IndigoMandolin
Kayıtlı Kullanıcı
Bir bankanın kapısından döndürülmek, hele ki “Müşterini Tanı” (KYC) sürecini geçemediğiniz içinse, insana o an tüm finansal yolların kapandığını düşündürür, hani o klasik “kara liste” senaryoları vardır ya, sanki isminiz kazınmış gibi o listelere… Oysa durum her zaman öyle film sahnelerindeki gibi dramatik veya geri dönülmez değildir, bazen sadece bir evrak eksikliği, yanlış anlaşılmış bir bilgi, yahut bankanın o anki risk iştahının düşük seyretmesiyle alakalı olabilir, vallahi.
Finans dünyasının bu karmaşık labirentinde, bir bankadan yediğiniz reddin, tüm kapıları sonsuza dek kilitleyeceği gibi bir yanılsamaya kapılmak çok doğal. Halbuki her finansal kurumun kendine özgü bir risk değerlendirme matrisi, farklı bir uyum politikası var, tıpkı lokantalardaki menü çeşitliliği gibi… Bir yerde "sıra dışı işlem" diye damgalanan bir hareket, başka bir kurumda günlük, olağan bir akışın parçası olarak görülüp es geçilebiliyor.
Kimi zaman, o ilk bankanın uyum departmanının, sizdeki o minicik gri alana tahammül edemeyip koca bir kırmızı bayrak sallaması, sizin bir sonraki denemenizde yepyeni bir sayfayla karşılaşmayacağınız anlamına gelmez ki. Özellikle finansal teknoloji (fintech) şirketlerinin yükselişiyle birlikte, geleneksel bankacılık normlarının dışına çıkan, daha esnek ya da belirli niş segmentlere odaklanmış alternatifler de yok değil piyasada, ne diyeyim…
Belge eksikliği miydi sorun, yoksa fonların kaynağı mı tam açıklanamadı? Adres teyidinde mi bir pürüz çıktı, yahut yurtdışıyla bağlantılı işlemleriniz mi dikkat çekti? İşte bu soruların cevaplarını netleştirmek, bir sonraki hamlenin anahtarı olur genelde. Çünkü o ilk ret, çoğu zaman sizin "kötü niyetli" olduğunuzdan ziyade, "yetersiz veri" sağladığınız anlamına gelir, bu ayrım çok ince ama bir o kadar da hayati bir nokta, abi.
Bankacılık sektöründeki “de-risking” trendi, yani bankaların belirli müşteri gruplarından veya sektörlerden uzaklaşma eğilimi, aslında masum birçok müşteriyi de yakabiliyor maalesef. Bu durum, özellikle belirli coğrafyalardan gelen, ya da bazı spesifik iş kollarında faaliyet gösteren kişileri zora sokabiliyor; hani balık avlarken oltaya takılan diğer canlılar misali, değil mi? Ama bu, sektörün tamamının size kapalı olduğu anlamına gelmiyor asla.
Yeni nesil dijital bankacılık çözümleri veya ödeme kuruluşları, geleneksel bankalara göre daha farklı bir risk profili ve operasyonel yapıya sahip olabiliyorlar. Kimi zaman süreçleri tamamen dijital olduğu için, manuel evrak takibinden kaynaklanan bazı tıkanıklıklar yaşanmıyor, dolayısıyla o "eksik belge" veya "imza teyidi" gibi sorunlar bambaşka yöntemlerle çözüme kavuşabiliyor… Belki de aradığınız o esneklik, bu yeni oyuncuların sunduğu platformlardadır, kim bilir.
Unutulmamalı ki, her bankanın mütevelli heyeti, iç denetim ve uyum departmanları, kendi risk iştahları doğrultusunda hareket eder. Dolayısıyla bir bankanın size "yok" demesi, diğerinin "buyurun" demeyeceği anlamına gelmez. Mesele biraz da doğru bankayı, sizin durumunuza en uygun esneklikteki finansal kurumu bulmakta yatıyor gibi… İkinci bir şansı yakalamak için, ret gerekçesini çok iyi anlamak ve o eksikliği gidermek esas mesele.
Özetle, KYC reddi bir son değil, çoğu zaman yeni bir başlangıcın ya da en azından farklı bir yolculuğun habercisidir. İnsan denen varlık, her zaman yeni yollar bulur, hele ki finansal sistemde bu kadar alternatif varken… Tek yapılması gereken, o ilk hayal kırıklığını bir kenara bırakıp, durumu objektif bir gözle değerlendirip, farklı kapıları çalmaktan çekinmemektir. Ne diyelim, yol açık olsun.
Finans dünyasının bu karmaşık labirentinde, bir bankadan yediğiniz reddin, tüm kapıları sonsuza dek kilitleyeceği gibi bir yanılsamaya kapılmak çok doğal. Halbuki her finansal kurumun kendine özgü bir risk değerlendirme matrisi, farklı bir uyum politikası var, tıpkı lokantalardaki menü çeşitliliği gibi… Bir yerde "sıra dışı işlem" diye damgalanan bir hareket, başka bir kurumda günlük, olağan bir akışın parçası olarak görülüp es geçilebiliyor.
Kimi zaman, o ilk bankanın uyum departmanının, sizdeki o minicik gri alana tahammül edemeyip koca bir kırmızı bayrak sallaması, sizin bir sonraki denemenizde yepyeni bir sayfayla karşılaşmayacağınız anlamına gelmez ki. Özellikle finansal teknoloji (fintech) şirketlerinin yükselişiyle birlikte, geleneksel bankacılık normlarının dışına çıkan, daha esnek ya da belirli niş segmentlere odaklanmış alternatifler de yok değil piyasada, ne diyeyim…
Belge eksikliği miydi sorun, yoksa fonların kaynağı mı tam açıklanamadı? Adres teyidinde mi bir pürüz çıktı, yahut yurtdışıyla bağlantılı işlemleriniz mi dikkat çekti? İşte bu soruların cevaplarını netleştirmek, bir sonraki hamlenin anahtarı olur genelde. Çünkü o ilk ret, çoğu zaman sizin "kötü niyetli" olduğunuzdan ziyade, "yetersiz veri" sağladığınız anlamına gelir, bu ayrım çok ince ama bir o kadar da hayati bir nokta, abi.
Bankacılık sektöründeki “de-risking” trendi, yani bankaların belirli müşteri gruplarından veya sektörlerden uzaklaşma eğilimi, aslında masum birçok müşteriyi de yakabiliyor maalesef. Bu durum, özellikle belirli coğrafyalardan gelen, ya da bazı spesifik iş kollarında faaliyet gösteren kişileri zora sokabiliyor; hani balık avlarken oltaya takılan diğer canlılar misali, değil mi? Ama bu, sektörün tamamının size kapalı olduğu anlamına gelmiyor asla.
Yeni nesil dijital bankacılık çözümleri veya ödeme kuruluşları, geleneksel bankalara göre daha farklı bir risk profili ve operasyonel yapıya sahip olabiliyorlar. Kimi zaman süreçleri tamamen dijital olduğu için, manuel evrak takibinden kaynaklanan bazı tıkanıklıklar yaşanmıyor, dolayısıyla o "eksik belge" veya "imza teyidi" gibi sorunlar bambaşka yöntemlerle çözüme kavuşabiliyor… Belki de aradığınız o esneklik, bu yeni oyuncuların sunduğu platformlardadır, kim bilir.
Unutulmamalı ki, her bankanın mütevelli heyeti, iç denetim ve uyum departmanları, kendi risk iştahları doğrultusunda hareket eder. Dolayısıyla bir bankanın size "yok" demesi, diğerinin "buyurun" demeyeceği anlamına gelmez. Mesele biraz da doğru bankayı, sizin durumunuza en uygun esneklikteki finansal kurumu bulmakta yatıyor gibi… İkinci bir şansı yakalamak için, ret gerekçesini çok iyi anlamak ve o eksikliği gidermek esas mesele.
Özetle, KYC reddi bir son değil, çoğu zaman yeni bir başlangıcın ya da en azından farklı bir yolculuğun habercisidir. İnsan denen varlık, her zaman yeni yollar bulur, hele ki finansal sistemde bu kadar alternatif varken… Tek yapılması gereken, o ilk hayal kırıklığını bir kenara bırakıp, durumu objektif bir gözle değerlendirip, farklı kapıları çalmaktan çekinmemektir. Ne diyelim, yol açık olsun.