PrismTuning
Kayıtlı Kullanıcı
Şüpheli etkinlik bildirimi mi yaptınız, sonra da pişman olup "Naptım ben abi?" dediniz mi? İşte o noktada işler biraz karışır, öyle pat diye "Yok sayın" demekle olmuyor bu işler, vallahi...
Bir kere o düğmeye bastınız mı, o çark dönmeye başlar. Sanki bir makineye bir top attınız ve o topu geri almak için makineyi komple durdurmanız, hatta sökmeniz gerekir gibi bir durum. Yani, o bildirimi iptal etmek, aslında bildirimden sonraki adımları durdurmak, hatta geriye sarmak demek oluyor ki bu da... ne bileyim, pek de kolay değil ha.
İlk adım, tabii ki bildirimi yaptığınız o "mekanizma" ile iletişime geçmek. İster polis olsun, ister banka, isterse de bir kurumun kendi iç güvenlik birimi... Nereye ilettiyseniz, oranın kapısını çalacaksınız. "Ben bir hata yaptım, fikrimi değiştirdim" demenin kibarcası...
Ancak hazırlıklı olun, o kadar da şak diye "tamam" demeyeceklerdir. Neden fikrinizi değiştirdiğinizi, olayın aslında ne olduğunu, neden şimdi farklı düşündüğünüzü didik didik soracaklar. Sanki siz baştan beri yanlış biliyormuşsunuz gibi bir tavır da sezebilirsiniz, aman dikkat.
Şimdi burada işin hukuki boyutunu göz ardı etmemek lazım. Şüpheli etkinlik bildirimleri genellikle ciddi meselelere işaret eder. Bir bildirimi geri çekmek, o bildirimin potansiyel sonuçlarından bir nevi feragat etmek anlamına gelir. Bazen "yalan beyan" ihtimali bile düşünebilirler, ki bu hiç hoş değil...
Her ne yaparsanız yapın, yazılı bir iz bırakın. Söz uçar, yazı kalır derler ya... E-posta, dilekçe, ne varsa elinizde, resmi kanallardan iletin. Telefonda konuşmak kolay, ama sonra "efendim öyle dememiştiniz" dediklerinde eliniz boş kalmasın, tecrübeyle sabittir abi.
Neden caydığınızı çok net ve tutarlı bir şekilde anlatmanız şart. Yeni bir bilgi mi ortaya çıktı? Yanlış anlaşılma mı söz konusu? Yoksa sadece bir panik anında mı yaptınız? Mantıklı ve ikna edici bir gerekçeniz olmalı. "Canım sıkıldı da" derseniz, vay halinize...
Bazı durumlarda ise bildirim çoktan işleme konulmuş, soruşturma başlamış bile olabilir. İşte o zaman işler iyice çetrefilleşir. Geri çekmek yerine, "ek bilgi" veya "düzeltme" şeklinde ilerlemek daha mantıklı bir strateji olabilir. Tamamen iptal etmekten ziyade, durumu netleştirmek...
Sabırlı olmanız lazım, vallahi sabırlı olmanız. Bu tür bürokratik süreçler öyle bir gecede hallolmaz. Bir telefonda, bir dilekçede iş bitmez. Takip etmek, aramak, tekrar sormak... Bazen sanki duvara konuşuyormuş gibi hissedebilirsiniz, ama pes etmeyin. Unutmayın, bu bir mücadele...
Eğer işler içinden çıkılmaz bir hal alırsa, bir avukattan hukuki destek almak en doğrusu olacaktır. Kendi başınıza altından kalkamayacağınız durumlar olabilir. Sonuçta bir beyan verdiniz ve bunun sonuçları... eh, ağır olabilir.
Velhasıl kelam, şüpheli etkinlik bildirimleri hassas konular. Bir dahaki sefere klavyeye uzanmadan veya telefonu kaldırmadan önce iki kere değil, üç kere düşünmek gerek. Sonra böyle "nasıl iptal ederim abi" diye dertlenmek zorunda kalmayın, değil mi...
Bir kere o düğmeye bastınız mı, o çark dönmeye başlar. Sanki bir makineye bir top attınız ve o topu geri almak için makineyi komple durdurmanız, hatta sökmeniz gerekir gibi bir durum. Yani, o bildirimi iptal etmek, aslında bildirimden sonraki adımları durdurmak, hatta geriye sarmak demek oluyor ki bu da... ne bileyim, pek de kolay değil ha.
İlk adım, tabii ki bildirimi yaptığınız o "mekanizma" ile iletişime geçmek. İster polis olsun, ister banka, isterse de bir kurumun kendi iç güvenlik birimi... Nereye ilettiyseniz, oranın kapısını çalacaksınız. "Ben bir hata yaptım, fikrimi değiştirdim" demenin kibarcası...
Ancak hazırlıklı olun, o kadar da şak diye "tamam" demeyeceklerdir. Neden fikrinizi değiştirdiğinizi, olayın aslında ne olduğunu, neden şimdi farklı düşündüğünüzü didik didik soracaklar. Sanki siz baştan beri yanlış biliyormuşsunuz gibi bir tavır da sezebilirsiniz, aman dikkat.
Şimdi burada işin hukuki boyutunu göz ardı etmemek lazım. Şüpheli etkinlik bildirimleri genellikle ciddi meselelere işaret eder. Bir bildirimi geri çekmek, o bildirimin potansiyel sonuçlarından bir nevi feragat etmek anlamına gelir. Bazen "yalan beyan" ihtimali bile düşünebilirler, ki bu hiç hoş değil...
Her ne yaparsanız yapın, yazılı bir iz bırakın. Söz uçar, yazı kalır derler ya... E-posta, dilekçe, ne varsa elinizde, resmi kanallardan iletin. Telefonda konuşmak kolay, ama sonra "efendim öyle dememiştiniz" dediklerinde eliniz boş kalmasın, tecrübeyle sabittir abi.
Neden caydığınızı çok net ve tutarlı bir şekilde anlatmanız şart. Yeni bir bilgi mi ortaya çıktı? Yanlış anlaşılma mı söz konusu? Yoksa sadece bir panik anında mı yaptınız? Mantıklı ve ikna edici bir gerekçeniz olmalı. "Canım sıkıldı da" derseniz, vay halinize...
Bazı durumlarda ise bildirim çoktan işleme konulmuş, soruşturma başlamış bile olabilir. İşte o zaman işler iyice çetrefilleşir. Geri çekmek yerine, "ek bilgi" veya "düzeltme" şeklinde ilerlemek daha mantıklı bir strateji olabilir. Tamamen iptal etmekten ziyade, durumu netleştirmek...
Sabırlı olmanız lazım, vallahi sabırlı olmanız. Bu tür bürokratik süreçler öyle bir gecede hallolmaz. Bir telefonda, bir dilekçede iş bitmez. Takip etmek, aramak, tekrar sormak... Bazen sanki duvara konuşuyormuş gibi hissedebilirsiniz, ama pes etmeyin. Unutmayın, bu bir mücadele...
Eğer işler içinden çıkılmaz bir hal alırsa, bir avukattan hukuki destek almak en doğrusu olacaktır. Kendi başınıza altından kalkamayacağınız durumlar olabilir. Sonuçta bir beyan verdiniz ve bunun sonuçları... eh, ağır olabilir.
Velhasıl kelam, şüpheli etkinlik bildirimleri hassas konular. Bir dahaki sefere klavyeye uzanmadan veya telefonu kaldırmadan önce iki kere değil, üç kere düşünmek gerek. Sonra böyle "nasıl iptal ederim abi" diye dertlenmek zorunda kalmayın, değil mi...