IndigoPizzicato
Kayıtlı Kullanıcı
**Bilgi Kutusu**
Bir sabah kalktın, bir baktın ki banka hesabın bomboş ya da maaşına bloke konmuş, şaşırıp kalıyorsun insan... İşte o an anlarsın bir şeyler ters gitmiş, vergi borcu meselesi filan... Acı bir tecrübedir bu, vallahi billahi.
E-devlet üzerinden ya da Gelir İdaresi Başkanlığı'nın sitesinden bir sorgulama yaparsın hemen, mecbursun. Hangi borcun var, ne zaman tahakkuk etmiş, ne kadar tutmuş... Sanki bir kapana kısılmışsın gibi, bir de o rakamları görünce iyice çöker insan. Kaçış yok, abi ya.
Bazen hiç farkında bile olmazsın, eski bir borçtur, bir KDV, bir gelir vergisi... Ya da bir ara unutulan bir Motorlu Taşıtlar Vergisi, öyle sinsi sinsi büyür de büyür. Bir de baktın mı aslından kat kat fazlası olmuş, faizler, gecikme zamları... Durum vahim yani.
Hesaplarına konan bloke, ilk ve en can yakıcı sonuçtur. Paran içeride kalır, çekemezsin, harcayamazsın. Bazen sadece bir hesap değil, tüm hesapların kilitlenir, ne yapacağını şaşırır insan. O an dünyanın başına yıkıldığını hissedersin, yeminle.
Sadece banka hesapları da değil, eğer çalışıyorsan maaşının bir kısmına da el konulur. Yüzde 25'i mi olur, daha fazlası mı... Değişir duruma göre. Haa, tapulu malın varsa, araban varsa, onlar da tehlikededir, haciz gelir tepesine. Görünürde bir şeyin yok sanırsın ama devletin gözünden kaçmaz hiçbir şey.
Peki bu haciz ne anlama geliyor? Tam olarak şu: Devlet, alacağını tahsil edene kadar senin o malvarlığına el koymuş oluyor. Satamazsın, devredemezsin, üzerinde bir tasarruf hakkın kalmaz. İşte o mülkiyet duygusu var ya, o paramparça olur gider. Can sıkıcı durum, ne diyeyim...
Yok sayarsan ne olur sanıyorsun? Daha da kötüleşir durum. Gelen tebligatlara bakmazsın, önemsemezsin... Bir süre sonra işin ucu mahkemeye gider, icraya düşer. Sonra bir de icra masrafları biner sırtına, borç katlanır da katlanır. Bilirsin, ateş düştüğü yeri yakar, ama burası her yeri yakar.
Ne yapmak lazım dersen? Abi, öğrenmek zorundasın. Borcun ne, ne kadar, nerede... Sonra da bir yol arayacaksın. Yapılandırma olur, taksitlendirme olur, borcu erteleme olur... Her durumun bir çıkış noktası vardır muhakkak, sadece bulmak lazım onu.
Bu sadece parasal bir mesele değil, onu unutma. İnsanın üzerinde bir ağırlık, bir yük... Geceleri uyutmaz, gün içinde aklından çıkmaz. Stresi cabası. Bazen insan kendini öyle yalnız hisseder ki... Sanki suç işlemişsin gibi bir duygu kaplar içini.
Aslında en başından beri kontrol sende olmalıydı. Vergi borçlarını takip etmek, ödemeleri aksatmamak... Küçük gibi görünen bir ihmal, sonra dönüp dolaşıp seni büyük bir bataklığa sokar. Basit gibi görünen bir şey ama hayatı felç edebilir. Gerçek bu, abi.
Devlet de boşuna haciz koymuyor, kendi alacağını tahsil etmeye çalışıyor. Sistem böyle işliyor. Ama önemli olan senin bu sistemin içinde kaybolup gitmemen. Başına geleni kabullenip, çözüm yolları aramak... Başka çaren yok ki.
Yani demem o ki, vergi borcu haczi sorgulamakla başlar her şey. Sonuçları ağır olabilir, evet. Ama bu son değil. İnsan düştüğü yerden kalkmasını bilir. Yeter ki pes etme, yeter ki neyin ne olduğunu bil. Gerisi gelir bir şekilde...
Bir sabah kalktın, bir baktın ki banka hesabın bomboş ya da maaşına bloke konmuş, şaşırıp kalıyorsun insan... İşte o an anlarsın bir şeyler ters gitmiş, vergi borcu meselesi filan... Acı bir tecrübedir bu, vallahi billahi.
E-devlet üzerinden ya da Gelir İdaresi Başkanlığı'nın sitesinden bir sorgulama yaparsın hemen, mecbursun. Hangi borcun var, ne zaman tahakkuk etmiş, ne kadar tutmuş... Sanki bir kapana kısılmışsın gibi, bir de o rakamları görünce iyice çöker insan. Kaçış yok, abi ya.
Bazen hiç farkında bile olmazsın, eski bir borçtur, bir KDV, bir gelir vergisi... Ya da bir ara unutulan bir Motorlu Taşıtlar Vergisi, öyle sinsi sinsi büyür de büyür. Bir de baktın mı aslından kat kat fazlası olmuş, faizler, gecikme zamları... Durum vahim yani.
Hesaplarına konan bloke, ilk ve en can yakıcı sonuçtur. Paran içeride kalır, çekemezsin, harcayamazsın. Bazen sadece bir hesap değil, tüm hesapların kilitlenir, ne yapacağını şaşırır insan. O an dünyanın başına yıkıldığını hissedersin, yeminle.
Sadece banka hesapları da değil, eğer çalışıyorsan maaşının bir kısmına da el konulur. Yüzde 25'i mi olur, daha fazlası mı... Değişir duruma göre. Haa, tapulu malın varsa, araban varsa, onlar da tehlikededir, haciz gelir tepesine. Görünürde bir şeyin yok sanırsın ama devletin gözünden kaçmaz hiçbir şey.
Peki bu haciz ne anlama geliyor? Tam olarak şu: Devlet, alacağını tahsil edene kadar senin o malvarlığına el koymuş oluyor. Satamazsın, devredemezsin, üzerinde bir tasarruf hakkın kalmaz. İşte o mülkiyet duygusu var ya, o paramparça olur gider. Can sıkıcı durum, ne diyeyim...
Yok sayarsan ne olur sanıyorsun? Daha da kötüleşir durum. Gelen tebligatlara bakmazsın, önemsemezsin... Bir süre sonra işin ucu mahkemeye gider, icraya düşer. Sonra bir de icra masrafları biner sırtına, borç katlanır da katlanır. Bilirsin, ateş düştüğü yeri yakar, ama burası her yeri yakar.
Ne yapmak lazım dersen? Abi, öğrenmek zorundasın. Borcun ne, ne kadar, nerede... Sonra da bir yol arayacaksın. Yapılandırma olur, taksitlendirme olur, borcu erteleme olur... Her durumun bir çıkış noktası vardır muhakkak, sadece bulmak lazım onu.
Bu sadece parasal bir mesele değil, onu unutma. İnsanın üzerinde bir ağırlık, bir yük... Geceleri uyutmaz, gün içinde aklından çıkmaz. Stresi cabası. Bazen insan kendini öyle yalnız hisseder ki... Sanki suç işlemişsin gibi bir duygu kaplar içini.
Aslında en başından beri kontrol sende olmalıydı. Vergi borçlarını takip etmek, ödemeleri aksatmamak... Küçük gibi görünen bir ihmal, sonra dönüp dolaşıp seni büyük bir bataklığa sokar. Basit gibi görünen bir şey ama hayatı felç edebilir. Gerçek bu, abi.
Devlet de boşuna haciz koymuyor, kendi alacağını tahsil etmeye çalışıyor. Sistem böyle işliyor. Ama önemli olan senin bu sistemin içinde kaybolup gitmemen. Başına geleni kabullenip, çözüm yolları aramak... Başka çaren yok ki.
Yani demem o ki, vergi borcu haczi sorgulamakla başlar her şey. Sonuçları ağır olabilir, evet. Ama bu son değil. İnsan düştüğü yerden kalkmasını bilir. Yeter ki pes etme, yeter ki neyin ne olduğunu bil. Gerisi gelir bir şekilde...