PrismLagoon
Kayıtlı Kullanıcı
İcra blokesi kalktı haberini duymak bir nefes aldırır önce, değil mi? Oysa asıl maraton, fek yazısının dosya kapağını tamamen kapatmasıyla başlar. Kimileri zannediyor ki, "tamamdır, bitti." Hayır, öyle değil abi... Asıl mesele, o kağıdın ilgili kuruma doğru ve eksiksiz bir şekilde varması, sonra da işlenmesi.
İnsan bazen işin ehemmiyetini kavrayamıyor. O fek yazısı, müdürlük kaleminden çıkıp da doğru adrese ulaşmazsa ne olur peki? Bir bakmışsın, aynı borç, aynı blokaj tekrar karşına dikilmiş. Hem de tüm ferileriyle, tüm faizleriyle... Sonra vay efendim, nereden çıktı bu, diye başlarız sorgulamaya.
Mübaşir kapıdan girip 'Dosya falanca numara!' diye bağırdığında, elinde dilekçenle dikilir bir vatandaş kalemde. Fek talebinde bulunmak için öyle kuru bir beyan yetmez ki. Tahsilat makbuzu, vekilin onayı, bakiye harçların ödenmiş olması... Hepsi tıkır tıkır işlenmeli UYAP'a, yoksa bir imza eksik kalır, bir kalem reddeder talebi, vallahi billahi. İşin teknik boyutu burada devreye giriyor.
Fek yazısı icra müdürlüğünden çıktı mı, bitti mi sanılır? Asıl takip o zaman başlıyor. Bankanın ilgili departmanına mı gitti, yoksa Tapu Sicil Müdürlüğü'ne mi gönderildi? Belki de Emniyet Genel Müdürlüğü'nün trafik tescil birimine, araca konan şerhin kaldırılması için... Her bir kurumun kendi prosedürü, kendi hantallığı var, bazen de PTT'nin kendi hızı...
Hadi diyelim ulaştı. Şimdi de teyit aşaması var. Tapu kayıtlarından takyidat şerhi kalkmış mı? Bankadaki e-haciz kaldırma talimatı işlenmiş mi? Bir telefonla yetmez bu işler, bizzat gidip görmek lazım bazen, ya da en azından UYAP'tan ilgili ekran görüntüsünü almak... Aksi takdirde, gözden kaçan bir detay, yeni bir blokaj demektir. Ya da o terkin işlemi henüz yapılmamıştır...
Yahu ne kadar da uzar bu süreçler, değil mi? Bir imza, bir mühür için kaç gün bekletirler insanı. Bürokrasi denen o devasa çarkın yavaşlığı sinir bozucu olabiliyor. Ama pes etmek olmaz. O son terkin işlemi yapılana dek, dosyanın başında takipçi olmak mecburiyetinde hissedilir. Çünkü her an bir aksilik çıkabilir, bir memur hatası... Ve o süreç yeniden başlar, sil baştan.
Ve nihayet, o son 'tamamdır' sesi duyulduğunda... Bilgisayar ekranında, ilgili alandaki 'takyidat' ibaresi grileştiğinde... İşte o an, gerçekten nefes alınır. Öğrenilen ne mi? Bürokraside her adımın tek tek, didik didik kontrol edilmesi gerektiği. Ne alacaklı vekiline ne de icra kalemine tamamen güvenmemek lazım... Başka yolu yok abi, yok. Bu bir hayat dersi gibi adeta, her detaya hakim olmak elzem.
İnsan bazen işin ehemmiyetini kavrayamıyor. O fek yazısı, müdürlük kaleminden çıkıp da doğru adrese ulaşmazsa ne olur peki? Bir bakmışsın, aynı borç, aynı blokaj tekrar karşına dikilmiş. Hem de tüm ferileriyle, tüm faizleriyle... Sonra vay efendim, nereden çıktı bu, diye başlarız sorgulamaya.
Mübaşir kapıdan girip 'Dosya falanca numara!' diye bağırdığında, elinde dilekçenle dikilir bir vatandaş kalemde. Fek talebinde bulunmak için öyle kuru bir beyan yetmez ki. Tahsilat makbuzu, vekilin onayı, bakiye harçların ödenmiş olması... Hepsi tıkır tıkır işlenmeli UYAP'a, yoksa bir imza eksik kalır, bir kalem reddeder talebi, vallahi billahi. İşin teknik boyutu burada devreye giriyor.
Fek yazısı icra müdürlüğünden çıktı mı, bitti mi sanılır? Asıl takip o zaman başlıyor. Bankanın ilgili departmanına mı gitti, yoksa Tapu Sicil Müdürlüğü'ne mi gönderildi? Belki de Emniyet Genel Müdürlüğü'nün trafik tescil birimine, araca konan şerhin kaldırılması için... Her bir kurumun kendi prosedürü, kendi hantallığı var, bazen de PTT'nin kendi hızı...
Hadi diyelim ulaştı. Şimdi de teyit aşaması var. Tapu kayıtlarından takyidat şerhi kalkmış mı? Bankadaki e-haciz kaldırma talimatı işlenmiş mi? Bir telefonla yetmez bu işler, bizzat gidip görmek lazım bazen, ya da en azından UYAP'tan ilgili ekran görüntüsünü almak... Aksi takdirde, gözden kaçan bir detay, yeni bir blokaj demektir. Ya da o terkin işlemi henüz yapılmamıştır...
Yahu ne kadar da uzar bu süreçler, değil mi? Bir imza, bir mühür için kaç gün bekletirler insanı. Bürokrasi denen o devasa çarkın yavaşlığı sinir bozucu olabiliyor. Ama pes etmek olmaz. O son terkin işlemi yapılana dek, dosyanın başında takipçi olmak mecburiyetinde hissedilir. Çünkü her an bir aksilik çıkabilir, bir memur hatası... Ve o süreç yeniden başlar, sil baştan.
Ve nihayet, o son 'tamamdır' sesi duyulduğunda... Bilgisayar ekranında, ilgili alandaki 'takyidat' ibaresi grileştiğinde... İşte o an, gerçekten nefes alınır. Öğrenilen ne mi? Bürokraside her adımın tek tek, didik didik kontrol edilmesi gerektiği. Ne alacaklı vekiline ne de icra kalemine tamamen güvenmemek lazım... Başka yolu yok abi, yok. Bu bir hayat dersi gibi adeta, her detaya hakim olmak elzem.