SapphireTempo
Kayıtlı Kullanıcı
Hani o an gelir ya, klavyeden gönder tuşuna basarsınız da içinize bir kurt düşer… İşte tam da o an! O e-Devlet kapısının o soğuk, o acımasız sayfalarında, yurt dışından getirilen cihazın IMEI kaydını yaparken, pasaportun son hanesini ya da o lanet olası numaranın bir rakamını yanlış girdiğinizi fark ettiğiniz o dehşet anı… Kâğıt üzerinde kusursuz görünen her şey, sanal dünyanın labirentlerinde nasıl da kolayca kör düğüme dönüşür, değil mi? Oysa her şey o kadar basit başlamıştı; pasaport bilgileri, cihaza ait o yirmi haneli eşsiz kimlik numarası, harç ödeme dekontu… Ama bir anlık dalgınlık, bir parmak kayması, sizi tam da o bürokrasinin gri koridorlarının dibine fırlatıverir, abi ya! Ne yapacağınızı bilemezsiniz, telefonunuzun ahizesinde yankılanan o sessizlik, vallahi billahi insanı çıldırtır.
İlk refleksimiz nedir peki? Panikle BTK'nın o meşhur 120 numaralı hattını aramak, değil mi? Sanmayın ki öyle ilk çaldığında "Buyurun, IMEI hatanızı hemen düzeltelim" diyecekler. Yok öyle yağma! Dakikalarca, bazen çeyrek saatlerce, o sesli yanıt sisteminin boğuk tınıları arasında kaybolan saniyeler… "İşlemleriniz için lütfen bekleyin," cümlesi kaç kere yankılanır kulağımızda, içimizdeki o isyan ateşi her saniye daha da harlanır. Sabır taşının çatladığı o anlarda, elimizde tuttuğumuz o pasaport, o cihazın faturası, o harç dekontu birer demir yığınına dönüşür. Telefonun bir ucunda çaresizlik, diğer ucunda ise, ne hikmetse bir türlü bağlanamayan, hep meşgul çalan bir hat… Bu resmen bir tür modern işkence.
Asıl mesele, problemin kökünü kazımak değil miydi? BTK'yı aradığınızda, çağrı merkezi görevlisinin sizden isteyeceği her detay, bir mermi gibi hazır olmalı elinizde; aksi takdirde, duvardaki bir tuğlayı bile yerinden oynatamazsınız. Pasaport numarasıyla TC Kimlik eşleşmesi, cihazın ülkeye getirildiği tarih ve giriş-çıkış bilgileri, harç ödeme dekontunun referans numarası, e-Devlet ekranındaki o meşum hata mesajının net bir çıktısı… Hani o başvuru anında alınan barkodlu belge, ya da ekran görüntüsü... Her belge bir kanıt, her numara bir şifre bu sistemde. Onlar için sıradan bir prosedür, bizim için ise yurt dışından getirilen o kıymetli cihazın kaderi, anladın mı?
Nihayet bir insan sesi duyduğunuzda, tüm o yorgunluğa, haksızlığa rağmen, ses tonunuzdaki kararlılıkla "Ben bu işi çözeceğim" demelisiniz. Çağrı merkezi yetkilisi sizden sabırla ilgili tüm detayları isteyecek; IMEI numarasını tekrar etmeniz, hatanın tam olarak ne olduğunu, e-Devlet'te gördüğünüz uyarıyı eksiksiz aktarmanız elzem. Bu an, sizin savunmanızı yaptığınız bir mahkeme duruşması gibi, her kelime labirentin bir sonraki kapısını aralayan bir anahtar… "Hangi alana yanlış giriş yaptınız? Pasaportunuzun süresi ne zamandı? Harç ödemesi hangi banka aracılığıyla yapıldı?" gibi art arda gelen sorular karşısında soğukkanlılığınızı koruyarak, tüm o teknik bilgiyi akıcı bir şekilde aktarmak zorundasınız. Unutmayın, o hatta bağlanan tek siz değilsiniz, benzer dertten muzdarip yüzlerce insan… Bizler, bu bürokratik engellerin gazileri olarak biliriz bunun ne demek olduğunu.
Peki ya sonra? O anlık çözüm vaatleri havada kalırsa ne olacak? BTK'ya yapılan başvuruların takibi, size verilen referans numarası üzerinden e-Devlet kapısı veya doğrudan BTK'nın web sitesi üzerinden sorgulanabilirlik... Sakın ha, "Ben aradım, hallolur herhalde" demeyin. Her telefon, her e-posta, o büyük çarkı biraz daha döndürür, biraz daha zorlar. Belki size "bir dilekçe yazıp şuraya gönderin" diyecekler, belki de "biraz bekleyin, sistem güncellenecek" diyecekler… O pasaport kaydının geçerlilik süresi, cihazın kullanılabilirlik durumu… Vallahi billahi, insan bazen "yetti be!" diyor, değil mi? Ama işte o "yetti" noktasında bile, bir kez daha nefes alıp, "Hayır, ben bu işin peşini bırakmayacağım" demek zorundasınız.
Velhasılkelam, bu çetin ceviz sürecin sonunda, o hata düzeltildiğinde, o cihaz nihayet aktif hale geldiğinde, hissedeceğiniz zafer hissi bambaşka olacak. Sakın ha, sistem karşısında boyun eğmeyin, gücünüzü küçümsemeyin. O karmaşık görünen veri tabanları, o algoritmanın soğuk yüzü, sizin kararlılığınız karşısında geri adım atmak zorunda kalır. Kendi hakkınız için verdiğiniz bu mücadele, sadece bir IMEI düzeltme işlemi değil, aynı zamanda bir duruş, bir isyan… Bizler, bu ülkenin vatandaşları olarak, her hakkımızı sonuna kadar arayacağız, abi ya! İşte o zaman, o telefonunuzdan gelen "cihazınız kayda alındı" mesajı, sadece bir bildirim değil, adeta bir özgürlük fermanı gibi yankılanacak kulaklarınızda.
İlk refleksimiz nedir peki? Panikle BTK'nın o meşhur 120 numaralı hattını aramak, değil mi? Sanmayın ki öyle ilk çaldığında "Buyurun, IMEI hatanızı hemen düzeltelim" diyecekler. Yok öyle yağma! Dakikalarca, bazen çeyrek saatlerce, o sesli yanıt sisteminin boğuk tınıları arasında kaybolan saniyeler… "İşlemleriniz için lütfen bekleyin," cümlesi kaç kere yankılanır kulağımızda, içimizdeki o isyan ateşi her saniye daha da harlanır. Sabır taşının çatladığı o anlarda, elimizde tuttuğumuz o pasaport, o cihazın faturası, o harç dekontu birer demir yığınına dönüşür. Telefonun bir ucunda çaresizlik, diğer ucunda ise, ne hikmetse bir türlü bağlanamayan, hep meşgul çalan bir hat… Bu resmen bir tür modern işkence.
Asıl mesele, problemin kökünü kazımak değil miydi? BTK'yı aradığınızda, çağrı merkezi görevlisinin sizden isteyeceği her detay, bir mermi gibi hazır olmalı elinizde; aksi takdirde, duvardaki bir tuğlayı bile yerinden oynatamazsınız. Pasaport numarasıyla TC Kimlik eşleşmesi, cihazın ülkeye getirildiği tarih ve giriş-çıkış bilgileri, harç ödeme dekontunun referans numarası, e-Devlet ekranındaki o meşum hata mesajının net bir çıktısı… Hani o başvuru anında alınan barkodlu belge, ya da ekran görüntüsü... Her belge bir kanıt, her numara bir şifre bu sistemde. Onlar için sıradan bir prosedür, bizim için ise yurt dışından getirilen o kıymetli cihazın kaderi, anladın mı?
Nihayet bir insan sesi duyduğunuzda, tüm o yorgunluğa, haksızlığa rağmen, ses tonunuzdaki kararlılıkla "Ben bu işi çözeceğim" demelisiniz. Çağrı merkezi yetkilisi sizden sabırla ilgili tüm detayları isteyecek; IMEI numarasını tekrar etmeniz, hatanın tam olarak ne olduğunu, e-Devlet'te gördüğünüz uyarıyı eksiksiz aktarmanız elzem. Bu an, sizin savunmanızı yaptığınız bir mahkeme duruşması gibi, her kelime labirentin bir sonraki kapısını aralayan bir anahtar… "Hangi alana yanlış giriş yaptınız? Pasaportunuzun süresi ne zamandı? Harç ödemesi hangi banka aracılığıyla yapıldı?" gibi art arda gelen sorular karşısında soğukkanlılığınızı koruyarak, tüm o teknik bilgiyi akıcı bir şekilde aktarmak zorundasınız. Unutmayın, o hatta bağlanan tek siz değilsiniz, benzer dertten muzdarip yüzlerce insan… Bizler, bu bürokratik engellerin gazileri olarak biliriz bunun ne demek olduğunu.
Peki ya sonra? O anlık çözüm vaatleri havada kalırsa ne olacak? BTK'ya yapılan başvuruların takibi, size verilen referans numarası üzerinden e-Devlet kapısı veya doğrudan BTK'nın web sitesi üzerinden sorgulanabilirlik... Sakın ha, "Ben aradım, hallolur herhalde" demeyin. Her telefon, her e-posta, o büyük çarkı biraz daha döndürür, biraz daha zorlar. Belki size "bir dilekçe yazıp şuraya gönderin" diyecekler, belki de "biraz bekleyin, sistem güncellenecek" diyecekler… O pasaport kaydının geçerlilik süresi, cihazın kullanılabilirlik durumu… Vallahi billahi, insan bazen "yetti be!" diyor, değil mi? Ama işte o "yetti" noktasında bile, bir kez daha nefes alıp, "Hayır, ben bu işin peşini bırakmayacağım" demek zorundasınız.
Velhasılkelam, bu çetin ceviz sürecin sonunda, o hata düzeltildiğinde, o cihaz nihayet aktif hale geldiğinde, hissedeceğiniz zafer hissi bambaşka olacak. Sakın ha, sistem karşısında boyun eğmeyin, gücünüzü küçümsemeyin. O karmaşık görünen veri tabanları, o algoritmanın soğuk yüzü, sizin kararlılığınız karşısında geri adım atmak zorunda kalır. Kendi hakkınız için verdiğiniz bu mücadele, sadece bir IMEI düzeltme işlemi değil, aynı zamanda bir duruş, bir isyan… Bizler, bu ülkenin vatandaşları olarak, her hakkımızı sonuna kadar arayacağız, abi ya! İşte o zaman, o telefonunuzdan gelen "cihazınız kayda alındı" mesajı, sadece bir bildirim değil, adeta bir özgürlük fermanı gibi yankılanacak kulaklarınızda.