CoralMandolin
Kayıtlı Kullanıcı
O gün, o son kuruşun banka hesabınızdan çekildiği anı düşünün... Yıllardır üzerinizde bir karabasan gibi duran o yükün, o ağır zincirlerin nihayet çözüldüğünü hissettiğinizde, sanki ciğerleriniz ilk defa gerçek havayla dolmuş gibi olur. Bir oh çekersin ya hani, böyle derinlerden gelen, bütün vücudunu saran bir rahatlama... Sanırsın her şey bitti, her dert sona erdi, değil mi? Ama işte tam o noktada, o ilk anlık nefeste, aslında yeni bir sürecin kapısı aralanır, yeni bir koşuşturmaca başlar.
Parayı yatırdın, dekont elinde, göğsün ferahladı... Ama banka sistemi, ah o sistemler yok mu... Sanki senin acelen, senin bekleyişin onlara hiç uğramamış gibi, yavaş yavaş, kendi ritminde işlemeye devam eder. Düşünsene, sen kapattın borcu, vallahi billahi kapattın; ama sistemde hala 'alacaklı' görünüyor olabilirsin. Bu işler öyle düğmeye basınca çat diye olmuyor işte, bankanın kendi iç yazışmaları var, birimler arası bilgi akışı var, bazen günleri, bazen haftaları bulur bu... Senin bankaya ödediğin o para, önce bankanın iç muhasebesinde yerine oturur, sonra o icra dosyasına işlenir, sonrasında da alacaklı tarafın sistemi güncellenir...
Borcu ödedikten sonraki o ilk işin ne olmalı biliyor musun? Bankadan, icra dairesine hitaben yazılmış, o büyülü cümleleri içeren bir belge almak: "Borcu kalmamıştır, haczin fekki talep olunur." Yani 'borcu yoktur' yazısı, abi ya. Bu kağıt parçası öyle basit bir şey değil, senin elindeki en sağlam kanıt. Onu almadan, hele hele fotokopisiyle falan yetinmeden, sakın rahat bir nefes alma... İmzalı, kaşeli, mümkünse bir banka yetkilisinin de adının geçtiği, resmi bir belge olacak. Çünkü o belge olmasa, sen bankaya borcunu ödemiş olsan bile, icra dairesinin sisteminde o dosya hala açık görünebilir... Sonra uğraş dur, vallahi billahi uğraş dur...
Maaşındaki kesintiye nihayet veda ettin, değil mi? Ya da o canım aracının üzerindeki o kara leke kalktı, evin üzerindeki ipotek çözüldü? Her birinin süreci farklı ilerler, bunu unutma sakın. Maaşındaki haciz için bankanın yazısını alıp işyerine götürmen gerekebilir, oradaki muhasebe departmanı o kesintiyi durdurur. Aracın üzerindeki haciz içinse bankanın yazısıyla birlikte trafik tescil birimine gidip işlemi senin takip etmen şart. Taşınmaz mallar için de durum benzer; tapu müdürlüğüne bankanın gönderdiği ya da senin elden götürdüğün bir yazı ile haczin kaldırılması talep edilir. Her bir haciz türünün, kendine özgü bir kaldırma yolu, bir muhatabı var... Bunların hepsini tek tek kontrol etmeli, hatta gerekirse sen peşine düşmelisin.
Kolay mı sanıyorsun bu işleri? Sandalyeden kalkıp peşine düşmezsen, aramazsan, sormazsan, o işler öyle kendi kendine çözülmez. "Banka halleder" demekle olmuyor bu. Banka elinden geleni yapar, evet, ama onların da bir yoğunluğu, bir işleyişi var. Sen sürekli iletişimde olacaksın, sık sık arayıp soracaksın, "Ne aşamada?" diye bastıracaksın. Hatta gerekirse, o 'borcu yoktur' yazısını eline alıp, icra dairesine kadar gidip bizzat kendin teslim edeceksin. Ne olur ne olmaz, o evrak kaybolursa, ya da yanlış bir yere giderse... Senin ayların, yılların heba olur.
Bir de bakmışsın, aylarca geçti, hala bir yerden bir sorun çıkıyor... "Eski bir dosya varmış, o yüzden takılmış," derler mesela. Ya da "Hesaplamada bir yanlışlık olmuş, aslında ufak bir bakiyen daha varmış..." Aman ha, dikkat et! Bankadan aldığın o 'borcu yoktur' yazısını, makbuzlarını, dekontlarını öyle iyi sakla ki, yıllar sonra bile önüne çıktığında gösterebilesin. Bütün banka ekstrelerini, ödeme dökümlerini bir gözden geçir; olur da bir hata, bir pürüz varsa, hemen müdahale et. Çünkü o hata, öyle küçücük bir bakiyeymiş gibi görünse de, sonraki hayatında karşına büyük bir engel olarak çıkabilir...
Sonunda o son yazı eline ulaştığında, anladın mı o huzuru? Gerçekten tertemiz bir sayfa açtığını hissettiğin o an... Sanki yeniden doğdun, yeni bir şans verilmiş gibi. Evet, zorlu bir süreçti, stresliydi, belki uykusuz gecelerin oldu. Ama şimdi bitti. Bu tecrübe sana çok şey öğretti, değil mi? Paranın kıymetini, borcun yükünü, bir de o resmi süreçlerin ne kadar yorucu olabileceğini... Artık daha bilinçlisin, daha dikkatlisin. Ve bu, hayatta edinilebilecek en değerli derslerden biri, vallahi billahi... Şimdi derin bir nefes al, tebrikler... Gerçekten bitti.
Parayı yatırdın, dekont elinde, göğsün ferahladı... Ama banka sistemi, ah o sistemler yok mu... Sanki senin acelen, senin bekleyişin onlara hiç uğramamış gibi, yavaş yavaş, kendi ritminde işlemeye devam eder. Düşünsene, sen kapattın borcu, vallahi billahi kapattın; ama sistemde hala 'alacaklı' görünüyor olabilirsin. Bu işler öyle düğmeye basınca çat diye olmuyor işte, bankanın kendi iç yazışmaları var, birimler arası bilgi akışı var, bazen günleri, bazen haftaları bulur bu... Senin bankaya ödediğin o para, önce bankanın iç muhasebesinde yerine oturur, sonra o icra dosyasına işlenir, sonrasında da alacaklı tarafın sistemi güncellenir...
Borcu ödedikten sonraki o ilk işin ne olmalı biliyor musun? Bankadan, icra dairesine hitaben yazılmış, o büyülü cümleleri içeren bir belge almak: "Borcu kalmamıştır, haczin fekki talep olunur." Yani 'borcu yoktur' yazısı, abi ya. Bu kağıt parçası öyle basit bir şey değil, senin elindeki en sağlam kanıt. Onu almadan, hele hele fotokopisiyle falan yetinmeden, sakın rahat bir nefes alma... İmzalı, kaşeli, mümkünse bir banka yetkilisinin de adının geçtiği, resmi bir belge olacak. Çünkü o belge olmasa, sen bankaya borcunu ödemiş olsan bile, icra dairesinin sisteminde o dosya hala açık görünebilir... Sonra uğraş dur, vallahi billahi uğraş dur...
Maaşındaki kesintiye nihayet veda ettin, değil mi? Ya da o canım aracının üzerindeki o kara leke kalktı, evin üzerindeki ipotek çözüldü? Her birinin süreci farklı ilerler, bunu unutma sakın. Maaşındaki haciz için bankanın yazısını alıp işyerine götürmen gerekebilir, oradaki muhasebe departmanı o kesintiyi durdurur. Aracın üzerindeki haciz içinse bankanın yazısıyla birlikte trafik tescil birimine gidip işlemi senin takip etmen şart. Taşınmaz mallar için de durum benzer; tapu müdürlüğüne bankanın gönderdiği ya da senin elden götürdüğün bir yazı ile haczin kaldırılması talep edilir. Her bir haciz türünün, kendine özgü bir kaldırma yolu, bir muhatabı var... Bunların hepsini tek tek kontrol etmeli, hatta gerekirse sen peşine düşmelisin.
Kolay mı sanıyorsun bu işleri? Sandalyeden kalkıp peşine düşmezsen, aramazsan, sormazsan, o işler öyle kendi kendine çözülmez. "Banka halleder" demekle olmuyor bu. Banka elinden geleni yapar, evet, ama onların da bir yoğunluğu, bir işleyişi var. Sen sürekli iletişimde olacaksın, sık sık arayıp soracaksın, "Ne aşamada?" diye bastıracaksın. Hatta gerekirse, o 'borcu yoktur' yazısını eline alıp, icra dairesine kadar gidip bizzat kendin teslim edeceksin. Ne olur ne olmaz, o evrak kaybolursa, ya da yanlış bir yere giderse... Senin ayların, yılların heba olur.
Bir de bakmışsın, aylarca geçti, hala bir yerden bir sorun çıkıyor... "Eski bir dosya varmış, o yüzden takılmış," derler mesela. Ya da "Hesaplamada bir yanlışlık olmuş, aslında ufak bir bakiyen daha varmış..." Aman ha, dikkat et! Bankadan aldığın o 'borcu yoktur' yazısını, makbuzlarını, dekontlarını öyle iyi sakla ki, yıllar sonra bile önüne çıktığında gösterebilesin. Bütün banka ekstrelerini, ödeme dökümlerini bir gözden geçir; olur da bir hata, bir pürüz varsa, hemen müdahale et. Çünkü o hata, öyle küçücük bir bakiyeymiş gibi görünse de, sonraki hayatında karşına büyük bir engel olarak çıkabilir...
Sonunda o son yazı eline ulaştığında, anladın mı o huzuru? Gerçekten tertemiz bir sayfa açtığını hissettiğin o an... Sanki yeniden doğdun, yeni bir şans verilmiş gibi. Evet, zorlu bir süreçti, stresliydi, belki uykusuz gecelerin oldu. Ama şimdi bitti. Bu tecrübe sana çok şey öğretti, değil mi? Paranın kıymetini, borcun yükünü, bir de o resmi süreçlerin ne kadar yorucu olabileceğini... Artık daha bilinçlisin, daha dikkatlisin. Ve bu, hayatta edinilebilecek en değerli derslerden biri, vallahi billahi... Şimdi derin bir nefes al, tebrikler... Gerçekten bitti.