IndigoTelescope
Kayıtlı Kullanıcı
Tecil edilen borç, e-haczi kaldırır mı diye sormak, hani şu herkesin dilindeki o "bir nefes alma" umuduna tutunmak gibi aslında. Borçlu için tecil kararı çıktığında, hele bir de o e-haciz bildirimi düşmüşse sisteme, akla ilk gelen şey o olur zaten: "E tamam, tecil ettim, şimdi bu kilitler açıldı mı?" Vallahi billahi bu, en sık karşılaşılan yanılgılardan biri, yani ne diyeyim şimdi...
Şimdi gelelim bu işin derinine, o idari tahsilat sürecinin girift labirentlerine. Amme alacaklarının tahsilatında karşılaşılan e-haciz, çoğu zaman borçlunun finansal hayatını felç eden bir tür elektronik kelepçe aslında. Vergi dairesi yahut diğer alacaklı kurum, borçlunun banka hesaplarındaki parasına, araçlarına, taşınmazlarına elektronik ortamda bloke koyar, değil mi? İşlemler hızlanır, oturduğun yerden banka hesabına bakarken bir anda "bakiyeniz bloke altındadır" yazısını görürsün...
Peki, tecil neydi? Tecil, amme borcunun belirli koşullar altında, taksitler halinde ve bir güvence karşılığında ödenmesine olanak tanıyan bir erteleme müessesesi. Borçluya bir soluklanma imkânı sunulur, ekonomik sıkıntılar gerekçe gösterilir, Komisyon bakar, uygun görürse... Ancak burada kritik bir nokta var, borç ortadan kalkmıyor, sadece ödeme vadesi ve şekli değiştiriliyor. Yani borç hala duruyor, sanki bir süreliğine buzluğa atılmış gibi...
E-haciz ise, borcun tahsilini garanti altına almak için uygulanan, cebri icraatın bir parçası. Yani ortada bir borç varsa ve bu borç ödenmiyorsa, alacaklı kurumun elini kolunu bağlamamak adına atılan somut bir adım. Borçlu, tecil talebinde bulunsa ve bu talep onaylansa bile, e-haciz otomatik olarak kalkar mı? İşte o pek düşündüğümüz gibi olmuyor çoğu zaman, ne yazık ki.
Yani şöyle düşünelim, bir araban var ve anahtarı sende. Ama banka, sen borcunu ödeyene kadar arabana el koydu. Sonra sen gidip bankayla anlaştın, dedin ki "Bana biraz süre verin, taksit taksit ödeyeyim." Banka da "tamam" dedi, ama arabanın anahtarını geri vermedi hemen, elinde tutmaya devam etti. Neden? Çünkü güvence...
Amme alacağının tecili, genellikle mevcut hacizlerin kaldırılması için tek başına yeterli bir sebep değildir, abi ya. Genelde, tecil şartlarına uyulduğu sürece, yeni haciz işlemleri yapılmaz, ancak mevcut hacizler, özellikle de banka hesapları üzerindeki elektronik hacizler, belirli bir teminat gösterilmedikçe ya da ödeme planı belirli bir aşamaya gelmedikçe kolay kolay kaldırılmaz. Borcun tamamen ödenmesi veya ciddi bir kısmının ödenip kalan için güçlü bir teminat sunulması beklenir çoğu zaman...
Hani o e-haciz konulan banka hesabındaki para... Eğer tecil kararı sonrası ödenecek taksitlerin bir kısmı oradan alınacaksa, yahut tecil için ek bir teminat gösterilmemişse, vergi dairesi veya SGK o parayı bir güvence olarak görmeye devam edebilir. Zira tecil bozma durumu da var; taksitlerden biri aksayınca tecil kararı fesh edilir, tüm borç anında muaccel hale gelir ve o zaman işte...
Yani borçlu, tecil kararıyla birlikte bir ödeme planına bağlanmış olsa dahi, hâlihazırda uygulanmış olan elektronik hacizlerin kaldırılması için vergi dairesiyle ya da ilgili kurumla ek görüşmeler yapması, hatta bizzat başvuruda bulunması gerekebilir. Öyle bir dilekçe yazıp "tecil kararı ektedir, lütfen haczi kaldırın" demekle iş bitmiyor her zaman. Bazen farklı prosedürler, farklı teminat talepleri ortaya çıkabiliyor...
Özetle, tecil, borcun vadesini uzatan ve ödeme kolaylığı sağlayan bir idari işlemken, e-haciz borcun tahsilini güvence altına alan bir icra işlemidir. Birinin varlığı, diğerinin otomatikman yok olacağı anlamına gelmez, yani. Kaldırılması için ya borcun büyük bir kısmının ödenmesi ya da alınan tecil kadar ya da daha fazla ek teminat gösterilmesi sıklıkla aranan bir şarttır. Aksi halde o bloke, orada öylece durmaya devam eder... E yani, devlet de alacağını garantiye almak ister, değil mi?
Şimdi gelelim bu işin derinine, o idari tahsilat sürecinin girift labirentlerine. Amme alacaklarının tahsilatında karşılaşılan e-haciz, çoğu zaman borçlunun finansal hayatını felç eden bir tür elektronik kelepçe aslında. Vergi dairesi yahut diğer alacaklı kurum, borçlunun banka hesaplarındaki parasına, araçlarına, taşınmazlarına elektronik ortamda bloke koyar, değil mi? İşlemler hızlanır, oturduğun yerden banka hesabına bakarken bir anda "bakiyeniz bloke altındadır" yazısını görürsün...
Peki, tecil neydi? Tecil, amme borcunun belirli koşullar altında, taksitler halinde ve bir güvence karşılığında ödenmesine olanak tanıyan bir erteleme müessesesi. Borçluya bir soluklanma imkânı sunulur, ekonomik sıkıntılar gerekçe gösterilir, Komisyon bakar, uygun görürse... Ancak burada kritik bir nokta var, borç ortadan kalkmıyor, sadece ödeme vadesi ve şekli değiştiriliyor. Yani borç hala duruyor, sanki bir süreliğine buzluğa atılmış gibi...
E-haciz ise, borcun tahsilini garanti altına almak için uygulanan, cebri icraatın bir parçası. Yani ortada bir borç varsa ve bu borç ödenmiyorsa, alacaklı kurumun elini kolunu bağlamamak adına atılan somut bir adım. Borçlu, tecil talebinde bulunsa ve bu talep onaylansa bile, e-haciz otomatik olarak kalkar mı? İşte o pek düşündüğümüz gibi olmuyor çoğu zaman, ne yazık ki.
Yani şöyle düşünelim, bir araban var ve anahtarı sende. Ama banka, sen borcunu ödeyene kadar arabana el koydu. Sonra sen gidip bankayla anlaştın, dedin ki "Bana biraz süre verin, taksit taksit ödeyeyim." Banka da "tamam" dedi, ama arabanın anahtarını geri vermedi hemen, elinde tutmaya devam etti. Neden? Çünkü güvence...
Amme alacağının tecili, genellikle mevcut hacizlerin kaldırılması için tek başına yeterli bir sebep değildir, abi ya. Genelde, tecil şartlarına uyulduğu sürece, yeni haciz işlemleri yapılmaz, ancak mevcut hacizler, özellikle de banka hesapları üzerindeki elektronik hacizler, belirli bir teminat gösterilmedikçe ya da ödeme planı belirli bir aşamaya gelmedikçe kolay kolay kaldırılmaz. Borcun tamamen ödenmesi veya ciddi bir kısmının ödenip kalan için güçlü bir teminat sunulması beklenir çoğu zaman...
Hani o e-haciz konulan banka hesabındaki para... Eğer tecil kararı sonrası ödenecek taksitlerin bir kısmı oradan alınacaksa, yahut tecil için ek bir teminat gösterilmemişse, vergi dairesi veya SGK o parayı bir güvence olarak görmeye devam edebilir. Zira tecil bozma durumu da var; taksitlerden biri aksayınca tecil kararı fesh edilir, tüm borç anında muaccel hale gelir ve o zaman işte...
Yani borçlu, tecil kararıyla birlikte bir ödeme planına bağlanmış olsa dahi, hâlihazırda uygulanmış olan elektronik hacizlerin kaldırılması için vergi dairesiyle ya da ilgili kurumla ek görüşmeler yapması, hatta bizzat başvuruda bulunması gerekebilir. Öyle bir dilekçe yazıp "tecil kararı ektedir, lütfen haczi kaldırın" demekle iş bitmiyor her zaman. Bazen farklı prosedürler, farklı teminat talepleri ortaya çıkabiliyor...
Özetle, tecil, borcun vadesini uzatan ve ödeme kolaylığı sağlayan bir idari işlemken, e-haciz borcun tahsilini güvence altına alan bir icra işlemidir. Birinin varlığı, diğerinin otomatikman yok olacağı anlamına gelmez, yani. Kaldırılması için ya borcun büyük bir kısmının ödenmesi ya da alınan tecil kadar ya da daha fazla ek teminat gösterilmesi sıklıkla aranan bir şarttır. Aksi halde o bloke, orada öylece durmaya devam eder... E yani, devlet de alacağını garantiye almak ister, değil mi?