OrchidSpectrum
Kayıtlı Kullanıcı
Sabah bir uyandın, banka hesabın bloke. Haber bile verilmemiş, öylece… Para hareketlerin durmuş, kartın çalışmıyor, faturan ödenecek, kira günü gelmiş, ortada kalmışsın. İşte bu noktada beyninde şimşekler çakıyor, bir panik haliyle bankayı arıyorsun, telefondaki görevli ise sana standart robotik cümlelerle dönüyor: "Bilgi veremeyiz efendim, bankamızın iç prosedürleri gereği..." Yok artık! Böyle bir durumu yaşamak, hele ki hiçbir gerekçe sunulmadan, insanı deli etmez mi abi ya? Vallahi billahi saçmalık!
Peki, bankaların bu bilgi vermeme hali yasal mı, gerçekten arkasına sığınabilecekleri o kadar geniş bir "gizlilik" zırhı var mı? Sormadan edemiyor insan. Şüpheli işlem deniyor, terör finansmanı deniyor, kara para aklama deniyor... Eyvallah, bunlar ciddi mevzular, devletin de bankaların da bu konuda sorumlulukları var, buna kimsenin itirazı olamaz. Ama banka, vatandaşı tamamen karanlıkta bırakıp, neden bloke ettiğini açıklayamama lüksüne sahip olmalı mı? Müşteri, parasının neden dondurulduğunu öğrenme hakkına sahip değil midir? Hukuk devleti dediğimiz yerde bu durum ne kadar kabul edilebilir, sormak lazım.
Düşünsene, ekmek parana erişemiyorsun, sağlık giderlerin var, çocuğunun okulu var... Banka ise elini kolunu bağlıyor, ama nedenini söylemiyor. Hadi diyelim ki çok gizli bir soruşturma var, müşterinin öğrenmesi soruşturmayı tehlikeye atacak. Kabul edelim, ama en azından bir zaman dilimi, bir süreç hakkında tahmini bir bilgilendirme dahi yapılmaması neyin nesi? Ya da bu blokenin kaldırılması için müşterinin ne yapması gerektiği bile söylenmiyorsa, bu tam anlamıyla bir mağduriyet yaratmıyor mu? Bankalar, gizlilik ilkesini bu kadar mutlak bir koruma kalkanı olarak kullanırken, müşterinin temel haklarını nereye koyuyorlar?
Bankacılık Kanunu, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) mevzuatı derken, bir yığın hukuki düzenleme var ortada. Evet, bankaların bazı bilgileri paylaşmama yükümlülükleri de var, soruşturmanın gizliliği gibi unsurlar var. Ama burada temel bir denge problemi yaşanıyor sanki. Bankanın sorumluluğu sadece devlete karşı mı, yoksa parasını emanet ettiği milyonlarca müşteriye karşı da yok mu? Yani, "bu konuyla ilgili bilgi veremeyiz" demek yerine, "devam eden bir inceleme var, şu kurumdan bilgi alabilirsiniz" ya da "şu kadar süre sonra size dönüş yapılacak" gibi, müşteriyi tamamen çaresiz bırakmayacak bir yaklaşım sergilenemez mi? Yoksa bu düpedüz keyfi bir uygulama mı…
Bloke edilen sadece hesabındaki para değil, aynı zamanda o insanın hayatı, günlük rutini, belki de acil bir durumu çözme imkanı. Düşünsene, acil bir tedaviye ihtiyacın var, paran bankada ama erişemiyorsun, banka da ağzını bıçak açmıyor. Bu sadece bir hukuki mesele olmaktan çıkıyor, düpedüz insani bir dram haline geliyor. Yaşanan stres, panik, çaresizlik hissi, bunların bedelini kim ödeyecek? İnsanlar bankalara güveniyor, paralarını onlara emanet ediyor, bu güven tek taraflı mı olmalı? Hiçbir şey demeden, "olmaz" deyip kesip atmak... Bu nasıl bir hizmet anlayışı?
Peki ne yapacağız şimdi? Oturup bekleyecek miyiz? Hak aramak için tüketici hakem heyetine mi gitmeli, BDDK'ya mı şikayet etmeli, avukat tutup dava mı açmalı? Bu sürecin de ayrı bir maliyeti, ayrı bir yasal süreci var. Zaten parası bloke edilmiş birinden bir de bu yasal mücadele sürecinin masrafını üstlenmesini beklemek... Gerçekten adil mi bu durum? Bankaların, bilgi vermediği bu durumlarda, müşteriye bu hak arama yollarını da en azından daha anlaşılır kılmaları gerekmez mi? Kimse durduk yere durup dururken bankasına düşman kesilmek istemez ki.
Sonuç olarak, bankaların "bilgi veremeyiz" duvarı, çoğu zaman yasal bir zorunluluktan çok, pratik bir kaçış yolu gibi duruyor. Müşteri memnuniyeti, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri, özellikle finans gibi güvene dayalı bir sektörde, lafta kalmamalı. İnsanlar, neden parasının bloke edildiğini bilmek istiyor, öğrenmek istiyor, çözüm bulmak istiyor. Bu beklentiyi karşılayamayan bir sistem, uzun vadede nasıl sürdürülebilir olabilir? Bankaların bu yaklaşımlarını, daha şeffaf ve müşteri odaklı bir yapıya dönüştürmesi artık bir lüks değil, zorunluluk be abi. Artık bu kör dövüşü bir şekilde bitirmeleri lazım.
Peki, bankaların bu bilgi vermeme hali yasal mı, gerçekten arkasına sığınabilecekleri o kadar geniş bir "gizlilik" zırhı var mı? Sormadan edemiyor insan. Şüpheli işlem deniyor, terör finansmanı deniyor, kara para aklama deniyor... Eyvallah, bunlar ciddi mevzular, devletin de bankaların da bu konuda sorumlulukları var, buna kimsenin itirazı olamaz. Ama banka, vatandaşı tamamen karanlıkta bırakıp, neden bloke ettiğini açıklayamama lüksüne sahip olmalı mı? Müşteri, parasının neden dondurulduğunu öğrenme hakkına sahip değil midir? Hukuk devleti dediğimiz yerde bu durum ne kadar kabul edilebilir, sormak lazım.
Düşünsene, ekmek parana erişemiyorsun, sağlık giderlerin var, çocuğunun okulu var... Banka ise elini kolunu bağlıyor, ama nedenini söylemiyor. Hadi diyelim ki çok gizli bir soruşturma var, müşterinin öğrenmesi soruşturmayı tehlikeye atacak. Kabul edelim, ama en azından bir zaman dilimi, bir süreç hakkında tahmini bir bilgilendirme dahi yapılmaması neyin nesi? Ya da bu blokenin kaldırılması için müşterinin ne yapması gerektiği bile söylenmiyorsa, bu tam anlamıyla bir mağduriyet yaratmıyor mu? Bankalar, gizlilik ilkesini bu kadar mutlak bir koruma kalkanı olarak kullanırken, müşterinin temel haklarını nereye koyuyorlar?
Bankacılık Kanunu, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) mevzuatı derken, bir yığın hukuki düzenleme var ortada. Evet, bankaların bazı bilgileri paylaşmama yükümlülükleri de var, soruşturmanın gizliliği gibi unsurlar var. Ama burada temel bir denge problemi yaşanıyor sanki. Bankanın sorumluluğu sadece devlete karşı mı, yoksa parasını emanet ettiği milyonlarca müşteriye karşı da yok mu? Yani, "bu konuyla ilgili bilgi veremeyiz" demek yerine, "devam eden bir inceleme var, şu kurumdan bilgi alabilirsiniz" ya da "şu kadar süre sonra size dönüş yapılacak" gibi, müşteriyi tamamen çaresiz bırakmayacak bir yaklaşım sergilenemez mi? Yoksa bu düpedüz keyfi bir uygulama mı…
Bloke edilen sadece hesabındaki para değil, aynı zamanda o insanın hayatı, günlük rutini, belki de acil bir durumu çözme imkanı. Düşünsene, acil bir tedaviye ihtiyacın var, paran bankada ama erişemiyorsun, banka da ağzını bıçak açmıyor. Bu sadece bir hukuki mesele olmaktan çıkıyor, düpedüz insani bir dram haline geliyor. Yaşanan stres, panik, çaresizlik hissi, bunların bedelini kim ödeyecek? İnsanlar bankalara güveniyor, paralarını onlara emanet ediyor, bu güven tek taraflı mı olmalı? Hiçbir şey demeden, "olmaz" deyip kesip atmak... Bu nasıl bir hizmet anlayışı?
Peki ne yapacağız şimdi? Oturup bekleyecek miyiz? Hak aramak için tüketici hakem heyetine mi gitmeli, BDDK'ya mı şikayet etmeli, avukat tutup dava mı açmalı? Bu sürecin de ayrı bir maliyeti, ayrı bir yasal süreci var. Zaten parası bloke edilmiş birinden bir de bu yasal mücadele sürecinin masrafını üstlenmesini beklemek... Gerçekten adil mi bu durum? Bankaların, bilgi vermediği bu durumlarda, müşteriye bu hak arama yollarını da en azından daha anlaşılır kılmaları gerekmez mi? Kimse durduk yere durup dururken bankasına düşman kesilmek istemez ki.
Sonuç olarak, bankaların "bilgi veremeyiz" duvarı, çoğu zaman yasal bir zorunluluktan çok, pratik bir kaçış yolu gibi duruyor. Müşteri memnuniyeti, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri, özellikle finans gibi güvene dayalı bir sektörde, lafta kalmamalı. İnsanlar, neden parasının bloke edildiğini bilmek istiyor, öğrenmek istiyor, çözüm bulmak istiyor. Bu beklentiyi karşılayamayan bir sistem, uzun vadede nasıl sürdürülebilir olabilir? Bankaların bu yaklaşımlarını, daha şeffaf ve müşteri odaklı bir yapıya dönüştürmesi artık bir lüks değil, zorunluluk be abi. Artık bu kör dövüşü bir şekilde bitirmeleri lazım.