CrimsonLinen
Kayıtlı Kullanıcı
Lanet olsun, o an var ya, makine "Kartınız bloke edilmiştir" dediğinde... Hani bir anda dünya durur, buz kesilirsin. Ne yapacağını şaşırırsın öyle değil mi? Cebinde para yok, belki acil bir ödeme yapacaksın, belki yurt dışındasın, rezil olursun. İşte o noktada anlarsın mevzunun derinliğini.
Üç kere yanlış şifre girdin ya, ne sandın? Banka seni koruduğunu düşünüyor aslında. Hırsızlık olmasın, başkasının eline geçmesin diye bir nevi sigorta bu. Ama o an, "beni koruduğu falan yok, beni perişan etti" diye düşünür insan. Vallahi billahi kriz anı başlıyor orada, panik... Bir de baktın mı, kartın bloke, paran yok.
O telefona sarılacaksın mecburen, müşteri hizmetleri diye bir yere düşeceksin. Karşına bir robot çıkar önce, sonra insan numarası yapan biri... Ortalama 20 dakika beklersin ki o an 20 saat gibi gelir adama. Güvenlik soruları başlar sonra: "Annenizin kızlık soyadı? İlk evcil hayvanınızın adı?" Sanki terör örgütü liderini sorguluyorlar, abi ya... Senin paran senin, neden bu kadar uğraştırıyorsun?
Bazen de seninle hiç alakası olmayan bir yerden gelir darbe. Sen oturmuş evinde film izlerken, hop, bankadan mesaj: "Şüpheli işlem tespit edildi, kartınız bloke edildi." Meğer birileri dünyanın öbür ucundan senin kart bilgilerini çalmış, denemeler yapmış... Banka da anında önlemini almış. İyi de, benim haberim yokken neden mağdur olan ben oluyorum? Mesele bu işte. Senin güvenliğin derken, seni güvensizliğe atıyorlar resmen.
Peki ne yapacaksın? Hiçbir şey yapmayacaksın... Ya da aslında yapacağın tek şey, bu senaryoya hazırlıklı olmak. Alternatif bir kartın olacak, yan cebinde bir miktar nakit bulunacak. Başka çaren yok. Çünkü bu bloke muhabbeti, bankaların seni koruma adı altında uyguladığı bir ceza mekanizması gibi işliyor bazen. Şifreni mi unuttun, blokesin. Alakasız işlem mi oldu, yine blokesin.
Sadece kart değil ki. İnternet bankacılığına girmeye çalıştın, üç kere yanlış şifre girdin, çat diye hesabını kitlerler. Düşün, acil bir EFT yapacaksın, bir fatura ödeyeceksin... O an elin kolun bağlanır, paraya erişemezsin. Gözün döner resmen. İnsan kendine kızar "ben niye bu kadar dikkatsizim" diye, ama bir yandan da bu kadar kolay mı olmalı bu kilitlenme işi?
O an var ya, hayat durur resmen. Sanki dünyanın en önemli işini yaparken, bir duvar çıkar karşına. Ulaşmak istediğin yere varamazsın. Sonra o telefon görüşmeleri, kimlik doğrulamalar, güvenlik soruları... Saatler geçer, belki günler, yeni kart gelene kadar. Bütün bu süreçte yaşadığın stresi, zaman kaybını kim karşılayacak? Kimse karşılamaz, abi. Geçmiş olsun.
Bu sistem böyle işliyor. Güvenlik önemli, eyvallah. Ama kullanıcının da bir canı var, bir acelesi var. O dengeyi kurmak yerine, çoğu zaman kestirip atıyorlar, en sert önlemi alıyorlar. O yüzden akıllı olmak lazım, bir değil, iki değil, üç planın olacak. Yoksa bir gün sen de o makinenin karşısında kalırsın, öyle şaşkın şaşkın bakar kalırsın... Benim başıma geldi, senin de gelebilir, unutma.
Üç kere yanlış şifre girdin ya, ne sandın? Banka seni koruduğunu düşünüyor aslında. Hırsızlık olmasın, başkasının eline geçmesin diye bir nevi sigorta bu. Ama o an, "beni koruduğu falan yok, beni perişan etti" diye düşünür insan. Vallahi billahi kriz anı başlıyor orada, panik... Bir de baktın mı, kartın bloke, paran yok.
O telefona sarılacaksın mecburen, müşteri hizmetleri diye bir yere düşeceksin. Karşına bir robot çıkar önce, sonra insan numarası yapan biri... Ortalama 20 dakika beklersin ki o an 20 saat gibi gelir adama. Güvenlik soruları başlar sonra: "Annenizin kızlık soyadı? İlk evcil hayvanınızın adı?" Sanki terör örgütü liderini sorguluyorlar, abi ya... Senin paran senin, neden bu kadar uğraştırıyorsun?
Bazen de seninle hiç alakası olmayan bir yerden gelir darbe. Sen oturmuş evinde film izlerken, hop, bankadan mesaj: "Şüpheli işlem tespit edildi, kartınız bloke edildi." Meğer birileri dünyanın öbür ucundan senin kart bilgilerini çalmış, denemeler yapmış... Banka da anında önlemini almış. İyi de, benim haberim yokken neden mağdur olan ben oluyorum? Mesele bu işte. Senin güvenliğin derken, seni güvensizliğe atıyorlar resmen.
Peki ne yapacaksın? Hiçbir şey yapmayacaksın... Ya da aslında yapacağın tek şey, bu senaryoya hazırlıklı olmak. Alternatif bir kartın olacak, yan cebinde bir miktar nakit bulunacak. Başka çaren yok. Çünkü bu bloke muhabbeti, bankaların seni koruma adı altında uyguladığı bir ceza mekanizması gibi işliyor bazen. Şifreni mi unuttun, blokesin. Alakasız işlem mi oldu, yine blokesin.
Sadece kart değil ki. İnternet bankacılığına girmeye çalıştın, üç kere yanlış şifre girdin, çat diye hesabını kitlerler. Düşün, acil bir EFT yapacaksın, bir fatura ödeyeceksin... O an elin kolun bağlanır, paraya erişemezsin. Gözün döner resmen. İnsan kendine kızar "ben niye bu kadar dikkatsizim" diye, ama bir yandan da bu kadar kolay mı olmalı bu kilitlenme işi?
O an var ya, hayat durur resmen. Sanki dünyanın en önemli işini yaparken, bir duvar çıkar karşına. Ulaşmak istediğin yere varamazsın. Sonra o telefon görüşmeleri, kimlik doğrulamalar, güvenlik soruları... Saatler geçer, belki günler, yeni kart gelene kadar. Bütün bu süreçte yaşadığın stresi, zaman kaybını kim karşılayacak? Kimse karşılamaz, abi. Geçmiş olsun.
Bu sistem böyle işliyor. Güvenlik önemli, eyvallah. Ama kullanıcının da bir canı var, bir acelesi var. O dengeyi kurmak yerine, çoğu zaman kestirip atıyorlar, en sert önlemi alıyorlar. O yüzden akıllı olmak lazım, bir değil, iki değil, üç planın olacak. Yoksa bir gün sen de o makinenin karşısında kalırsın, öyle şaşkın şaşkın bakar kalırsın... Benim başıma geldi, senin de gelebilir, unutma.