PrismAccordion
Kayıtlı Kullanıcı
IMEI bloğu kalktı mı zannediyoruz, peki ya sonrası? Hadi canım, bu kadar basit miydi her şey? O cihaz, o kayıt dışı maceraların sonunda yeniden nefes aldıysa, yani BTK’nın demir yumruğundan bir şekilde kurtulduysa, içindeki yazılım kodları, ana kartın üzerindeki o eşsiz dijital imza ne hallere geldi dersiniz... Resmi kanalların, o yetkili distribütörlerin, üreticilerin gözünde artık "saf" değil o telefon, üzerinde kim bilir hangi operasyonlar yapıldı, hangi müdahalelerle yeniden sisteme dâhil edildi... Ne yani, fabrika ayarları, ilk günkü masumiyeti duruyor mu sandık, vallahi değil.
Peki o garanti belgesi, o cebimizde taşımaya özen gösterdiğimiz kağıt parçası, ya da elektronik fatura... Orada yazan seri numarasıyla cihazın mevcut durumu, içindeki yazılımın bütünlüğü hala örtüşüyor mu sanıyoruz? Cihaza yapılan yetkisiz yazılımsal veya donanımsal müdahale, biliyorsunuz ki, o garanti sözleşmesindeki en hassas çizgidir, kırmızı çizgidir hatta. İşin teknik boyutuna inelim biraz; IMEI blokesinin kaldırılması genellikle cihazın anakartına bir bypass işlemi ya da yazılımsal bir "klonlama" ile mümkün olur. Bu da, üreticinin "kullanım koşulları"nı, "orijinal parça ve yazılım bütünlüğü" şartını doğrudan ihlal eder, abi ya...
Şimdi gelelim o kritik soruya: Yetkili servis, cihazı incelediğinde, o donanımsal veya yazılımsal müdahaleyi tespit etmez mi sanıyoruz? Bizim o "giderildi" dediğimiz problem, aslında bambaşka bir dizi sorunu tetiklemiş olabilir; yazılım güvenlik açıkları, beklenmedik batarya tüketimi, performans düşüşleri... Velev ki, BTK kaydında cihazın durumu düzeldi, eyvallah. Ama servis, arızalanan bir parçayı, örneğin ekranı veya bataryayı değiştirmek için cihazı açtığında, anakart üzerindeki lehim izlerini, yazılımın değiştirildiğini gösteren log kayıtlarını görmezden mi gelecek? Tabii ki hayır, o zaman tüm sorumluluk sana kalır, tüketici olarak o müdahaleye rıza gösteren sana...
Bizim toplumsal hafızamızda yer eden "ucuza getirme" dürtüsü, bazen bizi çıkmaz sokağa sürüklüyor. O cihaz, belki yurt dışından yolculuğunu tamamladı, Türkiye’ye girdi, sonra bir şekilde IMEI’si bloke edildi ve sonra "kaldırıldı." Bu süreçteki her adım, o telefonun yazılım ve donanım bütünlüğüne, yani garantinin temel felsefesine adeta bir darbe indiriyor. Klonlanmış IMEI veya yasa dışı yollarla kayıt altına alınmış bir cihazın, yetkili servis ağına girmesi demek, üreticinin "marka imajına" ve "teknik yeterlilik standartlarına" aykırı bir durumun onaylanması demek... Yani, ne desek boş, o garanti belgesi artık bir kartvizit kadar bile değer taşımayabilir, elinde kalsa neye yarar...
Yani arkadaşlar, o "bloke kalktı" cümlesinin arkasında yatan teknik gerçekliği, hukuki sonuçları ve tabii ki tüketici haklarımız üzerindeki etkisini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bir telefonun garanti kapsamına girmesi için sadece IMEI'sinin aktif olması yetmez; üreticinin belirlediği şartlarda, orijinal parçalarla ve yetkili yazılımlarla kullanılmış olması esastır. Eğer cihazınız bu şartlardan birini dahi ihlal etmişse, ki IMEI blokesi kaldırma işlemi çoğu zaman bunu gerektirir, o zaman bir arıza durumunda karşılaşacağımız manzara çok net: Tamir ücreti senin cebinden çıkar, garantör firma elini kollarını bağlar... Ee, sonra "Neden benim başıma geldi?" diye şaşırırız... Yok öyle yağma. Bizim topyekün bu konulara daha bilinçli yaklaşmamız, kendimizi ve paramızı korumamız şart. Yoksa bu işin sonu pahalı derslerden ibaret kalıyor, vallahi billahi.
Peki o garanti belgesi, o cebimizde taşımaya özen gösterdiğimiz kağıt parçası, ya da elektronik fatura... Orada yazan seri numarasıyla cihazın mevcut durumu, içindeki yazılımın bütünlüğü hala örtüşüyor mu sanıyoruz? Cihaza yapılan yetkisiz yazılımsal veya donanımsal müdahale, biliyorsunuz ki, o garanti sözleşmesindeki en hassas çizgidir, kırmızı çizgidir hatta. İşin teknik boyutuna inelim biraz; IMEI blokesinin kaldırılması genellikle cihazın anakartına bir bypass işlemi ya da yazılımsal bir "klonlama" ile mümkün olur. Bu da, üreticinin "kullanım koşulları"nı, "orijinal parça ve yazılım bütünlüğü" şartını doğrudan ihlal eder, abi ya...
Şimdi gelelim o kritik soruya: Yetkili servis, cihazı incelediğinde, o donanımsal veya yazılımsal müdahaleyi tespit etmez mi sanıyoruz? Bizim o "giderildi" dediğimiz problem, aslında bambaşka bir dizi sorunu tetiklemiş olabilir; yazılım güvenlik açıkları, beklenmedik batarya tüketimi, performans düşüşleri... Velev ki, BTK kaydında cihazın durumu düzeldi, eyvallah. Ama servis, arızalanan bir parçayı, örneğin ekranı veya bataryayı değiştirmek için cihazı açtığında, anakart üzerindeki lehim izlerini, yazılımın değiştirildiğini gösteren log kayıtlarını görmezden mi gelecek? Tabii ki hayır, o zaman tüm sorumluluk sana kalır, tüketici olarak o müdahaleye rıza gösteren sana...
Bizim toplumsal hafızamızda yer eden "ucuza getirme" dürtüsü, bazen bizi çıkmaz sokağa sürüklüyor. O cihaz, belki yurt dışından yolculuğunu tamamladı, Türkiye’ye girdi, sonra bir şekilde IMEI’si bloke edildi ve sonra "kaldırıldı." Bu süreçteki her adım, o telefonun yazılım ve donanım bütünlüğüne, yani garantinin temel felsefesine adeta bir darbe indiriyor. Klonlanmış IMEI veya yasa dışı yollarla kayıt altına alınmış bir cihazın, yetkili servis ağına girmesi demek, üreticinin "marka imajına" ve "teknik yeterlilik standartlarına" aykırı bir durumun onaylanması demek... Yani, ne desek boş, o garanti belgesi artık bir kartvizit kadar bile değer taşımayabilir, elinde kalsa neye yarar...
Yani arkadaşlar, o "bloke kalktı" cümlesinin arkasında yatan teknik gerçekliği, hukuki sonuçları ve tabii ki tüketici haklarımız üzerindeki etkisini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bir telefonun garanti kapsamına girmesi için sadece IMEI'sinin aktif olması yetmez; üreticinin belirlediği şartlarda, orijinal parçalarla ve yetkili yazılımlarla kullanılmış olması esastır. Eğer cihazınız bu şartlardan birini dahi ihlal etmişse, ki IMEI blokesi kaldırma işlemi çoğu zaman bunu gerektirir, o zaman bir arıza durumunda karşılaşacağımız manzara çok net: Tamir ücreti senin cebinden çıkar, garantör firma elini kollarını bağlar... Ee, sonra "Neden benim başıma geldi?" diye şaşırırız... Yok öyle yağma. Bizim topyekün bu konulara daha bilinçli yaklaşmamız, kendimizi ve paramızı korumamız şart. Yoksa bu işin sonu pahalı derslerden ibaret kalıyor, vallahi billahi.