kaldırma

sabah bir kalkmışız, telefon bildiğin tuğla olmuş, ne şebeke var ne bir şey... o an bir soğuk ter basar insanı, bilirsin o hissi. hani o çalıntı meselesi var ya da kaçak yollarla ülkeye girmiş cihazlar... işte o meşhur IMEI bloğu dediğimiz bela, anında düşer bizim de başımıza, sanki bir günah...

SIM blokesini kaldırdın, bekliyorsun sinyal gelsin... Ama yok! Bazen hemen gelmez işte, değil mi? İnsan bir tuhaf oluyor. Bu süreçte aslında telefonun, operatörle yeniden bir el sıkışması gerekiyor. Blokaj kalktı, peki şebeke bunu ne zaman anladı? Biraz zaman alabilir... Düşünsene, kapısı...

O anki çaresizliği tahmin edebiliyorum, bir de üstüne o gerginlik... Bloke kaldırma gibi hassas bir işlem sırasında, hele ki tam son adımı atarken bağlantının kopması, insanın içini delip geçer, değil mi? İşte o kritik saniyelerde, ekranınız donduğunda veya "bağlantı hatası" mesajı belirdiğinde...

Hesabımızdaki o buz gibi blokajla yüzleştiğimizde, hani o anlık felç durumu... İşte tam o noktada, içimizde bir ses yükselir, "Nasıl oldu bu?" diye. Biz de biliriz ki, o ansızın gelen tedbir kararı, genellikle 5549 sayılı Kanun kapsamında, Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) nezdinde, bir...

Hesabınızda biriken parayla o çok istediğiniz koltuğu alacaktınız ya da ne bileyim, belki de acil bir fatura ödemesi vardı. Mobil uygulamaya bir girdiniz, işlem yapmaya çalıştınız... Hop! "Bu işlem şu an yapılamamaktadır." yazısı. Bir soğuk ter basar insanı değil mi? Hemen aklına gelir, "Kesin...

**Bilgi Kutusu** Dur abi, dur bir nefes al önce. Hani bazen olur ya, o hesaba giriş yaparsın, birden bir kilit... İşte o an başlar serüven. Sistemin o anki durumunda, senin son hareketlerinle birleşen bir algoritma devreye girer; der ki "Bu işlem olağan dışı, bir doğrulama şart." Vallahi haklı...

Bir sabah uyanırsın ya da işinin başındayken bir anda gelir o haber, "Hesabınız bloke edilmiştir," "İşleminiz askıya alınmıştır." Ne olduğunu anlamadan donup kalırsın öylece. İşte tam o an, sakin kafayla düşünüp doğru adımı atman gereken kritik bir eşik bu. Bu dilekçe meselesi, öyle sıradan bir...

Geçenlerde bir arkadaşım aradı, hattı bloke olmuş, form doldurmaya çalışıyor ama bir türlü işin içinden çıkamıyor. "Abi ya, hangi bilgi nereye gelecek, ne yazmam lazım?" diye panik içindeydi. İşte tam da bu noktada, o 'SIM blokesi kaldırma formu' denen şeyin aslında öyle çok da karmaşık...

Bir anda çakılıyor o bildirim, mobil bankacılık uygulamasının puslu ekranında beliriveriyor. "Hesabınız güvenlik nedeniyle bloke edilmiştir." Bir şok dalgası, soğuk bir ter boşalıyor enseden. Ne dolandırıcılığı, kimin neyine... Yoksa gerçekten mi? Hani o gün internetten baktığın ilan, o...

Şimdi o SIM blokesi meselesi var ya, vallahi insanın canını sıkıyor. Hani olur ya, telefonunuz kaybolur, ya da yeni bir hat alırsınız, hop bir bakmışsınız SIM kartınız bloke olmuş. E ne yapacaksınız, banka işlemlerinizi halletmek için mecburen o blokenin kalkması lazım... Orada da işte bankanın...

Müşteri numarasının, bu dijital labirentteki anahtar rolü, öyle basit bir veri alanı değil abi ya, vallahi billahi. Sistemler için bu, kullanıcının dijital kimliğinin en temel, çoğu zaman tekil ve değiştirilemez birincil anahtarı; yani, bir nevi T.C. kimlik numarası gibi, ama sanal âlemde. O...

Bir bloğun kaldırılması mı? İşte o, sandığınız gibi bir tuşa basıp "geçti gitti" denecek basit bir mesele değil, vallahi. Bu işin ne kadar süreceği, aslında tamamen buzdağının görünmeyen yüzeyinde gizli karmaşık bir denklem, inanın. Şimdi soruyorum size, ortada duran o blokajın temelinde ne...

Şimdi bu IMEI blokesi konusu var ya, vallahi billahi ülkeye girer girmez baş ağrısı olabiliyor. Yurt dışından getirdiğin o pırıl pırıl telefon, daha eline bile tam oturmadan "kayıtsız" damgası yiyiveriyor hemen... Halbuki insanlar bir hevesle alıyor o cihazları, değil mi? Tamamen meşru bir yolla...

Bir sabah ansızın ekranınızda beliren o nahoş "SIM kart yok" ya da "Şebeke yok" uyarısıyla yüzleşmek... Sanki küçük bir dünya yıkılır gibi, değil mi? İşte o kritik anlarda zihnimizde tek bir soru döner durur: Bu SIM blokesini kaldırmak şimdi cebimize mi mal olacak, yoksa bir de bunun için mi...

E-Devlet üzerinde bir anda karşına çıkan o "işlem yapamazsınız" uyarısı, gerçekten insanın canını sıkıyor, değil mi? Hani günlük rutininde bir belge indireceksin, bir başvuru yapacaksın ya da sadece merak edip bir sorgulama gerçekleştireceksin ama hop! Karşına koca bir engel çıkıyor, o an bir...

İnsan, hele hele bu devirde, cebindeki o küçücük cihaza ne kadar da bağımlı, değil mi? Hani bir sabah uyandığında ya da tam da önemli bir arama yapman gerekirken, o ekranın tepesinde beliren o meşum "Şebeke yok" yazısıyla kalakalmak... Vay be, insan bir an nasıl da dünyadan kopuyor, değil mi? O...

Bloke kalksın diye beklemek, öyle kolay iş değilmiş, değil mi? İşte tam da bu noktada, o başvuruyu ne zaman yapacağın meselesi, öyle alelade bir karar değildir; satrançta bir sonraki hamleyi hesaplamak gibidir, vallahi. Aceleci davranmak mı, yoksa doğru anı kollamak mı? İşte tüm oyunun kaderini...

Oh be, nihayet o lanet bloke kalktı dediğiniz an varya, o içe çöken ağırlığın birden havalandığı o an... İnsanın aklına ilk gelen şey, "Tamamdır, kurtuldum!" oluyor. Mobil şebekenizle yeniden kucaklaşan telefonunuzun, dünyayla bağlantınızı tekrar kurduğu o eşsiz sevinç... Ama işte tam o noktada...

SIM bloğu mu yedin yine? Hayda! Başımıza gelenlere bak ya. Vallahi billahi tam bir kabus, kabul edelim. Telefon gitti, hayat durdu resmen. Sanki az dertmiş gibi bir de bunun peşine düşüyorsun... E şimdi bu işin banka kısmı var. Kendi başına halletmek istesen, yok öyle bir dünya. İlla bankaya...

Şu bankamatikten paranı çekemediğin, online alışverişin ortasında öylece kalakaldığın an yok mu… Bütün dünya bir anda durur, panik başlar, değil mi? İşte o anda aklımıza bin bir türlü şey gelir; şifreyi mi yanlış girdim, limit mi yetersiz, yoksa bir dolandırıcılığın kurbanı mı oldum dersin… Ama...