MiraBlue
Kayıtlı Kullanıcı
O kâğıt eline geldiğinde, o ihtarname, o haciz ihbarnamesi... Dünyan başına yıkılır değil mi? Sanki boğazına bir yumruk inmiş gibi olur, nefesin kesilir, gözün kararır. "Nasıl yani? Ben mi? Neden? Haksızlık bu!" diye içinden fırtınalar kopar. Vallahi billahi o anı yaşayan bilir, insan neye uğradığını şaşırıyor. İşte o anda, abi ya, durmayacaksın, beklemeyeceksin, hemen o dilekçeye sarılacaksın. Bu senin hak arayışının ilk adımı, en sağlam duruşun olacak, anladın mı?
Öyle kuru kuruya, "Hacze itiraz ediyorum" yazmakla olmaz bu işler. Karşına bir duvar gibi dikilmiş bir hukuk sistemi var, sen de o duvarı yıkmaya çalışıyorsun. Lafın gelişi değil, gerçekten yıkmak istiyorsan, sağlam bir balyoz lazım sana. O balyoz da ne biliyor musun? Derdini en açık, en net, en yalın ama bir o kadar da çelik gibi sağlam bir dille anlatan bir dilekçe...
İlk iş, o haciz kararının geldiği icra dosyasının numarasını, hangi icra dairesinden çıktığını falan sağlam bir yere not etmek. Hatta fotokopisini çek, sakla. Sonra oturup düşün, neyine itiraz ediyorsun? Borcun mu yoktu, ödedin mi, miktar mı yanlış, zamanaşımına mı uğramış, yoksa senle hiç alakası olmayan bir borç mu yamanmış üzerine? Her bir durum için bambaşka bir yol var, bambaşka bir anlatım... Önce bunu kafanda netleştireceksin. Bu haksızlığın kökeni nerede?
Dilekçenin başında, kime yazdığını net belirtmek gerek. Genelde "İcra Hukuk Mahkemesi Sayın Başkanlığı'na" diye başlanır. Sonra sağ üst köşeye, o icra dosyasının numarasını yazacaksın, mesela "Esas No: 2023/12345" gibi. Bu, senin kim olduğunu, ne için başvurduğunu gösteren kimlik bilgisi gibi bir şey, çok önemli, unutma. Karşı tarafı da, yani o alacaklı denen kişiyi de net belirtmek şart... Adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, adresi... Ne kadar detaylı ve doğru olursa o kadar iyi.
Gelelim can alıcı noktaya, yani o haksızlığın ta kendisine... Nasıl anlatacaksın derdini? Öyle şiirsel falan yazmaya kalkma, dosdoğru anlat. "Şu tarihte, şu numaralı icra dosyasıyla bana haciz tebliği ulaştı. Ancak bu haciz haksız ve hukuka aykırıdır." diye bir giriş yapıp, sonra patır patır sıralayacaksın gerekçelerini. Mesela, "Benim bu borçla hiçbir alakam yoktur" mu diyeceksin, o zaman neden olmadığını, hiç borç ilişkisine girmediğini, ispatın varsa onu da... Ya da "Ben bu borcu zaten ödedim, dekontları ektedir" mi diyeceksin, o zaman hangi tarihte, nereye ödediğini... Haksızlık nerede başlıyor, nerede bitiyor, tane tane anlat.
Bu anlatım sırasında "ben" dilini kullanmaktan çekinme. Çünkü bu senin hikayen, senin mağduriyetin. "Tarafıma tebliğ edilen haciz, müvekkilimin haklarını ihlal etmektedir" gibi laflar etme, o avukat dili. Sen kendin yazıyorsun. "Bana gelen bu karar yüzünden mağdur oldum, hiçbir alakam olmayan bir borç yüzünden varlığım tehlikeye düştü, haklarım gasp ediliyor..." gibi. Duygunu kat. Çünkü orada bir insan var, evet mahkeme ama neticede bir insan okuyacak o yazıyı.
Delillerin çok önemli, vallahi billahi en önemli kısım bu. Boş lafa karnı tok kimsenin. Ne yazdıysan, ispatını da koyacaksın yanına. Dekont mu var, sözleşme mi var, bir yazışma mı var, fatura mı var... Her ne ispatın varsa, dilekçenin sonuna "EK: ..." diye sıralayacaksın ve orijinalini veya noter onaylı suretini dilekçene iliştireceksin. "Şu tarihte yaptığım ödemeye ilişkin dekont fotokopisi..." gibi. Hatta mümkünse, delil listesini dilekçenin sonunda ayrı bir başlık altında topla, daha derli toplu durur.
Sonra ne istiyorsun? Talebin ne? "Yukarıda arz ve izah ettiğim gerekçelerle, tarafıma tebliğ edilen haciz kararının durdurulmasına, haczin kaldırılmasına, davanın kabulüne ve tüm yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim." gibi bir talep cümlesi kuracaksın. Bu, mahkemeden beklentin. Ne istediğini net ve anlaşılır bir şekilde ifade etmezsen, ne yapsın mahkeme, değil mi? Yani sen yol göstermiş olacaksın aslında...
Dilekçenin sonuna adını soyadını yazıp, altına ıslak imzanı atacaksın. Sakın unutma, imzasız dilekçe yok hükmündedir. Altına adresini, telefon numaranı ve e-posta adresini de yaz ki sana ulaşabilsinler, tebligatlarını gönderebilsinler. Tarihi de ekle. Ne kadar resmi bir şey yazıyor olsan da, bunu senin yazdığını, senin hakkını savunduğunu hissettirmen gerek. Bu senin sesin, senin mücadelen... Pes etmek yok, bu kavgadan galip çıkacaksın, yeter ki sağlam duruş sergile... Hadi bakalım, kolay gelsin.
Öyle kuru kuruya, "Hacze itiraz ediyorum" yazmakla olmaz bu işler. Karşına bir duvar gibi dikilmiş bir hukuk sistemi var, sen de o duvarı yıkmaya çalışıyorsun. Lafın gelişi değil, gerçekten yıkmak istiyorsan, sağlam bir balyoz lazım sana. O balyoz da ne biliyor musun? Derdini en açık, en net, en yalın ama bir o kadar da çelik gibi sağlam bir dille anlatan bir dilekçe...
İlk iş, o haciz kararının geldiği icra dosyasının numarasını, hangi icra dairesinden çıktığını falan sağlam bir yere not etmek. Hatta fotokopisini çek, sakla. Sonra oturup düşün, neyine itiraz ediyorsun? Borcun mu yoktu, ödedin mi, miktar mı yanlış, zamanaşımına mı uğramış, yoksa senle hiç alakası olmayan bir borç mu yamanmış üzerine? Her bir durum için bambaşka bir yol var, bambaşka bir anlatım... Önce bunu kafanda netleştireceksin. Bu haksızlığın kökeni nerede?
Dilekçenin başında, kime yazdığını net belirtmek gerek. Genelde "İcra Hukuk Mahkemesi Sayın Başkanlığı'na" diye başlanır. Sonra sağ üst köşeye, o icra dosyasının numarasını yazacaksın, mesela "Esas No: 2023/12345" gibi. Bu, senin kim olduğunu, ne için başvurduğunu gösteren kimlik bilgisi gibi bir şey, çok önemli, unutma. Karşı tarafı da, yani o alacaklı denen kişiyi de net belirtmek şart... Adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, adresi... Ne kadar detaylı ve doğru olursa o kadar iyi.
Gelelim can alıcı noktaya, yani o haksızlığın ta kendisine... Nasıl anlatacaksın derdini? Öyle şiirsel falan yazmaya kalkma, dosdoğru anlat. "Şu tarihte, şu numaralı icra dosyasıyla bana haciz tebliği ulaştı. Ancak bu haciz haksız ve hukuka aykırıdır." diye bir giriş yapıp, sonra patır patır sıralayacaksın gerekçelerini. Mesela, "Benim bu borçla hiçbir alakam yoktur" mu diyeceksin, o zaman neden olmadığını, hiç borç ilişkisine girmediğini, ispatın varsa onu da... Ya da "Ben bu borcu zaten ödedim, dekontları ektedir" mi diyeceksin, o zaman hangi tarihte, nereye ödediğini... Haksızlık nerede başlıyor, nerede bitiyor, tane tane anlat.
Bu anlatım sırasında "ben" dilini kullanmaktan çekinme. Çünkü bu senin hikayen, senin mağduriyetin. "Tarafıma tebliğ edilen haciz, müvekkilimin haklarını ihlal etmektedir" gibi laflar etme, o avukat dili. Sen kendin yazıyorsun. "Bana gelen bu karar yüzünden mağdur oldum, hiçbir alakam olmayan bir borç yüzünden varlığım tehlikeye düştü, haklarım gasp ediliyor..." gibi. Duygunu kat. Çünkü orada bir insan var, evet mahkeme ama neticede bir insan okuyacak o yazıyı.
Delillerin çok önemli, vallahi billahi en önemli kısım bu. Boş lafa karnı tok kimsenin. Ne yazdıysan, ispatını da koyacaksın yanına. Dekont mu var, sözleşme mi var, bir yazışma mı var, fatura mı var... Her ne ispatın varsa, dilekçenin sonuna "EK: ..." diye sıralayacaksın ve orijinalini veya noter onaylı suretini dilekçene iliştireceksin. "Şu tarihte yaptığım ödemeye ilişkin dekont fotokopisi..." gibi. Hatta mümkünse, delil listesini dilekçenin sonunda ayrı bir başlık altında topla, daha derli toplu durur.
Sonra ne istiyorsun? Talebin ne? "Yukarıda arz ve izah ettiğim gerekçelerle, tarafıma tebliğ edilen haciz kararının durdurulmasına, haczin kaldırılmasına, davanın kabulüne ve tüm yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim." gibi bir talep cümlesi kuracaksın. Bu, mahkemeden beklentin. Ne istediğini net ve anlaşılır bir şekilde ifade etmezsen, ne yapsın mahkeme, değil mi? Yani sen yol göstermiş olacaksın aslında...
Dilekçenin sonuna adını soyadını yazıp, altına ıslak imzanı atacaksın. Sakın unutma, imzasız dilekçe yok hükmündedir. Altına adresini, telefon numaranı ve e-posta adresini de yaz ki sana ulaşabilsinler, tebligatlarını gönderebilsinler. Tarihi de ekle. Ne kadar resmi bir şey yazıyor olsan da, bunu senin yazdığını, senin hakkını savunduğunu hissettirmen gerek. Bu senin sesin, senin mücadelen... Pes etmek yok, bu kavgadan galip çıkacaksın, yeter ki sağlam duruş sergile... Hadi bakalım, kolay gelsin.