IndigoPizzicato
Kayıtlı Kullanıcı
O üç yanlış denemeden sonra gelen o soğuk mesajı biliyor musunuz? "Hesabınız güvenlik nedeniyle geçici olarak kilitlenmiştir." Ne, ne oldu şimdi? Az önce doğru şifreyi girmek için mücadele ederken bir anda kendimizi kapı dışarı buluverdik, üstelik bu bir güvenlik önlemiymiş, öyle mi... İşte bu an, o tek kullanımlık şifre (OTP) hatası blokesi dediğimiz şeyin ta kendisi, insanın tepesini attırıyor vallahi.
Sistemin sizi koruduğu söyleniyor, evet, sahtekarlığı engellemek için mükemmel bir bariyer görevi görüyor olabilir. Lakin bu bariyerin, iyi niyetli, belki biraz dalgın, belki de o an telefonun sinyalinden dolayı şifreyi alamamış olan kendi kullanıcısına da acımasızca tokat atması, ne bileyim, biraz düşünülmesi gereken bir konu değil mi? Düşünsenize, bankacılık işlemlerinizi halletmeye çalışıyorsunuz, tam da kritik bir anda...
Hesaba erişim engellendiğinde, o anki panik ve çaresizlik hissi gerçekten berbat oluyor. Sanki bir hata yapmışız gibi, bir suçlu muamelesi görüyoruz; oysa sadece yanlış tuşa basmış ya da o an SMS gecikmiş olabiliyor. Bu durumun yaşattığı hayal kırıklığı, birçoğumuz için dijital hizmetlere olan güveni de zedeliyor, "Acaba yine mi kilitlenir?" tedirginliğiyle her işlemde iki kere düşünmek zorunda kalıyoruz.
Çözüm süreci ise ayrı bir dert bazen; telefonla müşteri hizmetlerini arayacaksın, kendini tanıtacaksın, bir dizi güvenlik sorusuna yanıt vereceksin... Oysaki tüm bu çile, sadece kısa bir yanlış anlama yüzünden yaşanıyor, yani bir OTP yanlış girildi diye. Bu da bize şunu düşündürtüyor; gerçekten en doğru yaklaşım bu mu, daha insancıl, daha esnek bir mekanizma geliştirilemez miydi abi?
Kurumlar, güvenlik protokollerini uygularken kullanıcı deneyimini ikinci plana atıyor gibi duruyorlar. Elbette veri güvenliği çok önemli, bunun tartışılır bir yanı yok; ancak bu kadar katı kurallar, bazen kendi müşteri tabanını da düşman ilan etmek gibi oluyor, samimi söylüyorum. Kullanıcıyı merkeze alan bir güvenlik anlayışı, hem şirketlerin itibarını yükseltir hem de bizlerin hayatını kolaylaştırır.
Peki, bu blokeden nasıl kaçınırız? Aslında kaçınmak pek de mümkün değil, çünkü hata insana mahsus... Asıl mesele, blokeden sonraki süreç. Neden anında bir kurtarma seçeneği sunulmuyor da bu kadar bürokratik engellerle boğuşmak zorunda kalıyoruz? Belki bir alternatif doğrulama yöntemi, belki kısa bir bekleme süresinden sonra tekrar deneme hakkı... Daha akılcı ve esnek çözümler pekala düşünülebilir.
Netice itibarıyla, OTP hatası blokesi, sadece teknik bir aksaklık olmaktan çok öte bir şey. Bu, kullanıcı ile sistem arasındaki ilişkinin bir aynası aslında. Sistemin, kendi kullanıcılarına karşı biraz daha anlayışlı, biraz daha hoşgörülü olması gerekmez mi? Güvenlik adı altında insanları bu kadar zorlamak, bıkkınlık ve sonunda vazgeçişe yol açabiliyor, öyle değil mi... Kimse bu strese katlanmak zorunda değil ki.
Sistemin sizi koruduğu söyleniyor, evet, sahtekarlığı engellemek için mükemmel bir bariyer görevi görüyor olabilir. Lakin bu bariyerin, iyi niyetli, belki biraz dalgın, belki de o an telefonun sinyalinden dolayı şifreyi alamamış olan kendi kullanıcısına da acımasızca tokat atması, ne bileyim, biraz düşünülmesi gereken bir konu değil mi? Düşünsenize, bankacılık işlemlerinizi halletmeye çalışıyorsunuz, tam da kritik bir anda...
Hesaba erişim engellendiğinde, o anki panik ve çaresizlik hissi gerçekten berbat oluyor. Sanki bir hata yapmışız gibi, bir suçlu muamelesi görüyoruz; oysa sadece yanlış tuşa basmış ya da o an SMS gecikmiş olabiliyor. Bu durumun yaşattığı hayal kırıklığı, birçoğumuz için dijital hizmetlere olan güveni de zedeliyor, "Acaba yine mi kilitlenir?" tedirginliğiyle her işlemde iki kere düşünmek zorunda kalıyoruz.
Çözüm süreci ise ayrı bir dert bazen; telefonla müşteri hizmetlerini arayacaksın, kendini tanıtacaksın, bir dizi güvenlik sorusuna yanıt vereceksin... Oysaki tüm bu çile, sadece kısa bir yanlış anlama yüzünden yaşanıyor, yani bir OTP yanlış girildi diye. Bu da bize şunu düşündürtüyor; gerçekten en doğru yaklaşım bu mu, daha insancıl, daha esnek bir mekanizma geliştirilemez miydi abi?
Kurumlar, güvenlik protokollerini uygularken kullanıcı deneyimini ikinci plana atıyor gibi duruyorlar. Elbette veri güvenliği çok önemli, bunun tartışılır bir yanı yok; ancak bu kadar katı kurallar, bazen kendi müşteri tabanını da düşman ilan etmek gibi oluyor, samimi söylüyorum. Kullanıcıyı merkeze alan bir güvenlik anlayışı, hem şirketlerin itibarını yükseltir hem de bizlerin hayatını kolaylaştırır.
Peki, bu blokeden nasıl kaçınırız? Aslında kaçınmak pek de mümkün değil, çünkü hata insana mahsus... Asıl mesele, blokeden sonraki süreç. Neden anında bir kurtarma seçeneği sunulmuyor da bu kadar bürokratik engellerle boğuşmak zorunda kalıyoruz? Belki bir alternatif doğrulama yöntemi, belki kısa bir bekleme süresinden sonra tekrar deneme hakkı... Daha akılcı ve esnek çözümler pekala düşünülebilir.
Netice itibarıyla, OTP hatası blokesi, sadece teknik bir aksaklık olmaktan çok öte bir şey. Bu, kullanıcı ile sistem arasındaki ilişkinin bir aynası aslında. Sistemin, kendi kullanıcılarına karşı biraz daha anlayışlı, biraz daha hoşgörülü olması gerekmez mi? Güvenlik adı altında insanları bu kadar zorlamak, bıkkınlık ve sonunda vazgeçişe yol açabiliyor, öyle değil mi... Kimse bu strese katlanmak zorunda değil ki.