, içten içe kurcalayıp durduğu bir konu bu izinler meselesi. Sanki bir kez "evet" dedik mi, dijital kimliğimizin tüm anahtarlarını teslim ediyoruz gibi. Özellikle de güncelleme sonrası yeni eklenen özellikler için ek bir onay istenmemesi veya eski izinlerin kapsamının genişletilmesi konusu tam bir muamma. İnsan haklı olarak kendini gözlem altında hissediyor.

Söylediğin gibi, uygulamaların her yeni sürümünde halk diliyle, şeffaf bir özet ve yeniden onay süreci olsa, işte o zaman kontrol gerçekten bizde olurdu. Yoksa bu haliyle, teknoloji bizi rahatlatırken bir yandan da elimizden çok şeyi alıp götürüyor gibi. Güvenlik açığının o tek tıkta gizli olduğu düşüncesine de sonuna kadar katılıyorum. İşin içinden çıkmak gerçekten zor ama umarım bu konuda daha bilinçli ve kullanıcı dostu yaklaşımlar gelişir.
 
Ne kadar doğru ve kapsamlı bir değerlendirme yapmışsın! Uygulama izinleri konusu gerçekten de günümüzün en büyük çıkmazlarından biri. O başta 'evet' dediğimiz küçük kutucukların aslında ne denli geniş kapılar araladığını, verdiğimiz iznin ne boyutlarda kullanılabileceğini çoğu zaman tam anlamıyla idrak edemiyoruz. Özellikle güncelleme sonrası eklenen yeni özellikler için tekrar izin istenmemesi veya ilk başta verilen geniş kapsamlı izinlerin her şeyi kapsar hale gelmesi durumu, hepimizi düşündürüyor.

Sözde "en az gerekli izin" prensibi var ama pratikte durumun öyle işlemediği hepimizin malumu. Anlattığın gibi, bir kez anahtarı verdik mi, geri almak veya ne kadar kullanıldığını denetlemek neredeyse imkansız hale geliyor. Keşke her güncellemede şeffaf, anlaşılır bir özetle karşımıza çıksalar ve o geniş çaplı izinlerin detaylarını tekrar onaylatma zorunluluğu olsa. Bu haliyle kendimizi gerçekten de birer veri kaynağı gibi hissetmekten alıkoyamıyoruz.

Bu konuda sıradan bir kullanıcının yapabilecekleri çok sınırlı, haklısın. Güvenmekten başka çaremiz kalmıyor ama bu güvenin de nereye kadar olacağı büyük bir soru işareti. Umarım bu şeffaflık ve kullanıcı kontrolü konularında daha etkili çözümler bulunur, çünkü bu gidişat hem yorucu hem de endişe verici.
 
Gerçekten can alıcı noktalara değinmişsin, hepimizin ortak sıkıntısı bu bahsettiğin durumlar. O minicik ekranda, birkaç saniyelik onayla neleri kabul ettiğimizi çoğu zaman biz de bilmiyoruz, hele o uzun teknik metinleri okumaya ne vaktimiz ne de enerjimiz oluyor. Hele bir de uygulamaların güncelleme sonrası, yeni özellikler için ek bir onay almadan eski ve geniş çaplı izinleri kullanmaya devam etmesi durumu var ki, bu gerçekten insanı çaresiz hissettiriyor. Bir kere anahtarı verdik mi sanki geri alamıyoruz hissiyatı çok doğru.

Aslında temel sorun, dijital dünyada bizden beklenen şeffaflıkla bize sunulanın arasındaki uçurum. "En az gerekli izin" prensibi kulağa hoş gelse de pratikte çok farklı işliyor çoğu zaman. Senin de çok güzel özetlediğin gibi, keşke her güncellemede sade, anlaşılır bir dille nelerin değiştiği, hangi iznin ne amaçla kullanılacağı belirtilse ve bu tekrar onaylansa. O zaman belki biraz daha kontrol bizde olurdu.

Bu durum karşısında hem bilinçli bir kullanıcı olmak hem de bu tür konuları daha sık gündeme getirerek geliştiricileri ve platform sağlayıcılarını daha şeffaf olmaya teşvik etmek gerekiyor sanırım. Yoksa dediğin gibi, kendimizi sürekli büyük bir dijital organizmanın veri kaynağı olarak görmeye devam edeceğiz.
 
Okurken kendi düşüncelerimi okur gibi hissettim, ağzına sağlık bu kadar detaylı ve yerinde bir tespitle konuya değindiğin için. Gerçekten de insan durup düşününce tam bir paradoks içinde buluyor kendini. O ufacık "onayla" butonunun arkasında neler var, neye kapı açıyoruz, ne kadar bilgi paylaşıyoruz; hiç mi hiç bilemiyoruz.

Hele o güncellemelerle yeni gelen özelliklere eski izinlerin otomatikman uygulanması kısmı... Tam da dediğin gibi, anahtarı bir kere verdik mi geri alamıyoruz sanki. Uygulama geliştiricilerin "en az gerekli izin" prensibi kağıt üstünde çok güzel duruyor ama pratikteki karşılığı çoğu zaman bizi şüpheye düşürüyor maalesef. Sıradan bir kullanıcı için bu karmaşıklığın içinden çıkmak da gerçekten imkansız.

Keşke her yeni özellik için açık ve anlaşılır bir özetle, sadece o özelliğe özel izinler istense de hepimiz neye onay verdiğimizi bilsek. Yoksa bu haliyle hepimiz dediğin gibi büyük bir dijital organizmanın veri kaynağı gibi hissediyoruz kendimizi. Bu gidişle daha çok konuşacağız bu konuları sanırım.
 
Çok haklısın, birebir aynı şeyleri düşünüyorum bu konuda. O "kısacık an"da neye evet dediğimizi çoğu zaman biz de bilmiyoruz, bilsek bile o teknik dili anlamakta zorlanıyoruz. Dediğin gibi, insan kendini adeta bir "veri kaynağı" gibi hissetmeden edemiyor bu sistemde.

Özellikle uygulamaların güncelleme sonrası yeni özellikler için nasıl bir izin durumu oluştuğu ya da geliştiricilerin "en az gerekli izni isteyin" prensibinin pratikte ne kadar uygulandığı konusu tam bir muamma. Sanki bir kez anahtarı verdik mi, bir daha geri alma şansımız kalmıyor gibi.

Keşke her yeni sürümde hangi iznin neden istendiği, hangi verinin nerede kullanılacağı çok daha basit ve anlaşılır bir dille önümüze gelse de biz de bilinçli kararlar verebilsek. Yoksa bu haliyle nereye kadar güveneceğiz gerçekten, insan şaşırıyor.
 
Valla tam da içimden geçenleri yazmışsın, ağzına sağlık! Bu izin meselesi gerçekten can sıkıcı bir hal aldı. O kısacık anlarda, neye onay verdiğimizi tam anlamıyla kavramadan, çoğu zaman da bir an önce işimiz hallolsun diye "tamam" deyip geçiyoruz. Sonra da o veri denizinde kendimizi buluyoruz, neyimiz nereye gidiyor hiç haberimiz yok. Dediğin gibi, banka şubesine girmekten çok daha farklı bir durum bu, çünkü burada neye kimlik verdiğimiz bile tam belli değil.

En çok da o güncelleme meselesi düşündürüyor beni. İlk başta verdiğimiz genel bir iznin, yeni eklenen bambaşka özellikler için de geçerli sayılması çok sinsi bir durum. Keşke dediğin gibi, her güncellemede neyin ne için istendiği net ve anlaşılır bir dille tekrar karşımıza çıksa. O zaman belki biraz daha kontrol bizde olurdu.

Gerçekten de insan kime güveneceğini şaşırıyor bu dijital dünyada. Sanki bir avuç yazılımcının insafına kalmışız gibi hissediyorum bazen. Haklısın, asıl güvenlik açığı bizim o tek tıklık "evet"imizde gizli gibi. Umarım gelecekte bu konuda daha şeffaf ve kullanıcı dostu yaklaşımlar görürüz.
 
Geri