IndigoTremolo
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi o e-haciz muhabbeti var ya, hani birden bire hesabına çöken o kara bulut, vallahi billahi insanın uykularını kaçırır, nabzını hızlandırır. Çoğumuz bilmiyoruz belki ama, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın sistemi, borcun vadesi geçer geçmez, hele bir de o malum tebligat sana ulaşmadıysa ya da ulaştı da gözünden kaçtıysa, otomatikman bankalara talimat gönderiyor, anında bloke... Sadece banka mı, arabana, hatta bazen evine bile takılır bu... Ne yapsın devlet de, alacağını istiyor abi, ama bu durum bizim gibi canı yananlar için tam bir kabusa dönüşebiliyor, bir anda buz gibi bir rüzgar eser cüzdanının içinden, bakarsın ki o neşe kaynağı hesap dondurucu bir sessizliğe bürünmüş...
Geldi mi o tebligat, banka hesabına bir baktın, sıfırları görünce dünyan karardı; işte orada panik yapmadan, sakin kalarak ilk adımı atman lazım. Öncelikle e-Devlet üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığı'nın "Borç Durum Belgesi Sorgulama" ya da "Ödeme ve Borç Sorgulama" ekranından bir bak hele, gerçekten ne kadar borcun var, hangi vergi türündenmiş, detaylar neymiş... Bazen bir iki liralık damga vergisinden bile koca hesap bloke olabiliyor, ne bileyim, ya da hiç haberin olmayan bir borç... Bu aşama, sanki karanlıkta el yordamıyla ilerlerken ışığı yakmak gibi, her şeyden önce durumu netleştirmek, zira neyle savaştığını bilmeden kılıç sallamak anlamsız, değil mi?
Peki, ne yapmak lazım hemen o an, o bloke kalksın, hesaplarımız nefes alsın diye? Öncelikle şunu unutma, abi, ödeme emrine itiraz süresi diye bir şey var, 7 gün gibi kısacık bir zaman dilimi bu, o buz gibi tebligat eline geçtiği andan itibaren başlıyor... Eğer haksız yere yapıldığını düşünüyorsan bu e-haczin, ya da borç senin değilse, yanlış hesaplama varsa, hemen bir vergi mahkemesinin yolunu tutman şart. Yoksa o 7 günü kaçırırsan, itiraz hakkın da uçar gider, sonra dönüp arkana bakınca ah vah etmek de fayda etmez, boşu boşuna bir fırsatı kaçırmış olursun, vallahi...
Diyelim ki borç senin, gerçek, kaçarı yok. İşte o zaman da hemen "borç yoktur" yazısı almak ya da yapılandırma yollarına başvurmak şart. Hani o meşhur 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun var ya, o kanunun 48. maddesi bize bir umut ışığı sunar: Tecil ve Taksitlendirme! Vergi dairesine bir dilekçeyle müracaat ediyorsun, "gelin borcumu taksitlendirelim, tecil edelim" diye... Eğer şartları sağlarsan, yani mal varlığın, gelir durumun falan uygunsa, ödeme güçlüğün belgelenirse, aylık taksitlerle ödeme imkanı doğuyor. Ve en önemlisi, yapılandırma taksitlerini düzenli ödedikçe o e-hacizler de yavaş yavaş kalkmaya başlıyor... Bu, sanki o ağır yükü omuzlarından biraz olsun indirmek gibi bir şey...
Bir de şu var ki, hani o bloke edilmiş hesaplardaki paranın akıbeti... E-haciz uygulandığında, banka o parayı doğrudan bloke eder ve vergi dairesine aktarılmak üzere bekletir. Sen eğer borcunu ödeme emrine itiraz etmeyip de ödersen, ya da yapılandırırsan, banka o blokeyi kaldırır ve para tekrar senin kullanımına açılır. Ama eğer borç direkt bankadan tahsil edilecek miktardaysa, banka o parayı doğrudan vergi dairesine gönderir, sonra o paranın peşine düşmek, iade almak falan filan, epeyce zorlu bir süreç haline gelir... O yüzden, mümkünse borç bankadan çekilmeden önce harekete geçmek, o parayı kendi ellerinle yönetmek en doğrusu, en rahatı...
Hani olur ya, bazen yanlışlıkla da gelir bu işler, ya da borcun çoktan ödendiği halde sistemde görünür... İşte o zaman derhal vergi dairesiyle iletişime geçmek, durumu anlatmak, ödeme belgelerini sunmak lazım. Çünkü sistemler bazen güncelleyemez kendini, bizim gibi insanlar gibi esnek değildir, ne bileyim... Bazen basit bir evrak, bir makbuz bile tüm bu karmaşayı çözebilir. Unutma, onlar da insanlarla muhatap oluyor, durumu izah edince, belgeleyince, çoğu zaman çözüm bulmak mümkün oluyor... Bu, bir yanlış anlamayı düzeltmek gibi, sakin ve açık olmak her zaman işe yarar.
Son çare ya da son fırsat demeyelim de, bazen devletin çıkardığı af veya yapılandırma kanunları olur. Hani belirli dönemlerde çıkar ya, eski borçlara yeni ödeme planları, faiz silme falan... Eğer senin borcun da bu kapsama giriyorsa, abi, o fırsatları kesinlikle kaçırma! Çünkü bu kanunlar, gerçekten de sırtımızdaki o kamburu hafifletmek, bize yeni bir başlangıç sunmak için bir nevi can simidi gibidir. E-devletten sürekli takip etmek, ya da bir mali müşavirle görüşmek, o anki mevzuatı anlamak, bu tür fırsatları yakalamak için çok önemli... Zira, o yapılandırma imkanları her zaman gelmez, gelince de bir bakarsın ki o ağır borç yükü bir anda omuzlarından kayıp gitmiş, rahat bir nefes almışsın...
Geldi mi o tebligat, banka hesabına bir baktın, sıfırları görünce dünyan karardı; işte orada panik yapmadan, sakin kalarak ilk adımı atman lazım. Öncelikle e-Devlet üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığı'nın "Borç Durum Belgesi Sorgulama" ya da "Ödeme ve Borç Sorgulama" ekranından bir bak hele, gerçekten ne kadar borcun var, hangi vergi türündenmiş, detaylar neymiş... Bazen bir iki liralık damga vergisinden bile koca hesap bloke olabiliyor, ne bileyim, ya da hiç haberin olmayan bir borç... Bu aşama, sanki karanlıkta el yordamıyla ilerlerken ışığı yakmak gibi, her şeyden önce durumu netleştirmek, zira neyle savaştığını bilmeden kılıç sallamak anlamsız, değil mi?
Peki, ne yapmak lazım hemen o an, o bloke kalksın, hesaplarımız nefes alsın diye? Öncelikle şunu unutma, abi, ödeme emrine itiraz süresi diye bir şey var, 7 gün gibi kısacık bir zaman dilimi bu, o buz gibi tebligat eline geçtiği andan itibaren başlıyor... Eğer haksız yere yapıldığını düşünüyorsan bu e-haczin, ya da borç senin değilse, yanlış hesaplama varsa, hemen bir vergi mahkemesinin yolunu tutman şart. Yoksa o 7 günü kaçırırsan, itiraz hakkın da uçar gider, sonra dönüp arkana bakınca ah vah etmek de fayda etmez, boşu boşuna bir fırsatı kaçırmış olursun, vallahi...
Diyelim ki borç senin, gerçek, kaçarı yok. İşte o zaman da hemen "borç yoktur" yazısı almak ya da yapılandırma yollarına başvurmak şart. Hani o meşhur 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun var ya, o kanunun 48. maddesi bize bir umut ışığı sunar: Tecil ve Taksitlendirme! Vergi dairesine bir dilekçeyle müracaat ediyorsun, "gelin borcumu taksitlendirelim, tecil edelim" diye... Eğer şartları sağlarsan, yani mal varlığın, gelir durumun falan uygunsa, ödeme güçlüğün belgelenirse, aylık taksitlerle ödeme imkanı doğuyor. Ve en önemlisi, yapılandırma taksitlerini düzenli ödedikçe o e-hacizler de yavaş yavaş kalkmaya başlıyor... Bu, sanki o ağır yükü omuzlarından biraz olsun indirmek gibi bir şey...
Bir de şu var ki, hani o bloke edilmiş hesaplardaki paranın akıbeti... E-haciz uygulandığında, banka o parayı doğrudan bloke eder ve vergi dairesine aktarılmak üzere bekletir. Sen eğer borcunu ödeme emrine itiraz etmeyip de ödersen, ya da yapılandırırsan, banka o blokeyi kaldırır ve para tekrar senin kullanımına açılır. Ama eğer borç direkt bankadan tahsil edilecek miktardaysa, banka o parayı doğrudan vergi dairesine gönderir, sonra o paranın peşine düşmek, iade almak falan filan, epeyce zorlu bir süreç haline gelir... O yüzden, mümkünse borç bankadan çekilmeden önce harekete geçmek, o parayı kendi ellerinle yönetmek en doğrusu, en rahatı...
Hani olur ya, bazen yanlışlıkla da gelir bu işler, ya da borcun çoktan ödendiği halde sistemde görünür... İşte o zaman derhal vergi dairesiyle iletişime geçmek, durumu anlatmak, ödeme belgelerini sunmak lazım. Çünkü sistemler bazen güncelleyemez kendini, bizim gibi insanlar gibi esnek değildir, ne bileyim... Bazen basit bir evrak, bir makbuz bile tüm bu karmaşayı çözebilir. Unutma, onlar da insanlarla muhatap oluyor, durumu izah edince, belgeleyince, çoğu zaman çözüm bulmak mümkün oluyor... Bu, bir yanlış anlamayı düzeltmek gibi, sakin ve açık olmak her zaman işe yarar.
Son çare ya da son fırsat demeyelim de, bazen devletin çıkardığı af veya yapılandırma kanunları olur. Hani belirli dönemlerde çıkar ya, eski borçlara yeni ödeme planları, faiz silme falan... Eğer senin borcun da bu kapsama giriyorsa, abi, o fırsatları kesinlikle kaçırma! Çünkü bu kanunlar, gerçekten de sırtımızdaki o kamburu hafifletmek, bize yeni bir başlangıç sunmak için bir nevi can simidi gibidir. E-devletten sürekli takip etmek, ya da bir mali müşavirle görüşmek, o anki mevzuatı anlamak, bu tür fırsatları yakalamak için çok önemli... Zira, o yapılandırma imkanları her zaman gelmez, gelince de bir bakarsın ki o ağır borç yükü bir anda omuzlarından kayıp gitmiş, rahat bir nefes almışsın...