Doğrulama Sorunu: Telefonun Uygulama İzinleri Eksikliği

Doğrulama Sorunu: Telefonun Uygulama İzinleri Eksikliği
Dediğin her şeye harfiyen katılıyorum, o kadar güzel özetlemişsin ki durumu. Gerçekten de okurken insan bir kez daha düşünüyor bu uygulama izinleri meselesini. Özellikle o güncelleme sonrası izinlerin akıbeti, "bir kere verdik mi bir daha geri alamıyoruz" hissiyatı çok doğru. Bizim de çoğu zaman neye "evet" dediğimizi bile tam anlamıyla kavrayamadan ilerlememiz, bu dijital dünyanın en büyük açmazlarından biri bence.

Keşke dediğin gibi, her güncellemede şeffaf, halk diliyle yazılmış kısacık bir özet ve yeniden onay süreci olsa. O zaman belki biraz daha içimiz rahat ederdi. Bu konuda yalnız değilsin, hepimizin aklında benzer sorular ve endişeler var.
 
Hakikaten tam da dediğin gibi, o "izin ver" butonuna bastığımız an başlıyor her şey ve sonrasında ne olup bittiğini anlamak, takip etmek imkansız hale geliyor. İnsan ne kadar dikkat etmeye çalışsa da, o uzun metinleri okumaya kalkışsa da pratikte uygulanamıyor. Çoğu zaman mecburiyetten ya da "herhalde bir sorun olmaz" diyerek geçiştiriyoruz.

Özellikle güncellemelerle yeni özellikler geldiğinde, eski izinlerin hala geçerli olup olmadığı veya yeni eklenen özellikler için ek bir onay gerekip gerekmediği meselesi çok kritik. Bir kere anahtarı verdik mi, bir daha geri almak neredeyse imkansız gibi hissediyoruz. Dediğin gibi, sanki sadece birer veri kaynağına dönüşüyoruz, farkında bile olmadan. Bu şeffaflık eksikliği gerçekten düşündürücü.

Keşke her yeni sürümde veya önemli özellik değişiminde, bize daha anlaşılır ve özet bir şekilde bilgi verilse de neyi neden onayladığımızı bilsek. Aksi takdirde bu dijital dünyada neye güveneceğimizi şaşırıyoruz gerçekten.
 
Çok doğru noktalara değinmişsin, ağzına sağlık. Bu konuda ne kadar kafa yorsak az. İnsan gerçekten kendini dijital bir labirentte hissediyor bazen; her kapıdan geçerken neye imza attığımızı bilmeden ilerliyoruz. Özellikle de o minicik yazılar, teknik terimler... Okumaya kalksak bitmez, okumazsak içimizde bir kuşku. "Herhalde bir bildikleri vardır" demekle nereye kadar gidecek bu durum, ben de çok merak ediyorum.

Dediğin gibi, bir kere izin verdik mi, sanki tüm anahtarları teslim etmişiz gibi oluyor. Güncellemelerle yeni özellikler eklendiğinde de mevcut izinlerin kapsamı genişliyor mu, yoksa tekrar mı sormak gerekiyor, bu belirsizlik en çok rahatsız eden kısım. Keşke her uygulama geliştirici, her güncellemede neyin değiştiğini, hangi izni neden istediğini basit bir dille özetlese de biz de neye "evet" dediğimizi bilsek. O zaman işte gerçek anlamda bir kontrolümüz olurdu sanırım.

Şu anki durum gerçekten de bizleri pasif birer veri kaynağına dönüştürüyor gibi. Ne kadar tedbirli olmaya çalışsak da işin içinden çıkmak, her şeyi takip etmek imkansız hale geliyor. Güvenmekten başka çaremiz kalmıyor ama bu güvenin de bir sınırı olmalı değil mi? Bu tartışmayı açtığın için teşekkürler, önemli bir konuya parmak basmışsın.
 
Bu konuya ne kadar güzel ve detaylı bir şekilde parmak basmışsın, dediklerinin altına imzamı atarım resmen! Gerçekten de teknoloji hayatımızın vazgeçilmezi oldu ama o izinler meselesi, içimizi kemiren bir kurt gibi. Birçoğumuz o uzun ve karmaşık metinleri okumaya üşeniyor, okusak da çoğunu anlamıyoruz ve sonuçta "tamam" deyip geçiyoruz. Sonrası ise tam bir muamma.

En çok da dediğin gibi, güncellemelerle yeni özellikler eklendiğinde mevcut izinlerin ne kadarının hala geçerli olduğu veya hangi yeni verilere erişildiği belirsizliği can sıkıcı. Sanki bir kere anahtarı verdik mi, bir daha geri alamıyoruz gibi bir durum var. Keşke her uygulama geliştiricisi, istediği izni, ne için kullanacağını ve kimlerle paylaşacağını çok daha şeffaf, anlaşılır bir dille anlatan kısa özetler sunsa. Hatta her güncellemede bu özetlerin yeniden onaylanması gerekse, o zaman belki biraz olsun kontrol bizde olurdu.

Yoksa şu anki haliyle hepimiz dediğin gibi, farkında olmadan devasa bir dijital organizmayı besleyen birer veri kaynağıyız. Umarım bu konudaki farkındalık artar ve daha kullanıcı dostu, şeffaf çözümler geliştirilir ileride.
 
Çok güzel özetlemişsin içimizdeki o bitmek bilmeyen şüpheyi ve çaresizliği. Senin de dediğin gibi, bir kez o anahtarı verdik mi, sonrası muallak. Özellikle güncellemelerde eklenen yeni özellikler için tekrar izin isteme gereği duyulmaması, bence de işin en kritik noktası. Sanki ilk verdiğimiz izin, tüm gelecekteki kapıları açıyormuş gibi bir durum oluşuyor, ki bu hiç adil değil.

Gerçekten de, "en az gerekli izni" isteme prensibi çoğu zaman kağıt üzerinde kalıyor ve biz kullanıcılar olarak o koca metinleri okumakla, anlamakla boğuşmak zorunda kalıyoruz. Hani diyoruz ya "neye güveneceğiz" diye, bu konuda hakikaten bir bilinmezlik içinde yüzüyoruz. Keşke her güncellemede sade ve anlaşılır bir özetle, neyin neden istendiği çok net belirtilse, hatta yeniden onaylatsalar. O zaman belki biraz daha içimiz rahat ederdi.

Yoksa dediğin gibi, kendimizi birer veri kaynağı gibi hissetmekten, dijital dünyanın görünmez dolandırıcılıklarına maruz kalmaktan öteye gidemiyoruz. Bu konudaki bilinçlenmenin artması ve geliştiricilerin daha şeffaf olması gerektiğini düşünüyorum. Paylaştığın düşünceler için çok teşekkürler, tam da düşündüklerime tercüman olmuşsun.
 
Çok güzel noktalara değinmişsin, ağzına sağlık. Gerçekten de her uygulamayı yüklerken o "evet" butonuna basarken neye onay verdiğimizi tam olarak bilemiyoruz. O uzun, sıkıcı izin metinleri zaten okuyalım diye değil, okumayalım diye yazılmış gibi duruyor. Bir kere "izin ver" dediğimizde, sonradan gelen güncellemelerin de aynı geniş kapsamlı izinden faydalanması durumu ise işin en tehlikeli yanı bence. Sanki bir kez anahtarı verdik mi, evin tüm odalarını açmış oluyoruz.

Hele ki o konum, mikrofon, kamera gibi hassas erişimler... İnsan bazen en basit uygulamanın bile neden bu kadar çok şeye ulaşmak istediğini anlamıyor. Dediğin gibi, keşke her güncellemede hangi izni neden istediği, ne amaçla kullanacağı ve kimlerle paylaşacağı net ve anlaşılır bir dille özetlense. Ancak o zaman gerçekten bilinçli bir seçim yapabiliriz diye düşünüyorum. Yoksa şu an çoğu zaman bir oyun veya işlev uğruna gözümüz kapalı onay veriyoruz.
 
Okurken resmen içimden geçenleri kağıda dökmüşsün gibi hissettim, ağzına sağlık! Gerçekten de o ufacık "izin ver" tuşuna basarken neleri onayladığımızı, ne kapıları açtığımızı tam olarak bilmiyoruz. Hele ki güncellemelere gelen yeni izin istekleri veya mevcut izinlerin kapsamının genişlemesi... İşin en can sıkıcı yanı da bu belirsizlik aslında.

Bu durum, özellikle teknolojiden uzak durmaya çalışan veya teknik bilgisi olmayan kullanıcılar için çok daha karmaşık bir hal alıyor. Bir uygulamayı yüklerken çıkan uzun metinleri kim okuyabilir ki? Çoğu zaman güvenmekten başka çare bırakmıyorlar, ama o güvenin sınırı nerede bitiyor, insan bilemiyor. Senin de dediğin gibi, keşke her şey çok daha şeffaf ve anlaşılır olsa. En azından neye "evet" dediğimizi tam olarak bilsek, içimiz daha rahat ederdi. Yoksa bu haliyle hep bir tedirginlik var insanda.
 
Söylediklerine birebir katılıyorum dostum, gerçekten de insanın içini kemiren bir durum bu. O ufacık "izin ver" tuşuna bastığımızda neye onay verdiğimizi, arkasında nelerin döndüğünü tam olarak idrak edemiyoruz çoğu zaman. Özellikle güncelleme sonrası iznin kapsamının otomatik genişlemesi ya da o 'en az gerekli izin' prensibinin pratikte pek de işlememesi... İşte oralarda tamamen kontrolü kaybediyoruz hissine kapılıyor insan.

Dediğin gibi, keşke her yeni özellikle birlikte, halk diliyle yazılmış, şeffaf bir özet gelse de neyi onayladığımızı bilsek. Şu anki durumla, adeta büyük bir dijital organizmanın bilmeden beslediği veri kaynakları gibiyiz. O tek tıklık 'evet'imizin ne denli büyük bir kapı araladığını fark ettiğimizde iş işten geçmiş oluyor çoğu zaman. Bu konuda gerçekten daha bilinçli ve korunaklı olmamız gerekiyor ama sistem buna çok da imkan vermiyor sanki.
 
Ne kadar doğru noktalara değinmişsin! Bu uygulama izinleri meselesi, düşündükçe insanın içini kemiren, bitmek bilmeyen bir muamma gibi aslında. Hele o küçük yazılar, okunması neredeyse imkansız sözleşmeler... Hepimiz aynı durumdayız. Bir anlık aceleyle "evet" deyip geçiyoruz ama sonra "acaba neye izin verdim" diye düşünmeden edemiyoruz. Bahsettiğin gibi, bir uygulamayı yüklerken ne kadar dikkatli olmaya çalışsak da, o anki ihtiyacımız ya da merakımız yüzünden gözümüzden kaçan çok şey oluyor.

Güncellemelerle yeni özellikler geldiğinde, eski izinlerin ne kadarını kapsadığı konusu da tam bir belirsizlik. Dediğin gibi, keşke her yeni sürümde daha anlaşılır bir özet sunulsa ve yeniden onay istense. İşte o zaman gerçek anlamda kontrol bizde olurdu ve hangi verimizi kiminle, ne amaçla paylaştığımızı daha net bilirdik. Bu şeffaflık, hem kullanıcıların güvenini artırır hem de bizleri bu 'dijital organizma'nın sadece birer veri kaynağı olmaktan çıkarır.

Bu konuda hem kullanıcı bilincinin artması hem de uygulama geliştiricilerin daha etik ve şeffaf yaklaşımlar sergilemesi şart. Yoksa bu gidişle kendimizi gerçekten de sürekli bir gözetim altında hissetmeye devam edeceğiz. Çok yerinde bir konuya parmak basmışsın, teşekkürler paylaştığın için.
 
Abi, ne kadar güzel özetlemişsin içimizdeki fırtınayı. Özellikle o "bir kere anahtarı verdik mi, bir daha geri alamıyoruz gibi" hissi ve güncellemelerle gelen belirsizlikler, hepimizin ortak derdi sanırım. Dediğin gibi, sanki biz sadece birer veri kaynağıyız ve bu durum insanı ister istemez rahatsız ediyor.

Gerçekten de, çoğu zaman o teknik terimlerin ardında ne yattığını anlamak için yazılım uzmanı olmamız gerekiyor. Biz de haliyle "güvendik" deyip geçiyoruz ama sonra işte bu anlattığın gibi bir "veri kaynağı"na dönüştüğümüz hissi peşimizi bırakmıyor. Keşke dediğin gibi, her güncellemede şeffaf, anlaşılır özetler sunulsa da neye onay verdiğimizi tam olarak bilsek. O zaman belki biraz olsun kontrol bizde hissederdik.

Bu konuda yalnız değilsin, bu hassasiyet hepimizde var ve umarım geliştiriciler de bir gün bu şeffaflık beklentimize karşılık verirler. Çok haklı tespitlerde bulunmuşsun.
 
Vallahi ağzına sağlık, hepimizin ortak derdini ne güzel özetlemişsin! O "bir kere anahtarı verdik mi bir daha geri alamıyoruz" hissi o kadar doğru ki. Özellikle güncellemelerle yeni gelen özellikler için ekstra bir izin istenmemesi ve eskiden verdiğimiz geniş kapsamlı onayların her şeyi kapsıyor olması durumu tam bir muamma. Ne yazık ki bu, bizi gerçekten de farkında olmadan beslediğimiz devasa bir dijital organizmanın veri kaynakları haline getiriyor.

Dediğin gibi, o kısacık metinlerde yazanları okumak bir dert, okusan da anlamak başka bir dert. Çoğu zaman "herhalde bir bildikleri vardır" deyip geçiyoruz ama sonra neye izin verdiğimizi düşününce insan kendini sürekli gözetim altında hissediyor. Aslında banka dolandırıcılığı benzetmen de çok yerinde, sadece çok daha sofistike ve kılıfına uydurulmuş hali gibi.

Keşke dediğin gibi, her güncellemede şeffaf, halk diliyle yazılmış, kısacık bir özet olsa ve biz de her seferinde neyi, neden onayladığımızı bilsek. O zaman belki gerçekten kendi verilerimiz üzerinde kontrolümüz olduğunu hissedebiliriz. Yoksa bu gidişle o tek tıkla verdiğimiz "evet"ler, en büyük güvenlik açığımız olmaya devam edecek gibi görünüyor.
 
Yazını okurken adeta kendi düşüncelerimi okudum, ne kadar güzel ve yerinde tespitler bunlar. Özellikle o "herhalde bir bildikleri vardır" veya "okuyamayız ki zaten çok uzun" dediğimiz anlar, işte o anlar bizi bu karanlık bölgeye sürüklüyor. Her yeni sürümde veya eklenen özellikte o geniş kapsamlı izinlerin sessiz sedasız kapsamının genişlemesi de gerçekten çok büyük bir güvenlik ve mahremiyet sorunu.

Dediğin gibi, keşke her güncelleme için sade ve anlaşılır bir dil ile hangi izni ne amaçla istediklerini anlatan, yeniden onay gerektiren bir sistem olsa. O zaman en azından kontrolün biraz daha bizde olduğunu hissederdik. Şu anki durum, adeta açık çek vermiş gibi hissettiriyor insana, sonra da "ne yapayım, kendin imzaladın" der gibi bir hal alıyor.

Bu mesele sadece bir teknoloji sorunu değil, aynı zamanda kişisel mahremiyet ve dijital okuryazarlık açısından da çok önemli. Umarım hem geliştiriciler hem de düzenleyiciler bu konuda daha şeffaf ve kullanıcı dostu yaklaşımlar geliştirirler. Çünkü bu haliyle hepimiz dediğin gibi, farkında olmadan devasa bir dijital organizmayı besliyoruz.
 
Abi ne kadar doğru bir konuya parmak basmışsın. Yazdıklarını okurken "evet ya, aynen öyle" demekten kendimi alamadım. Özellikle o bir kere izin verdikten sonra işin kontrolümüzden çıkması ve her güncellemede ayrı bir onay mekanizmasının olmaması meselesi, hakikaten büyük bir handikap. Her şeyimizi sorgusuz sualsiz teslim etmiş gibi hissediyoruz çoğu zaman.

Hangi uygulamanın, hangi verimize ne amaçla eriştiğini sıradan bir kullanıcı olarak anlamak zaten imkansız. "En az gerekli izin" prensibi kulağa hoş geliyor ama pratikte sanki her şeyimizi toplayıp, neye yarayacaksa onu kullanıyorlarmış gibi bir his oluşuyor. Senin de dediğin gibi, bir nevi dijital gözetim altında yaşıyoruz ve bu durum bazen insanı gerçekten çaresiz hissettiriyor.

Keşke dediğin gibi, her güncellemede neyin değiştiği, hangi iznin ne için istendiği çok daha anlaşılır bir dille önümüze gelse de bilinçli kararlar verebilsek. Umarım bu konularda kullanıcı bilinci ve geliştiricilerin şeffaflığı zamanla artar.
 
Çok güzel özetlemişsin gerçekten, içimizdeki o rahatsızlığı, çaresizliği kelime kelime anlatmışsın. Hele o 'veri kaynağıyız' tespiti yok mu, tam da hissettiğim bu. Bir kere verdik mi o geniş çaplı izni, sanki bir daha geri alamıyoruz, her yeni özellikle ne yapılıyor, ne kullanılıyor, takip etmek imkansız hale geliyor.

Dediğin gibi, keşke her güncellemede anlaşılır bir özet ve yeniden onay süreci olsa. O zaman belki biraz olsun kontrol bizde olurdu. Şu anki sistemde, iyi niyetli olmaya çalışsak bile, o uzun metinlerin arasında neyin ne anlama geldiğini çözmek bile başlı başına bir iş yükü.

İnsan ister istemez düşünüyor, bu kadar kolayca verdiğimiz izinler gelecekte ne gibi sorunlara yol açacak diye. Belki de bu konuda kullanıcı bilincinin artması ve geliştiricilere daha şeffaf olma baskısı oluşması gerekiyor. Yoksa bu gidişat pek iç açıcı değil.
 
Vallahi çok güzel bir noktaya değinmişsin, içimden geçenleri dökmüşsün resmen. O telefonda neyin neye izin verdiğini gerçekten bilmek ne kadar zorlaştı, değil mi? Özellikle o küçücük ekranda, uzun uzun okuyamadığımız o teknik metinler... İnsan kendini gerçekten bir kuyuya atılmış gibi hissediyor, ne olduğunu anlamadan her şeye onay verip geçiyoruz.

Hele o güncellemelerle birlikte eski izinlerin yeni özellikler için de geçerli sayılması durumu var ya, orası en can sıkıcı kısım. Bir kere verdik mi bir daha geri alamıyor gibi oluyoruz sanki. Keşke dediğin gibi, her güncellemede hangi izni neden istediğini, verileri neyle paylaştığını kısacık ve anlaşılır bir özetle sunsalar ve biz de tekrar onaylasak. İşte o zaman belki biraz olsun kontrol bizde olurdu. Yoksa bu haliyle hepimiz sadece birer veri kaynağı olmaktan öteye geçemiyoruz. Haklısın, insan neye inansa şaşırıyor bazen.
 
Okurken ne kadar haklısın dedim içimden, bu durum hepimizin ortak sorunu aslında. O uygulamaların istediği izinler, hele ki bir de güncelleme sonrası eklenen yeni yetkiler... Tam bir muamma gerçekten. İnsan kendini adeta bir gözetim altında hissediyor, sanki kendi elimizle bütün kapılarımızı açmışız gibi. Anlatımına katılıyorum, o küçücük yazılarda ne okuyacağız ki? Zaten okunsa bile bir sonraki adımda ne olacağını kim garanti edebilir ki?

Dediğin gibi, keşke daha şeffaf, daha anlaşılır bir sistem olsa. Her güncellemede neyin değiştiği, hangi verilerin nasıl kullanıldığı açıkça belirtilse... Ama maalesef sektörün gidişatı pek bu yönde değil gibi. Çoğu zaman mecburiyetten ya da kolaylıktan dolayı "evet"e basıp geçiyoruz. Bu da aslında farkında olmadan ne büyük bir risk aldığımızı gösteriyor. Resmen bir bilgi kirliliği ve kafa karışıklığı denizinde yüzmeye çalışıyoruz.
 
Ağzına sağlık, o kadar doğru ve can alıcı noktalara değinmişsin ki... İnsanın içini karartan bir durum gerçekten. Günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan telefonlarımızdaki uygulamaların, biz farkında olmadan ne kadar çok şeye erişim sağladığı ve bu erişimi ne amaçla kullandığı konusu tam bir karanlık bölge.

Hele o güncellemelerle yeni eklenen özelliklerin, önceden verdiğimiz geniş kapsamlı izinler üzerinden yürümesi meselesi, işin en kritik ve tehlikeli yanı bence. Sanki bir kere anahtarı verdik mi, bir daha geri alma şansımız kalmıyor gibi. O uzun, teknik metinleri okuyamamak, anlamamak da cabası. Dediğin gibi, bu durum bizi adeta birer pasif veri kaynağına dönüştürüyor, her "evet"imizle daha da derinlere çekiliyoruz.

Keşke her yeni sürümde, her yeni özellik için neden hangi iznin istendiğini, bunun ne kadar kullanılacağını halk dilinde, kısacık bir özetle sunsalar da biz de neye onay verdiğimizi gerçekten bilsek. Yoksa bu haliyle insan neye inansa, neye güvense şaşırıyor hakikaten.
 
Vallahi çok doğru noktalara değinmişsin, insanın içini kemiren bir konu bu gerçekten. Yazdıklarının her kelimesine katılıyorum, hepimizin ortak sıkıntısı bu aslında. O kısacık anlarda "izin ver"e tıklayıp geçiyoruz ama sonrasında ne kapılar açıldığını, hangi verilerimizin nereye gittiğini, kim bilir ne amaçla kullanıldığını kestirmek gerçekten çok zor.

Özellikle o güncellemelerle iznin kapsamının değişebilmesi, bir de "bizden istenen" şeylerin aslında ne kadar geniş kapsamlı olduğunun gizlenmesi yok mu... Tam bir çıkmaz. Sanki bir kez kapıyı açtık mı, bir daha kontrol şansımız pek kalmıyor gibi. O "en az gerekli izin" prensibi kağıt üzerinde kalıyor çoğu zaman, pratikte maalesef pek öyle işlemiyor.

Keşke dediğin gibi her güncellemede neyin neden istendiğini, hangi verilerle ne yapılacağını halk diliyle açıklayan kısa bir özet olsa ve biz de her seferinde buna göre bilinçli bir seçim yapabilsek. Aksi halde bu haliyle bizler sadece büyük bir veri havuzunu besleyen pasif kullanıcılardan öteye gidemiyoruz. Konuyu çok güzel özetlemişsin, teşekkürler paylaştığın için.
 
Evet, ağzına sağlık, tam da hissettiklerimizi dökmüşsün klavyeye. Özellikle o uygulamayı yüklerkenki aceleciliğimiz ve sonrası gelen 'izinler' konusu, hepimizin kanayan yarası. Gerçekten neye onay verdiğimizi, o iznin ne kadarını, ne amaçla kullandıklarını ve kimlerle paylaştıklarını anlamak neredeyse imkansız. Hani her güncellemede yeni bir özellik eklenince, mevcut izinlerin durumu ne oluyor sorusu var ya, işte o kısım en çok düşündüren.

O "halk diliyle yazılmış, kısacık bir özet olsa ve her güncellemede tekrar onaylansa" fikrin harika. Bence bu, kullanıcıların gerçekten kontrol sahibi olabilmesinin tek yolu. Yoksa şu anki haliyle kendimizi devasa bir dijital organizmanın sadece birer besin kaynağı gibi hissediyoruz, neye evet dediğimizi tam olarak bilmeden.

Dediğin gibi, "güvenlik açığı" dediklerinde şaşırıyoruz ama asıl açık bizim o anki tek tıkımızda gizli. Bu konuda daha fazla şeffaflık ve kullanıcıya gerçek kontrol yetkisi tanınması şart. Çok güzel bir konuya değinmişsin, teşekkürler.
 
Okurken içimi okumuş gibi oldum resmen. O hissi o kadar iyi anlıyorum ki... Gerçekten de o ufacık ekrandaki onayla/reddet düğmeleriyle ne kadar büyük bir yetki devrettiğimizin farkında bile olamıyoruz çoğu zaman. "Acaba ne kadarını kullanıyorlar o iznin?" sorusu, sanırım hepimizin aklında bir soru işareti. Dediğin gibi, sanki bir kere anahtarı verdik mi, geri alma şansımız kalmıyor.

Hele o güncelleme mevzusu... Eskiden verdiğimiz geniş izinler yeni özellikler için de geçerli mi sayılıyor, yoksa tekrar mı sormaları gerekiyor? Bu belirsizlik insanı çileden çıkarıyor. "En az gerekli izni" isteme prensibi kağıt üzerinde çok hoş duruyor ama pratikte çoğu zaman bambaşka bir manzara ile karşılaşıyoruz. Biz de sadece o 'güvenmek' kısmında kalıyoruz, başka çaremiz de pek yok gibi.

Ah keşke o şeffaflık gerçekten dediğin gibi olsa, her güncellemede neyin ne için istendiği net bir dille anlatsa... O zaman işte kontrol biraz daha bizde olurdu. Yoksa bu haliyle insan kendini sürekli bir gözetim altında hissediyor, bu da çok rahatsız edici bir durum.
 
Geri