IndigoAccordion
Kayıtlı Kullanıcı
Akbank'tan kredi borcu haczi mi yediğini gördün o sabah... Ulan, insan bir afallıyor tabii, ne oluyor şimdi falan diye. Sanki gökten düşmüş gibi, ama yemezler. Banka dediğin kurum, bu işlerin kitabını yazmış, her adımı planlamış zaten. Hani şaşırdın mı? Şaşırma. Mesele o haczi kaldırma talimatını nasıl söke söke alacağın, asıl muhabbet burada başlıyor işte.
O haczi kaldırma talimatı, var ya... Bildiğin anahtar o. Kilitli kapıyı açan tek şey. Sen borcunu ödersin, yapılandırırsın, ne bileyim, bir şekilde halledersin. Ama asıl iş ondan sonra başlıyor işte. Akbank sana o talimatı ne zaman verecek? Nasıl verecek? Orada başlıyor kapı kapı dolaşma mevzusu, telefonlarda bekleme... Abi, yemin ederim adamın sinirleri bozuluyor, bozulmayan yoktur bu durumda.
Şimdi bak, bu işlerde kime gideceksin en başta? Şubedeki gişe memuruna mı? Boş ver. Onlar sadece yüzeyle ilgilenir. Sana lazım olan, bu işlerin mutfağında olan adamlar. Ya hukuk departmanı, ya da icra takibiyle ilgilenen birim... Adını bile zor öğrenirsin bazen. Ama peşini bırakmayacaksın, anladın mı? Sakın ha, "e-posta attık" laflarına kanıp oturma kenarda. Telefonla olmaz, git yüz yüze konuşmaya çalış. "Bu talimatı hemen çıkarın" diyeceksin, başka çaren yok. Yoksa aylarca sürer bu iş, vallahi billahi. İşlem süresi diye diye seni oyalamalarına izin verme.
Vallahi insanın kan beynine sıçrıyor bazen. Kendi borcunu ödemişsin, üstüne bir de bankanın bürokrasisiyle uğraşmak zorunda kalıyorsun. Sanki borçlu olan sensin, hani banka değil de... Onlar sana bir lütufmuş gibi mi davranıyorlar? Sakın ha, öyle bir duruma düşme. Kendi hakkını savunacaksın. Senin ödediğin parayla dönüyor onların çarkı unutma. Kimse kimseye babasının hayrına bir şey yapmıyor bu memlekette, hele bankalar hiç yapmaz... Kendi alacakları için kapına dayanırlar, ama sen kendi hakkını isteyince ağırdan alırlar.
Bir de şu var; bazen derler ki, "Efendim, sistemde görünmüyor daha, bekleyin." Ne demek görünmüyor abi? Senin para havale yaptığın an tık diye düşer onların sistemine. Ya da borcu kapatma belgesini alırsın eline. Ha, oradan talimatın çıkışı farklı olabilir ama öyle haftalarca bekletme lüksleri yok. Sakın yutma böyle bahaneleri. Direkt bastıracaksın, "Ne zaman çıkacak bu talimat?" diyeceksin. Gün isteyeceksin, hatta saat isteyeceksin... Hani o kadar net olmalısın ki, onlar bile şaşırsın. Hani "bu adam biliyor" desinler, yoksa seni en sona atarlar, sallarlar da sallarlar.
Neyse, eninde sonunda o talimatı alırsın eline. Aldığın an, koşa koşa gitmen gereken yer icra dairesi. Hani öyle "e-posta ile falan gönderirler" derler, inanma. Kendi gözünle teslim et o belgeyi. Dosyanın üstüne işlensin. O zaman rahat bir nefes alabilirsin ancak. Ama şunu unutma, bu sistem var ya... Her zaman tetikte olman lazım. Bir kere atlattın diye bitti sanma. Ders çıkaracaksın her olaydan, başka türlü ayakta kalamazsın bu kurumsal labirentte. Öğreniyorsun bu süreçte bir şeyler, tecrübe edinmek deniyor buna... Başka bir şeye de yaramaz zaten.
O haczi kaldırma talimatı, var ya... Bildiğin anahtar o. Kilitli kapıyı açan tek şey. Sen borcunu ödersin, yapılandırırsın, ne bileyim, bir şekilde halledersin. Ama asıl iş ondan sonra başlıyor işte. Akbank sana o talimatı ne zaman verecek? Nasıl verecek? Orada başlıyor kapı kapı dolaşma mevzusu, telefonlarda bekleme... Abi, yemin ederim adamın sinirleri bozuluyor, bozulmayan yoktur bu durumda.
Şimdi bak, bu işlerde kime gideceksin en başta? Şubedeki gişe memuruna mı? Boş ver. Onlar sadece yüzeyle ilgilenir. Sana lazım olan, bu işlerin mutfağında olan adamlar. Ya hukuk departmanı, ya da icra takibiyle ilgilenen birim... Adını bile zor öğrenirsin bazen. Ama peşini bırakmayacaksın, anladın mı? Sakın ha, "e-posta attık" laflarına kanıp oturma kenarda. Telefonla olmaz, git yüz yüze konuşmaya çalış. "Bu talimatı hemen çıkarın" diyeceksin, başka çaren yok. Yoksa aylarca sürer bu iş, vallahi billahi. İşlem süresi diye diye seni oyalamalarına izin verme.
Vallahi insanın kan beynine sıçrıyor bazen. Kendi borcunu ödemişsin, üstüne bir de bankanın bürokrasisiyle uğraşmak zorunda kalıyorsun. Sanki borçlu olan sensin, hani banka değil de... Onlar sana bir lütufmuş gibi mi davranıyorlar? Sakın ha, öyle bir duruma düşme. Kendi hakkını savunacaksın. Senin ödediğin parayla dönüyor onların çarkı unutma. Kimse kimseye babasının hayrına bir şey yapmıyor bu memlekette, hele bankalar hiç yapmaz... Kendi alacakları için kapına dayanırlar, ama sen kendi hakkını isteyince ağırdan alırlar.
Bir de şu var; bazen derler ki, "Efendim, sistemde görünmüyor daha, bekleyin." Ne demek görünmüyor abi? Senin para havale yaptığın an tık diye düşer onların sistemine. Ya da borcu kapatma belgesini alırsın eline. Ha, oradan talimatın çıkışı farklı olabilir ama öyle haftalarca bekletme lüksleri yok. Sakın yutma böyle bahaneleri. Direkt bastıracaksın, "Ne zaman çıkacak bu talimat?" diyeceksin. Gün isteyeceksin, hatta saat isteyeceksin... Hani o kadar net olmalısın ki, onlar bile şaşırsın. Hani "bu adam biliyor" desinler, yoksa seni en sona atarlar, sallarlar da sallarlar.
Neyse, eninde sonunda o talimatı alırsın eline. Aldığın an, koşa koşa gitmen gereken yer icra dairesi. Hani öyle "e-posta ile falan gönderirler" derler, inanma. Kendi gözünle teslim et o belgeyi. Dosyanın üstüne işlensin. O zaman rahat bir nefes alabilirsin ancak. Ama şunu unutma, bu sistem var ya... Her zaman tetikte olman lazım. Bir kere atlattın diye bitti sanma. Ders çıkaracaksın her olaydan, başka türlü ayakta kalamazsın bu kurumsal labirentte. Öğreniyorsun bu süreçte bir şeyler, tecrübe edinmek deniyor buna... Başka bir şeye de yaramaz zaten.