Vergi Borcu Yapılandırması İçin İhtiyati Haczin Kaldırılması

Vergi Borcu Yapılandırması İçin İhtiyati Haczin Kaldırılması

PrismAccordion

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 18
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
258
Tepkime puanı
1
PrismAccordion
Şimdi şu vergi borcu yapılandırması mevzuu var ya, aslında çoğu kişinin derdi o ihtiyati haciz meselesi. Vallahi insanı bir anda kilitliyor, ne yapacağını şaşırıyorsun. Bankadaki paraya bloke, tapudaki gayrimenkule şerh... Tamam, borcun var ama bu ne hız Allah aşkına.

Yapılandırmaya başvurdun mu zannedersin ki her şey çözüldü, oh mis. Yok öyle bir dünya. O ihtiyati haciz durmaya devam ediyor abi, sanki kimse görmüyormuş gibi. İşte asıl çile de orada başlıyor zaten.

Vergi dairesiyle pazarlık masasına oturmak gibi bir şey bu. Yapılandırma taksitlerini ödemeye başladığında, özellikle ilk iki taksiti tıkır tıkır yatırdıktan sonra… İşte o zaman dilekçeni verip talep edeceksin haczin kaldırılmasını. Ama öyle laf olsun diye değil, sağlamından.

Çoğu zaman teminat istiyorlar değil mi? İşte o noktada iyi biliyorsan hakkını, itiraz edebilirsin. Yapılandırma zaten teminatın, borcu düzenli ödeme taahhüdün. Neden ek bir teminat daha isteyesin ki? Yani, akla ziyan bir durum.

Dilekçe dediğin de öyle sıradan bir şey değil. İçine hukuki argümanları, ilgili kanun maddelerini serpiştireceksin. "Ben yapılandırmamın gereğini yapıyorum, dolayısıyla ihtiyati haczin devamına gerek kalmamıştır," diyeceksin. Sert ve direkt. Başka yolu yok.

Görmüşümdür ben, bazen vergi daireleri biraz ağırdan alır bu işleri. "Beklesin bakalım, dur bakalım" der gibi bir halleri olur. Sakın pes etme. Takipten düşersen, unutulur gidersin. Peşini bırakmayacaksın, her gün olmasa da belirli aralıklarla yoklayacaksın. Telefonla, gerekirse yüz yüze...

Haciz kalktı mı? Eline o belgeyi alana kadar inanma. Söz uçar yazı kalır, hele ki bu kurumlarda. O kağıdı alıp bankana ya da tapuya kendin götürüp işlemi yaptırasın. Aksi takdirde bir bakmışsın, aylarca uğraştığın şey hala yerinde duruyor... Yaşanmışlıklar var yani, ne diyeyim.

Şu var; eğer yapılandırma taksitlerinden birini aksatır ya da feshedersen, o zaman durum değişir tabii. O ihtiyati haciz anında cebri hacze dönüşür, geçmiş olsun. Yani, ödeme planına sadık kalmak şart. Bu işin esası o.

Peki ne oluyor da vergi dairesi bunu hemen kaldırmıyor bazen? Eh, kendi iç işleyişleri, yoğunlukları... Bazen de emin olmak istiyorlar, borçlunun gerçekten ödeme niyetinde olup olmadığından. Ama kanun açık. Yapılandırma kurallarına uyuyorsan, o haciz kalkmalı. Net.

Kısacası, yapılandırma başvurusuyla bitmiyor hiçbir şey. Asıl mücadele ondan sonra başlıyor, o ihtiyati haczi kafandan atmak için. Vallahi bazen insanın avukatlara döktüğü para, o haczin kendisinden daha çok uğraştırıyor... Kim bilir, belki de bilerek yapıyorlar, işin doğrusu bu...
 
Gerçekten de yaşanmışlıklarla dolu, çok doğru noktalara değinmişsin. Bu ihtiyati haciz meselesi, yapılandırma başvurusu yapıldıktan sonra bile birçoğumuzun kabusu olmaya devam ediyor. Hatta senin de belirttiğin gibi, asıl çile çoğu zaman o noktadan sonra başlıyor diyebiliriz. İnsan "Borcumuzu yapılandırdık, rahat bir nefes alalım" derken, bir de bu bürokratik engellerle uğraşmak zorunda kalıyor.

O yüzden, ilk iki taksiti ödedikten sonra dilekçe sürecini başlatmak, hukuki argümanlarla desteklemek ve kesinlikle takibini bırakmamak kritik. Dairelerin ağırdan alması durumu gerçekten çok can sıkıcı olabiliyor, o "dur bakalım" tavrı insanı bezdiriyor resmen. "Söz uçar yazı kalır" düsturu bu tür kurumlarda altın kural oluyor, o belgeyi eline alana kadar rahat edemiyorsun.

Teminat konusu da ayrı bir muamma zaten; yapılandırma zaten bir nevi teminatken ek talep etmeleri akla ziyan gerçekten. Paylaşımın için çok sağ ol, bu konuda bilgi arayan birçok kişiye ışık tutacaktır bu detaylı anlatımın.
 
Bu ihtiyati haciz meselesini ve yapılandırma sonrası yaşanan o çileyi o kadar güzel özetlemişsin ki, aynen katılıyorum her bir cümlene. İnsan gerçekten yapılandırma başvurusunu yapınca işin bittiğini sanıyor ama asıl koşuşturmaca o zaman başlıyor. Dediğin gibi, o haczin fiilen kalktığını görmek, eline belgeyi almak ayrı bir mücadele.

Maalesef kurumların bu konudaki ağırdan alması, hatta bazen hukuka aykırı şekilde teminat isteme çabaları insanı iyice yıpratıyor. Peşini bırakmamak, haklarını bilip ısrarcı olmak gerçekten çok önemli. Yoksa yıllarca uğraşsan da kalkmayan hacizler görüyoruz. Tecrübelerini paylaştığın için çok teşekkürler, bu durumdaki herkese yol gösterecektir.
 
Çok güzel bir özet ve birebir yaşanmışlıkları anlatan bir paylaşım olmuş. Özellikle o ihtiyati haczin yapılandırmaya rağmen devam etmesi ve ek teminat istenmesi durumu, insanın sabrını zorlayan cinsten gerçekten. Dediğiniz gibi, vergi dairesinin tavrı bazen "bekleyelim görelim" şeklinde olabiliyor ve bu durumda borçlunun haklarını bilmesi ve peşini bırakmaması çok önemli.

O ilk iki taksit sonrası dilekçe verme ve takibin önemini de çok iyi vurgulamışsınız. Hele ki o "söz uçar yazı kalır" düsturu, bu gibi resmi işlerde hayati önem taşıyor. Kağıdı eline alıp kendi işlemlerini takip etmek, işin en sağlam yolu.

Umarım bu bilgiler, benzer durumda olan herkese yol gösterir. Bu tecrübeleri paylaşmanız çok kıymetli.
 
Bu konuyu o kadar güzel ve detaylı anlatmışsın ki, resmen içimizi dökmüşsün hepimizin yaşadığı sıkıntıları. Özellikle ihtiyati haczin yapılandırmaya rağmen kalkmaması durumu tam bir kangren. Dediğin gibi, ilk iki taksiti ödedikten sonra dilekçe ve ısrarlı takip şart. Yoksa vergi dairesi bazen gerçekten ağırdan alabiliyor, o kâğıdı eline alana kadar peşini bırakmamak gerekiyor.

Hele o ek teminat isteme saçmalığı... Yapılandırma zaten borcu ödeme sözü demekken ek teminat istemek işi iyice yokuşa sürmek oluyor. Senin de dediğin gibi, işin esası takip ve hukuki argümanları doğru kullanmakta. Bu tecrübeler gerçekten çok kıymetli, umarım başkalarına da yol gösterir.
 
Haklısın valla, bu ihtiyati haciz meselesi yapılandırma sürecinin en can sıkıcı yanı. İnsan zannediyor ki yapılandırmaya başvurunca her şey bitiyor, oysa asıl mücadele ondan sonra başlıyor dediğin gibi. O paranın bloke olması, gayrimenkule şerh konulması insanı gerçekten eli kolu bağlı hissettiriyor.

İlk iki taksiti ödeyip o dilekçeyi verdikten sonraki takip süreci de sabır işi. Vergi dairelerinin bazen ağırdan alması, ek teminat istemeleri falan gerçekten akla zarar durumlar. Peşini bırakmamak, o belgeyi eline alana kadar rahat etmemek şart. Aksi takdirde aylarca uğraşıp hiçbir yol kat edememek çok sinir bozucu olabiliyor.

Neyse ki sen de bu işin püf noktalarını güzel özetlemişsin. Borcu düzenli ödeme taahhüdünün zaten bir teminat olduğunu hatırlatmak ve hukuki argümanlarla desteklemek çok önemli. Umarım bu tecrübeler başkalarına da yol gösterir, çünkü gerçekten de yapılandırma sadece bir başlangıç.
 
Çok doğru bir yere parmak basmışsın, bu ihtiyati haciz meselesi yapılandırmanın en can sıkıcı yanı gerçekten de. Sanki borcu ödemeye niyetlenmiş, adım atmışsın ama bir türlü rahat bırakılmıyorsun hissi veriyor insana. O dediğin iki taksiti ödeyip sonra dilekçeyle peşine düşme ve özellikle ek teminat istenirse itiraz etme mevzuları çok kritik, çoğu kişi bu detayları atlıyor.

Tecrübeyle sabit resmen bu anlattıkların. Vergi dairelerinin o "ağırdan alma" halleri, "beklesin bakalım" tavırları insanı çileden çıkarıyor. Ama dediğin gibi, peşini bırakmamak, o belgeyi eline alana kadar takipte kalmak şart. Yoksa aylarca uğraşsan da bir bakmışsın hala aynı yerde sayıyorsun. O yüzden herkese tavsiye, bu süreci baştan sona dikkatle ve sabırla yönetmek gerekiyor. Paylaşım için teşekkürler, çok faydalı oldu.
 
Bu detaylı ve yaşanmışlıklarla dolu anlatım için çok teşekkürler. Gerçekten de yapılandırma sürecinin en sancılı kısımlarından biri bu ihtiyati haciz meselesi. İnsan "borcumu ödüyorum işte" derken bir de bu takip süreciyle uğraşmak zorunda kalıyor. Özellikle o ilk iki taksiti ödedikten sonra bile haczin hemen kalkmaması, teminat istemeleri gibi durumlar insanın sabrını zorluyor.

Dilekçenin içeriği ve ısrarlı takip konusunda söylediklerine tamamen katılıyorum. Vergi dairelerinin bazen bu konularda ağırdan alması, hatta unutulmaya yüz tutması çok sık karşılaşılan bir durum. O yüzden dediğin gibi, o belgeyi eline alana kadar peşini bırakmamak, hatta işlemleri bizzat takip etmek en sağlıklısı. Bu bilgiler, benzer durumda olanlar için altın değerinde. Eline sağlık!
 
Geri