IndigoTremolo
Kayıtlı Kullanıcı
Yine mi o lanet olası eski borç hortladı sanıyorsunuz? Hayır efendim, hortlamaz o. O hiçbir yere gitmedi ki hortlasın. Sadece siz unuttunuz, kayıtlarda tozlandı, belki aktif takibe bile düşmediği için rahat bir nefes aldınız... Ama o hep oradaydı, adeta pusuya yatmış bir yılan gibi, doğru anı kolladı durdu. Ve şimdi mi vurdu? Tabii ki en kritik anda. Maaşın yattığı gün, bir ödemen varken ya da tam da o kredi başvurunu yaptığında... Tesadüf mü dersiniz, sistemin kurnazlığı mı? Benim için ikincisi, vallahi billahi öyle.
Yok öyle kolayından paçayı kurtarmak, o işler eskidenmiş. Sabah bir uyandın, maaş yok, emekli maaşın çekilemiyor, hesap bakiyesi eksiye düşmüş de haberin bile olmamış... O an beyninden vurulmuşa dönersin. "Ne oldu yahu?" diye bir telaş, bir koşuşturma başlar. Bankayı ararsın, "Eski bir dosyanızdan ötürü bloke konuldu efendim," derler. E-haciz mi desek, bankanın keyfi mi? Aslında ikisi de değil; eski bir icra takibinin, zaman aşımına uğramasa da bir şekilde raftan indirilip yeniden harekete geçirilmesi bu. Sistem, sizi unutmuyor. Asla.
Herkes "bankayla konuş," "git hallet" der... Hadi ya? Sanki bankalar da can atıyor o borcu sıfır faizle silmeye. Boş hayaller bunlar, kusura bakmayın. Yılların tecrübesiyle söylüyorum; bu işin tek ve gerçekçi çözümü yapılandırma. O da bankanın gönlünden koptuğu için değil, o dosyanın maliyetini hesapladığı için. Hukuk bürolarına ödenen masraflar, takip süreci, avukatlık ücretleri... Bir de üzerine tahsilat riski var. İşte bu maliyetler toplamı, sizi bir nebze olsun pazarlık masasına oturtmalarını sağlar. Amaçları o dosyayı masrafsız kapatmak, hepsi bu. Anapara üzerinden makul bir indirimle, tek seferde ödeme karşılığı kapanış... Başka yolu yok abi, gerçekten yok.
Bankalar kolay lokma vermezler, bunu baştan söyleyeyim. İlk teklifleri daima sizi test etmeye yöneliktir. "Tamam, ödeyin tamamını" ya da "yüzde 10 indirim yaparız ama faizi de üzerine ekleriz" gibi saçma sapan önerilerle gelirler. Burada sizin duruşunuz önemli. O borcun, zamanında ödenmediği için zaten banka için bir "batık" kalemi olduğunu, onu tahsil etmenin onlar için ek masraf ve çaba gerektirdiğini bileceksiniz. "Siz o parayı bugüne kadar alamadınız, şimdi de mi almak istemiyorsunuz?" minvalinde, biraz da iddialı konuşmak gerek. Tabii ki küstahlaşmadan, ama kendinizden emin bir tonda...
Tamam, anlaştınız diyelim. Bitti mi sanıyorsun? Asla! Sakın ha, sözlü anlaşmalara falan... O işler Türkiye'de yürümez. "Mutabakat zaptı," "borcun kapatıldığına dair resmi yazı," "ibra belgesi" adı ne olursa olsun, elinizde kağıt, kalemde ıslak imza olmadan, tek kuruş ödeme yapmayın. O ödemeyi yaptığınız gün, bankanın size vereceği o belgeyi de alacaksınız. Borcun tamamen kapatıldığına, tüm yasal takiplerin sonlandırıldığına ve artık size karşı herhangi bir alacaklarının kalmadığına dair net, açık bir belge. Aksi takdirde, beş yıl sonra o dosya yine bir yerlerden çıkıp karşınıza dikilebilir, yeminle olur böyle şeyler.
Borcu kapattın, blokeyi kaldırdın... Şimdi ne oldu sandın, güllük gülistanlık mı? Hayır efendim, o da değil. O eski borcun izi, kredi sicilinde, Merkez Bankası kayıtlarında durmaya devam edecek. Bir anda "tertemiz bir sayfa" açılmaz öyle. Yeni bir kredi mi çekeceksin? Bir dur bakalım... Bankalar o eski kayıtları görür, değerlendirir. Belki hemen kredi vermezler, belki faizi yüksek tutarlar. Bu işin bir bedeli var, bunu hiç düşündün mü? Sicilinin düzelmesi zaman alır. Yeni, düzenli ödemelerle, yavaş yavaş güven inşa etmen gerekir. Bu bir süreçtir, anlık bir sihir değil.
Peki, tüm bu badireden ne öğrendik? Birincisi, eski borç diye bir şeyin "kaybolmadığı", sadece uykuya daldığı. İkincisi, bankaların ve sistemin kâr odaklı çalıştığı, kimseye babalarının hayrına indirim yapmadığı. Üçüncüsü ise, hakkınızı aramak, pazarlık masasına güçlü oturmak ve her adımı resmi belgeye bağlamak zorunda olduğunuz. Dersini aldın mı bari, ha? Bu tecrübe sana pahalıya patlamış olabilir, ama en azından bir daha aynı tuzağa düşmezsin... Umarım. Sistem böyle işler... Ve sen bunu bilmek zorundasın. Yoksa o "eski borç" denen musibet, her daim ensende...
Yok öyle kolayından paçayı kurtarmak, o işler eskidenmiş. Sabah bir uyandın, maaş yok, emekli maaşın çekilemiyor, hesap bakiyesi eksiye düşmüş de haberin bile olmamış... O an beyninden vurulmuşa dönersin. "Ne oldu yahu?" diye bir telaş, bir koşuşturma başlar. Bankayı ararsın, "Eski bir dosyanızdan ötürü bloke konuldu efendim," derler. E-haciz mi desek, bankanın keyfi mi? Aslında ikisi de değil; eski bir icra takibinin, zaman aşımına uğramasa da bir şekilde raftan indirilip yeniden harekete geçirilmesi bu. Sistem, sizi unutmuyor. Asla.
Herkes "bankayla konuş," "git hallet" der... Hadi ya? Sanki bankalar da can atıyor o borcu sıfır faizle silmeye. Boş hayaller bunlar, kusura bakmayın. Yılların tecrübesiyle söylüyorum; bu işin tek ve gerçekçi çözümü yapılandırma. O da bankanın gönlünden koptuğu için değil, o dosyanın maliyetini hesapladığı için. Hukuk bürolarına ödenen masraflar, takip süreci, avukatlık ücretleri... Bir de üzerine tahsilat riski var. İşte bu maliyetler toplamı, sizi bir nebze olsun pazarlık masasına oturtmalarını sağlar. Amaçları o dosyayı masrafsız kapatmak, hepsi bu. Anapara üzerinden makul bir indirimle, tek seferde ödeme karşılığı kapanış... Başka yolu yok abi, gerçekten yok.
Bankalar kolay lokma vermezler, bunu baştan söyleyeyim. İlk teklifleri daima sizi test etmeye yöneliktir. "Tamam, ödeyin tamamını" ya da "yüzde 10 indirim yaparız ama faizi de üzerine ekleriz" gibi saçma sapan önerilerle gelirler. Burada sizin duruşunuz önemli. O borcun, zamanında ödenmediği için zaten banka için bir "batık" kalemi olduğunu, onu tahsil etmenin onlar için ek masraf ve çaba gerektirdiğini bileceksiniz. "Siz o parayı bugüne kadar alamadınız, şimdi de mi almak istemiyorsunuz?" minvalinde, biraz da iddialı konuşmak gerek. Tabii ki küstahlaşmadan, ama kendinizden emin bir tonda...
Tamam, anlaştınız diyelim. Bitti mi sanıyorsun? Asla! Sakın ha, sözlü anlaşmalara falan... O işler Türkiye'de yürümez. "Mutabakat zaptı," "borcun kapatıldığına dair resmi yazı," "ibra belgesi" adı ne olursa olsun, elinizde kağıt, kalemde ıslak imza olmadan, tek kuruş ödeme yapmayın. O ödemeyi yaptığınız gün, bankanın size vereceği o belgeyi de alacaksınız. Borcun tamamen kapatıldığına, tüm yasal takiplerin sonlandırıldığına ve artık size karşı herhangi bir alacaklarının kalmadığına dair net, açık bir belge. Aksi takdirde, beş yıl sonra o dosya yine bir yerlerden çıkıp karşınıza dikilebilir, yeminle olur böyle şeyler.
Borcu kapattın, blokeyi kaldırdın... Şimdi ne oldu sandın, güllük gülistanlık mı? Hayır efendim, o da değil. O eski borcun izi, kredi sicilinde, Merkez Bankası kayıtlarında durmaya devam edecek. Bir anda "tertemiz bir sayfa" açılmaz öyle. Yeni bir kredi mi çekeceksin? Bir dur bakalım... Bankalar o eski kayıtları görür, değerlendirir. Belki hemen kredi vermezler, belki faizi yüksek tutarlar. Bu işin bir bedeli var, bunu hiç düşündün mü? Sicilinin düzelmesi zaman alır. Yeni, düzenli ödemelerle, yavaş yavaş güven inşa etmen gerekir. Bu bir süreçtir, anlık bir sihir değil.
Peki, tüm bu badireden ne öğrendik? Birincisi, eski borç diye bir şeyin "kaybolmadığı", sadece uykuya daldığı. İkincisi, bankaların ve sistemin kâr odaklı çalıştığı, kimseye babalarının hayrına indirim yapmadığı. Üçüncüsü ise, hakkınızı aramak, pazarlık masasına güçlü oturmak ve her adımı resmi belgeye bağlamak zorunda olduğunuz. Dersini aldın mı bari, ha? Bu tecrübe sana pahalıya patlamış olabilir, ama en azından bir daha aynı tuzağa düşmezsin... Umarım. Sistem böyle işler... Ve sen bunu bilmek zorundasın. Yoksa o "eski borç" denen musibet, her daim ensende...